İstanbul'da bir Japon sanatçı

Seramik sanatçısı Teppei Yamashita ile İstanbul ve seramik sanatına dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

•    Herkesin mutlaka İstanbul’a bir geliş öyküsü vardır. Sizin öykünüz nedir?

20 yaşına kadar Türkiye’yi çok iyi bilmiyordum. Tokyo’dayken bir süre Türk restoranında çalıştım. Türk arkadaşlarım oldu. Bu sayede Türk kültürünü ve yemeklerini daha iyi tanıdım. Sonra annem İstanbul’a gitti. İstanbul’u, insanlarını, yemeklerini ve tarihi binalarını çok sevdi. O zaman ben İstanbul’u daha çok merak etmeye başladım. Seramik okurken hocalarım Türkiye'deki seramikleri, çinileri ve kendilerinin Türkiye seyahat anılarını  anlatırdı. Okulu bitirdikten sonra Japonya’da değil başka bir ülkede, farklı kültür içinde seramiğe devam etmek istedim. Ve İstanbul’a gelmeye karar verdim.

•    İstanbul’u tek bir kelimeyle ifade etmenizi istesek...

Duygusal şehir.

•    İstanbul’u hayatında hiç görmemiş birine İstanbul’a dair ilk neyi anlatırsınız?
Türkler ve Japonlar arasında özel bir yakınlık, kardeşlik var. Türk insanı bize çok sıcaklık gösteriyor. İnsanlar sıcakkanlı, yakın ve arkadaş canlısı. İstanbul’un tarihi çok eski, çok önemli tarihi yapıları var. Öncelikle bunları anlatırım. Ayrıca bu kadar büyük şehirde sokak hayvanları ile insanlar arasında güzel bir ilişki var. Onları besliyorlar, onları koruyorlar. Mesela bu Japonya’da pek yok. Sokak hayvanları ile arkadaşlık, ailelik var. Sahiplenme duygusu var. Bunu çok seviyorum.

•    İstanbul’un en önemli mimari yapısı sizce hangisi?
İstanbul’un çok fazla önemli mimari yapısı var. Benim için seçmek çok zor. Ayasofya ve Sultanahmet Camii diyebilirim. Özellikle gece ışıklandırılan Sultanahmet Camii ile Ayasofya’nın tam ortasında olmak rüya gibi.

•    İstanbul’un sembolünü biliyor musunuz? Beğeniyor musunuz? Sizce ne olmalı?
İstanbul'un sembolü ilkbaharın habercisi olan Erguvan. Japonya’yı sembolize eden kiraz çiçekleri gibi, Türkiye deyince Lale ve İstanbul deyince de Erguvan aklıma geliyor.

•    İstanbul’u dünyanın diğer metropollerinden ayıran en büyük özelliği nedir sizce?
Avrupa ve Asya kültürünün kavşak noktası. Dünya’da böyle başka bir şehir yok. İstanbul sadece Asya değil, sadece Avrupa’da değil. İstanbul sadece İstanbul…

•    Japonya’yı özlüyor musunuz? Günün birinde İstanbul’dan sıkılıp Tokyo’ya geri dönmeyi düşünür müsünüz?
Bugüne kadar dönmeyi hiç düşünmedim. Benim için önemli olan nerede yaşadığım değil nasıl yaşadığım… Hayatta heyecan ve macera olması lazım. Japonya’da bunu bulamadım. Çocukluktan beri başka kültürün içinde başka ülkede yaşamak istiyordum.

•    Seramik sanatına ilginiz nasıl başladı?
Japonya’nın seramik ve porselenleriyle dünya çapında ünlü İmari şehrinde doğdum. Çevremde hep seramik atölyeleri vardı. Çocukken bende seramik ilgisi yoktu. Hatta pek sevmezdim. Seramik, çocukken benim için çok eski bir şeydi. Fazla gelenekseldi. 20 yaşını bitirdikten sonra Dünya’yı gezmeye başladım. Japonya’dan uzak kalınca Japonya’yı daha iyi tanımaya başladım. Japon kültürünü daha çok merak etmeye başladım. Geleneksel sanatlarını merak ettim. Onları öğrenmek istedim. Sonra da seramik okuluna gittim.

•    Eserlerinizi ortaya çıkartırken nelere dikkat ediyorsunuz?
Modern sanat ve geleneksel sanat bağlantı olan eserler yapmaya çalışyorum. Türkiye'de ve Japonya'da çok güzel geleneksel sanatlar var. Geleneksel bir tad katarak kendi stilim içinde modern eserler yaratmaya çalışıyorum.

•     Geleceğe dair plan ve projelerinizden bahseder misiniz?
İstanbul’da seramik sanatına ilgi henüz çok fazla yok. Seramik sanatını resim, heykel, pano gibi de yapabilirsin, kendin kullanacağın günlük eşyalar da yapabilirsin. Seramik aslında çok çeşitli serbest sanat. Bu güzel sanatın daha fazla ilgi görmesini istiyorum. Bloğumda Türkçe olarak seramikle ilgili bilgiler veriyorum. Mesela bir bardağın nasıl yapıldığının tekniğini yazıyorum. İnsanlar seramiğin yapılışının detaylarını öğrendikçe seramiği daha çok merak ediyor ve ilgilenmeye başlıyor diye düşünüyorum.

Röportaj: Gözde KESEN / İstanbul Ajansı

Güncelleme Tarihi: 16 Nisan 2014, 09:40