İnsanların tedirgin edici bir etken veya bir durum ile karşı karşıya kaldığında “fight or flight” yani “savaş veya kaç” mekanizmasının devreye girerek adrenalin hormonunun salındığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Evrimsel olarak bizi tehlikelerden koruma ve hayatımızı sürdürebilme görevi gören bu sistem yerinde çalışmadığında kontrol dışı bir panik durumu yaşarız” dedi.
Travmalar ve psikolojik bozukluklar panik atağı tetikliyor
Beynin herhangi bir tehlike durumunda bu tehlikeyi ayrıntılı incelemeden önce ilk olarak kaçmaya ve organizmanın yaşamını sürdürmesini sağlamaya çalıştığına değinen Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Tetikleyici olay veya durum karşısında sempatik sinir sistemi devreye girer ve vücudumuz alarm durumunda kaçmak ve savaşmak için kendini hazırlar. Kişi hızlı nefes alıp vermeye başlar ve kalp atışları hızlanır. Vücudun düzeni aniden kontrolsüz şekilde değiştiğinde kontrolü kaybediyormuş gibi hisseder ve panik durumu yaşar. Travmalar, psikolojik ve psikiyatrik bozukluklar, uyarıcı madde kullanımı ve birçok kaynağı olabilir” şeklinde konuştu.
Panik atak 10 ile 30 dakika arasında sürebilir
Hastaları en çok korkutan ve çaresiz hissettiren atakların aniden gelmesi olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Panik atak belirtileri bir anda başlar ve 10 dakika içerisinde şiddetini arttırarak devam eder. Genellikle 10-30 dakika devam eder ve kendiliğinden sonlanır. Atak sırasında çarpıntı, baş dönmesi, terleme, nefes darlığı veya boğulma hissi, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi, bulantı, kusma, mide bulantısı, karın ağrısı, kontrolünü kaybetme korkusu, kendini veya çevresindekileri tuhaf hissetme, ölüm korkusu, üşüme veya ateş basmaları, vücudun çeşitli yerlerinde uyuşma, titreme gibi belirtiler olabilir” dedi.
Hasta yakınları panik atak sırasında hastayı sakinleştirmeli
Panik atağın tedavisinde psikoterapi, ilaç tedavisi, hastanın bilinçlenmesi, fiziksel egzersiz, uyuşturucu maddelerden uzak durmak ve nefes egzersizlerinin oldukça etkili olduğunu belirten Ezgi Dokuzlu, “Hasta yakınları atak sırasında olabildiğince sakin olmalı ve hastayı sakinleştirmek adına telkinde bulunmalılar. Hasta, panik durumu geleceği korkusu ile günlük hayatında kaçınma davranışında bulunuyorsa bunu desteklememeli ve hastayı cesaretlendirmeli” açıklamasında bulundu.