KENTSEL DÖNÜŞÜM VE KADIKÖY

İstanbul’da uygulanan model “kentsel dönüşüm” değil “kentsel yenileme” dir.

KENTSEL DÖNÜŞÜM VE KADIKÖY
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE KADIKÖY

İstanbul’da uygulanan model  “kentsel dönüşüm” değil “kentsel yenileme” dir.



Kentsel dönüşüm; belli bir nüfusun bütün sosyal, kültürel, sağlık, eğitim ihtiyaçlarının karşılanabildiği alan düzenlemesi anlamına geliyor.  Oysa bizde yapılan ve İstanbul’da uygulanan; haklı olarak ve elde olmayan nedenlerle sadece kentsel yenileme. Yani bir bina ya da bir mahalle komple yıkılıyor ve yapılıyor. Ama o mahallede olması gereken yeşil alan, eğitim alanı, sağlık alanı nüfusa göre bırakılamıyor.  Dolayısıyla bu bir kentsel yenileme.  Ancak İstanbul gibi bina stokunun çok eski olduğu ve deprem riski olan bir bölgede bina yenilenmesi de önemli bir olay,  çünkü herkes biliyor ki “insanları deprem değil çürük binalar öldürüyor”. İnsan yaşamı için önemli olduğu kadar İstanbul Depremi, Türkiye ekonomisi sarsabilecek, ülkenin bağımsızlığını tehlikeye düşürebilecek düzeyde risk arz ediyor. O bakımdan bunu çok ciddiye almak lazım, 13 yıl kaybedildi bu meseleyle, 1999’da 2012’ye kadar olan süreyi değerlendiremedik. 2012’den sonra bilhassa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın almış olduğu önlem bence en uygun çözümlerden biridir. Bugüne kadar Büyükşehir Belediyesi 10 yıldan beri bu önlemleri almış olsaydı kentin büyük bölümü yenilenmiş olacaktı, ama çok geç kalındı. Geç kalınınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı müdahale etti ve yeni yasa çıkarıldı. Bu yeni yasayla binaların komple yenilenmesi mümkün, apartmanlardaki anlaşmazlıklar önemli ölçüde çözülüyor, sadece buradaki belirsizlik, verilecek imar hakkının ne olacağı ve ne kadar artırılacağı konusunda. Vatandaşların bu yönde beklentisi var. Kadıköy bölgesinde 2.07 olan imar hakkının 2.50 çıkarılması halinde önemli ölçüde binaların yenilenebilmesi fırsatı oluşacak. Ek bir finansal desteğe gerek kalmayacak.  Kent rantı kentliyle bölüşülmüş olacak.

Fikirtepe’de 1500’e yakın daire yıkıldı

Aynı şekilde Büyükşehir Belediyesi’nin uygulamasıyla Fikirtepe, Eğitim ve Dumlupınar Mahallelerinde baştan bir yenileme çalışması var. Her ne kadar başta belli bir yükseklik hakkı verilip sonra alınsa dahi yine de mevcut imar durumu o bölge halkını tatmin ediyor ve şu anda müteahhitler o bölgeye girdi, yıkımlar başladı. Yıkılmış olması dahi bize mutluluk veriyor çünkü asgari olarak sağlıksız olan yüzlerce bina yıkıldı. Yarın gerçekleşecek tehlike durumunda insanlar, oluşabilecek tahribattan kurtulmuş oldular. Şu an Fikirtepe’de 1500’e yakın daire yıkıldı. Mülk sahipleri bir araya gelip ada bazında yapılaşmaya gidiyorlar. Bu yapılaşmada 200 tane parsel üç tane dört tane blokta toplanacak. Böylece daha fazla yeşil alan kalacak ve yollar biraz daha geniş olabilecek.

100.000’e yakın nüfus hiç mühendislik hizmeti alınmamış binalarda yaşıyordu

Fikirtepe Bölgesinde nüfus ve yapılaşma yoğunluğu çok fazla olduğu için planlama istenildiği gibi yapılamıyor. Dolayısıyla orada yeni kamusal ve yeşil alanlar yaratmak çok da mümkün olmuyor. Yaratılan alanlar ihtiyaçları karşılamıyor. Bu yüzden Fikirtepe’de oluşacak alanda bölgenin bütün ihtiyacının karşılanabileceği bir yapılaşma mümkün gözükmüyor. Fikirtepe’nin Kadıköy Merkezine yakın olması, E-5’in kenarında olması, iki köprüye de bağlantısının bulunması nedeniyle bölge daha çok ticaret ve iş merkezlerinin, büroların bulunduğu bir merkez haline gelecek, yönelim bu şekilde. Evvelce konut ve insanların yaşam bölgesi olan bu alan biraz daha farklı fonksiyon kazanacak. Haliyle yurttaşlar da, çok yüksek kiralar ve çok yüksek bedeller üzerinde gayrimenkullerini değerlendirme fırsatı bulacaklar. Daha şimdiden, Fikirtepe projesinin bitirilmesi sonrasında, yeni yapıların değerlenecek olması bölge halkında heyecan yaratmış durumda. İleride buradaki yerlerini kira vermeyi, buranın geliriyle geçinmeyi hayal etmeye başladılar.  Aslına bakarsanız bu; hem arsa sahiplerini hem de kent yöneticisi olarak bizi mutlu eden bir olay, çünkü sonucu itibariyle 100.000’e yakın nüfus hiç mühendislik hizmeti alınmamış binalarda yaşıyordu. Dolayısıyla bundan da kurtulmuş olacaklar. Bu bölgede her ne kadar yüksek katlı yapılar olacaksa da bölgeye en uygun çözüm ortaya çıkacak, bu nedenle Büyükşehir Belediyesinin bölgede yapmış olduğu yenileme projesini en başından beri destekledim.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çıkarmış olduğu yasayı üst yapı sorunlarının çözümü için önemli görüyorum

Bazı sıkıntılı durumlar söz konusu, örneğin bütün yapıların aynı anda yıkılacak olmasının sorun yaratacağı düşünülüyor. Örneğin; yıkılan yapıların tekrar inşası sürecinde “yeterli sayıda müteahhit mevcut mu?”. Bunların kademeli yıkılması gerekeli; bir yeri yıkarken diğer yeri mağdur etmemek gerekiyor. Bir apartmanda kat maliklerinin 3/2’sinin yapım için hemfikir olması ondan sonra yıkıma başlanması en doğru olay. Yani aralarında anlaşma sağlanmadan birkaç kişinin isteği sonucu yıkım yapılması ve yeniden inşasının da yarıda kalması ilerde ekonomik ve sosyal açıdan büyük sorunlar doğuracaktır. Bunun önümüzdeki günlerde muhakkak şekilde çözüme kavuşturulması gerekiyor.

Fikirtepe, Eğitim ve Dumlupınar bölgesi gecekonduların yoğunluk arz ettiği alanlar olduğu için bu bölgelere özel plan uygulandı. Buranın dışındaki bölgelerimiz üçe ayrılmakta; biri Ankara asfaltından denize kadar olan ve Kurbağalı Dereyle sınırlanan D-100 dediğimiz bölge. Bu bölge için özel bir çalışma yaptık. Burada üç sınıfta yapılaşma planımız bulunmakta; ilki deniz kenarı, yani deniz parselleri ve arkası, diğeri Bağdat Caddesi, sonuncusu da karışık yapılaşma. Karışık yapılaşma alanlarımızın çoğunun oranı 2.07,  çok azı 1,08 oranında. Bağdat Caddesi’nde beş kat, sahil kesimde üç kat, sahilin hemen arkasında dört kattır. Sahil kesimi, sahil arkası parseller ve Bağdat caddesinde taban oturumunun %35 olmasını istiyoruz,  kat verilmesin bu bölgelere. Geriye kalan bölgede ise 2.07’nin 2.50 olmasını istiyoruz. Bunun dışında kalan Hasanpaşa, Acıbadem ve Koşuyolu bölgeleri için özel plan çalışmalarımız var. Çünkü Koşuyolu 3,4 katlı binalardan oluşan çok özel bir yer. Oraların imarını çok fazla artırmadan binaların yenilenmelerine fırsat tanımak lazım ki çok daha hızlı yenilensin. Acıbadem, Hasanpaşa, Rasimpaşa ise biraz daha farklı, tarihi yapıların fazla olduğu bir Yeldeğirmeni var. Hasanpaşa bir çöküntü bölgesi ayağa kaldırılması gerekiyor. Dolayısıyla buralara ayrı planlamalar yapılıyor.

Üç ay içerisinde de Kadıköy’ün tüm bölgeleriyle alakalı plan ve projeleri teklif olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığına götürmüş olacağız.


Bakanlıkla görüşmelerimiz devam ediyor. Onların önerilerini dikkate alarak hazırlıyoruz projelerimizi. Ama bu süreçte asıl görev yapması gereken kurum Büyükşehir Belediyesi. Bu iş Büyükşehir Belediyesinin işi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın işi değil. Ama birileri görev yapmadığı için başkaları devreye giriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kadıköy Belediye Meclisi’nini daha önce önerdiği 2,07 oranın 2,50’ye yükseltilmesi teklifini reddetti. Arkasında siyasi bir gerekçe var maalesef; yani bunu Kadıköy Belediyesi teklif ettiği için reddetti. Bunun üzerine bizde diyoruz ki “12 yıldır siz çıkarsaydınız o zaman!”. Teklif ettik, gayr-i resmi görüşmeler yaptık çıkarmalarını talep ettik, çıkarmadılar. Üzerine sürekli “Kadıköy Belediyesinin bir teklifi yok” diye açıklama yapıldı yurttaşlara. Öyle olunca mecbur kaldık Belediye Meclisi’nden teklif götürmeye, bu kez de teklifi reddettiler. Şimdi seçim yaklaşmakta ve iddia ediyorum birkaç ay içerisinde Büyükşehir Belediyesi Kadıköy Belediyesi’ne 2.50 emsal hakkını verecek.

Kadıköylü bu elma şekerini yer sapı onların elinde kalır

Bu kez bizim teklifimizle değil kendileri vermiş olacaklar. Bu tavır etik değil, bu kadar yurttaşı beklettikten sonra sadece seçimler düşünülerek bunun verilmesi… Açıkça bu bir elma şekerine benzer ama Kadıköylü bu elma şekerini yer sapı onların elinde kalır. Bu yüzden daha fazla uzatmadan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan önce Büyükşehir Belediyesi’nin bu sorunu halletmiş olması gerekir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yarın belli imar hakkı verildiği zaman Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı plan çalışmasının hiçbir esprisi kalmaz.

İnsanlar bir an önce binalarını yenilemek istiyorlar. Hatta yurttaşlardan olanak sahipleri yeni bir hakkın verilmesini beklemeden binalarını yenilemeye başladılar. Ancak; olanağı olmayan insanlar var, emekliler var. Bina yıkıldıktan sonra aynı daire sayısında yapılamayan binalar var. Bunlara çözüm getirmek lazım. Çözümü getirmek de devletin görevi, biz devleti temsil ediyoruz, Büyükşehir Belediyesi de öyle, bu yüzünden sorunu çözmek gibi bir zorunluluğu var biz de aslında bunu talep ediyoruz kendilerinden.

Güncelleme Tarihi: 23 Şubat 2013, 20:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER