BAŞKANLIK MI? PARLAMENTER SİSTEM Mİ?

 BAŞKANLIK MI? PARLAMENTER SİSTEM Mİ?

• Türkiye’de Meclis ilk olarak 1876 Anayasası (Kanun-i Esasi) ile I. Meşrutiyet döneminde oluşturuldu. Padişah’ın mutlak otoritesi sınırlandırıldı ve parlamenter sistem Türkiye yönetim yapısına bu anayasa ile girmiş oldu. 
• Türkiye’nin yüz yılı aşan bir parlamenter sistem deneyimi var. Ülkemizin yaşadığı siyasal sorunların büyük kısmı bu sistemden kaynaklanmıyor. 
Bu nedenle parlamenter sistemden ayrılmak Türkiye’nin sorunlarını çözmeyecek. Bunun yerine parlamenter sistemin varsa aksayan yönlerinin iyileştirilmesi daha doğru olur. 
• Hele hele Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durum dikkate alınırsa başkanlık sistemine geçmekle birlikte ülkemizin bölünme süreci iyice hayata geçirilmiş olacak. 
• Sistem değişikliğiyle birlikte tek adamlığa geçiş bir diğer tabirle demokratik krallığa geçiş konusunda toplumda ciddi endişeler bulunmakta. Özellikle Erdoğan’ın ve AKP’nin bu konudaki ısrarı toplumdaki bu endişeleri daha da artırıyor. 
• Ayrıca Güneydoğu bölgemizde öz yönetim ilanlarının yapıldığı, terörün kol gezdiği, vatandaşın evlerinden göç etmek zorunda kaldığı, sokağa çıkma yasaklarının bitmediği bir ortamda hala başkanlık sistemi diye ısrar etmek toplumun bu endişesini haklı çıkarıyor. 
• Ayrıca başkanlık sistemiyle birlikte ülkeye nasıl huzur geleceği, sorunların nasıl çözüleceği de hiçbir şekilde izah edilmiyor.  
• Karşılaştırmalı Politika uzmanı Juan Linz’e göre, Başkanlık sistemlerinde seçimlerde uygulanan çoğunluk sistemi nedeniyle sistem kutuplaşmanın yoğun olduğu toplumlarda çıkmaza kadar sürüklenebilmekte. Oysa Parlamenter sistemde uygulanan nispi temsil, gücün tek elde toplanmasındansa bölüştürülmesini sağladığı için daha sağlıklı ve demokratik bir yöntemdir. 
• Juan Linz‘e göre iki sistem arasındaki bir diğer önemli fark; Başkanlık sisteminde Başkan’ın görev süresi boyunca yerini istediği sürece koruyabilmesine olanak veren düzenlemelerdir. Oysa Parlamenter sistemde mecliste hükümetin ve Başbakan’ın düşürülmesi olasıdır. Ayrıca başkanlık sisteminde tüm ulusun ve devletin tek bir kişiyle -Başkanla- özdeşleşmesi demokrasi açısından olumsuz bir eğilimdir. Zira tüm yürütme erki elinde bulunan Başkan böyle bir sistemde istediği takdirde muhalif gruplara çok sert uygulamalara yönelebilir. 
• Ünlü siyaset bilimci Giovanni Sartori'ye göre, Başkan-Kongre zıtlaşması sorununun olmaması için rakip partilerin birbirleriyle hemen hemen aynı şeyleri söylemeleri ve hedeflemeleri gerekmektedir. Oysa Parlamenter sistemde yürütme mecliste çoğunluğu bulunan, dolayısıyla yasamayı da büyük ölçüde şekillendiren parti veya partiler tarafından kurulduğu için devlet idaresi daha kolay olmakta, sistem daha zor krize girmektedir.
• Başkanlık sisteminde oluşabilecek bir diğer sorun partileriyle ilişkileri sınırlı düzeyde olan Başkanların ülkeyi kurumsal olmayan şahsi bir şekilde yönetebilmelerine prim vermesidir. Oysa Parlamenter sistemde partilerin tüm eksikliklerine rağmen kurumsal yapıları bulunmakta ve bu da demokrasinin pekişmesi açısından olumlu bir etki yapmaktadır.
• Ayrıca başkanlık sistemine geçmek için Türkiye’nin eyaletlere ayrılması gerekiyor. Federasyon sisteminin hayata geçmesi ise ülkemizin bölünmesi anlamına gelir. Başka ülkelerde federasyon ve başkanlık sistemi var doğrudur ama üniter yapısını bozup da eyaletlere ayrılan bir ülke bildiğim kadarıyla yok!
• Kürdün, Laz’ın, Çerkez’in, Arap’ın Meclis’te temsili konusunda parlamento son derece uygun bir zemin sağlamakta. Asıl yüzde 10 seçim barajında ısrar edenler bu temsili engellemektedirler. Ne tuhaftır ki, başkanlık sistemini getirmeye çalışanlar yine aynı kişiler. Bu da bize gösteriyor ki, başkanlık sisteminin açıklanmayan amacı ‘demokratik krallık’a kavuşmaktan başka bir şey değil.
YORUM EKLE