TYD'NİN 2011 YILI 11. OLAĞAN GENEL KURULU

TYD'NİN 2011 YILI 11. OLAĞAN GENEL KURULU

TYD'NİN 2011 YILI 11. OLAĞAN GENEL KURULU
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: “Cumhuriyetin 100. yılına vardığımızda turizm sektörünün önemi hem ekonomide hem de sosyal alanda çok daha fazla olacaktır”. “Bu yüzden sadece bu konuda görevlendirilmiş bir Bakan olarak değil, sektörün içinden bir arkadaşınız gibi çalışmaya gayret ettim. Bahtiyarım ki, emek ziyan olmamış.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Cumhuriyetin 100. yılına varıldığında turizm sektörünün öneminin hem ekonomide hem de sosyal alanda çok daha fazla olacağını belirterek, “Bu yüzden sadece bu konuda görevlendirilmiş bir bakan olarak değil, sektörün içinden bir arkadaşınız gibi çalışmaya gayret ettim. Bahtiyarım ki emek ziyan olmamış” dedi.

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneğinin (TYD) 2011 Yılı 11. Olağan Genel Kurulunda konuşan Günay, Kültür ve Turizm Bakanlığı görevini, yatırımcının önünde bürokratik engeller oluşturmak değil, var olan bürokratik engelleri olabileceği kadar kaldırmak olarak gördüğünü söyledi.

Çağın konseptini ve temel unsurlarını yakalayarak, çevreyi koruyarak, tarihe saygılı olarak ve kaliteyi yüksek tutarak bunu yapmaya çalıştıklarını ifade eden Günay, “Bahtiyarım ki, göreve başladığımda Türkiye'ye gelen turist sayısı 23 milyon civarındaydı. Şimdi 30 milyonun eşiğindeyiz” diye konuştu.

Ekonomik kriz sonucu dünyada turizm geriye giderken, Türkiye'ye gelen turist sayısını hem 2009'da hem de 2010'da artırdıklarını anlatan Günay, şunları kaydetti:
“Gelen turist sayısının artmasına rağmen 2009'da geliri artıramadığımız, hatta sınırlı bir gerileme olduğu resmi rakamlara yansıyor. 2009'da bunu ben makul olarak gördüm. ‘Dünyada yüzde 9 civarında gerileme varsa bizde de yüzde 2-3 civarında bir geri kayma olur’ dedim. Ancak 2010'da hem gelenler artarken, bütün göstergeler iyiye işaret ederken hala gelir kaybı gösterilmesini anlayışla kabul edemedim. O zaman bu konuyu masaya yatırmayı talep ettim ve gördüm ki Türkiye'nin turizmdeki gelişmesine, hatta bütün ekonomik gelişmesine uygun bir ölçümleme sistemi geliştirilebilmiş değil. 1980'li yılların ölçümleriyle hala ölçülmeye çalışılıyor. Yılda 4 kez birtakım gençler, parayla bile kimsenin cevaplandıramayacağı anket sorularıyla havaalanlarının orta sınıf alanlarında geziyorlar. Anketörler, kendi sosyal sınıflarına uygun gördükleri çıkış kapısındakilere yaklaşıp, kırık dökük İngilizce ile bir sonuç elde etmeye çalışıyorlar. Saygı değer bir gayret var ama Türkiye'nin turizm geliri, yılda 4 kez havaalanlarında yüksek gelir gruplarına herhangi bir anket formu uzatmadan hesaplanamaz. Bu hesaplama yöntemi biraz eskide kalmıştır. Yeni modeller üzerinde çalışıyoruz. Türkiye'de çok fazla alışveriş yapılıyor. Bu da gelire yansımıyor. Biz bunun üzerine İstanbul ve Antalya defterdarlıklarından bizim tahsis ettiğimiz alanlardaki ciroları istedik. 2010 yılındaki ciro, 2009 yılına göre Antalya ve İstanbul ortalamasında yüzde 25'in üzerine çıktı. Geçmiş yılların da gelir hesaplarını etkileyecek şekilde bu düzeltmeyi yapacağız.”

Turizmi, Türkiye'nin bir ekonomik gelişme kapısı ve önemli bir sosyal dönüşüm mekanizması olarak gördüğünü vurgulayan Günay, şöyle devam etti:

“Turizm, yaşamın dünyaya açılan penceresi. Toplumların, insanların, kentlerin, yerleşim alanlarının dünyaya açılan penceresi. O yüzden turizmi bir sosyal gelişme projesi olarak çok önemsiyorum. Bu sadece sosyal gelişme projesi değil. Aynı zamanda Türkiye ekonomisine katkısı resmi rakamlara yansıyandan çok daha yukarılarda. Turizmin 25 milyar doların üzerinde, belki daha fazla Türkiye ekonomisine doğrudan doğruya katkısı var. Hem sosyal dönüşüm alanında, hem ekonomik gelişme alanında Türkiye'nin lokomotifi turizm sektörüdür. Cumhuriyetin 100. yılına vardığımızda turizm sektörünün önemi hem ekonomide hem de sosyal alanda çok daha fazla olacaktır. Bu yüzden sadece bu konuda görevlendirilmiş bir bakan olarak değil, sektörün içinden bir arkadaşınız gibi çalışmaya gayret ettim. Bahtiyarım ki, emek ziyan olmamış. Turizmin Türkiye'yi taşıyacak bir sektör olduğuna çok inanıyorum. Bu alanda çalışma fırsatı bulduğum için çok mutluyum.”

Konjonktürel sorunları aşmaya çalıştıklarını ifade eden Ertuğrul Günay, zaman zaman her turizm mevsimi başında bakanlıklar ve bazı kurumların çeşitli yönetmelikler çıkardığını belirtti.

Müzik konusunda yanlış anlaşılmalar olduğunu ve konuyla ilgili olarak toplantı yaptıklarını anlatan Günay, “Olumlu bir gelişmenin eşiğindeyiz. İlgili bakan bizzat bazı düzeltme ihtiyaçlarına işaret etti. Onları düzelten genelgeyi bu hafta içinde bekliyorum. İçki yönetmeliğinde de sorun vardı. Bununla ilgili makul bir noktaya gelindi” dedi.

İstanbul'un Anadolu yakasından Mardin'e kadar giden bir gelişme çizgisi olduğunu söyleyen Günay, artık turizmin Anadolu'ya doğru yayıldığına dikkati çekti.
“İtiraf etmeliyim ki, inanç turizmi konusunda cesur ve güzel adımlar attık” diyen Günay, Anadolu'da İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik inancı gibi geçmişten gelen hangi güzellik, hangi değer varsa hepsinin sahiplenilmesi ve dünyaya sunulması gerektiğine inandıklarını, bunu da övünçle paylaştıklarını belirtti.

İnanç turizmini büyük bir saygıyla ayağa kaldırmaya çalıştıklarını anlatan Günay, bunun bereketini de görmeye başladıklarını söyledi.

Türkiye'nin soğuk Avrupa ve soğuk Rusya'nın güneyinde bir sıcak iklim ülkesi olması dolayısıyla Fransa'nın İngiltere düzeyinde yaşadığı büyük bir avantajın benzerini paylaştığını ifade eden Günay, “Sadece buna teslim olamayız. Bizim dünyaya sunabileceğimiz inanılmaz bir arkeolojimiz ve tarih zenginliğimiz var. Çevre, kültür ve turizmi birbirinin değerini artıran bir bütün olarak gördük ve böyle çalıştık. Daha güzel sonuçlar alacağız” diye konuştu.

Bir önceki dönemde seçim bölgesinin İstanbul olduğunu ve çok rahat durumda bulunduğunu anlatan Günay, şöyle dedi:

“Çünkü seçim bölgem beni günlük siyasette yormayan bir alandı. 14 ilçe ile çalıştım, bir tanesinden bana bir tek çıkar işi, bir tek kamuyla beni zor durumda bırakan bir teklif gelmedi. Bu yüzden çok rahattım. Şimdi başka bir alana gidiyorum. Bu alan da kültür turizmi açısından çok büyük potansiyeli olan bir alan. Henüz gelen turist sayısı Muğla'nın altında. İnsanlar Efes'e, Bergama'ya gidiyor ama İzmir'de kalmıyorlar. Bu tabiat turizmi zenginliğinin Türkiye'ye kazandırılması gerekiyor. Orada yapacağımız güzel şeyler var. Biz bir takım oyunu oynuyoruz. Hiçbir bakan tek başına bir şey yapmıyor. Kadroları ve birlikte çalıştığı sektörle arasında bir uyum olmuşsa başarı oluyor.”

Konuşmanın ardından TYD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Gür, Bakan Günay ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Başaran Ulusoy, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Ahmet Barut, Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği Başkanı Timur Bayındır, TYD kurucu üyelerinden Yılmaz Işıkçı ve Türkiye Çevre Eğitim Vakfı Başkanı Rıza Epikmen adına Ergüder Tırnova'ya, turizme katkılarından dolayı plaket verildi.
Bakan Günay da Gür'e, Türkiye'nin turistik ve kültürel yerlerini tanıtan bir kitap hediye etti.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER