Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Bu bayramın ülkemize, milletimize, İslam alemine ve bütün insanlığa huzur, barış, merhamet ve esenlik getirmesini yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Bayramınız mübarek olsun." dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Bu bayramın ülkemize, milletimize, İslam alemine ve bütün insanlığa huzur, barış, merhamet ve esenlik getirmesini yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Bayramınız mübarek olsun." ifadesini kullandı.
Görmez, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı.
Mesajına, "Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla" ifadesiyle başlayan Görmez, Ramazan-ı Şerif'in rahmet, mağfiret ve bereket ikliminden sonra yeni bir bayrama daha kavuşmanın mutluluğunun yaşandığını belirtti.
Görmez, "Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Bu bayramın ülkemize, milletimize, İslam alemine ve bütün insanlığa huzur, barış, merhamet ve esenlik getirmesini yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Bayramınız mübarek olsun." ifadesini kullandı.
Mehmet Görmez, şunları kaydetti:
"Müslümanlar olarak hepimiz ramazanın eğiten, şifa veren, tazeleyen günlerini yaşadık, gecelerini ihya etmeye çalıştık. İmsakın bereketinden, iftarın sevincinden, teravihin birlik ve beraberliğinden, mukabelenin huzurundan nasibimizi aldık. Kur’an’la, oruçla, fıtır sadakasıyla, zekatla bedenimizi ve ruhumuzu arındırdık, Rabbimize yakınlaşmaya gayret gösterdik. Ramazan ayı boyunca hep birlikte irade eğitiminden geçtik, irademizi heva ve heveslerimizin, arzu ve isteklerimizin kölesi olmaktan kurtardık. Şimdi şükretme ve sevincimizi, neşemizi, huzurumuzu birbirimizle paylaşma zamanı."
İnsanı ve toplumu kucaklayan bayramların, dünü yad etme, bugüne anlam verme ve yarını inşa etme zamanları olduğunu belirten Görmez, bayramları, "bizleri geleceğe taşıyan, tarih sahnesinde biz Müslümanlara süreklilik kazandıran müstesna ve mukaddes günler" olarak niteledi.
Bayramların, her yüreğin muhtaç olduğu mutluluğu, güveni ve dostluğu yaşama, diğer yüreklere de yaşatma fırsatı veren manevi mevsimler olduğunu vurgulayan Görmez, "Bayramlar, Müslüman olma ve Müslüman kalma şuurumuzun canlandığı, iman kardeşliğinin yeryüzünün bambaşka noktalarında yeniden tezahür ettiği nadide zaman dilimleridir. Bayramlar alelade tatil günleri değil, zamanın en kıymetli duraklarıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Bayramların inanç, ibadet, tarih ve ahlak boyutu
Bayramların birbirini tamamlayan dört farklı boyutu bulunduğunu ifade eden Görmez, bunları şöyle sıraladı:
"Bunlardan ilki inanç boyutudur. Bayramlar şeairdendir, yani dinimizin yüce değerlerini ve ilkelerini sembolize ederler. Şeair sayesinde Müslümanlık bilincimizi diri tutar, dini ve manevi mirasımıza sahip çıkar, medeniyetimizin vazgeçilmez ve dokunulmaz güzelliklerini genç nesillere aktarırız.
Bayramların ikinci boyutu ibadet boyutudur. Yılda sadece iki defa eda edilen ve Peygamberimizin sünneti gereği kadını ve erkeğiyle, çocuğu, genci ve yaşlısıyla bütün Müslümanları bir araya toplayan bayram namazı, ibadetin doruğudur. Bayram namazında aldığımız o tekbirler, gönüllerimizden taşan ve dalga dalga şehre yayılan şükrümüzün, sevincimizin, neşemizin, huzurumuzun simgeleridir.
Bayramların üçüncü boyutu tarih boyutudur. İçinde Kur’an’ın nazil olduğu mübarek bir ayın nihayetinde idrak ettiğimiz Ramazan Bayramı, aslında İslam’ın doğuşunun bayramıdır. Kur’an’a kavuşmanın nihayetsiz coşkusunu ve onurunu yaşayan müminler, Kur’an ile şekillenen bir hayatı, Kur’an ile anlam kazanan bir dünyayı, Kur’an ile istikrar bulan bir toplumu geleceğe taşımakla sorumludur. Bu sorumluluk bayramlarda bir daha hatırlanır ve bayram bu şekilde bize tarih sahnesinde süreklilik kazandırır.
Bayramların iç içe geçmiş boyutlarından dördüncüsü ise ahlak boyutudur. Bayramlar iman ve ibadetimizin yanı sıra ihsanımızı, ahlakımızı, erdem ve faziletlerimizi de biz Müslümanların gündemine taşır. Bencil, haris, müsrif, riyakar, açgözlü, kibirli kişiliklerin dünya ve ahirette duçar kalacağı kayıpları hatırlatırcasına, bayramlar bizi kanaate, samimiyete, tevazua ve merhamete davet eder. Bayramların en büyük kazancı, gönlümüzün derinliklerine kadar sevinci hissetmek ve o sevinci ve neşeyi aile efradımıza, komşularımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza, hatta bütün insanlığa yaymaktır."
"Kin, nefret yüklerinden kurtulalım, barışalım, barıştıralım"
Görmez, bu bayram yine herkesi bekleyen önemli vazifeler bulunduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Bayram ilmihali diyebileceğimiz bu kıymetli ve şerefli vazifelerin başında bayramın ruhunu iliklerimize kadar hissetmek ve bayram yapamayanlara bayram yaptırmak geliyor. Rabbimizin bayram ikramına karşı duyduğumuz minnettarlığı ifade etmenin ve bu ikramı O'nun rızasını kazanmak için bir fırsata dönüştürmenin yolu paylaşmaktan geçiyor. Sevincimizi ailemizle paylaşalım, eşlerimizin yüzünü güldürelim, çocuklarımızı sevindirelim, anne babamızı mutlu edelim. Ailemiz için attığımız her türlü hayırlı, uğurlu, güzel adımın bizi Rabbimiz katında yücelteceğini unutmayalım. Üzerimizdeki akraba ve komşu hakkını ödemek, bağlarımızı güçlendirmek, dua ve rıza kapılarından geçmek için bayramı fırsat bilelim. Yüreklerimizdeki küskünlük, kin, nefret yüklerinden kurtulalım, barışalım, barıştıralım.
Bayrama barış, umut ve güven içinde ulaşan bizler, bugün umutsuzluğu gönüllerinden söküp bizden bayram neşesi bekleyenler için her zamankinden daha cömert olalım. Bayram sabahına acıyla, gözyaşıyla, hüzünle ulaşmış kardeşlerimiz için bayramın bir tebessüme, ferahlığa ve şifaya dönüşmesi adına elimizden geleni yapalım. Huzurevlerinde evlat sevgisiyle yanıp tutuşan yaşlılarımız var, onları ziyaret edelim. Hastane köşelerinde şifa bekleyen kardeşlerimiz var, onları yalnız bırakmayalım. Bir bucakta onuruyla yaşayan muhtaçlar, dullar, yetimler var, onlara sadece cüzdanlarımızı değil, gönüllerimizi de açalım. Vatanımızın uğrunda canını feda eden aziz şehitlerimizin emaneti olan eşleri ve yavruları var, onları şeneltelim, hasretlerini gidermeye çalışalım. Yurdumuza sığınan biçare mülteciler var, onlara da çaresizliklerini ve kayıplarını unutturalım, ümit aşılayalım. Bizler bu bayram yüzümüzdeki bayram ışıltısı ve sesimizdeki bayram muştusuyla iyilikte yarışalım."