İstanbul Trafiği İnsanı Hasta Ediyor, Çözüm Deniz Ulaşımına Ağırlık Vermek
“İstanbul’un Trafiği ve Deniz Ulaşımı” konulu gündem dışı konuşma gerçekleştiren Üsküdar Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Yunus Can, İstanbul Trafiğinde çözüm Deniz ulaşımına ağırlık vermektir.
“İstanbul’un Trafiği ve Deniz Ulaşımı” konulu gündem dışı konuşma gerçekleştiren Üsküdar Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Yunus Can, İstanbulluların feryadını Meclis toplantısında dile getirdi ve çözüm yolu gösterdi: “Peki ne oldu son yirmi yıl da İstanbul'un trafiği? Daha da içinden çıkılmaz hale geldi, insanları canından bezdirdi ve beraberinde getirdiklerini sıralarsak: Sağlıkla ilgili sorunlar arttı, genellikle psikolojik bozukluk içinde olan insan sayısı çoğaldı, solunum yolları ile akciğer hastalıklarında ciddi artışlar tespit edildi.
Toplumdaki hasta sayısı öylesine bir artış gösterdi ki, mevcut hastane sayı ve ekipajı yetersiz kaldı, yeni özel hastaneler yapıldı, yapılmaya devam edilecek, adeta hasta bir toplumdan yararlanıldı, menfaatlenenler için adeta özel katma değerler yaratıldı. Peki ne yapalım: İstanbul'un yaklaşık 400 kilometrelik sahil bandının hemen her yoğun noktasından Deniz Yolu ulaşım ağlarını geliştirelim, her iki yaka arasında bugün köprü ve otoyolları işgal eden araç ve insan yoğunluğunun denize çekilmesini temin edelim ve sadece bu nedenle bile milli ekonomiye ciddi katkılar olan, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir kent oluşturalım.
Deniz ulaşımı bu kentin olmazsa olmazıdır, ancak inatla ve basiretsizce deniz ile ilgili hiç bir somut yapılaşma içine girilmediği gibi ortaya konulan çözüm önerileri, proje ve taleplerde dikkate alınmadığına bir denizci, bir deniz ulaşımcısı olarak üzülerek şahit olmaktayım. Her şeyden önce İBB bünyesinde uzmanlardan müteşekkil bir deniz ulaşım dairesinin kurulması veya uzmanlardan kurulu bir şirketten hizmet alınması gereklidir. Kara tarafında çok basit düzeltme ve yönlendirmeler ile değişik hatlarda çalışacak değişik tür ve uygunlukta ki gemilerle İstanbul'un Deniz Yolu ile %3 olan taşıma payının 6 ay gibi kısa sürede % 15’lere çıkacaktır, çıkarabileceğine yürekten inanmaktayım. Bunun için her türlü imkan ve kabiliyete sahip kurum, kuruluş ve kişilerden yararlanmak birinci öncelik olmadır”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisinin 2015 yılı Haziran ayı toplantılarında “İstanbul’un trafiği ve deniz Ulaşımı” konulu gündem dışı konuşma gerçekleştiren Üsküdar Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Yunus Can’ın konuşma metni:
Sayın Başkan, Değerli arkadaşlarım, şahsım adına gündem dışı söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygı ile selamlıyorum...
İstanbul'un her daim ve her mevsimde canlı olan en kadim problemi kent içi trafik tıkanıklığıdır. Bu tıkanıklık öyle bir hale gelmiştir ki otoyollarda dahil tüm cadde ve sokaklar adeta hareketli otopark haline dönüşmüştür. Başta merkezi idare olmak üzere, İstanbul Büyükşehir Belediyemiz de bu sorunun ortadan kaldırılması için milyarlarca Dolar harcamakta, kurumların yıllık bütçeleri yapılırken en büyük pay ulaşıma ve ulaşım modlarına ayrılmaktadır. Öyle ki, 20 yılı aşkın İBB'yi ve 13 yılı aşkın da merkezi idareyi elinde tutan aynı tandanslı zihniyet, kabaca bir hesaplama ile yıllık 5 milyar Dolar harcama ile bu geçen zaman içinde İstanbul'a ulaşım için (13 x 5 = 65 Milyar $ + 20 x 5 = 100 Milyar olmak üzere) toplam yaklaşık 165.-Milyar $ harcama yapmışlardır.
Peki ne oldu son yirmi yıl da İstanbul'un trafiği? Daha da içinden çıkılmaz hale geldi, insanları canından bezdirdi ve beraberinde getirdiklerini sıralarsak: sağlıkla ilgili sorunlar arttı, genellikle psikolojik bozukluk içinde olan insan sayısı çoğaldı, solunum yolları ile akciğer hastalıklarında ciddi artışlar tespit edildi. Yeri gelmişken ifade etmek isterim ki, toplumdaki hasta sayısı öylesine bir artış gösterdi ki, mevcut hastane sayı ve ekipajı yetersiz kaldı, yeni özel hastaneler yapıldı ve yapılmaya devam edilerek, adeta hasta bir toplumdan yararlanıldı, menfaatlenenler için adeta özel katma değerler yaratıldı. Eskiden hastane reklamları yasak iken bugün hastanelerin fütursuzca reklamları yapılmaya başlandı. Çünkü hastaneler artık birer sağlık kuruluşu olmaktan çıkmış, ciddi boyutlarda birer holdinglere, ticarethanelere dönüşmüşlerdir.
Kendi konumuza dönersek, özetle ulaşım ve trafiğin rahatlaması için harcanan yaklaşık 165.-Milyar $, sonunda hasta bir toplum yaratmaktan öteye geçememiştir maalesef. Bunun tersini söyleyen bence ya bu kentte yaşamayan yada gerçekleri inkar edenlerdir. Sadece trafik sorununun çözümü için yapılan böylesine devasa bir harcamada elde edilen sonuç hastalıklı bir toplum yaratmışsa, burada İBB'nin ciddi sorumluluk altında olduğunu görmezden gelemeyiz. Bu sorunun çözümü için ortaya konulan projelerin, yapılan yatırımların hiçbirinin çare olmadığı ortada iken İBB Başkanının "biz her yıl ulaşıma şu kadar milyar dolar harcama yapıyoruz" diye kıvançla ifade etmesi ise esasen milleti kör ve sağır zannederek aptal yerine koymaktan başka bir anlam taşımadığı da ortadadır.
Evet, ulaşım için yapılanları bir kenara koyar isek ki bunun da temeli 1993 yılında metro ile yani Sosyal Demokrat Belediyecilik anlayışı çerçevesinde Sayın Nurettin Sözen’in Başkanlığı döneminde tarafımızdan atılmıştır. Trafik sorununun çözüm için ne tür bir projeniz olduğundan bilgi sahibi değiliz. Belki de ulaşım modlarının geliştirilmesi ile trafik sorununun kendiliğinden çözüleceğine inanmaktasınız ki bu da trafik ile ilgili hiçbir radikal projenizin olmadığını ortaya koymaktadır. Eğer bir projeniz var ise ve bizden habersiz bunca senedir uyguluyor iseniz de bunun da çare olmadığını, her gün bu sorunla içi içe yaşayarak, körler ve sağırlar da dahil hep beraber görmekteyiz.
Altını kalınca çizerek ifade etmek isterim ki Trafik sorununun çözümü denizdedir. Bu kürsüden çeşitli zamanlarda uzun veya kısa anlatımlarla bu kenti yönetenlerin dikkatini denize yoğunlaştırmak, bu alanı gerçek anlamda ve olması gerektiği gibi ulaşıma açılmasını sağlamak adına düşüncelerimi ifade ettim. İstedim ki, İstanbul'un yaklaşık 400 kilometrelik sahil bandının hemen her yoğun noktasından denizyolu ulaşım ağlarını geliştirelim, her iki yaka arasında bugün köprü ve otoyolları işgal eden araç ve insan yoğunluğunun denize çekilmesini temin edelim ve sadece bu nedenle bile milli ekonomiye ciddi katkılar olan, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir kent oluşturalım.
Deniz ulaşımı bu kentin olmazsa olmazıdır, ancak inatla ve basiretsizce deniz ile ilgili hiç bir somut yapılaşma içine girilmediği gibi ortaya konulan çözüm önerileri, proje ve taleplerde dikkate alınmadığına bir denizci, bir deniz ulaşımcısı olarak üzülerek şahit olmaktayım. Her şeyden önce İBB bünyesinde uzmanlardan müteşekkil bir deniz ulaşım dairesinin kurulması veya uzmanlardan kurulu bir şirketten hizmet alınması gereklidir. Kara tarafında çok basit düzeltme ve yönlendirmeler ile değişik hatlarda çalışacak değişik tür ve uygunluktaki gemilerle İstanbul'un denizyolu ile %3 olan taşıma payının 6 ay gibi kısa sürede % 15 lere çıkarabileceğine yürekten inanmaktayım. Bunun için her türlü imkan ve kabiliyete sahip kurum, kuruluş ve kişilerden yararlanmak birinci öncelik olmadır.
Deniz Ticaret Odası bünyesinde, özel sektör ve şehirhatları temsilcilerinin de katılımı ile oluşturulan bir heyetle İstanbul'un ihtiyaç duyduğu 76 adet yeni deniz ulaşım hatları tespit edilerek, bu hatlar ellerinde yeterli teknik donanıma, konfora ve yolcu kapasitesine sahip gemiler bulunan ve 3 ayrı kuruluş olan özel sektöre dağılımları yapıldı. DTO söz konusu hatların, kuruluşların adına tescili için İBB’ye başvurularını yaptı. Ancak, bu hatlar bir çalışmanın sonucu ve deruhte edecek kuruluşların kendi imkanları çerçevesinde paylaşımları yapılmamış gibi, İBB UKOME'den çıkan karar ile hatların tamamı Şehir Hatları İşletmesi adına tescil edildi ve geçtiğimiz dönemde bu Meclis tarafından da onandı. Peki şimdi ne oldu bu 76 yeni deniz ulaşım hattı? Yaklaşık 2 yıldan bu yana elinde yeterli gemi olmadığı için şehir hatları işletmesi bu hatların hiç birini işletmeye ve hizmete açamadı, bu hatları hiç bir mali destek almadan işletmeye ve hizmete açmaya hazır olan özel kuruluşların da önünü kesti.
Olan da ulaşımda denizi kullanmak isteyen, ancak bilgi ve beceri noksanlığı tavan yapmış olan Şehir Hatları işletmesinin basiretsizliğinin kurbanı olan vatandaşlarımıza oldu. Aslında bu şehir hatları işletmesinde çalışan üst düzey memurlar da kendi ikballerini sağlamak adına oldukçada mahirler. Daha geçtiğimiz aylarda, bu meclisten şehir hatları işletmesinin sermaye artışı için talepleri olan 30 milyon TL onandı. Yeni hatlarda kullanacakları varsayımı ile 3 adet gemi yaptırdılar ve 7 adet daha yapım aşamasındadır. Yaptırmış oldukları gemiler, değil yeni hatlarda, mevcut hatlarda bile çalışmasının hiçbir optimum değer sağlamadığı, yolcu giriş ve çıkışlarından tutun da, oturma ve seyahat esnasında yolcu beklentisini karşılayacak bir yapıda olmayışları, yüksek havaleli olmaları nedeni ile rüzgarın etkisinde kalacaklarından manevra ve seyir güçlüğü yaşayacakları bu nedenle de seyir müddetinin uzayacağı da çok net olarak görülmektedir. Ayrıca tekne formasyonları nedeni ile çok düşük 3/4 kuvvetindeki denizli havalarda, en kısa mesafelerde bile seyir yapamayacakları, yapsalar bile yolcuları ciddi anlamda rahatsız edecekleri çok nettir. Kısaca bu gemilere harcanan para kelimenin tam anlamıyla israftır, günahtır. Söz konusu işletme sanıyorum aynı amaçla yapılmakta olan diğer gemiler için de yakında sermaye artışı için İBB'den talepte bulunacaklardır. Belediyenin bir iktisadi kuruluşu olması nedeni ile özel anlayışla korumaya aldığımız bu ve bunun gibi kuruluşlar, üretmekten, halka hizmet etmekten çok, istihdam ettirilen çalışanları vasıtasıyla belediyelerin arpalığı haline dönüştürülmüş ve potansiyel oy deposu olarak kullanılmaktan başka da bir şeye yaramadıklarının farkında olduğumuzu ifade eder hepinize saygılar sunarım... Yunus Can CHP İBB Meclis Üyesi
Güncelleme Tarihi: 19 Haziran 2015, 14:44