MAAŞ GİBİ NAFAKAYA SÜRE SINIRI İSTENİYOR!
Evlendi boşandı diye, ömür boyu bir insana her ay para ödeme zorunluluğu getirilmesinin, tüm yaşamın ipotek altına alınması anlamına geliyor.
Günümüzde artık evlilik kadar boşanmanın da doğal bir süreç sayıldığı görülüyor. Boşanma iki tarafın talebiyle gerçekleşse de boşanma sonucunda verilen karar her zaman iki tarafı da mutlu etmiyor. Özellikle kısa bir süre evli kalıp, boşanma sonrası yıllarca maaş gibi nafaka ödemek zorunda kalan erkekler durumdan şikayetçi. Konuyla ilgili görüş belirten hukukçular, yoksulluk nafakasına süre sınırı getirilmesi gerektiğini ve kadının maddi anlamda toparlanabileceği sürenin göz önünde bulundurulmasının daha hakkaniyetli olacağını söylüyor.
Boşanmayla sonuçlanan evliliklerde genellikle erkekler, kadınlara her ay belli bir miktarda yoksulluk nafakası ödemek zorunda kalıyor. Kadının çalışmaması, düşük gelire sahip olması gibi şartlarda ödenen bu tutar çocuğun olmadığı, kısa süreli evliliklerde dahi yıllarca ödenmek zorunda.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, geçtiğimiz günlerde TBMM’ye çağrıda bulunarak, süresiz yoksulluk nafakasının ömür boyu bitmeyen bir borç algısı yarattığını ve sosyal devlet anlayışına aykırı olduğunu dile getirdi.
Nafaka ile ilgili birçok düzenleme yapılması gerektiğini belirten Avukat Cevat Kazma da, evliliklerde çocuk yoksa kadının kendini maddi anlamda toparlayabileceği üç ya da beş yıl gibi bir süre sınırı konulması gerektiğini ifade etti. “Çocuğun varlığı durumunda ise kadının bir süre çalışamayacağı dikkate alınmalı” diyen Cevat Kazma, çocuğun yaş ve bakım gereksinimlerinin dikkate alınarak bir ödeme süresi belirlenmesinin daha adil olacağının altını çizdi.
Ödeme Kriterleri de Yeniden Belirlenmeli!
Evlendi boşandı diye, ömür boyu bir insana her ay para ödeme zorunluluğu getirilmesinin, tüm yaşamın ipotek altına alınması anlamına geldiğini belirten Cevat Kazma, nafaka ödeme kriterlerinin de yeniden belirlenmesi gerektiğini savundu.
İşçi ve memurların maaşı belirli olduğu için mahkemeler yapılan araştırma neticesinde maaşının yaklaşık dörtte biri oranında nafakaya hükmedebiliyor. Bu rakam değişkenlik gösterebiliyor. Ancak daha yüksek maaş almasına rağmen SGK’da asgari ücretli görünen kişiler, maaşının tamamı görünene göre daha fazla nafaka ödemek zorunda kalabiliyor. Ayrıca serbest çalışan ve ticaret yapan kişilerin gelirlerinin belirlenme olanağı bulunmadığından olması gerekenden çok daha düşük nafaka bedelleri ödenebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Nafakaya ilişkin daha adaletli bir düzenlemeye gereksinim olduğunu belirten Cevat Kazma, aksi takdirde hem erkekler hem de kadınlar açısından ciddi hak ihlalleri olabileceğini sözlerine ekledi.