Su akıyor da Türk bakmıyor (Baraj yapıyor)

Su akıyor da Türk bakmıyor (Baraj yapıyor)

Su akıyor da Türk bakmıyor (Baraj yapıyor)
Su akıyor da Türk bakmıyor

Milliyet Gazetesi Yazarı Güngör Uras'tan barajlarla ilgili ilginç bir analizi.....

Su akıyor da Türk bakmıyor (Baraj yapıyor)

Geçen hafta sonu Çine barajının tamamlanması nedeniyle bir tören yapıldı. Ama bu barajın önemi ve genelde Türkiye’deki baraj yatırımları medyada geniş ölçüde yer alamadı. Eskiden beri “Su akar, Türk bakar” diyerek kendimizi küçümseriz. Artık su akıyor da Türk bakmıyor. Baraj yapıyor.
Çine Barajı, Çine suyu üzerinde sulama, enerji ve aşkın kontrolü amacıyla 1995 yılında yapımına başlanan 2.3 milyar TL harcama ile tamamlanan önemli bir devlet yatırımıdır. Türkiye’nin ilk “Silindirle Sıkıştırılmış Beton” gövde dolgulu barajı olmasının yanında Avrupa’nın da en yüksek (137 m) barajı olma özelliğini taşımaktadır.

Bu baraj sayesinde:
- 9 bin hektar toprak su taşkınlarından korunacaktır
- 58 bin hektar alanda sulu tarım yapılabilecektir.
- 74 milyon metreküp içme ve kullanma suyu elde edilecek, İzmir’in içme ve kullanma suyu ihtiyacı karşılanacaktır.
- Yılda 118 milyon kilovatsaat elektrik üretilecektir.
Başbakan Sn. R. T. Erdoğan barajın tamamlanması nedeniyle yapılan törende, barajın hikâyesinin 141 yıl öncesine kadar gittiğini, 1869 yılında dönemin padişahı Abdülaziz’e bir rapor hazırlanılarak Çine Nehri’ne bent yapılması halinde, bereketli toprakların sulanabileceğinin iletildiğini, ancak o dönemde bu arzunun gerçekleşemediğini anlattı.

Çine Çayı dizginlendi
Daha sonra Adnan Menderes’in Çine Çayı ile ilgili sözlerini aktardı. Adnan Menderes dermiş ki, ‘’Bu Çine Çayı ne zalim bir çaydır. 6 asırdır bu çay bir türlü kontrol altına alınamaz. Ya Menderes Nehri. Sabah erken kalkmışsın, her şey hazırlanmış, pamuklar toplanacak, ortalık günlük güneşlik. Bir de bakarsın şu dağların ardından bir şeyler geliyor. Gökte önce bir bulut, sonra bir bora, bir dolu, arkadan bir fırtına. Şimşekler ışıl ışıl çakıyor, gökler inim inim inliyor. Çine sele dönüşmüş, çağlayanlar gibi akıyor. Menderes taşmış, tüm pamuk ovaları sular içinde, yeni mahsul su üstünde çırpınıyor. Bir ağacın altında büzülür, yumruklarını sıkar, kafanı habire vurur durursun. Gözlerinden yaşlar akar, yüzüne çarpan sert damlalarla kendine gelirsin. ‘Tevekkeltü al allah’ dersin, başka güvenecek kimin var? Bu acıya değme insan katlanamaz.’’
Türkiye’de baraj yatırımları Adnan Menderes hükümetleri döneminde başladı. 1955 yılında Elmalı, 1956 yılında Seyhan ve Sarıyer, 1958 yılında Demirköprü, 1960 yılında İrfanlı barajları tamamlandı.

673 barajınız var
Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu standartlarına göre, temelden yüksekliği 15 m ve 3 hm3 veya daha fazla su kapasiteli rezervuarlara sahip barajlar “baraj” olarak tanımlanıyor. Daha küçüklerine “gölet” adı veriliyor.
Türkiye’de nereye ne büyüklükte baraj veya gölet yapılacağını Devlet Su İşleri (DSİ) belirliyor. Devlet tarafından yapılacakları, bütçeden ayrılan ödeneklerle DSİ yapıyor.

2009 yılı sonu itibariyle ülkede DSİ tarafından devletin kaynaklarıyla inşa edilerek işletmeye alınmış barajların sayısı 655’tir. Özel sektörün yaptığı 18 adet büyük baraj da ilave edilince, Türkiye’deki büyük baraj sayısı 673 adede ulaşmaktadır.
DSİ tarafından yapılan barajların en büyüğü 817 km?’lik baraj gölü yüzölçümüyle Atatürk Barajıdır... Diğerleri ise: Keban (675 km?), Karakaya (268 km?), Hirfanlı (263 km?) ve Altınkaya (118 km?) barajlarıdır.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER