Kanserlerin yüzde 60’ı önlenebilir

Nisan ayının ilk haftası, Türkiye'de “Kanserle Savaş Haftası” olarak kabul ediliyor.

Kanserlerin yüzde 60’ı önlenebilir
 Kanserlerin yüzde 60’ı önlenebilir

Nisan ayının ilk haftası, Türkiye'de “Kanserle Savaş Haftası” olarak kabul ediliyor
Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı son rakamlara göre kanser vakaları 2035 yılına kadar yılda 24 milyonu bulacak. Bu önemli hastalığa dikkat çekmek amacıyla Nisan ayının ilk haftası, Türkiye'de “Kanserle Savaş Haftası” olarak kabul ediliyor. Kanserin dünya genelinde giderek artan bir sağlık problemi olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü “Kanserlerin 3’te 1’i önlenemeyen, 3’te 2’si ise önlenebilir grupta. Aileden getirilen genetik yükle ortaya çıkan kanserler ortadan kaldırılamadığı için bunlar ‘önlenemeyen’ kanserler olarak düşünülebilir. Ancak yanlış beslenme ve yaşam alışkanlıklarını, sigarayı ve çevresel faktörlere veya mesleki kimyasallara maruziyeti ortadan kaldırırsak bunların neden olduğu kanserleri önlenmiş oluruz” dedi.

Dünya kanser istatistiklerine göre; ölüm nedenleri arasında kanser ilk sırada yer alıyor. 2030 yılına gelindiğinde yıllık 22 milyon yeni vaka ortaya çıkması, vakalarda yüzde 75 artış olması bekleniyor. Türkiye’de ise sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp-damar hastalıklarından sonra en sık görülen ikinci ölüm sebebi olması açısından kanser önemli bir toplum sağlığı problemi olarak dikkat çekiyor.

Genetik bir hastalık olsa da virüsler, çevresel faktörler ve kimyasal ajanların da kansere neden olabileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü “Bu faktörlerin ortadan kaldırılmasıyla kanseri engellemek, önüne geçmek de mümkün olabiliyor. Bu şekilde kanserlerin 3’te 2’si yani yüzde 60’ı önlenebilir. Aileden getirilen genetik yükle ortaya çıkan kanserler ise önlenemeyen 3’te birlik kısmı oluşturuyor” dedi.

Dengeli beslenerek kanser önlenebilir
Vücutta bulunan hücrelerin her gün on binlerce kansere neden olabilecek hücre ürettiğini anlatan Prof. Dr. Kömürcü, “Herkesin vücudunda kanser riski taşıyan hücreler bulunuyor sürülmesi kanser riski düşürülebiliyor, hatta ortadan kaldırabiliyor” dedi. Kanserden korunmada dengeli beslenmenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Kömürcü, “Dengeli beslenildiğinde, ihtiyacımız olan antioksidanları, vitaminleri alıyoruz. Egzersiz de bağışıklık sistemine olumlu katkı sağlıyor. Bunlar kanseri önlemede oldukça faydalı” dedi.

Kemoterapi tedavisinde bunlara dikkat
Kanser tedavisinin hastaları en çok endişelendiren kısmı kemoterapi tedavisi. Oysa alınabilecek önlemler ve yeni geliştirilen ilaçlarla kemoterapinin yan etkilerini de çok aza indirmek mümkün. Kemoterapi sürecinde özellikle beslenme konusunda önemli noktalara değinen Prof. Dr. Kömürcü, bu dönemde dengeli beslenmenin yanı sıra hijyen kurallarına da daha çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Hastanın o dönemlerde kan hücreleri düşmüş olabileceği için enfeksiyona yatkınlığının arttığını anlatan Prof. Dr. Kömürcü, “Bu nedenle hastanın dışarıda pişmemiş gıdaları yememesi, temizliğinden emin olduğu yerde salata türü gıdaları alması daha emniyetli olur. Bulantı ve kusmayı uyarmaması açısından çok sıcak ve soğuk gıdalar tüketilmemesi, kokuya maruz kalınmaması için yemeğin piştiği yerde bulunulmaması, yemeklerin çok baharatlı olmaması önerilerimiz içinde. Yoksa kemoterapiye özgü yasak bir gıdamız yok. Dengeli beslenmek şartıyla her şey serbest” şeklinde konuştu.

Kanser tedavisinin yükü gevşeme teknikleri ile atılabilir
Kanser tedavisi sırasında hastanın yaşayacağı sorunları ortadan kaldırmak için bilimsellği kanıtlanmış tamamlayıcı tıp yaklaşımlarının önemine değinen Prof. Dr. Kömürcü, bu tedavilerin doktor önerisi ve kontrolüyle kullanılması gerektiği hatırlattı. Prof. Dr. Kömürcü, “Bulantı ve kusmayı engelleyebilecek zencefilin kullanılması, besin değeri açısından eksik olan öğünlere çörekotu, zerdeçal gibi gıdaların eklenmesi faydalı olabiliyor” dedi. Kanser tedavisinin hem hasta hem de hasta yakınları açısından zor bir dönem olabileceğini belirten Prof. Dr. Kömürcü, “Bu sebeple hastalara gevşeme teknikleri de öneriyoruz. Biyoenerji, yoga, akupunktur ve egzersiz programları hastaların gevşemesi ve psikolojik açıdan kendilerini daha iyi hissetmesi için önemli yöntemler” diye konuştu.

Devamlılığı olan ağrı ve şikayetlere dikkat edilmeli
Ciddi bulguların olabileceği gibi bazen hiçbir belirti olmadan da kanserin ortaya çıkabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü, bu nedenle sürekliliği olan şikayetleri ciddiye almak ve doktora başvurmak gerektiğini söyledi ve şu belirtilere dikkat çekti;
Uzun süren öksürük, ses kısıklığı bir akciğer veya boyun kanseri belirtisi olabilir.
Daha önce mevcut olmayan bir kitlenin veya lenf bezinin ortaya çıkması önemlidir.
Anlamlı bir kilo kaybı oluyorsa ve istemeden kilo veriliyorsa araştırılması gerekir.
Vücutta mevcut benlerde yapı ve renk değişikliği, çevresindeki sınırının düzensiz hale gelmesi, kanaması veya kaşıntının ortaya çıkması ciddiye alınmalı.
İdrar veya gaita yapmada zorluk, ishal, kabızlık veya uzun süren yutmada zorluk, iyileşmeyen yara ve anormal kanama şikâyetleri de kanser belirtisi olabilir.
Prof. Dr. Şeref Kömürcü, bu belirtilerin hemen kansere yorulmaması gerektiğini ancak ciddiye alınıp araştırılması gerektiğini hatırlattı.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER