NASA tarafından sürekli gözlem altında tutulan bir asteroidin 2169 ile 2199 yıllarında Dünya’ya çarpabileceği ve en olası tarihin 2182 yılı olduğu bildiriliyor.
Gerçi asteroidin Dünya’ya çarpma olasılığı şimdilik 1000’de 1 olarak hesaplanıyor. Ama 2182 yılında bu olasılık 500’de 1’in daha altına iniyor.
Potansiyel
katil, (101955) 1999 RQ36 adlı ortalama 560 metre çapında bir asteroid.
Dünya’ya tehlikeli olabilecek kadar yakın yörüngelerde dolanan ve
gözlem altında tutulan yaklaşık 2500 büyük asteroitten biri . Bunlara
236 kuyrukluyıldızı da eklemek gerekiyor. (NASA’nın son çalışmalarına
göre çapı 1 km’yi aşan asteroidlerin sayısı (en büyüğü 25 km) 500-600
kadar. Ancak daha küçük çapta olan bilinen asteroidlerin sayısı 7000’i
aşıyor.
(101955) 1999 RQ36, NASA, ABD Hava Kuvetleri ve M assachusetts Teknoloji Enstitüsü Lincoln Araştırma Kurumu’nun birlikte yürüttükleri Dünya’ya Yakın Asteroid Araştırmaları (LINEAR) programı çerçevesinde 1999 yılında keşfedilmiş. Güneş çevresindeki yörüngesini 1,2 yılda tamamlıyor. Keşfedildiğinden bu yana robot teleskoplarla 290 kez, uzay tarama radarlarıyla da 14 kez gözlenmiş. Dolayısıyla yörünge hareketi ve rotası en iyi hesaplananlardan biri.
TEHLİKE, BELİRSİZLİK FAKTÖRÜNDE
Gelgelelim,
kolayca hesaplanamayan bir etken, bilgisayar hesaplarını altüst
edebiliyor: Yarkovsky Etkisi. 20. yüzyılın başlarında bir Rus inşaat
mühendisinin zihin egzersizlerinin ürünü olan bu etki, Güneş ışınımının
küçük gökcisimlerine verdiği çok küçük ölçekli hareketle kendini
gösteriyor. 10 cm ile 1 kilometre aralığındaki çaplara sahip
gökcisimlerinin yörüngelerini saptırabiliyor. Etkinin işleyiş
mekanizması şöyle:
Güneş’ten gelen enerjik fotonlar, kendi çevresinde dolanan bir asteroide çarptığında ısınmasına yol açıyorlar. Asteroid daha sonra bu ısıyı uzaya geri yayıyor. Ancak, Dünyamızda günün en sıcak zamanlarının öğleden sonrası ve gecenin ilk saatleri, en soğuk zamanlarınınsa gecenin geç sabahın da erken saatleri olması gibi, asteroidlerin en çok ısınmış yanı gün batımı ve gece tarafı, en soğuk bölgesi de gündoğumu ve gündüz (Güneşe bakan) tarafı oluyor. Dolayısıyla asteroidlerin gece tarafından uzaya yayılan radyasyon (ısı), gün tarafından yayılandan daha fazla. Bu da asteride çok hafif de olsa gün tarafına doğru net bir itki sağlıyor. Sonuçta Güneş çevresindeki eliptik yörüngesinin “yarım majör ekseni” (uzun yarıçapı olarak düşünülebilir) çok az genişliyor, bu da uzun yıllar biriktikçe yörüngenin giderek değişmesine yol açıyor.
İspanyol ve İtalyan üniversiteleri ve araştırma kurumları ile NASA’nın jet itki Laboratuvarı araştırmacılarından oluşan bir araştırmacı ekibi, Dünya’nın yerçekimi ve Yarkovsky etkisi nedeniyle sözkonusu asteroidin Dünya’ya yaklaşımı sırasında ortaya çıkacack belirsizlikleri hesaplamış.
Bilim dergisi Icarus’ta yayımlanan araştırma sonuçları 2060 yılına kadar asteroidin yörüngesindeki değişimler fazla önemli olmayacağını gösteriyor. Ama 2060 ile 2080 yılları arasında Asteroid Dünya’ya yaklaşacağı için bu değişimin ölçeği 10.000 kat artacak. Daha sonra 2162 yılında yeni bir yaklaşıma kadar biraz daha arttıktan sonra düşmeye başlayacak ve 2182 yılı en olası çarpışma tarihi olacak!
HAZIRLIK GEREKİYOR
Araştırmaya
İspanya’nın Valladolid Üniversitesi’nden katılan Maria Eugenia
Sansaturio’ya göre, bu karmaşık dinamik görece büyük bir çarpma
olasılığını gündeme getirmenin ötesinde, asteroidin rotasını
değiştirmek için “ciddi” bir çalışma sürecinin 2080 yılından önce,
tercihen 2060 yılından önce başlatılması gerektiğini ortaya koyuyor.
Sansaturio, “Eğer bu cisim 2080’den sonra keşfedilmiş olsaydı, onu yolundan saptırabilmek için henüz sahip olamadığımız bir teknoloji gerekirdi” diyor. Araştırmacı, bu nedenle günümüzde ancak 80-100 yılı kapsayan gözlem ve çarpma projeksiyonlarının daha uzun sürelere taşınması gerektiğini, böylece “saptırma” işleminin daha mütevazi teknoloji ve bütçelerle gerçekleştirilebileceğini vurguluyor.
ARKADA BAŞKASI VAR!
Bu
teknolojilerinin ve daha gelişkin olanların gerçekleştirilmesi
zorunluluğu giderek artıyor. Çünkü, eğer (101955) 1999 RQ36 bize
değmeden geçerse ya da onu bir biçimde rotasından çıkarabilirsek bile,
bize daha iyi nişan almış, daha büyük birinin hedefindeyiz:
(29075) 1950 DA adlı asteroid, ilk kez 1950 yılında keşfedilmiş sonra gözden kaybolmuş ve 2000 yılında yeniden bulunmuş. Bunun çapı ötekinin iki katı kadar. (1,1 – 1,4km). Çarpması büyük bir kenti haritadan silebilir, Dünya çapında yangınlara, tsunamilere yol açabilir. Üstelik çarpma olasılığı, şimdiye kadar hesaplananların en yükseği; 300’de 1. Tabii Yarkovsky etkisi son sözü söyleyecek; ama şimdilik olası çarpışma tarihi günü gününe hesaplanmış: 16 Mart 2880!
TEHDİT KAÇ NUMARA?
Olası
çarpışma tarihinin belirlenmesi, tabii ki çarpmanın gerçekleşeceği
anlamına gelmiyor. Zaten bu asteroidin oluşturduğu tehdit, 10 basamaklı
Torino Çarpma Tehdidi Ölçeği’nde 2.nci sıraya oturtulmuş. Bu, 0’dan
10’a kadar uzanan basamaklara bölünmüş bir tehdit değerlendirme
cetveli. 0: (beyaz bölge) tehdit söz konusu değil. 1: (yeşil ) - uzak
geçiş). 2-4: (sarı) – fazla yakın olmasa da gökbilimcilerce sürekli
izlenmesi gerekir. 5-7 (turuncu):– ciddi tehdit; yakın/çok yakın geçiş.
Bu yüzyıl içinde çarpma olursa yerelden, dünya çapına kadar olabilecek
felaket. Ve nihayet 8-10 (kırmızı) – kesin çarpma. Uluslararası
işbirliğini gerekli kılan, yerel, bölgesel, hatta uygarlığa son verecek
küresel çapta felaketler. 8. basamaktaki çarpmalar, 1000 yılda, 9.
basamaktakiler her 10.000 yılda, 10.dakilerse her 100.000 yılda bir
meydana geliyor.
DOLABIMIZDA NELER VAR?
Neyse
ki, daha vaktimiz var; ama böylesine büyük bir asteroidi (belki de o
zamana kadar yeni keşfedilebilecek daha büyüklerini) yoldan çıkarmak
için gereken teknolojileri oluşturmak da hayli zaman alabilir:
Teknoloji dolabımızda halen olanların dışındakilerin sınırı şimdilik hayalgücüyle sınırlı.
Dünya’ya
çarpma tehlikesi gösteren asteroidlere karşı önerilenler, önlerinde ya
da üzerlerinde patlatılacak nükleer bombalardan başlıyor. Ancak
bunların etkisinin asteroidin kütlesi, yoğunluğu ve yapısına göre
değişebileceği belirtiliyor. Nükleer silahların büyük ya da “moloz
yığını” halindeki asteroidlere karşı fazla etkili olmayacağı,
araştırmacılarca vurgulanıyor.
Önerilen çareler arasında uyduların çarptırılması ya da bunlardan ateşlenecek “mermiler” aracılığıyla asteroidlere indirilecek “kinetik enerji darbeleri” bulunuyor.
Yaratıcı bir çözüm, asteroitleri siyaha boyayarak daha fazla Güneş radyasyonu soğurmasını sağlamak ve böylece Yarkovsky etkisini yükseltmek.
Uzun dönemde (on yıllar hatta yüzyıllar) etki yapmak üzere güneş yelkeni projeleri de var. Bunlardan kimisi asteroidi bombardıman edecek donanıma sahip olarak tasarlanıyor. İlginç bir güneş yelkeni projesiyse 1 tonluk bir “kütleçekim traktörü”. Güneşten gelen fotonların itkisiyle giderek hızlanarak hareket edecek büyük ve hafif bir yelken ve manevra için iyon motorlarıyla donatılacak uzay aracı, hedef asteroidin yakınlarına sokularak ona uygulayacağı küçük ama sürekli kütleçekimiyle rotasından saptıracak.
Bazı reçeteler, yakınlarına gönderilecek araçlarla asteroide lazer darbeleri indirmek. Lazer ışınlarının buharlaştıracağı kayaların, asteroide ters yönde bir itki vereceği düşünülüyor.
Önerilen bir başka seçenek de dev aynalar ve merceklerle Güneş ışığını asteroid üzerine odaklayarak itki oluşturmak. Güneşe dönük dev bir parabolik aynanın odağındaki bir yansıtıcı, toplanan ışığı aynanın merkezindeki mercekten asteroidin üzerine odaklayacak.
Tabii, tüm bu önerilerin yaşama geçirilmesi, önemli mühendislik sorunlarının aşılmasını, yeni malzemelerin sentezlenmesini, uzay teknolojilerinde sıçramaları gerekli kılacak. “En kötü senaryo” olasılığında bile her iki tehditin savuşturulmasına yarayacak teknolojiler şimdilik bilimkurgunun alanında görülse bile, bunların ya da daha etkili yenilerinin geliştirilmesi için yeterli zaman var görünüyor. Ancak rehavet lüksümüz de yok. Çünkü bir başkası biz farkında olmadan üzerimize yaklaşıyor olabilir!
(kaynak: Ntvmsnbc)