Mimar ve Kentbilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, getirilen imar affı ile ilgili görüşlerini açıkladı.
Deprem kabusu Türkiye’nin ensesinde giyotin gibi sallanmaktadır. İmar Barışı adı altında seçimlerden önce getirilen İmar Affı çok geniş kapsamlı tutulduğundan olası deprem faturamızı ciddi biçimde ağırlaştıracaktır. En azından:
- Arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanları,
- Özel Koruma Bölgeleri,
- Turizm Merkezleri ve kıyılar,
- Yapısal açıdan güvensiz binalar imar Barışı kapsamının dışında tutulmalıdır.
Mimarlık ve Şehircilik özürlü Türkiye’miz bugüne dek bir düzineden fazla imar affı yaşamıştır. Her defasında "bu son, bundan sonra kaçak inşaat yapanın kellesini vururuz’ sloganıyla getirilen aflar ne yazıktır ki ülkemizin çirkin ve çarpık yapı stoğunu kalıcı hale getirmiş ve kaçak yapılaşmayı teşvik etmiştir. Son İmar Affı’na halen 2.000.000’u aşkın müracaat yapılmış durumdadır.
Bir toplumun ulaştığı medeniyet çizgisi şehirlerinin görüntüsüyle doğrudan orantılıdır. İstanbul’da kaçak yapılaşma ise %70 seviyelerindedir. Yakın bir zamanda gerçekleşebilecek büyük bir depremin İstanbul ve Türkiye’nin belini kırması, maddi ve manevi zayiatın ciddi boyutlarda olması maalesef beklenmektedir.
İmar Barışı’nın faydaları:
- Mağdurların imar sorunlarını çözecektir,
- Devlet kasasına ciddi bir girdi sağlayacaktır,
İmar Barışı’nın zararları:
- Çarpık, çirkin ve sağlıksız yapı stoğunu kalıcı hale getirmektedir,
- Kaçak yapılaşmayı özendirmektedir,
- Yasalara saygılı vatandaşı enayi yerine koyup cezalandırmaktadır,
- Düzene karşı gelenleri, yasaları takmayanları ödüllendirmektedir,
- Yapısal açıdan güvensiz binaları yasallaştırarak olası depremde zayiatı ağırlaştıracaktır.
Yıldırım seçim nedeniyle aceleye gelen, uygulaması henüz tam anlaşılamayan, TV'lerde kamu spotlarıyla özendirilmeye çalışılan İmar Barışı çok geniş tutularak "kaş yaparken göz çıkarma" haline getirilmiştir. Sadece Boğaziçi ve Tarihi Yarımada Barış kapsamı dışında bırakılabilmiştir. Kaçak yapılaşmaya karşı üç yasa (İmar, Kültür ve Tabiat Varlıkları ve Boğaziçi Yasaları) ile korunan Boğaziçi öngörünüm bölgesinde yaklaşık 30.000 yapıdan 10.000’i bir şekilde kaçaktır ve 3.000 kadarının kesinleşmiş yıkım kararı vardır. Peki, şimdi Barış yasasını uygulayıp kapsam dışında kalan bu 3000 yapıyı yıkabilecek miyiz..?
Kentleşme politikalarımız kanayan yaralarımızdır ve ülkemizin ekonomisini ve uluslararası itibarını zedelemektedir. Gelişmiş ülkeler iklim değişikliği ve küresel ısınmaya hazırlanırken bizler deprem olmaması için dua etmek durumundayız.