2010’da harika geçen, tüm Türkiye’nin coşkuyla izlediği Dünya Şampiyonası’nın ardından yeni bir maceraya başlıyoruz. Ama Dünya İkincisi olduğumuz döneme göre oldukça sorunlu olduğumuzu söyleyebiliriz. Kerem Gönlüm, o kadronun en kilit isimlerinden biriydi. Özellikle pick and rol savunmasında ve alan savunmasında tüm açıkları kapayan, hareketli uzunları savunabilen yegane isimdi Kerem. Kerem’in üstüne Semih Erden de son anda kendini iyi hissetmediği için oynamaktan vazgeçince, coach Orhun Ene’nin uzun rotasyonunda eli oldukça daraldı. Geçen yılki formundan uzak Oğuz, sakatlıktan çıkan Ömer Aşık, 1 yıldan fazladır basketbol oynamayan Enes Kanter ve yine eski formunu yakalamış gözüken Ersan İlyasova. Kenardan gelip takıma enerji veren, patlayıcı gücü olan Sinan Güler’in de ameliyattan sonra tam hazır olmadığını hesaba kattığımızda, geçen yılki gücümüzde olmadığımız bir gerçek. Ama geçen yıldan daha tecrübeli ve daha özgüvene sahip olduğumuzu, oturmuş düzenin devam ettiğini de unutmamak gerekiyor. Ayrıca her ne kadar henüz sisteme tam adapte olamadığını gördüğümüz Emir Preldziç gibi bir jokerimiz de var. 1, 2, 3 ve 4 numaralı pozisyonları oynayabilen Emir, her türlü gediği kapatabilecek yetenekte.

Zor bir yol bizi bekliyor

Grubumuz zor. Çaprazımız daha zor. Yarı finaldeki 4 takımın, bizim taraftan çıkacağını iddia etmek, büyük bir kehanet olmaz. Asıl amaç ne yapıp edip kendimizi ilk sekizin içine atabilmek olmalı.

Kilit maç; Büyük Britanya

Hazırlık döneminde çok iyi oynamadık ama her geçen gün üstüne birşeyler kattık. Bugünkü Portekiz maçı da bir yerde hazırlık hüviyeti taşıyacak. Turnuvaya Büyük Britanya maçı ile başlayacağız. Ada ekibi her ne kadar tecrübesiz gibi gözükse de, Luol Deng, Archibald, Freeland gibi oyuncuları ile çok atletik ve tehlikeli bir takım. İlk turun kilit maçı olacak. Kazanırsak ikinci turu garantileyip, Litvanya ve İspanya ile sıralama hesabına gireriz.

İkinci turda 1 galibiyet şart

Maçlar Litvanya’da olmasaydı, Litvanya’yı herhangi bir salonda en az 10 farkla yeneceğimizi iddia ederdim. Onlar da eksik bir kadro ile yola çıktılar. Son anda Darius Lavrinoviç de sakatlandı. Aslında nasıl oldu da ilk maçı Litvanya ile oynamadık hayret ediyorum. 2005, 2006, 2007 ve 2009’da siftahı hep onlarla yapmış, ikisinde kazanıp, ikisinde de kaybetmiştik. Açılış olmasa bile yine ilk turda hayati maçlardan birini Baltık ekibiyle yapacağız. Hakemler evsahibi avantajını abartmazlarsa çekinilecek bir yanları olmadığını düşünüyorum. Litvanya’dan alacağımız bir galibiyetle ikinci tura gidersek, o zaman çeyrek şansımız fazlasıyla artar. Turnuvaya sıkıntılı başlasak bile sonradan açılacağımızı düşünüyorum. Artık turnuva takımı olduk. 2009’da da madalyayı fazlasıyla haketmiştik. Sorunlara rağmen, Hidayet ve arkadaşlarının zoru başaracağına ben inanıyorum. Onların da inandığını biliyorum.