İstanbul'un en uzak köylerinden Çataklı köyü. Çataklı'da köylülerin en büyük geçim kaynağı ise mangal kömürü.
Kış aylarının o meşhur soğuklarından eser yok. Güneş, kış aylarında tabiatın üstüne çöken o gri ve tatsız havayı derelerin ve çimenlerin üstüne bıraktığı cansız ışıkları ile bir nebze olsun gidermeye çalışıyordu. Köyün hemen başında nöbet tutan köpekler dahi bu aylarda eşi az bulunur bahar havasının tadını çıkarmak için çimenlere uzanmış güneşleniyorlardı. Köyün havasına sinmiş tezek kokusu, köyün çıkışında mangal kömürü için kesilmiş odunlar ve tertemiz akan Çataklı Deresi'nin sesi, Şile'ye bağlı Çataklı köyüne ait otantik manzaraları oluşturuyordu.
Çataklı Deresi
Şile merkezinden 30 kilometre, Ağva'dan ise 10 kilometre uzaklıkta yer alan Çataklı köyü, merkez bölgelere olan uzaklığı sebebiyle İstanbul’un en bakir kalmış yerleşim yerlerinden bir tanesi. Köy halkının Orta Asya’dan göçen Manav halkı olduğunu söyleyen Çataklı Köyü Muhtarı Kasım Ünal, köyün nüfusunun yaz ve kış aylarında büyük bir değişim yaşamadığını, yaklaşık 250 kişi civarında insanın ikamet ettiğini anlatıyor. Köyde 60 yıldan 100 yıla kadar ahşap evlerin bulunduğunu belirten Ünal, köyde en büyük geçim kaynaklarının ormancılık ve hayvancılık olduğunu söylüyor. “Eskiden komple orman köyüydü burası” diyen Ünal, köyün en büyük geçim kaynaklarından bir tanesinin mangal kömürü olduğunu anlatıyor. İş imkânlarının azalmasından dolayı gençlerin köyde kalmadığının altını çizen Ünal, köyün en büyük avantajının ise Ağva merkeze yakınlığı dolayısıyla gençlerin sabah işe gidip akşam köye dönmesi olduğunu belirtiyor.
"Biz düğünlerimizi orman sayesinde yaptık"
Köyün peyzajının önemli bir kısmını oluşturan orman, aynı zamanda köy sakinlerinin ekmek parası olmuş. Biz bu zamana kadar evlerimizi, düğünlerimizi hep orman sayesinde yaptık diyen Ünal, “Bir zamanlar ormandan çok iyi para kazanıyorduk, ama şimdi her kim ben orman işlerinden zengin oldum, İstanbul’da ev yaptırdım diyorsa yalan söylüyordur. Şimdi ormancılıktan çoluğunu çocuğunu evlendirip bir de arabanı alabiliyorsan senden ağa kimse yok buralarda” diyor. Eskiden yakacak kömürleri Ağva’ya götürerek sattıklarını söyleyen Ünal, doğalgazın Ağva’ya gelmesi ile önemli bir gelir kaleminin kaybolduğunu anlatıyor.
Köyün en büyük geçim kaynağı olan mangal kömürü sadece İstanbul’a değil, Erzincan’a kadar gönderiliyormuş. "Biz zamanında Türkiye'nin dört bir yanına mangal kömürü gönderdik" diyen Çataklı köyü sakini Rafet Kuru, bu zamana kadar bütün geçimini mangal kömürü üreterek sağladığını anlatıyor. Doğma büyüme Çataklı köyünde yaşayan Kuru, "Eskiden burada her köy sakini en az 20 ton mangal kömürü yapardı. Ama şimdi kimse o kadar üretmiyor. 3-5 ton mangal kömürü yaparak yeme-içme ihtiyacını bile karşılayamazsın" diyor.
"4 çocuğumu da mangal kömürü geliri ile büyüttüm"
Kuru, 4 çocuğuna da mangal kömüründen sağladığı gelir ile bakmış. 2 çocuğunu evlendirip İstanbul'a gönderen Kuru, burada gündüzleri Ağva'da çalışan çocukları kalıyormuş. "Bu işi devam ettirecek kimse yok. Bu işler gençlerin yapacağı işler diyor" diyor Kuru. Köyün mangal kömürü üretiminin yanında bir diğer sıkıntısı ise yurtdışından ucuza getirilen kömürler. 10 kilometre mesafedeki ormana giderek odun getirdiklerini söyleyen Kuru, "Biz traktörler ile çok uzaktaki ormana gidiyoruz. Bu da bize çok maliyetli oluyor. Ucuza versek o zaman da işin içinden çıkamıyoruz. Müşteriler de ucuzu tercih ediyor. Onun için yurtdışından getiriyorlar mangal kömürünü" diyor.
Yaban hayvanları köye iniyor
İstanbul'un Kocaeli sınırına yakın son köyü olan Çataklı Köyü'nün hemen yanı başındaki gür ormanları, köylüler için hem büyük bir nimet hem de yaban hayvanlarının çokluğu nedeniyle çileye dönüşmüş durumda. Köyde yaban domuzlarından kurtlara kadar pek çok vahşi hayvan yaşamını sürdürüyormuş. "Biz yaban domuzlarından çok çektik" diyen Kuru, "Aha! şurada 20 ocak fındığım vardı. Domuzlar yüzünden bir sepet fındığı zor topladım" diyor.
Tertemiz bir deresi olan Çataklı'nın en güzel zamanları yaz ayları olsa gerek. Köyün tam ortasından, tepelerde eriyen karların da etkisi ile büyük bir coşkunluk ile akan Çataklı Deresi, yaz ayları geldiği zaman dingileşiyor, tam yüzülecek hale geliyormuş. "Yazın buralar çok neşeli olur" diyen Kuru, "İnsanlar bu derenin kenarında mangal kömürü için yaktığımız ateşin başında toplanır, hem muhabbet eder hem buradaki işini yapar. Mangallık odunları yaktığımızda kim çayını demlerse köylüleri de çağırır burada piknik yaparız" diyor. Köyün misafirleri de eksik olmazmış. Köyü keşfeden üniversiteleri gençler hem Çataklı'nın güzel deresi hem de mangal kömürünün yapılışı ile ilgili bilgi almaya, fotoğraf çekmeye gelirlermiş. Rafet Kuru, "Siz asıl yazın gelin buraya, mis gibi ormanımızın dibinde bu tertemiz derede yüzersiniz" diyor.
Haber: Kadir Günyol