Türk araştırmacılar, toplumda yüzde 20 oranında görülen migren hastalığına büyük oranda neden olan bir faktörü ilk kez tanımladı.
Türk araştırmacılar, yeryüzünde rüzgarla yer değiştiren sahra çölü
tozlarının migrene neden olduğunu ve hastalığı tetiklediğini
laboratuvar ortamındaki deneylerle kanıtladı.
ABD'deki Harvard Üniversitesi'nde baş ağrıları üzerine araştırmalarıyla
tanınan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi ve Nöropsikiyatri Merkez Müdürü Prof. Dr Hayrunnisa Bolay ve
Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal
Saydam'ın ortak çalışmasında, rüzgarla taşınan ve atmosferde su ve
güneşle değişime uğrayan sahra çölü tozlarının migrene neden olduğunu
ve bunların belli dönemlerde hastalığı tetiklediği ortaya çıktı. Bu
tozlardan verilen deney hayvanlarının beyinlerinin ağrı merkezinin
aktif hale geçtiğini keşfeden araştırmacılar, bunların alerji, astım
gibi hastalıkları da tetiklediğini öngörüyor.
Prof. Dr. Bolay, bahar dönemlerinde lodosun artmasıyla birlikte baş
ağrısı, yüksek tansiyon, astım ve halsizlik gibi yakınmalarda artış
gözlendiğini anlattı.
Bolay, migrenin toplumda görülme sıklığının yüzde 20 oranında olduğunu,
hastalığı tetikleyen nedenlerin ve mekanizmaların yalnızca bir kısmının
tanımlanabildiğini, bu eksikliğin de yeni mekanizma ve ilaç
arayışlarına gereksinimi arttırdığını ifade etti.
Literatürde de ani hava değişimlerinin baş ağrılarını arttırdığına dair
yayınların bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Bolay, Prof. Dr. Saydam'la
birlikte yaklaşık 4 yıl önce başlattıkları çalışmalarda sahra tozunun
arttığı dönemlerle baş ağrılarının ilişkisinin olup olmadığını
araştırmaya başladıklarını dile getirdi.
Dünya ülkelerinin çeşitli çöl kaynaklarının tozlarından etkilendiğini,
Türkiye'yi en çok etkileyen tozların da Afrika'daki Sahra Çölü'nden
kalkan tozlar olduğunu dile getiren Bolay, şunları kaydetti: "Bu
tozlar, atmosferde bulutlarla Avrupa ve Amerika gibi başka kıtalara da
hareket ediyor. Bu sırada güneş ışığının ve bulutun içindeki suyun da
etkisiyle tozla birlikte virüs ve bakteri gibi mikroorganizmalar
üremeye başlıyor. Ardından bunlar hızla çoğalıyor ve
mikroorganizmaların yanında bazı aminoasitler ve demir gibi moleküller
ortaya çıkıyor. Bu tozları Türkiye'ye taşıyan ise lodos rüzgarı."
Sahra çölü tozlarının ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde artış
gösterdiğini vurgulayan Bolay, çalışmayla ilgili şu bilgileri verdi:
"Laboratuvarda atmosferik hava koşullarını taklit edecek bir ortam
oluşturduk. Deney hayvanlarının bir kısmına bu tozlardan verirken, bir
kısmına vermeyerek testlerimize başladık. Tozları su ve güneş ışığını
taklit edecek enerjiye maruz bıraktık. Bunları, yaklaşık 24 saat sonra
deney hayvanlarının soludukları havanın içine katkı olarak verdik. İki
saatin ardından temiz havada bulunan hayvanlara göre bu ortamı soluyan
hayvanların beyinlerindeki ağrı merkezlerinin aktive olduğunu
gösterdik. Bunu beyin dokularını özel metotlarla inceleyerek gördük."
Sahra tozlarının ağrıyı tetiklediğini gösteren bu bulguların bir sonuç
çıkarmak için yeterli olmadığını bu nedenle de ikinci aşama deney
çalışmalarına başladıklarını aktaran Bolay, "Çünkü tozun kendisi de
ağrıya yol açıyor olabilirdi. İkinci deneyde de tozlara radyasyon
vererek içindeki bütün canlıların ölmesini sağladık. Böylece tozun
içinde virüs, bakteri gibi mikroorganizmalar kalmadı. Bunlar öldükten
sonra aynı tozu tekrar aldık ve yine hayvanların soluduğu havanın içine
verdik" bilgisini verdi.
Deney hayvanlarına tozu mikroorganizmalardan arındırarak verdiklerinde
tozlu olmayan ortamdan farklı bir reaksiyona rastlamadıklarını bildiren
Bolay, "Bu da etkinin tozun kendisinden değil, birlikte taşıdığı
mikroorganizmalardan geldiğini kanıtlıyor" dedi. "Filtreleme" yöntemi
kullanarak yaptıkları bir başka deneylerinde ise 450 nanometrenin
altındaki partiküllerin migren ve baş ağrısını tetikleyebildiğine dair
bazı ön bilgiler topladıklarını aktaran Bolay, "Bu boyut ise şu an
bildiğimiz bakterilere göre çok küçük bir boyut. Bu nedenle de etkinin
mikroorganizmaların kendisinden değil ama onlarla birlikte taşınan bazı
ürünlerden kaynaklanabileceğini ortaya koyduk" diye konuştu.
Bolay, "Bu etkileri dünyada ilk kez biz bu çalışmayla gösteriyoruz"
diyerek, çalışmanın atmosferde bugüne kadar bilinmeyen bir faktörün
etkisini ortaya koyması bakımından önemli olduğunu vurguladı. Sahra
tozunun yalnızca migren ya da diğer gruptaki baş ağrılarını
tetiklemediğini, aynı zamanda astım, alerji ve yüksek tansiyon gibi
diğer hastalıkları da tetiklediğine dair öngörüleri bulunduğunu dile
getiren Bolay, "Bu çalışmadan çıkacak sonuçlar çok fazla. Bulunması ve
araştırılması gereken cevaplar çok. Bu nedenle çalışmaya destek
bekliyoruz" dedi.
Bolay, yapılacak çalışmalarla ilgili olarak vücutta hangi yollarla
ağrıyı tetiklediğinin bilinmediğini, Harvard Üniversitesinde yaptığı
çalışmalarda gösterdikleri nitrogliserinin etkisine benzer bir etki
olabileceğini vurguladı ve bu mekanizmaların aydınlatılması ile
hastaların hava durumuna göre önceden haberdar edilerek ilaç
kullanabileceklerini bildirdi.
Bolay, "İki gün sonra toz gelecek veya Mart ayı süresince toz taşınıyor
o nedenle, ay için şu ilacın kullanılması gerekecek" şeklinde mevsimsel
tedavilere gidilebileceğini ifade etti.
"Bu çalışma hastalıklara ve tedavi şekillerine bakışımızda yeni bir
ufuk açıyor" diyen Bolay, çalışmanın uluslararası dergilerden
"Sefalalji" isimli dergide yayımlandığını ve çalışmanın sonuçlarının
Dr. Hacer Doğanay tarafından tez haline getirildiğini anlattı.
Prof. Dr. Cemal Saydam ise çöl tozlarının dünya üzerindeki hareketleri
üzerine 15 yıldır çalıştığını, 1994'de Türkiye'de ilk uydu alıcı
istasyonunun kurulmasıyla bu tozların hareketinin anında görülmeye
başlanmasıyla konunun üzerine daha çok gittiğini anlattı. Sahra
tozlarıyla sağlığın ilişkisini kurmasında eşinin migren ve alerji
rahatsızlıklarının etkisinin olduğunu dile getiren Saydam, eşinin
Mersin'de belli dönemlerde artış gösteren rahatsızlıklarının çöl
tozlarının artış gösterdiği döneme denk geldiğini ifade etti. Kurduğu
internet sitesinden tozların arttığı dönemde ağrıların arttığını
gösteren mailler aldığına işaret eden Saydam, daha sonra Gazi
Üniversitesi ile çalışmalara başladıklarını kaydetti.
Çalışmanın, Türkiye'deki çeşitli çevrelerce başka bir ülkede daha önce
yapılmadığından, "bilimsel" olarak nitelendirilmediğini aktaran Saydam,
"Biz de onlara 'Bu dünyada ilk çalışma. Kusura bakmayın ama bunu biz
bulduk' diyoruz" diye konuştu.
Saydam, sahra tozlarının yoğunluğunda Türkiye'de en fazla risk altında
olan bölgenin Akdeniz olmasına rağmen, Türkiye'nin hemen hemen her
noktasının lodosa maruz kaldığından, risk altında olabileceğini
söyledi. Bu tozları kullanarak yağmurun da yağdırılabileceği üzerine
çalışmalarının da bulunduğunu anımsatan Saydam, bu çalışmaların üzerine
gidilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak
Türk doktorlar, migreni 'sahra tozu' ile çözecek
Türk doktorlar, migreni 'sahra tozu' ile çözecek
YORUM EKLE
1
Kök hücre nakliyle diabetliler insülinden kurtulacak
2
Dünyanın En Büyük Meyveleri
3
İngilizler, ilk insansız savaş uçağını tanıttı
4
Obama, NASA’dan Müslümanlara bilime yaptıkları...
5
İşte geleceğin yolcu uçağı
6
İnsanoğlu bunu da başardı! İşte Evrenin ilk...
7
iPhone 4 yok satıyor
8
Kadıköy Belediyesi Yaz Okulu Açıldı
9
Ataşehir'de yol yapım ve yeşillendirme
10
Türkan Saylan Tıp Merkezi Ataşehirlilerin Hizmetinde
SON DAKİKA HABERLERİ
ANKETTüm Anketler