Ramazan ayı için İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü Elektrik ve Mahya Atölyesi'nde son hazırlıkları tamamlanan mahyalar, İstanbul'un tarihi camilerine asılmayı bekliyor.
Osmanlı Hükümdarı Sultan 1.Ahmed zamanından bu yana bir gelenek haline dönüşen Mahya Ustalığı her yıl Ramazan ayında ve dini günlerde cami minarelerini süslüyor. Özlü sözler ve hadisler ile derin mesajlar veren mahya’ların yapımı ise bir hayli meşakkatli. Yıllara direnen ve yeni ustaların çok fazla yetişmediği mahyacılar ise Ramazan ayına doğru yoğun mesai harcıyor. Taksim’de bulunan İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü 50 metrekarelik atölyesinde Kahraman Yıldız ve ekibi Aziz Tosyalı, Ramazan Kızılkaya da Selatin Cami’lerine mahya yapıyor. Din işleri yüksek kurulu tarafından yapılması belirlenen sözler, camilerin büyüklüğüne göre ve günün anlamına göre hazırlığı yapılıyor.
Mahya geleneğini anlatan 62 yaşındaki Mahya Ustası Yıldız, “Mahya 2 minare arasında açılan yazılardır. Osmanlı sanatıdır. İlk, kandillerle uygulanarak Sultanahmet Camisine asılmıştı. O günden ferman buyuran padişah sSelatin camilerin mahya asılmasını uygun görmüştür. Dini günlerde hadisli yazılar asılıyor. Osmanlı’nın bir döneminde de 15’in de yazı diğer 15 günde ise resim şekilde mahyalar asılmıştır. Bu iş yıllarca yürümüş ilk zeytinyağı kullanılarak yazılar yanmış. Her cami de ayrı mahyacı ve istihkak çıkarmış. Bunlarda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından karşılanıyor. Hali hazırda Vakıflar Genel Müdürlüğünde bu işlem devam ediyor” dedi.
Osmanlı döneminde yetişen ustanın öğrencileri
Mahya mesleğinin ağırlıklı olarak İstanbul’da olduğunu ve kendi ustasının da Hacı Ali Ceyhan olduğunu ifade eden Yıldız, “ Ustamız 2 padişahı görmüş Osmanlı döneminde. Cumhuriyet döneminde de elektrik gelmesi ile teknisyenlerden destek alarak yağ kandilinden bu sistemi elektrik sistemine çevirmiş. Klasik mahyayı yapan sadece biz varız İstanbul’da” diye konuştu.
“Ortalama 200-250 ampul kullanıyor”
Ortalama olarak 250’ye kadar ampul kullandıklarını söyleyen Yıldız, “ Minarelere halat atıyoruz. Sonrasında yazımızı yazıp asıyoruz. İlk yazılarımızı atölyede yazıyoruz. İkinci yazılarımızı minarede takımları toplayarak duyların yerini değiştirerek ikinci yazıyı oluşturuyoruz. O da bir gün sürüyor. Yazının büyüklüğüne göre 200- 250 ampul kullanıyoruz” şeklinde konuşuyor.
“Mahya işi, beceri, sabır ve ahlak istiyor”
Mahya ustalığının, inceliklerini aktaran Usta Yıldız ustalığın devamının gelmediğini gençlerin meslek ile ilgilenmediğini kaydederek, “ Mahya işini, beceri sabır ve ahlak istiyor. Fırtına da kar, yağmur ve yazında güneşte çalışmak gerekiyor. Biz bu mesleğe 1975’ten bu yana ara vermeden devam ettik. Mahya işi de artık benimsendi. Mahya Ramazan ayının bir simgesi oldu. Gençler biraz rahat iş istiyor. Cefa istemiyor, toz toprak istemiyor. Aslında bu iş bir sanat ve büyük bir sanattır. Allah ömür verdikçe bu işi devam ettireceğim. 400 yıldır bu sanat ölmemiş bundan sonrada bu sanatın devam etmesini istiyorum. 2010 yılında İstanbul kültür başkenti olayında bir jüri kurulmuştu. Jüride ben de vardım. Led mahya ile ilgili bir konu var. Bu sisteme bende karşı geldim bu çok farlı bir şey yani hazır sistem. Ama bizim sanatımız el sanatına giriyor birer birer işlemek gerekiyor sanatı. Yürüyen bir yazı değil bizimkisi klasik bir yazı, bakıldığında mesajı alıyorsunuz” diye konuştu. Hazırlıklarını tamamlanan mahyalar tarihi camilere asılmayı bekliyor.
2017 İSTANBUL RAMAZAN İMSAKİYESİ İÇİN TIKLA
2017 İSTANBUL RAMAZAN İMSAKİYESİ İÇİN TIKLA