Dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan kalp ve damar hastalıkları, geçtiğimiz yılların aksine yaşlı insanları değil, artık gençleri de hedef alıyor. Bu konuda en önemli etken ise; değiştirilebilen ve önlenebilen faktörlere rağmen sağlıksız yaşam alışkanlıkları olarak gösteriliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Azmi Özler, “10-17 Nisan Kalp Haftası” kapsamında kalp ve damar hastalıklarından korunmanın yolları hakkında bilgi verdi.
Kalp ve damar hastalıklarının görülme yaşı 15’e düşebilir
Geçtiğimiz yıllarda 50’li yaşlarda sık rastlanan koroner yetmezliği veya enfarktüs vakalarına artık çok daha genç yaşlarda rastlanmaktadır ve bu yaşlar neredeyse 20’li hanelere düşmüş durumdadır. Bu durum ile ilgili önlem alınmadığı takdirde 30 yıl gibi kısa bir süre içinde koroner kalp hastalığı görülme yaşının 15’e düşebileceği öngörülmektedir.
Damar sisteminizin genç kalması için…
İnsanlar doğduğu andan itibaren büyürler ve yaşlanmaya başlarlar. Ancak gerçekteki yaş, damar yaşıdır. Damarların yaşı, yaşam süresine etki eden en önemli faktördür. Damar yaşını genç tutmayı sağlayan en önemli faktörler, beslenme ve egzersizdir. Hareketsiz yaşayan, kötü beslenen, sigara içen kısacası sağlıksız yaşam tarzını benimsemiş bir kişinin kimlik yaşı genç olsa da damarları hızla yaşlanmaktadır. Yaşam tarzında yapılan olumlu değişiklikler, yaşam süresinin uzamasına imkan sağlamaktadır.
Damar sistemini korumak ve genç kalmasını sağlamak, büyük oranda kişinin kendi elindedir. Değiştirilemeyen genetik geçiş faktörü yani ailede erken yaşta kalp hastalığı olması ile yaş ve cinsiyet dışında; kalp sağlığını korumak için her bireyin kişisel önlemler alması gerekir. Sigara ve alkol tüketimi, diyabet hastalığı, stres, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme ve tansiyon yüksekliği, kalp damar hastalıkları kişinin kontrol edebileceği, değiştirilebilen faktörlerdir.
Kalp ve damar hastalıkları genetik bir miras ise…
Bilimsel araştırmalar kalp ve damar hastalıklarına tek bir etkenin yol açmadığını göstermektedir. Risk faktörlerinin birkaçının birleşmesi kalp damar hastalıklarına yol açmaktadır. Kısacası aileden genetik geçişi kötü olan bir kişi, değiştirilebilen faktörleri önleyebilirse kalp damar hastalıklarına yakalanmayabilir. Yine tam tersi genetik geçişi çok iyi olan bir kişinin diğer faktörler ile ilgili durumu olumsuzsa hastalığa yakalanabilmektedir.
Kalp sağlığının temelleri çocukluk çağında atılıyor
Hava ve su kirliliğinin olmadığı, yiyeceklere hormon katılmadığı, ruhsal açıdan günümüze göre daha dingin, tüketim çılgınlığının bu boyutlarda görülmediği geçmiş dönemlerde yaşayan kişilerde kalp hastalıkları daha ileri yaşta ve daha az görülmekteydi.
Ancak hareketsiz yaşam, hava kirliliği, fast food tarzı kötü beslenme, obezite ve insülin direncinin yaygınlaşması, sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımı, eğitim ve iş hayatında yarış mantığı, stres gibi risk faktörleri ile erken yaşlarda karşı karşıya kalınmaktadır. Bütün bunların sonucunda ise gençlerde kalp hastalıklarının görülme sıklığı giderek artmaktadır.
Risklere karşı önleminizi alın
Sağlıkla atan bir kalp için doğumdan itibaren yaşamın her evresinde kalbi korumaya yönelik önlemler alınması gerekir. Bu konuda aile ve okuldaki erişkinler çocuklara rol model olmalıdır. Kalp damar hastalıklarından korunmak için erken dönemde çocuklara nasıl beslenmesi ve spor yapılması gerektiği konusunda eğitim verilmelidir. Çocuk küçük yaşlardan itibaren kalp sağlığı bilinci ile yetiştirilmelidir.
Genetik geçiş öyküsü bakımından risk grubunda olan ailelerin çocuklarının, beslenme düzenlerinin doğru bir şekilde sağlanması gerekir. Çocuklara, sigara ve uyuşturucunun zararları konusunda bilgi aşılanmalıdır. İkinci bir uyuşturucu unsur olan internet bağımlılığına karşı da korunma sağlanmalıdır. Genç yaşlarda çocuklara stresle başa çıkma yöntemlerinin öğretilmesi ve rutin doktor kontrollerinin sağlanması da sağlıklı bir gelecek için büyük önem taşımaktadır.
SAĞLIK KURUMLARI
SAĞLIK KURUMLARI
Güncelleme Tarihi: 16 Nisan 2016, 18:46