99’da 2 ayda belirlenen deprem hasarı 2011’de 60 saniyede öğrenilecek
Depremin nereyi vurduğunu 60 saniyede öğreneceğiz
Boğaziçi
Rasathanesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde dün
yapılan toplantıda tanıtılan ELER adlı bir yazılım olası bir depremden
60 saniye sonra depremin şiddet haritasını belirleyecek. Kandilli
Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Anabilim
Dalı tarafından geliştirilen (Eartquake Loss Estimotion Routine) Eller
yazılım, deprem parametreleri ile birlikte deprem bölgesine ait şiddet
dağılımı, depremin etki alanı, hissedilen sarsıntının derecesi ve
potansiyel hasarın boyutu ve depremin yapılara muhtemel etkileri
hakkında önemli bilgiler verecek. Amerika ve Japonya’da da kullanılan
benzer sistemlerin olduğunu vurgulayan Dr. Doğan Kalafat, yazılımın 1999
depreminde 2 ayda belirlenen depremin şiddet dağılımını 60 saniyede
hesaplayarak kurtarma ekipleri, devlet kuruluşları medyaya önemli bilgi
sunduğunu söyledi. Amerika’da su, elektrik, ulaşım, nakliye vb. pek çok
sistemin bu tip bir yazılım ile koordineli çalıştığını vurgulayan
Kalafat “Depremin merkez üssünde hasarın her zaman daha çok olacağını
düşünülür ancak merkeze uzak ancak yapı kalitesizliği nedeniyle hasar
gören pek çok bölge var. Bu sistem hangi bölgelerin depremden ne derece
etkilendiğini anlamamızda önemli veriler verecek” dedi.
Deprem
bilgilerin kalbi konumundaki Kandilli Rasathanesi’nde dün düzenlenen
toplantıya medya yoğun ilgi gösterdi. 50’den fazla medya kuruluşunun
takip ettiği toplantıda kameraların karşısına Boğaziçi Üniversitesi
Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç.
Dr. Nurcan Meral Özen, Kandilli Rasathanesi Ulusal Deprem İzleme
Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat ve Deprem Mühendisliği Bölümü Araştırma
Görevlisi Yaver Kamer geçti. Deprem Bilgi Sistemi kapsamında yaşanan
yeni gelişmeler ve afete hazırlık çalışmalarının en önemli kısımlarından
bir tanesinin depremlerin parametrelerinin hızlı güvenilir bir şekilde
halka ve kamu kurumlarına iletmek olduğunu söyleyen Doç. Dr. Nurcan
Meral Özen 2010 Elazığ Depremi’nden sonra depremin büyüklüğü,
koordinatları ve derinlik bilgilerinin yanı sıra deprem sonrası meydana
gelen şiddet etki alanı dağılımı, maksimum ivme ve maksimum hız gibi
parametrelerin de harita şeklinde dağıtılmaya başlanacağını söyledi.
Özellikle deprem sonrasında hızlı müdahale ve arama kurtarma ekiplerinin
yönlendirilmesinde deprem parametrelerinin önemini vurgulayan Özen,
hızlı ve acil müdahalenin belirli bölgelere kaydırılmasında Kandilli
Rasathanesi verdiği bilgilerin çok önemli olacağını kaydetti.
Yazılım depremin ateşini ölçüyor
ABD,
İtalya ve Japonya’da son birkaç yıldır yapılan yazılımlarda yüklenen
parametrelerle sarsınıtı ve etki alanı haritaları yapılarak maksimum
ivme, hasar ve can kaybı haritaları üretildiği söyleyen Özen, “Artık
Kandilli rasathanesinde de Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı tarafından
geliştirilen ELER adlı yazılım kullanılarak depremden hemen sonra
otomatik olarak haritalar üretilmektedir. 2010 boyunca haritaları test
amaçlı ürettik. Elazığ Karakoçan depreminde 2 14 can kaybı
haritalarımızda üretilmiştir. Söz konusu haritalar 2011’de otomatik
olarak dağıtılacak ve medyaya her depremden sonra söz konusu haritalar
gönderilecek
Yaşanan bir depremde bilinmek istenenin depremin oluş
zamanı, yeri, derinliği ve büyüklüğü olduğunu ve bunların deprem
parametreleri olarak adlandırıldığını vurgulayan Ulusal Deprem İzleme
Merkezi Müdürü Doğan Kalafat ise şöyle konuştu: Bir deprem olduğunda
bilmek istediğimiz oluş zamanı yer bilgisi derinliği ve büyüklüğüdür.
Bugüne kadar verdiğimiz ve deprem parametreleri olarak dediğimiz kavram
bu. 2011 yılı itibarı ile Türkiye ve yakın çevresinde meydana gelen
aletsel büyüklüğü 3.5 olan depremler için üretilen şiddet dağıtım
haritaları ile aletsel büyüklüğü 4.5 olan depremler için üretilen deprem
bölgesine ait olası hasar ve can kaybı haritaları depreme ait
parametrik bilgiler ile eş zamanlı olarak basına ve kamuoyuna iletilmeye
başlandı. Güncel veriye dayalı bilgilerle hızlı ve güvenilir bir
şekilde acil kurtarma operasyonlarının başarılı bir şekilde başlatılması
olası hasar ve can kayıplarının belirlenmesi hedeflenmektedir.
Kalafat,
ELLER yazılımının depremden 60 saniye sonra otomatik olarak ürettiği
sarsıntı şiddet haritalarının depremden hangi yerleşim yerlerinin ne
kadar etkilendiği, can kayıplarının ne kadar olabileceğini yıkımların
nasıl meydana gelebileceği konusunda önemli bilgi verdiğini söyleyen
Kalafat, haritaları hızlı şekilde elektronik faks ve e posta ile
gönderiyoruz. Bu yılkı planlamamız bu haritaları sms ile de cep
telefonlarınıza iletmek olacak” dedi.
Ülkede yaşanan ortalama olarak
5.5. ölçeğindeki depremlerin şiddetinin 7 ve 8 olduğunu söyleyen
Kalafat, ELER yazılımın deprem hasar tahmin programı olduğunu söyledi.
İstanbul’a yönelik deprem senaryolarının hazırlanmasında da yazılımın
önemini vurgulayan Kalafat, 20 Ocak 2011 Gölcük Depremi’ne ilişkin
haritanın hazırlandığını söyledi. Yazılımın deprem parametrelerinin yanı
sıra coğrafi bilgi, nüfus, bina envanteri, jeolojik yer bilgileri ve
zemin bilgilerini içerdiğini kaydeden Kalafat, depremin uzaklığı ve
derinliğinin zemin koşullarının büyümesi ve küçülmesinde etkili olduğunu
yazılımın bu noktayı da dikkate alarak veri ürettiğini söyledi.
Türkiye’deki depremlerin tamamının "sığ odaklı depremler" olarak
nitelendirildiğini ve bunun da etkisinin büyük olduğunu dile getiren
Kalafat,
Şiddetin; depremin doğa, bina ve canlılar üzerindeki
etkileri olduğuna dikkati çeken Kalafat, binaların dayanıksızlığının
şiddet değerini artırabildiğini kaydetti.
17 Ağustos depreminin şiddet haritası 2 ayda hazırlandı.
Kalafat,
17 Ağustos depreminin şiddet haritalarının anket yöntemiyle 2 ayda
hazırlanabildiğini de belirterek, yeni sistemde ise bu haritaların 60
saniyede üretildiğini söyledi.
2090’a kadar deprem olasılığı yüzde 95
Gazetecilerin
sorularını da yanıtlayan Kalafat, İngiltere merkezli Uluslararası
Deprem Tespiti Ağı Başkanı Prof. Dr. Elçin Halilov’un "2011-2015
arasında İstanbul ve İzmir’de şiddetli deprem olasılığının yüksek
olduğuna dair açıklamalarına ilişkin bir soruyu ise şöyle cevaplandırdı:
Depremlerin önceden belirlenmesi araştırma safhasında olan bir konudur.
Maalesef deprem olayı, kaotik bir olay. Bir depremde gördüğünüzü diğer
depremlerde göremiyorsunuz. Yapılan bu açıklamaların tamamı hipotez
olarak kalır. İstanbul’da 7 büyüklüğündeki bir depremin 2030’a kadar
olma olasılığı yüzde 64. Önümüzdeki 50
yılda olma olasılığı yüzde 75,
90 yılda ise yüzde 95. Yani İstanbul’da 2090 yılına kadar büyük bir
deprem olma olasılığı yüzde 95’tir
Depremlerin önceden
bilinmesine ilişkin söylemlerin hep olduğunu ve bazen fısıltı
gazeteleriyle bu söylemlerin yayıldığını kaydeden Kalafat, "İnsanlar
tedirgin oluyor. Bazen fısıltı gazetesi haberleri, sosyal ve ekonomik
hayata depremden daha çok zarar veriyor. Bizim öncelikle yapmak
istediğimiz, afet bilincini toplumda yerleştirmek ve deprem zararlarını
en aza indirmek. Depreme dayanıklı bina yapımının sağlanması ve can
kayıplarını en aza indirmek çok önemli" dedi.
99’da 2 ayda belirlenen deprem hasarı 2011’de 60 saniyede öğrenilecek
99’da 2 ayda belirlenen deprem hasarı 2011’de 60 saniyede öğrenilecek
YORUM EKLE
1
FERİT ŞAHENK: "MAKROEKONOMİK İSTİKRAR VE ETKİN...
2
TÜRK - YUNAN NUFUS MÜBADELESİ TEMSİLİ TÖRENLERLE...
3
Yerli otoya yasak
4
12 milyon kişinin borcu affedilecek
5
Hakan Şükür elektrik üretecek
6
Birkaç büyük banka batabilir
7
Yılın takas önerisi 'Bernanke'yi verelim, Yılmaz'ı...
8
Sabancı: Avrupa’nın Çin’i artık biziz
9
Tramvay güzergahı değişmeyecek'
10
Çayda 'Devrim'
SON DAKİKA HABERLERİ
ANKETTüm Anketler