ÜLKEMİZDE HER YIL 40 BİN KİŞİ AKCİĞER KANSERİNE YAKALANIYOR!
Akciğer kanserinin yüzde 85’inden sigara sorumlu! Geçmeyen öksürük ve nefes darlığına dikkat! “Öksürüktür, geçer” demeyin!
(1-30 KASIM AKCİĞER KANSERİ FARKINDALIK AYI)
Hem erkekler hem de kadınlar arasında en yüksek ölüm oranlarına sahip olan akciğer kanseri dünya çapında kansere bağlı ölümlerin başlıca nedenini oluşturuyor. Akciğer kanserinin yüzde 85’inden sigaranın sorumlu olduğu bilinse de ne yazık ki sigara içme eğilimi azalmıyor ve ülkemizde her yıl yaklaşık 40 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konuluyor. Ağır tablolara yol açan ve yıkıcı ilerleyen akciğer kanserinden korunmak için her şeyden önce sigaradan uzak durmak gerekiyor. Alınacak tedbirlerin önemini vurgulayan Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, “Akciğer kanseri, erkeklerde en sık rastlanan, kadınlarda ise sıklık açısından 3. sırada yer alan bir kanser türü. Tütün kontrolü önlemleri ve çevresel risk faktörlerine maruz kalmanın azaltılması anlamına gelen birincil koruma, akciğer kanseri vakalarını azaltabilir ve hayat kurtarabilir. Yüksek riskli bireylerin taranması da yine erken teşhise olanak sağlama ve hayatta kalma oranlarını önemli ölçüde artırma potansiyeline sahiptir. Akciğer kanserinin erken teşhisi daha iyi tedaviler ve daha başarılı sonuçlar sağlayabilir” diyor.
“Öksürüktür, geçer” dememek gerekiyor
Anormal hücrelerin akciğerlerde kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla başlayan akciğer kanserinin belirtileri arasında; geçmeyen öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk, kilo kaybı ve tekrarlayan akciğer enfeksiyonları yer alıyor. Erken belirtiler hafif olduğunda hasta tarafından olağan bir solunum sorunu olarak değerlendirilip doktora başvurmakta gecikiliyor ve bu durum da tanının gecikmesine neden olabiliyor.
Tüm tütün ürünleri akciğer kanserine yol açabiliyor!
Sigara, puro ve pipo olmak üzere tütünün tüm formları akciğer kanseri için birincil risk faktörünü oluşturuyor. Tütün ürünleri, içmedikleri halde dumana maruz kalan kişileri de etkiliyor. Diğer risk faktörleri arasında mesleki tehlikeler (asbest, radon ve bazı kimyasallar gibi), hava kirliliği, kalıtsal kanser sendromları ve önceki kronik akciğer hastalıkları sıralanıyor. Akciğer kanserini önlemenin birincil yolu tütün içmemekten ve diğer riskleri azaltmaktan geçiyor. Yani sigaranın bırakılması koruyucu önlemler arasında ilk yer alıyor. İkincil korunma ise erken evrelerde, semptomlar ortaya çıkmadan önce tespit edilmesini amaçlayan tarama yöntemlerinden oluşuyor. Akciğer kanseri için birincil tarama yöntemi genellikle düşük doz bilgisayarlı tomografi oluyor.
Erken evre tedavide ameliyata başvuruluyor
Kanserin uzak organlara veya lenflere sıçramadığı, tümörün akciğerle sınırlı kaldığı erken evrede birincil tedavinin tümörün cerrahi olarak çıkarılması olduğunu belirten Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, “Ameliyattan önce kemoterapi ve/veya radyasyon yoluyla uygulanan ‘neoadjuvan’ tedavi tümör boyutunun küçülmesini ve cerrahi olarak daha kolay çıkarılmasını sağlayabilir. Yine kemoterapi ve/veya radyoterapiyi kapsayan ‘adjuvan’ tedavi, kanserin tekrarlama riskini azaltmak için ameliyattan sonra sıklıkla tavsiye edilir” diyor.
Tedaviyi kanserin türü, evresi ve hastanın durumu belirliyor
Kanserin metastaz yaptığı, yani başka organlara yayıldığı evrede tedavi hastanın genel sağlığı ve tıbbi geçmişi, yayılmanın kapsamı ve yeri, genetik profil ile bireysel tercihler gibi çeşitli faktörlere dayanıyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er, akciğer kanserinde başvurulan yöntemleri şöyle özetliyor: “Kanser tedavisinde birinci basamağı oluşturan kemoterapi kanser hücrelerini öldürmek için vücutta dolaşan ilaçların kullanımını içerir. Kanser hücrelerinin büyümesini sağlayan yolları kapatmak için ‘hedefe yönelik tedavi’ uygulanırken, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanıması ve onlara saldırması için ‘immünoterapi’ tercih edilir. Radyoterapi ve cerrahi yöntem ise tümör büyümesinin neden olduğu semptomları hafifletmek için uygulanır”