CHP Parti Meclisi üyesi ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Ayşegül Terzi’ye tekme atan saldırganın yeniden tahliye edilmesi ve son günlerde yeniden artış gösteren kadına yönelik şiddet olayları ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin temelinde AKP'nin cinsiyetçi ve kadını ikinci plana koyan politikalarının yer aldığını belirten İlgezdi, “Ayşegül Terzi’ye saldıran saldırganın tahliye edilmesiyle birlikte en büyük tekme yargıya atılmıştır.” dedi.

Türkiye’de hemen hemen her gün kadına yönelik şiddet ile ilgili bir haber basında yer almaktadır. Kadına yönelik şiddet gün geçtikçe hem daha görünür hale gelirken hem de artış göstermektedir. 

AKP hükümeti döneminde şiddet çok başka bir boyuta ulaşarak; hem artmış hem de vahşice, canavarca, işkence ederek uygulanmaya başlanmıştır. Ülkenin kan ağladığı ve hayatın her alanında baskı ve şiddetin arttığı bugünlerde, kadın cinayetleri ve kadınlara yönelik şiddet es geçilemez. Son günlerde yaşananlara birkaç örnek vermek gerekirse; 

• Antalya'nın Kemer ilçesinde bir kişi tartıştığı 2 çocuğunun annesini üzerine benzin dökerek ateşe verdi. Koca ölürken, eşi hayat mücadelesi veriyor.

• Ankara Keçiören'de kız arkadaşının kendisini aldattığını iddia eden genç, arkadaşlarıyla birlikte kız arkadaşını ve ablasını hem dövdü hem de o anları cep telefonuyla çekip sosyal medya hesabından paylaştı. 

• Gaziantep'te bir koca tartıştığı eşini 7'nci kattaki evlerinin balkonundan atarak öldürdü.

• Erzincan'da cezaevinden firar ettiği öğrenilen koca, tartıştığı eşini bıçaklayarak öldürdü. 

• Balıkesir’de ayrılma aşamasında olduğu eşini Soma’da baba evinden zorla kaçırıp Balıkesir-Kepsut Karayolu’nda 31 bıçak darbesiyle öldürdü. 

Şiddetin bu kadar artması ve kadınların canice işlenen cinayetlerle ile katledilmesi karşısında yargı şiddet uygulayan erkekleri korumaya devam etmektedir.

AKP “DİNİ” KULLANARAK ŞİDDETİ MEŞRULAŞTIRIYOR

Kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin artmasının temelinde AKP'nin cinsiyetçi ve kadını ikinci plana koyan açıklamaları ile politikaları yer almaktadır. AKP’nin zemin hazırladığı bu süreçte, kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılması için en büyük gerekçe ise ‘dini kurallar’ olmuştur. 

İstanbul Maslak'ta bindiği belediye otobüsünde şort giydiği gerekçesiyle Ayşegül Terzi'ye saldıran ve kamuoyu baskısı üzerine tutuklanan Abdullah Çakıroğlu, 26 Ekim 2016 tarihinde çıkarıldığı ilk duruşmada tahliye edilmiştir. 

Saldırgan, mahkemede "Herkesin ortak yaşam alanına yakışmayacak şekilde giyim kuşamı vardı. Ortamı bozuyordu. Otobüste aile, ana baba var. Herkesin ruh dünyasını etkiliyordu. Doğruları birinci dereceden Kuran-ı Kerim'den almak zorundayız. Kadının haya perdesinin oluşması için örtüsü olması gerekiyor. Kuran-ı Kerim ve hadislerde örtünmesi gerektiği belirtilmiştir. Gayrimüslimim diyorsa kendisini taşıyabilecek giyim kuşamı olması gerekiyor. Aksi takdirde insanları suça teşvik ediyor, insanların şehvet duygularını kabartıyor. Benim olayda şehvet duygularım kabarmadı ama istem dışı bir davranışta bulundum." şeklinde ifade vermiştir. 

Saldırgan polisteki ifadesinde de, ''Her şey İslam hukukuna göre oldu'' demişti. Yani uyguladığı şiddete kılıf olarak ‘dini kuralları’ kullanmıştı. Böylece saldırısını meşrulaştırmış, kendisini bu kuralların uygulayıcısı olan bir ’kahraman’ olarak göstermeye çalışmıştır. 

Bu savunma sonrası tahliye edilmesi ise yargının düştüğü trajikomik durumu göstermiştir. Tahliyesi kamu vicdanını yaralayan bir karar olduğu için oluşan kamuoyu tepkisiyle Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı üzerine tekrar gözaltına alınan sanık hakkında tutuklama kararı verilmişti. 

EN BÜYÜK TEKME YARGIYA ATILDI

Tutuklandıktan birkaç gün sonra ise avukatının itirazı haklı bulunarak tekrar tahliye edilmiştir. 

Cezasızlık, bu şiddeti cesaretlendirmekten başka bir şey değildir. Aslında tekmelerin şahıslara değil ‘yargıya’ atıldığı verilen kararlar ile görülmektedir. Ayşegül Terzi’ye tekme atan sanık, son tahliye kararı ile en büyük tekmeyi yine yargıya atmıştır.

Kadın cinayetlerinin farklı sayısal manipülasyonlar ile düşük gösterilemeye çalışıldığı Türkiye’de, günde kaç kadının öldürüldüğünü bilmiyoruz. Bu nedenle de kadına yönelik erkek şiddeti gerici eylemlerle devam ediyor. 

İktidarın kadına yönelik genel politikası mevcut yasaları ve imzaladığı sözleşmeleri uygulamamak üzerine kurulu olduğu için yargıda en son Ayşegül Terzi davasında olduğu gibi cinsiyetçi davranarak, TCK’da kadına yönelik şiddetin cezalarının çok açık bir şekilde belirtilmesine rağmen ‘erkeği korumayı’ tercih etmektedir. Kısacası AKP’nin yapmak istediği kadınlar üzerinden topluma bir şekil verme programının en önemli uygulayıcılarından biri yargı olmuştur. 

Türk Ceza Yasamızda mevcut olan ve hakim takdirine bırakılan; “haksız tahrik indirimi” ve “iyi hal indirimi” ne dair maddelerin, şiddet mağduru kadınlarda, özellikle de tecavüz ve taciz dosyalarında maddelerin gerekçelerine, amacına, kapsamına ve mehaz kanunlardaki uygulama şekilleri ile uluslararası sözleşme, hükümlerinin de dikkate alınarak toplumsal cinsiyet bakış açısından kurtulmuş olarak hukuka uygun uygulanması gerekmektedir. Yasaların uygulanmadığı ülkemizde, toplumsal tepkiler ve kamuoyu baskısıyla bazı kararlar aldırılmaktadır.

Eskişehir’de Ali İsmail’e tekme atanlara ve Soma’da emekçiye tekme atan Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in yargılanmalarından biliyoruz biz, şort giydiği için Ayşegül Terzi’ye tekme atan Abdullah Çakıroğlu’na verilen tahliye kararını. 

Ama unutulmasın ki biz ne Ali İsmail’e atılan o son tekmeyi ne de Soma’da maden emekçisine atılan tekmeyi unutmadık. Bu nedenle Ayşegül Terzi’ye atılan tekmenin de hesabını ‘bağımsızlığını’ yitirmiş dahi olsa yargı önünde sormaya devam edeceğiz. Ayşegüllerin rahatlıkla ve güven içinde hayatlarını devam edebilmeleri için saldırgan tutuklanıp ceza alıncaya kadar davanın takipçisi olacağız.

Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur. 03.11.2016