Esad vurmaya devam ederse sonuçlarına da katlanacak!..
Vatan Gazetesinde Başbakan Erdoğan'ın İsmail Yuvacan İmzalı söyleşisi yayınlandı. İşte o söyleşi;
İsmail Yuvacan İmzalı Vatan gazetesi haberi, Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Çin gezisinin son gününde yayın yönetmenleri ve yazarlarla bir araya geldi. Neşeli ve esprili olan Başbakan, başta Suriye olmak üzere iç ve dış politikayla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan, Suriye sorunuyla ilgili “Rusya üzerinde çalışmak lazım, en çok İran zorlayacak. Çünkü onlar hâlâ Esad’ın ağzıyla konuşuyorlar” diyerek önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmelere ışık tuttu.
MİT konusunda da ilk kez konuştuğunun altını çizen Erdoğan, “MİT olayında gelişmelere sessiz kalmak mümkün değil. İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen benim” dedi. 2014 seçimleri için kendisi dahil AK Partili bakan ve vekillerin tekrar adaylığı ile ilgili olarak da “Tayyip Erdoğan fani, öldü. Öldüğü zaman milletim ne yapacaksa şimdi onu yapsın” diye konuştu. Başbakan’ın açıklamaları şöyle:
BM Güvenlik Konseyi’nin son kararı size ulaştı mı?
Artık Beşar’ın verdiği sözü yerine getirmediğini, muhalif kanadın Kofi Annan’a verdikleri sözleri devam ettirdiklerini görüyoruz.
BM’nin konuya eğilmesi istikametinde bir karar çıkıyor. Bu kararın arkasında durmak suretiyle bu işi yürütüyorlar. Biz bunu daha sıkı bir şekilde takip etmek suretiyle çalışmalarımızı yürüteceğiz. Tarafımıza gelen yaralılardan ölenlerin sayısı 4’e çıktı. Suriye tarafındaki rakam 10 bine yaklaştı. Durum içler acısı... Kentlerin harabe edilmesi, insanların acımasızca öldürülmesi, annelerin gözlerinin önünde... Bunları anlattım Çin tarafına... Hu Jintao (Çin Devlet Başkanı) başta olmak üzere... Durumu tasvip etmediklerini söylediler. Kendilerinin BM’de 8 veto kararı olduğunu, iki tanesinin Suriye’yle ilgili olduğunu onlara hatırlattım. Onların da opsiyonu şu anda bitmiş durumda. İnsani olmayan bir süreç işliyor. Döner dönmez Rusya ile münasebetleri daha da sıklaştıracağız. Cuma günü Arabistan’a günübirlik bir seyahat yapacağız. Ondan sonra nasip olursa kampları ziyaret edeceğim. Kampları yerinde görmeyi arzuluyorum.
Suriye konusunda Türkiye’nin yaklaşımı ve pozisyonu BM’ye bir karar aldırmayı mı hedefliyor?
Bu başından beri kovaladığımız bir konu. Bu müdahale acil bir hale geldi. Şimdiye kadar gelen sığınmacı sayısı ikiye katlandı. Adeta patlama noktasına geldi. Görüntüler var. Bu insanlar kaçarken vuruluyor. Öleni var, yaralananı var. Annelerin feryatları var. Evleri nasıl tarumar ettiklerini, evlatlarının nasıl boğazlarının kesilerek öldürüldüğünü anlattılar Kofi Annan’a. Birleşmiş Milletler bunu takip etmeyecek de neyi takip edecek? Biz takip edeceğiz. Türkiye’nin hassasiyeti bellidir. En üst seviyede ortaya koymamız ve BM nezninde takip etmemiz gerekir. Suudi Arabistan’ın da hassasiyeti çok fazla. İki tarafın da ilgisi üzerine bu konuyu kendi aramızda konuşmak istedik. Rusya şimdiye kadar ikili çalışmalar yapalım diyordu.
Zulme rıza zulümdür. Buna evet diyemezsiniz. Halkını terörist olarak görüyorlar. Bu yaklaşımları Beşar’ın yaklaşımıyla, ağzıyla konuştuklarını söyledim. Lütfen onların ağzıyla konuşmayın. ‘Ufacık bir çocuk, bebe terörist olur mu?’ dedim.
Bu düşünce bizim dini değerlerimizle çatışır. Bizim değerlerimizde savunmasız bir insana saldıramazsınız, vuramazsınız. Buna nasıl terörist dersiniz? Bunlar halk. Halkın olduğu sokakta tankın ne işi var? Annan’a anlattıkları bunlar, güldü tabii. Binaların halini gezmediniz, görmediniz. Bayan Amos’un (BM Genel Sekreteri’nin İnsani İşlerden Sorumlu Yardımcısı ve Acil Durumlar Koordinatörü Valerie Amas) gezisi sırasında da evlatları katledilen anneler anlattı. Vurgunlar, şehirlerin imhası, bunlara evet demek mümkün değildir. Oksijen çadırında hayatta kalmaya devem eden bir halk var. Türkiye’nin Batı’nın uşağı olduğu yönünde gibi çok çirkin bir şey olmuştu. Esad, olayı çok farklı bir zemine kaydırmak istiyor. Bunu (İranlı) dini lidere de söyledim. ‘Bu savaş Arap milliyetçileriyle İslamcılar arasındaki savaştır. Bakın Beşar böyle diyor’ dedim. Bu tabloda bir değerlendirme yapmadılar. Olayı farklı bir yere çekerek güya Arap Ligi’ni dağıtmaya çalışacak. Bu noktadalar.
1998’de Kara Kuvvetleri Komutanı Suriye’yi uyardı. Siz de aynı şekilde bir çıkış mı yaptınız?
Bu 98 olayından çok farklı. O zaman böyle bir şey olmamıştı. Olmadan Atilla (Ateş) Paşa’nın öyle bir ziyareti olmuştu. Şimdi sınır ihlali olmuştur. Dün de sınırımızı aşan silahlı saldırılar oldu. Uluslararası hukuk açısından adeta işaret fişeğidir bu. Yapanın yanında kâr kalamaz. Herhangi bir ülkenin şöyle veya böyle yaklaşımı bizi enterese etmez. Türkiye Cumhuriyeti’nin kendine has bir tavrı vardır. Tarihte bu vardır. Türkiye en az benzerlerinde ne yapıldıysa onu yapmak durumundadır. Suriye kendine çekidüzen vermek zorunda. Vermezse Suriye’den gelen kardeşlerimize kapıyı asla kapatmayağız. Suriye vurmaya devam ederse neticelerine katlanmak durumundadır. BM toplanıp kararını almalı. İstanbul’da bir araya gelen kurum ve kuruluşlar BM’ye baskı yapıp kararı aldırmak zorundadır. Biz de ilgili arkadaşlarımızla gerekli değerlendirmeyi yapacağız. Biz sadece hedef noktasını söylemek durumundayız.
En kötüsü “Haklısınız deyip” bir şey yapmamaları. O zaman sizin de karşıyı ikna etmek için çabanız ortadan kalkıyor, Kimse herhangi bir adım atmadığı takdirde olay da bizim yanı başımızda olduğu için bizim başımıza patlaması ihtimali kuvvetli. İş bu noktaya geldiğinde Türkiye’nin opsiyonları nelerdir?
Opsiyonlar çok. Sınır ihlallerine karşı uluslararası hukuktan doğan hakları olan bir ülke var. Sınırın ihlali sebebiyle alacağı tavır karşısında yapacakları şey ortadadır. Bunların hepsi tartışılacak meseleler. BM bunu da açıkladı. ‘Sınır ihlali’ var dedi. Bunların hepsi masaya yatırılacak konular. Bunların hepsi son görüşmelerimizi yapıp adım atılacak konulardır. BM’deki oylamada daha önce Suriye’ye yaptırım isteyenler olumlu çizgideler. Rusya ve Çin dışındakiler evet noktasındalar. Pozisyonları bizimkiyle örtüşüyor. Ayrıca NATO’nun Türkiye’nin sınırlarıyla ilgili görevleri var, beşinci maddeye göre...
Esad sonrası için Suriye’de durum ne olur? ‘Baas rejimi devam eder’ diyorlar...
Baas rejmiyle ilgili olarak şu anki mevcut yönetim çöker. Şu anki mevcut yönetimle ayakta duruyor. Irak’ta Saddam’la birlikte çöktü, sadece kalıntıları var. Ayakta kalma gayreti içinde olanlar var. Artık tutmuyor. Suriye’de de durumun aynı olduğu kanaatindeyim. Oradaki mezhep yapısı Irak’a göre çok daha farklı. Çok partili demokratik bir hayata hızla gireceğini bekliyorum. Bunu istemeyenler niye istemiyorlar? Otokratik sistemin devamını istedikleri için böyle düşünüyorlar, söylüyorlar.
Bizim nükleer çalışmalarımız enerji maliyetlerini düşürmeye dayalı. Rusya ile anlaşmamızda 300 mühendis yetiştirmemizi istemişlerdi. İkinci 300 kişilik grubu gönderdik. Bir yandan inşaat çalışmalarımız devam ederken bir yandan da mühendislerimiz yetişmiş olacak. Nükleerimizin barışçıl amaçlarla kullanımı söz konusu. Bizde kaynak var. Değerlendirme şansımız var. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun ilkelerine uygun olarak sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. Barışçıl amaçlarla çalışacağımız için kimsenin bize söyleyeceği bir şeyi olmaz. Kore’de de bunu gündeme getirdik. Nükleer terörizme karşı olduğumuzu söyledik, ortaya koyduk. Yaptığımız anlaşma da farkı yaklaşım gerektiren bir anlaşma değil. Kiminle anlaşırsak anlaşalım, Sinop’ta aynı barışçıl amaçlarla kurmaya çalışacağız.
Erdoğan fani, öldü... Öldüğü zaman milletim ne yapacaksa onu yapsın
AK Parti’de, 3 dönemden sonra yeniden seçilememe düzenlemesi istikrarı bozacağı endişesi var. Değerlendirmeniz ne?
Değerli basın mensubu arkadaşlarımız yıllar yılı şunu yazdılar. Bu koltuğu oturan bir daha kalkmayı bilmezler. Biz partiyi kurarken bunu enine boyuna konuştuk. Eskisi gibi olacağız. Partide hücre yenilemesi yapacak mıyız? Kaldı ki bırakıp gitmiyoruz. Bir dönem dinleniyorsunuz. Formumuzu muhafaza ediyoruz. Partimizde de hücre değişimini yapmak için bu dönemde 160 arkadaşımızı aday yapmadık. Bize kan kaybettirmedi. Gücümüzü çok daha arttırarak devam ettik. Artık Türkiye fanilerle yürümeyi değil, ilkelerle yürümeyi bilmeli. Tayyip Erdoğan fani, öldü. Öldüğü zaman milletim ne yapacaksa şimdi onu yapsın. Olayı faniler üzerine bina etmeye çalışırsak hareket hiçbir zaman beklediğimiz gücü kazanamaz. Süremiz dolduğunda partimiz bize hangi misyonu biçtiyse öyle çalışacağız. Anadolu’yu gezer hallaç pamuğu gibi atarız. Konferanslara, seminerlere katılırız. Ak Parti en ideal kurumsallaşmasını yapan partidir. Kadın kolları, gençlik kolları... Her ay 2-3 araştırma yapan bir parti var mı? Nerede eksik, aksak var diye bakıyoruz. Gidermeye çalışıyoruz. Bizim parti kollarında yaptığımız kademe kadar onlar ana kademe kongre yapmıyorlar. Ondan sonra birileri bize parti içi demokrasiden bahsediyor. 29 yaşını dolduran gencin hemen üst kademeye atlama şansı var. Şu anda bizim uygulamada yüzde 30’u bayanlardan, yüzde 30’u 30-35 yaş arası, yüzde 40 da üstü şeklinde oluşturuluyor. Bunu tutturan il sayısı ciddi sayıya ulaştı. Ana muhalefet yüzde 30 bayan uygulaması başlattıklarını söylüyor. Bunu diyebiliyorlar.
Gençlik kollarımız da aynı şekilde. Lojistik desteği şu anda nasıl alıyorsak onu öyle devam ettireceğiz.
Birinci dereceden Kürt seçmenin oyunu alıyoruz
Yabancı basındaki makalelerde Türkiye’nin dünyaya şekil veren yedi köşeden biri olduğu yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Suriye konusu ve Türkiye’de etnik problemler olduğu Türkiye’nin bu özelliğini önlem gayretleri olabilir mi?
Etnik yapılanma ve etnik yapılara yönelik AK Parti’nin bir sorunu yok. Olsa endişe taşır. Böyle bir sorunumuz yok. Bütün etnik yapıları kuşatan bir partiyiz. 60 civarında Kürt kökenli milletvekili arkadaş var. Kabinemde 5 bakan arkadaşım Kürt. Süs eşyası diye taşımıyorum. Bekir Bey (Bozdağ) bile Kürt’tür. Kürt kökenli, böyle bir durum. Böyle bir derdim yok. Derdimiz olmadığı için rahatız. Birbirimize karşı olan sevgimiz aynı. Onların yaklaşımı BDP için Kürt partisi yönünde. Biz onların o söyleminin yanlış olduğunu söylüyoruz. Onlar Kürt kardeşimizin oylarını almak için böyle yapıyorlar. Halbuki biz birinci dereceden Kürt seçmenin oylarını alıyoruz. Biz yola çıkarken her şey insan için dedik. Biz 42 bin denekle yapılmış bir araştırmayla ortaya çıkmış bir yapıyız. Türkiye bizi kucakladı. Alevi, Sünni, Laz, Çerkez herkes bu işin içinde var. Ben Rizeliyim bana Laz diyorlar. Halbuki alakam yok. Nüsret Bey (Bayraktar) Laz ama kimisi onun öyle olduğumu bilmez. Kucaklayan parti olmamız ve bu yönde çalışma yapmamız bizi yüzde 50’ye taşıdı. Yeni anayasada da gelin bunu bir yere yerleştirelim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı herkesi kucaklasın. Burada rahatsız edici bir şey yok, öbürü rahatsız edici. Burada ezber bozan bir mantık var, artık çözelim istiyoruz.
MİT Müsteşarı benim sır küpüm
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili soruşturma izni için ayrıca bir iç soruşturma yapıyor musunuz? Yaptığınız soruşturma sonucuna göre karar verecekmişsiniz, doğru mu?
Biliyorsunuz, bu MİT’le alakalı bir konu. Geçmişte de bürokratlarla ilgili izin söz konusuydu. MİT olayındaki gelişmelerde sessiz kalmak mümkün değil. Niye? Benim, malum nekahat dönemime rastlayan süreçti. Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin geleceğinin sır küpü. Uluslararası alanda bu görevi yapanlar ‘ajan’ olarak nitelendirilir. Operasyon yapacakları zaman görevlendirmeyle devlet adına giderler. ABD, Rusya, Çin Batı ülkelerinin hepsinde var.
İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen benim. Niye ortada bir problem var? Terör mücadelesinde başarılı olmamız lazım. Bunun için bazı bilgi alışverişlerine sahip olmamız lazım. Gazetelerden çıkanın hiçbirisi müsteşarım tarafından verilmiş söz değil, hepsi yalandır. Yazılı değildir. Konuşmalar, görüşmeler olmuştur. Asla verilmiş sözler değildir. Bunu söyleyenler siyasi menfaat elde eder miyiz acaba, ne devşirebiliriz gayreti içine girmişlerdir. Gayretlerinden çok çok memnunum. Gerek öncesi, gerek sonrasında ve şimdi ülkeme çok şeyler kazandırdı. Müsteşar Yardımcılığı ve TİKA’nın başında olduğu zaman da iyiydi. İyi yetişmiş bir bürokrattır. İnsan kıyma makinesi değiliz. Bu insan takdir edilmesi gerekirken, bunu yemeye çalışan bazı mahfiller olmuştur. Ana muhalefet partisi olmak üzere... Yargı, görevi olmayan bir alana girdi. Bu konuda, hakkı olmayan bir konumda kendini hissedince kusura bakmasın bizi karışsında görür. Yargı kendini yasamanın üzerinde göremez. 250 meselesinden Müsteşarı yargılama süreci içine sokmaya çalıştı.
Osmanlıca, Kürtçe seçmeli ders olacak
Cumhurbaşkanlığı zorunlu 4+4+4 eğitim yasasını onayladı. 17 milyon öğrencinin ailesi de uygulamanın önümüzdeki döneme yetişip yetişmediğini merak ediyor. Yetişir mi?
Endişeniz olmasın bütün planlarımız yetişecek şekilde yapılıyor. Ufak tefek bazı hususlar dışında tereyağından kıl çeker gibi yoluna girecek. Bunlar bizim için alt yapısı olan konular. Türkiye bu konuda kendini aşmıştır. İki yıl sonra daha iyi oturmuş olacak. İlerledikçe olgunlaşacak. Osmanlıca, Kürtçe seçmeli ders olarak seçilebilecek. Detaylarını arkadaşlarımız açıklayacaklar.
Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanlığı konusunda 7 yıllık görev süresini iptal ederse ne olur?
Yorumu Anayasa Mahkemesi kendi içinde yapacaktır. Yorum yapmadan konuşmamız doğru olmaz. Kendi takdirleridir. Bizim verecek karara, yorumla müdahil olmamız şık olmaz. AYM kararını açıkladığında değerlendirmesini söyleme şansımız var.
Çin’de devlet başkanı gibi karşılandınız. Her taraf Türk bayrakları ile donatılmış. Bu, Çin’in Orta Doğu’daki partnerinin Arap Baharı sürecinden sonra değiştiği anlamına mı geliyor?
Bu ülkede parti başkanlığı unvanına çok dikkat ediyorlar. Rusya’da da burada da... Genel Başkan olarak geldiğimde de Jintao başkan değildi ama olacak demişlerdi. Görüşmelerimize büyük ilgi olmuştu. Devlet başkanları misafirhanesinde ağırlamışlardı. Lüksemburg da bu konuda hassastır. Demokrasilerde önemli olan seçilmişler ve parti genel başkanlarıdır. Havaalanına kadar uğurladı.
Şanghay Üniversitesi’ne Türkçe Bölümü
27 yıl aradan sonra Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmi ziyaret gerçekleştiren ilk Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay Uluslararası Araştırmalar Üniversitesi Türkçe Bölümü’nün açılış törenine katıldı. Tören öncesinde Başbakan Erdoğan’a, Şanghay Uluslararası Araştırmalar Üniversitesi Parti Sekreteri Vu Yoğfu tarafından fahri doktora unvanı verildi.
5’İNCİ MADDE NEDİR?
Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için
Sovyetler’in komünist tehdidine karşı kurulan NATO’nun kuruluş anlaşmasının 5’inci maddesi ittifakın en önemli anlaşma noktası olarak görülüyor. 5’inci madde, “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” ilkesinin kağıda dökülmüş hali olarak görülüyor. 5’inci madde ile NATO ülkeleri, ittifakın herhangi bir üyesine dışarıdan saldırı olması durumunda birbirlerini savunmaya söz veriyorlar. Aslında Soğuk Savaş tehlikesine karşı yazılan bu madde şimdiye dek sadece 1 kez uygulandı. O da El Kaide’nin New York’taki İkiz Kuleler’e gerçekleştirdiği 11 Eylül saldırısı sonrasında... Dönemin ABD Başkanı Bush, NATO ülkelerini topladı ve, “Afganistan’daki Taliban rejimi El Kaide’yi besliyor. ABD’ye saldırının arkasında da onlar var” dedi ve NATO destekli Afganistan işgali için 5’inci maddenin uygulanmasını istedi. Üye ülkelerin de kabulüyle ISAF adı verilen NATO gücü oluşturuldu.
5. madde
Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan taraf ya da taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldırının ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir. İsmail Yuvacan - [email protected]
Kaynak: Ataşehirweb
Başbakan Erdoğan 'Esad vurmaya devam ederse sonuçlarına da katlanacak'
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Çin gezisinin son gününde yayın yönetmenleri ve yazarlarla bir araya geldi. Neşeli ve esprili olan Başbakan, başta Suriye olmak üzere iç ve dış politikayla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. “Tayyip Erdoğan fani, öldü. Öldüğü zaman milletim ne yapacaksa şimdi onu yapsın”
YORUM EKLE
1
Korsan otobüsü kaçırmak istedi Kahraman şoför...
2
28 Şubat Generallerine baskın, Çevik Bir'e gözaltı
3
Doğan Grubu hisselerini 28 Şubat söylentisi çökertti
4
DEVREZ ÇAYI NASIL KURTULUR?
5
Zonguldak Çaycuma'daki kayıp minibüs bulundu
6
Google Plus değişti 2012
7
Galatasaray Nikon ile sponsorluk anlaşması imzaladı
8
U 19 2 kuraları çekildi
9
Almanya, Doktor ve mühendis aranıyor
10
Ataşehir'de ‘Sporda Saldırganlık ve Şiddet‘...
SON DAKİKA HABERLERİ
ANKETTüm Anketler