İstanbul Finans Merkezi için geri sayım devam ediyor

İstanbul’un Londra, Hong Kong, Kuala Lumpur, New York ve Dubai gibi finans merkezi olabilmesinin adresi olacak Finans Merkezi (İFM) için geri sayım devam ediyor.

İstanbul Finans Merkezi için geri sayım devam ediyor
 İstanbul Finans Merkezi için geri sayım devam ediyor

İstanbul’un Londra, Hong Kong, Kuala Lumpur, New York ve Dubai gibi finans merkezi olabilmesinin adresi olacak Finans Merkezi (İFM) için geri sayım devam ediyor.

İnşaatına yıllar önce başlanan İFM’ye Türkiye Varlık Fonu’nun yatırım yapacağı müjdesinin verilmesinden ardından gözler yeniden Ataşehir – Ümraniye bölgesine çevrildi. Uzmanlar, projenin başarıya ulaşması için misyon, mevzuat, mülkiyet, marka ve merkezileştirmeye dair adımların da atılması gerektiğini söylüyor.
İstanbul’un Londra, Hong Kong, Kuala Lumpur, New York ve Dubai gibi gerçek anlamda bir küresel finans merkezi olabilmesinin adresi olacak Finans Merkezi (İFM) için geri sayım devam ediyor. İnşaatına yıllar önce başlanan İFM’ye Türkiye Varlık Fonu’nun yatırım yapacağı müjdesinin verilmesinden ardından gözler yeniden Ataşehir – Ümraniye bölgesine çevrildi. Uzmanlar, projenin başarıya ulaşması için misyon, mevzuat, mülkiyet, marka ve merkezileştirmeye dair adımların da atılması gerektiğini söylüyor. İFM’nin bir gayrimenkul projesi olmadığı ve fakat İstanbul’un önemli bir uluslararası finans merkezi olmasını tetikleyen kapsamlı bir proje olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Gayrimenkul alanındaki çalışmalarıyla tanınan Cushman & Wakefield Yönetici Ortağı Tuğra Gönden, şu hususlara dikkat çekiyor:

-İFM projesinin ülkeye sağlayabileceği gelir ve katkıları doğrudan ve dolaylı olarak ikiye ayırmak gerekiyor. KDV ile tapu harcı gibi kalemler önemli olmakla birlikte, oluşturulacak yabancı istihdam ve artacak yabancı ziyaretçi sayılarıyla turizm ve havayolu ulaşımı sektörüne de katkı sağlanacağı ön görülüyor.

-Mevzuatla ilgili süreçlerin güçlü bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Nasıl ki sanayi sektöründe serbest bölgeler Türkiye’nin uluslararası üretim ve ihracat üssü olmasında önemli katkılar sağlıyorsa, finans konusunda da İFM projesi İstanbul’u uluslararası aktörlerin merkezi yapacaktır. Burada serbestliği sağlayan hukuki alt yapının, bürokratik kolaylıkların ve vergiye dayalı konuların açılış tarihi olan 2022’den önce tamamlanması gerekiyor.

-İFM’deki tüm projeleri tek mülkiyet olarak birleştirmenin şüphesiz birçok avantajı olacaktır. Bunun olabileceği en uygun yöntem olarak da akla ilk olarak gayrimenkul yatırım fonları gelir. İFM’de bulunan gayrimenkulleri, menkul kıymet haline getirerek bunların üstündeki mülkiyet haklarını bozmadan kontrolü tek elde toplamak mümkün olur.

-Mülkiyeti tek çatı altında topladıktan sonra ele alınması gereken en öncelikli konu ise kurumsal kimlik ve marka algısını oluşturmaktır. İFM’deki projeler yerine tek bir İstanbul Finans Merkezi kurgusu oluşturulmalı. Pazarlama, iş planı ve fiyatlandırma politikası ise yine İFM’ye özel oluşturulmalıdır.

-Tek mülkiyetin getirdiği gücün ve tek bir markanın oluşturduğu algının sürdürebilir olması için yine tek elden yönetilmesi gerekir.

İsa Kırım

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER