Petrol fiyatları: Negatif seviyeler nasıl gerçekleşti, ne anlama geliyor, bundan sonra nereye?
Petrol piyasalarında tarihi bir günde, Amerikan Batı Teksas tipi (WTI) ham petrol günü varili neredeyse eksi 40 dolarda kapadı.
Negatif fiyat emtia piyasalarında (özellikle doğalgazda) görülse de, WTI fiyatı tarihte ilk defa negatife indi.
Bu olayın arkasında genel olarak petrol piyasalarının içinde bulunduğu durum kadar, WTI tipi petrolün kendine has nedenler de mevcut.
WTI, dünyadaki üç gösterge petrolden biri. Diğer ikisi Brent ve Dubai petrolleri. Dün WTI negatif fiyatlara indiği esnada, Brent tipi petrol varili 26 dolarda, Dubai de varili 24 dolarda seyrediyordu.
Dolayısıyla burada WTI'ya özgü bir etken olduğu aşikar.
Fakat bu nedene gelmeden önce petrol piyasalarında son 3 aydaki gelişmeleri anlamak gerekiyor.
Ana Neden: Arz/Talep Dengesizliği
Petrol piyasasında üreticiler 1965'te kurulan üretici grubu OPEC üyeleri ve OPEC harici üreticiler olarak iki gruba ayrılırlar.
OPEC, hatta OPEC'in en büyük üreticisi Suudi Arabistan, petrol piyasasının merkez bankası kabul edilir. Çünkü nasıl merkez bankaları enflasyonla mücadelede para arzını kontrol ediyorsa, OPEC ve Suudi Arabistan da petrol fiyatındaki dalgalanma ile mücadeleyi koordineli bir şekilde petrol arzını kontrol ederek götürürler.
2008'den beri hızla yükselen kaya petrolü üretimi ile ABD bugün dünyanın en büyük petrol üreticisi.
OPEC'in toplam üretim içerisindeki payı ise bir nebze azalsa da halihazırda dünya petrol üretiminin üçte birine tekabül eden grup, koordineli hareket etmesi sayesinde etkisini sürdürüyor.
Aralık 2016'dan beri OPEC ve Suudi Arabistan'ın yanına başını Rusya'nın çektiği bir grup üretici daha dahil oldu.
Oluşan yeni grup OPEC+ olarak tanımlandı ve düzenli olarak yapılan toplantılarda aldıkları kararlar ile üç yıldır petrol fiyatının 50-70 dolar arasındaki bir bantta kalmasını sağladılar.
OPEC'in arzı kontrol ederek petrol fiyatını belli bir seviyenin üzerinde tutmasından ABD'li kaya petrolü üreticileri de faydalandılar.
Geçtiğimiz 10 yıl içinde dünyada artan petrol talebinin dörtte üçü ABD'li üreticiler tarafından karşılandı.
Bunun sonucu olarak ABD'nin dünya petrol üretimindeki piyasa payı da arttı. O kadar ki, 2010'da dünya ham petrol üretiminde OPEC'in payı %37, ABD'ninki %10 iken, 2019'da OPEC'in payı %33'e düştü, ABD'ninki %19'a çıktı.
OPEC'in içindeki başta Suudi Arabistan olmak üzere ana üreticilerin bu duruma razı olmalarının nedenlerinden biri, Venezula, İran, Libya gibi OPEC üreticilerinin piyasadan çekilmek zorunda kalmaları (yahut bırakılmaları) oldu.
Neticede bu üreticilerin piyasadan çekilmeleri nedeniyle toplam üretimde OPEC'in payı geriledi gerilemesine, ama örneğin Suudi Arabistan'ın payı 2010-2019 arasında %11 civarında sabit kaldı.
En son Haziran 2019'da bir araya gelen OPEC+ üyeleri, arz kontrol uygulamasını Mart 2020 sonuna kadar uzatmaya karar verdiler.
Bu esnada geçen yılın sonunda sahneye yeni bir oyuncu girdi: Covid-19.
Ocak ve Şubat aylarında petrol talebi Çin'de karantina uygulamalarının etkisi ile hızlı bir düşüş gösterdi. Mart ayı geldiğinde Covid-19 ile mücadeledeki karantina uygulamalarının diğer ülkelere yayılacağı ve hayatı felç ederek petrol talebine ciddi bir tehdit oluşturacağı aşikardı.
Dananın kuyruğu Mart başındaki OPEC+ toplantısında koptu. Başını Suudi Arabistan'ın çektiği bir grup, her zaman olduğu gibi "talep düşüyor, fiyatları aşağı çekiyor, arzı kısıp fiyatı dengeleyelim" teklifinde bulundu, fakat bu sefer Rusya arz kısmayı kabul etmedi.
Rusya'nın ana gerekçesi, yaşanan talep düşüşünün çok hızlı gerçekleştiği ve birkaç ay daha beklenirse ne olup bittiğini anlamanın daha kolay olacağı, erken kısılacak arzın fiyatı destekleyerek ABD'li kaya petrolü üreticilerine yarayacağı idi.
Toplantıda anlaşma çıkmadı. Nisan başından itibaren başta sözünü dinletemeyince "el mi yaman bey mi" diyen Suudi Arabistan, vanaları açtı.
Açılan vanalar petrol arzını hızla artırırken, bir yandan da talep Covid-19 tedbirleri nedeniyle düşmeye devam etti.
Nisan ayı itibariyle dünyanın petrol tüketimi yüzde 25-30 civarında azalmış durumda. Başka bir deyişle tüketimdeki kayıp, neredeyse OPEC'in toplam üretimine denk. Bu, tarihte görülmemiş bir durum.
Bu esnada hızla artmaya devam eden üretim, haliyle tüketilmeyince dünyadaki petrol depolarına gitmeye başladı.
Görünen köy kılavuz istemez, hızla düşen talep ve artan arz, en nihayetinde depoların dolması ile sonuçlanacak.
Bu gidişatın fiyatlara etkisi, depoların dolmasını beklemeden kendini gösterdi. Mart ayı başında varili 50 doların üstünde seyreden petrol, OPEC toplantısı ertesinde yarı yarıya değer kaybetti.
Peki Brent tipi petrol hala aynı fiyat seviyesinde seyrederken WTI neden eksiye düştü? Burada da WTI'nin kendine has unsurları devreye giriyor.
Bundan sonra nereye?
Piyasadaki arz talep dengesindeki gidişatın sürdürülemez olması nedeniyle OPEC+ üyeleri geçtiğimiz hafta sanal ortamda bir araya gelerek, günde 10 milyon varillik üretim kısma kararı aldılar.
Fakat hem arzdaki gerçek düşüş ancak Mayıs ve Haziran aylarından itibaren gerçekleşecek, hem de talepte şu anda yaşanan çöküş bu arz kısıntısının iki katından fazla.
Dolayısıyla bu hamle, petrol piyasasını dengelemekten ziyade depoların doluş hızını düşürecek ama piyasadaki temel dengesizliğe çare değil.
Piyasadaki temel dengesizliğin ana aktörü Covid-19 ve onun yol açtığı talep çöküşü. Talebin de bir nebze iyileşse de, Covid-19'a çare bulunmadığı sürece zayıf kalacağı aşikar.
Bunun neticesinde petrolünü satacak pazar bulamayan üreticiler vanaları kapamaya başlayacaklar, yani arz lojistik nedenlerden ötürü mecburen kısılacak. Ekonomisi petrole dayanan ülkeler zarar görecekler.
Fiyatlar üzerindeki baskı ise devam edecek. Bu bağlamda WTI bir nevi deney olmuş oldu. Bu gidişat devam ederse, dün WTI'de yaşadıklarımızı birkaç hafta sonra diğer gösterge petrollerde de yaşamamız, Brent tipi petrolün de tek hanelere inmesi işten bile değil.