Sektör SATILIK - KİRALIK - İLAN
Yayınlama Tarihi 04 Ağustos 2010
KÖPEK ALMADAN ÖNCE NELERE DİKKAT EDİLMELİ ataşehirweb rehberi

KÖPEK SEÇİMİ - BESLENMESİ - HASTALIKLARI


KÖPEK ALMADAN ÖNCE NELERE DİKKAT EDİLMELİ


Köpek Almadan Önce...


Kendinize ilk sormanız gereken soru gerçekten hazır olup olmadığınız olmalı. Önünüzdeki 10 - 15 seneyi sizle beraber geçirecek ve bütün yükümlülüklerini yerine getirmek durumunda olduğunuz, size ölesiye bağlı olacak ve bütün dünyasının sadece siz olacağınız bir dost almak üzeresiniz. Bu güzel dostluğun başlangıcı eğer bazı cevapları tam olarak veremediyseniz düşünüldüğü gibi çok da kolay olmayabilir. Sonuçta bir canlı alacaksınız ve onun da kendi kişiliği olacak. Beraber paylaşacağınız yılların problemsiz geçmesi için onu güzel bir eğitimden geçirmek durumundasınız. Irka göre değişiklikler göstermekle beraber yavru köpeklerde eğitim genel anlamda aşağı yukarı aynıdır.

Şimdi kendinize şu soruları sorun.........

Ona yeteri kadar zaman ayırabilecek miyim?

Gezdirilmesi, temizliği ve beslenmesi ile ilgilenebilecek miyim?

Düzenli olarak sağlık kontrollerini yaptırabilecek miyim?

Bu üç genel soruya cevabınız (hepsine birden) evetse okumaya devam edin. Ancak birine bile hayır diyorsanız kesinlikle köpek almaktan vazgeçmelisiniz. Yoksa hem kendinize hem de ona hayatı zehir etmiş olursunuz.



Genelde sağlıklı olan köpeğinizi yavru iken almak olacağından ve öyle yapacağınızı varsayarak biraz daha detay sorulara geçelim...

Uykusuz gecelere hazır mısınız?

Salonunuzun ortasına küçük veya büyük tuvalet yapıldığı zaman tepkiniz ne olur?

Ayakkabılarınızı, terliklerinizi ve kemirilebilecek bilumum eşyalarınızı ne kadar seviyorsunuz veya onlardan vazgeçebilir misiniz?, en iyi ihtimalle bir süreliğine onları saklamayı göze alabilir misiniz?

Yalanmaktan hoşlanır mısınız?

Ne kadar sabırlısınız?

Size biraz abartılı gelmiş olabilir ancak yavru köpek aldığınız zaman yukarda size soru olarak sorulmuş olan ihtimallerden en az birini veya birkaçını bir süreliğine de olsa yaşayacaksınız. Tabi köpeğinize vereceğiniz doğru eğitimle bunlar çok kısa sürede aşılacaktır.

Köpek almadan önce yapılması gereken en önemli şey (sonuçta bir canlı alıyorsunuz) bütün ihtimalleri gözden geçirmek ve ondan sonra karar vermektir. Artık aşağı yukarı nelerle karşılaşabileceğinizi bildiğinize göre sıra ırk seçimine geliyor. Bu da oldukça mühimdir. Örneğin diğer bütün ırkların yavruları gibi minicik olan bir Danua büyüdüğü zaman sizi boyutlarıyla dehşete düşürebilir. Bu durumda ırkı seçmeden önce ırkın tüm özellikleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmalısınız. Bununla beraber seçiminizi yaparken en doğru yaklaşım moda olan ırkı değil, eviniz, siz ve yaşam stiliniz için en iyi olan köpeği seçmektir. Kimi köpek çok daha aktif ve ilgi gereksinimi duyarken kimisi de daha sakin ve çok fazla ilgi beklemez. Kimi ırk içgüdüsel olarak koruyucu ve saldırgan iken kimisi de oldukça sevecen ve herkesle iyi geçinen yapıya sahiptir. Sonuçta size ve kişiliğinize en uygun ırkı seçmek doğru olacaktır.

Diğer bir seçim ise cinsiyet tercihidir. Bu da tamamen sizin tercihiniz olmakla birlikte bilmeniz gereken dişi köpeklerin 6 ayda bir kızgınlık gösterdikleri ve kanamalarının olacağı ve istenmeyen gebeliklere karşı bu dönemlerde köpeğin kontrol altında tutulması gerektiğidir.


KÖPEK SAHİBİ OLMAK       

Karar Aşaması
Köpek sahibi olmak her şeyden önce bir sevgi işidir ve SEVGİ, EMEK ister. Köpek bakmaya karar vermeden önce köpekler hakkında bir ön bilgiye sahip olmanız gerekir. Özellikle bundan önce hiç evcil hayvan sahibi olmamış kişiler bu duruma daha da özen göstermelidir. Sahiplenilecek köpek aileye katılan yeni bir üyedir nasıl ki anne adayları gebelik süresinde doğacak yavruları ile ilgili bilgiler ediniyorlarsa, köpek sahibi olmadan öncede aynen bir anne özeni ile bu konuya eğilmek gerekir. Ne yazık ki günümüzde bilinçli sahipleri olamadığı için sağlık sorunlarıyla karşılaşan yada sokağa atılan bir çok köpek bulunmaktadır.

Köpek sahibi olmadan önce değerlendirilmesi gereken kriterler nelerdir?

• Köpeklerin yaşam süresi ortalama olarak 15 yıldır. Köpek sahiplenirken onunla 15 senenizi geçirecek olduğunuzun farkında olmalı ve gelecek 15 yılınızı buna göre planlamalısınız.

• Yaşam koşullarınızın köpek edinmeye uygun olması gereklidir. Evinizin apartman dairesi yada müstakil oluşu, aile fertlerinin sayısı ve yaşları önemli kriterlerdir. Büyük ırkların dar ortamlarda bakılması zordur. İş durumunuz köpeğinizin günlük ve rutin bakımları için zaman ayırmanıza elverişli olmalıdır.


• Köpek edinirken aile fertlerinin tümünün köpek sahibi olmayı istemesi gereklidir. Köpeğin bakımı çoğu zaman tüm gününü evde geçiren annelerin üzerine kalmaktadır bu durumda onların rızası ve köpek sevmeleri çok önemlidir.

• Sadece çocuğunuz istiyor diye köpek almak çok yanlış bir tutum olur. Çocuklar başlarda köpeğin bakımına çok hevesli olsalar da kısa zamanda bu hevesleri bitecek ve tüm bakım size kalacaktır. Köpek sahibi olacak ebeveynlerin çocuklarına köpeklerin oyuncak olmadığını öğretmeleri ve gerekli bilgileri onlarla paylaşmaları gereklidir. Son yıllarda köpeklerin çocuklara sorumluluk aşılayan dostlar olduğu kabul edilmektedir.

• Köpek bakımının gerektirdiği maddi yükümlülükler vardır. Rutin veteriner hekim kontrolleri, beslenme giderleri, aksesuar ve oyuncakların alınması ilk akla gelen giderlerdir. Bu harcamalar hakkında köpek edinmeden önce fikir sahibi olmanız ve onun için ayırmanız gereken bütçeyi aşağı yukarı belirlemeniz yararlı olacaktır.

• Araç imkanı; rutin bakımları için köpeğinizin sık sık veteriner kliniğine gitmesi gerekecektir, ülkemizde toplu taşıma araçlarına hayvan alınmadığı için kendinize ait bir arabanın olması, özellikle büyük ırk bir köpeğe sahipseniz, gidiş gelişlerde kolaylık sağlayacaktır.


Doğru Irk Seçimi

     Hepsinin görünüşü çok sevimli olsa da sahipleneceğiniz ırka sadece dış görünüşe bakarak karar vermek doğru değildir. Her köpek ırkının yüzyıllara dayanan kendine ait özellikleri vardır. Irklara göre köpeğin bakım ihtiyaçları ve sağlık gereksinimleri farklılık gösterir. Av köpeği soyundan gelen ırkların gün içinde yeterli idmanı yapıp gerekli enerjiyi harcamaları gereklidir. Soğuk iklimli ülkelerden orijin alan ırklar çok sıcağa tolere edemezler. Bunun yanında bazı ırklara has olan genetik rahatsızlıklar mevcuttur.
     Sahiplenmek istediğiniz ırka karar vermede o ırkın ideal yaşam ortamı, günlük bakım ihtiyaçları, insanlarla ve çocuklarla iletişimi, eğitime açık olup olmadığı ve karşılaşılabilinecek sağlık problemleri ile ilgili ayrıntılı bilgi edinmelisiniz. Bunların yanı sıra sizin yaşam biçiminiz de ırk seçiminde göz önüne alınması gereken en önemli kriterdir. Sahipleneceğiniz köpeğin ırkına karar verirken göz önünde bulundurmanız gereken maddelerden bazıları şunlardır;

• İş yaşantınızın yoğunluğu; köpeğinizi sabah –akşam tuvalet ihtiyacı için dolaştırmalısınız, fakat büyük ırk köpeklerin bunun dışında günlük yürüyüş ihtiyaçları vardır dolayısıyla dışarıda kalacağınız süre uzayacaktır.

• Evde küçük çocuk yada bebek oluşu; çocuklarla geçimi iyi olan ırklar üzerinde durmalısınız, ne yazık ki bazı ırklar çocuklarla geçimsiz olabilir.



KÖPEĞİNİZ NE DİYOR
     
      Köpeğiniz ile keyifli ve sorunsuz bir yaşam sürmenin temeli onunla iyi iletişim kurmaktan geçer. Köpekler kendi aralarında vücut işaretleri yoluyla iletişim kurarlar. İnsanlarla iletişim kurmada da doğaları gereği aynı metodu kullanırlar. Köpeğinizle iyi iletişim kurabilmek için bu işaretleri yorumlamayı öğrenmeniz gereklidir. Böylece öğrenmesi gereken şeyleri ona daha kolay öğretebildiğiniz gibi onun yemek yemek, dışarı çıkmak, oyun oynamak yada ilgi ve sevgi gibi istek ve ihtiyaçlarını anlayabilirsiniz.

     İlk defa köpek sahibi olanlar zamanla köpeklerinin vücut dilini anlamaya başlar. Köpekler duygularını ifade ederken çoğunlukla kuyruklarını kullanırlar. Pek çoğumuz çizgi filmlerde kuyruğunu sağa sola sallayarak yürüyen sevimli köpek kahramanları görmüşüzdür.

     Genellikle sevindikleri, herhangi bir tehdit altında olmadıkları ve mutlu oldukları zaman köpekler kuyruklarını sallarlar, ev yaşamında sahibi eve döndüğünde, yemek yiyeceği zaman yada oyun oynamak istediğinde köpeğinizin kuyruğunu salladığını görürsünüz. Bazı durumlarda ise kuyruklarını dimdik havaya kaldırıp, hareketsiz tutarlar; bu duruş o anda belki de sizin duyamadığınız fakat onun duyduğu bir sese yada kokuya konsantre olduğunda görülür. Halk arasında “kuyruğunu kıstırdı” diye tabir edilen, kuyruğunu iki bacağının arasına alması ise köpeklerin korktukları ve kendilerini güvende hissetmedikleri anlarda yaptıkları bir harekettir. Kendinden üstün olan bir köpekle karşılaştığında kuyruğunu kıstırıp kaçabilirler.

      Köpeklerin vücut dilinde yüz mimikleri çok anlam ifade eder. Onlar bizim gibi gülüp, ağlayamasalar da canları acıdığında, kızdıklarında ya da siz evden ayrıldığınız için üzüldüklerinde yüz ifadeleri değişir.

     Irklara ve bireylere göre değişse de köpekler bir şeye kızdıklarında yada tehdit altında hissettiklerinde öncelikle karşısındakini hırlayarak, havlayarak ya da ön dişlerini göstererek uyarmaya yada korkutmaya çalışırlar.

      Köpeklerle iç içe olduğunuz zaman dilimi büyüdükçe onların dilinden daha iyi anlar hale gelirsiniz. Unutmayın ki iyi iletişim iyi ilişkiler yaratır, zamanla sizin ve küçük dostunuzun arasında bir iletişim dili oluşacaktır. Köpeğinizi eğitirken o da sizin sözlerinizden, duruş ve hareketlerinizden ve hatta göz temasınızdan ondan ne istediğinizi anlar hale gelecektir.


KÖPEKLERDE AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI

 "Köpeklerin ağız ve diş sağlıklarının korunması ile ilgili bilinmesi gerekenler"

Vahşi hayattan geldiklerini düşünerek evde beslediğimiz köpeklerin diş bakımına gerek duymadığını düşünürüz. Yedikleri mamalar ile dişleri temizlenir yada kemik bile kırabildiklerine göre çok sağlam dişleri var düşüncesi yerleşmiştir kafamıza. Fakat bir gün ağzından inanılmaz kokular geldiği için burun buruna durmaktan kaçındığımızda ve ta ki veteriner hekimimiz muayene sonrasında diş taşı hatta dişinde çürük olduğunu söylediğinde onlarında aynen bizim gibi zarar görebilen dişleri olduğunu anlarız.

     Birçok köpek sahibinin çoğu zaman göz ardı ettiği fakat insanlarda olduğu kadar köpeklerde de hayati öneme sahip olan ağız ve diş sağlığı hakkında hekimliğimiz adına en çok rastladığımız sorunları kısaca sizlerle paylaşacağız. Amacımız sizleri bu konu hakkında biraz daha bilinçlendirmek ve belki de aklınızda mevcut olan sorulara cevap sunabilmek olacak.

Kısaca KÖPEK AĞZININ ANATOMİSİ
    Köpeklerde dört tip diş bulunmaktadır; Kesiciler (İnsiziv), Köpek dişleri (Kanin) , Premolar ve Molar dişler. Alt ve üst çenenin önünde 6 adet kesici diş bulunur ve kesici dişlerin bitiminde kanin dişler yer alır. Çene kapandığında alt kanin dişler üst çenedeki 3. kesici diş ile kanin dişin aralığına oturur. Kanin dişlerden sonra arkaya doğru Premolar ve daha geride Molar dişler yer alır. Premolar ve molar dişler öğütücü dişlerdir. Olgun bir köpeğin diş sayısı 42 olmalıdır.


     Dişler alt ve üst çene kemiğinde alveoller yuva denen boşluklara oturur. Alt ve üst çenede alveoler çıkıntıları kaplayıp dişin kendisini çevreleyen diş etine GİNGİVA, dişin bağlayıcı dokusuna da PERİODONTAL DOKU denir. Bu doku dişi alveolar kemiğe bağlayan kollajen iplikler olan Periodontal Ligament, Gingiva, Sement (Diş kökünü örten damarsız kemik benzeri doku) ve Alveolar Kemik' ten oluşur.


EN SIK RASTLANILAN

DENTAL PROBLEMLER

     Köpeklerde en sık rastlanılan dental problemlerin başında dişlerde Plak ve Tartar Oluşumu gelir.

PLAK ; bakteri, tükürük, yemek artıkları ve dökülmüş epitelyal hücrelerden meydana gelen ve dişi kaplayan ince film tabakadır. Yemek sonrası plak oluşumu her hayvanda görülür.

 

displagi.jpg     Çeşitli nedenlerle diş üzerindeki plak oluşumu temizlenemezse bu tabaka zamanla kalınlaşarak sertleşir, diş üzerinde oluşan bu sert kitleye TARTAR adı verilir.

     Dişler üzerinde plak birikimi zamanla gingivanın yangılanmasına, diş sınırında kırmızı renk alıp şişmesine yol açar ve GİNGIVİTİS oluşmuş olur. Gingivitis hafif, orta ve şiddetli olarak seyreder.

Hafif olgularda diş eti kırmızı renkte ve şişkindir, diş üzerinde plak oluşumu görülür. Tedavi ile bu durum kısa zamanda normale dönebilir.

Orta derece gingivitiste ise kızarıklık ve şişlik tüm gingivaya yayılmaya başlar, ağız ağrılıdır ve kötü ağız kokusu hissedilebilir hal alır. Profesyonel tedavi ve evde ağız bakımı bu durumun geri dönülmez bir hal almasını engelleyebilir.

distasi.jpgŞiddetli Gingivistislerde gingiva kiraz kırmızısı renk almış ve kanamalıdır. Diş eti yangı ve tartar oluşumu nedeniyle yıkıma uğramaya başlar. Oldukça önemli olan bu safhada tedavi yapılmaz yada tedavi için geç kalınırsa periodontal hastalığın başlaması kaçınılmaz olur.


     Periodontal hastalık dişin destek dokularının ( gingiva, sement, periodontal ligament ve alveoler kemik) yangısıdır.Gingivitis ile karşılaştırıldığında, periodontitis kemik kaybını içerir. Periodontal hastalık oluşumu şu şekilde olur; diş üzerindeki plağın gün geçtikçe kalınlaşması sonucu altta kalan bakteriler oksijensiz kalır ve üreyerek doku ve kemik kaybına yol açan maddeler (endotoksin) açığa çıkarırlar.

     Periodontitis her yaşta görülebileceği gibi %80 oranında 3 yaş üzerindeki köpeklerde görülür. Periodontitis' in de gingivitiste olduğu gibi farklı safhaları vardır. Zamanla diş etlerinden köke doğru derin cepler açılmaya başlar ve enfeksiyon diş kökünü de etkisi altına alarak diş çürükleri ve kayıplarına yol açar.

Alttaki şekillerden bu hastalığın nelere yol açabileceğini çok net bir şekilde görebilirsiniz. Bunlar ileri safhadaki periodontal hastalık vakalarıdır.

     Periodontitis profesyonel olarak ele alınmalıdır. Erken teşhis ve tedavi kaliteli yaşamın anahtarı ve çoğu zaman da hayat kurtarıcı bir uygulamadır.

Dental Problem olarak karşımıza en sık çıkan diğer olguları ise şöyle sıralayabiliriz :
• Diş Kırıkları
• Diş Çürükleri
• Diş Apseleri
• Fazla sayıda Diş
• Tümrler
• Ordotontik Bozukluklar

     Bunlar içerisinde Ordotondik bozukluklar bazı köpek ırklarına özgü olarak ortaya çıkması açısından önemli bir yere sahiptir. Bazı ırklarda ırk özelliği olarak diş dizilimlerinde normale göre farklılık gözlenir ve yine bazı ırklar kafa şekilleri dolayısı ile farklı çene kapanışına sahiptirler (örn;Boxer). Dişlerde üst üste oturma bozukluğu (Maloklüzyon) gibi sorunlar varsa bu durum mutlaka bir veteriner hekim tarafından incelenmelidir. Bazen köpek kalıcı dişi çıkmasına rağmen süt dişini kaybetmemiş olabilir bu durumda süt dişi çekilmelidir.


DENTAL PROBLEMLERİN BELİRTİLERİ

     Köpeğinizin dental bir problemi olup olmadığını anlamak için her şeyden önce rutin olarak ağzını ve dişlerini kontrol etmeniz gerekir. Size bir problem olduğunu düşündürmesi gereken olguların başında kötü ağız kokusu (Halitosis) gelir. Kızarmış diş etleri, diş üzerinde sarı-kahverengi kitleler, ağızdan akan pembe renkli salgı, durumun ilerlediğini gösterir. Zamanla köpeğiniz acı ve ağrıdan yemek yiyememeye başlar, sert yiyecekleri yemekten çekinir yada onun devamlı olarak tek taraflı çiğneme yaptığını fark edebilirsiniz. İleri derecede ağrı duyan hayvanlar ağızlarını açmaktan kaçınır ve hassas bölgeye el değdirmezler. Zamanla gıda alımında azalma olan köpeğin genel durumu bozulmaya başlar, durgunlaşır ve aktivitesinde azalma meydana gelir.

     Eğer bu belirtileri değerlendirip veteriner hekiminize baş vurmakta gecikirseniz ne yazık ki bir gün daha büyük sağlık problemleri ile köpeğinizi baş başa bırakmış olursunuz. Kan dolaşımına geçmeyi başaran bakteriler Kalp, Böbrekler, Karaciğer ve Eklemlerde bozukluk ve hastalık oluşumuna neden olurlar. Hayati öneme sahip bu organlara kadar ulaşıp, sorunlara yol açtığından Ağız ve Diş Sağlığı sizler tarafından göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur.

     Her ırk ve cinsiyetten köpek dental probleme sahip olabilir. Poodle, YorkShire Terrier gibi bazı ırklar dental sorunlara daha yatkındır. Genellikle orta yaşlı ve yaşlı köpeklerde görülmesine rağmen genç yaşlarda da problemlere rastlanabilir.

" Unutmayın ki dental sorunlar köpeğinizin yaşam kalitesini düşürür ! "

DENTAL HASTALIKLARDA TEŞHİS ve TEDAVİ

cavitron.jpg
     Hekimliğimiz açısından dental problemlerin teşhisinde rutin muayenelerin oldukça önemli bir yeri vardır. Diş plakları,tartar ve gingivitis muayene esnasında gözle rahatça teşhis edilebilir. Fakat Periodontitis, diş çürükleri, diş apseleri gibi daha komplike durumlarda köpeğin sedasyon yada çoğu zaman anestezi altına alınarak ağız ve diş muayenesi yapılmalıdır. Bu tip vakalarda anestezideki hastanın hem hastalığı teşhis edilir hem de teşhis sonrası tedavisi yapılır.

     Dişte oluşan plaklar dişlerin fırçalanması ile giderilebilir, fakat tartar oluşumu profesyonel olarak özel aletler ile temizlenmelidir. Bu amaçla hekimliğimizde CAVİTRON adı verilen cihazlar kullanılmaktadır. Bu cihazlar yüksek frekanslı ultrasonik titreşimler oluşturarak diş minesini en az zararı vererek diş taşlarını parçalamaktadır. Diş taşlarının direk el yada el aleti kullanarak temizlenmeye çalışması oldukça hassas olan diş minesinin zedelenmesine ve ileride başka problemlerin çıkmasına neden olur. Zaten bu şekilde diş etinin altında kalan plak ve tartarlar temizlenemez ve bakteriler varlığını sürdürür. Mekanik diş taşı temizliğini dişlerin cilalanması izler. Dişteki tartarların temizlenmesinden sonra daha net şekilde açığa çıkan diş eti özel el problarıyla muayene edilerek cep oluşumları olup olmadığı, oluşmuşsa derinliği tespit edilir. Periodontitis ve şiddetli gingivitis olgularında hekim tarafından seçilen antibiyotikler kullanılmalıdır. Mekanik temizlime sonrasında ağız ve dişlerin temiz kalmasını sağlamak çok önemlidir. Bu amaçla antiseptik ajanlar içeren çeşitli ürünler kullanılır (sprey yada jeller). Bu antiseptiklerin başında Klorheksidin gelir.


     Hekiminizin kliniğinde yaptığı uygulamalar sonrasında tedavinin en önemli kısmı başlar; EVDE BAKIM.


EVDE DENTAL BAKIM

     Köpeğinizin dental problem yaşamaması ve sağlıklı dişlere sahip olması için haftada en az bir kez dişlerini fırçalamalısınız. Peki bunu nasıl yapacaksınız;

1. Köpekler için özel hazırlanmış diş fırçalarını kullanmanızı öneririz. Bunlar genellikle uzun saplıdır ve baş kısmı özel açıya sahiptir ayrıca kılları ekstra yumuşaktır.

2. Tabi ki gerekli olan ikinci şey diş macunu. KÖPEĞİNİZİN DİŞLERİNİ FIRÇALAMAK İÇİN İNSAN DİŞ MACUNU KULLANMAMALISINIZ. İnsanlar için hazırlanan macunlarda mevcut olan Florid köpeğinizin mide problemi yaşamasına hatta zehirlenmesine neden olur. Bu tip macunlar ağızdan suyla tükürülür ama köpeğiniz tükürerek bunu ağzından uzaklaştıramaz ve yutar. Bu nedenle hayvanlar için üretilen özel diş macunlarından edinmeniz gereklidir.


3. Fırçalama işleminden önce köpeğinizin yanağını elinizle kaldırıp öncelikle parmağınıza sürdüğünüz diş macununu ona tattırabilirsiniz, parmakla yaptığınız dairesel hareketlere diş fırçasıyla yavaşça diş etini zedelemeden devam edebilirsiniz. Hızlı ve güç gerektiren uygulamalardan kaçınmalısınız.


4. Köpeğinizin bu uygulamalara karşı koymaması için dişlerini fırçalamaya yavruyken başlamanız yararlı olur. Böylece bu işleme alışacak ve size zorluk çıkarmayacaktır.

      Evde dikkat etmeniz gereken bir şeyde köpeğinizin dişlerine zarar verecek, diş etine batacak maddelerden uzak durmasıdır. Sert ve sivri cisimler oynaması için uygun değildir.

     Son olarak, köpeğinizin beslenmesinde kuru mama kullanmanız diş plaklarının oluşumunu belli bir seviyede tutmada yararlı olur. Mama tanelerinin diş ile temas bölgesinde plaklar temizlenir bu amaçla hazırlanmış özel kuru mamalar piyasada bulunmaktadır.Unutmayın ki sürekli olarak tek yönlü beslenen ve yumuşak mamalar yiyen köpekler diş problemlerine çok yatkın olacaktır.


     Köpeğinizin ağız ve diş sağlığını korumak istiyorsanız her şeyden önce bilinçli birer hayvan sahibi olmanız gerekli. Köpeğinizin taşıdığı olumsuz belirtileri fark ettiğinizde mutlaka veteriner hekiminize baş vurun.



• Bazı ırkların “guard” yani koruyuculuk yapma özellikleri vardır, bu tip ırkların eğitim almaları gerekir.


• Küçük ırklar sevindikleri yada heyecanlandıklarında havlamaya meyillidir. Bu durum özelikle apartman dairesinde yaşayan aileler için sıkıntı yaratmaktadır.

"Seçeceğiniz ırk ne olursa olsun unutmayın ki her köpeğe bakmak ZAMAN, SABIR ve EMEK ister."


Küçük Dostunuz İle İlk 24 Saat


     Yavru köpeğinizle geçireceğiniz ilk 24 saat boyunca bazı zorluklarla karşılaşabilirsiniz. Yaşam ortamından ayrılıp yeni bir ortama girecek olan yavru ilk gün adaptasyon sorunları yaşayabilir.

     Annesinden, kardeşlerinden yada bakıcısından ayrılan küçük yavrunun yeni yaşam ortamına ve yeni sahiplerine alışması biraz zaman alacaktır. Sizinle geçireceği ilk günde sessiz, sakin ve durgun bir tavır sergileyebilir.

     Beraber olduğunuz ilk 24 saat içinde küçük dostunuzla yapmanız gereken ilk ziyaret Veteriner Hekim ziyaretidir. Veteriner hekiminiz yavrunun genel muayenesini yaparak, sağlık durumu hakkında sizi bilgilendirecek ve edindiği bilgiler ışığında yavrunuz için ilk aşılama programı belirleyecektir. Ayrıca veteriner hekiminizden yavru köpek beslenmesi hakkında doğru ve detaylı bilgileri alabilirsiniz, unutmayın ki büyüme çağındaki köpeklerin kas ve kemik gelişiminde beslenmenin rolü büyüktür.
     Eğer yavru köpeğinizi aracınızla yeni evine götürecekseniz ilk defa araca binecek olan yavrunun midesi bulanabilir ve istifra edebilir, araba yolculuğuna alışana kadar bu durum devam edecektir. Yavrunuzu yeni ortamına götürmeden önce ortamda gerekli olan değişimleri yapmalısınız. Yavru köpeğinizin belli konularda eğitimi ilk günden başlayacaktır. Ev içerisinde uyması gereken kuralları ilk günden belirlemeli ve köpeğinizi bunlara göre yönlendirmelisiniz.
     Annesinin yanından ayrılan yavrular ilk gece anne sıcaklığını arayacaktır bu nedenler yavrunun yattığı yere, üzerini bir havluyla kaplayacak şekilde sıcak su dolu bir termafor yada suyu akıtmayacak bir şişe koyabilirsiniz. Annesinin kalp sesini taklit etmesi açısından da “tik tak” sesi çıkartan bir saat kullanabilirsiniz.
 

Dişi köpekleri kısırlaştırmak gerekir mi?

Köpek sahiplenmek ve onun tüm gereksinimleriyle ilgilenmek büyük bir sorumluluktur, hatta bazen hayatın doğal akışı içerisinde büyük fedakarlıklar gerektireceğinden ağır bir görevde olabilir. Bu nedenle çoğu hayvan sahipleri köpeğindeki muhtemel bir gebelik sonucunda doğacak yavru ya da yavruların sorumluluklarını almak istemediklerinden bu yönde tedbirler alınması için arayış içerisine girerler.

Kısırlaştırma, köpek populasyonunun kontrolünde en etkili ve masrafı az olan bir yöntem olarak kabul edilmektedir.

Kısırlaştırılan köpeklerin üreyemeyeceği ve dolayısıyla doğacak olan yavrulara bakım, beslenme, yer bulma gibi sorunlarla karşılaşılmayacağı gerçeğinden yolaçıkan birçok hayvansever köpeklerin koruma altına alınmadıkları sürece bunların kısırlaştırılması gerektiği konusundaki yasaları destekledikleri halde buna karşılık bazı hayvanseverlerde kısırlaştırılan köpeklerin üreme kapasitelerinin ve doğal çiftleşme arzularının tamamıyla ortadan kalktığı gerekçesiyle bu uygulamayı hayvan haklarına tecavüz olarak algılamaktadırlar.

Köpekler duygusal yönden insanlardan tamamıyla farklıdırlar. Çünkü doğum yapmış köpekler yavrularına uzun yıllar bakmak, eğitim vermek zorunda değildirler ve onlardan doğacak yavrulara hasret duymazlar. Sadece doğanın vermiş olduğu yetenekle türlerini devam ettirmek amacıyla ürerler. Kısırlaştırıldıktan sonra köpeklerin ağır duygusal bir çöküntü yaşadıkları konusunda da henüz bir kanıt yoktur.

Sahipsiz köpeklerin çoğalması tüm dünya ülkelerinde karşılaşılan bir problemdir. Bunların denetim altına alınması ve kısırlaştırılmasının gerekli olduğu düşüncesinin birçok haklı yönleri vardır. Özellikle bu köpekler sahiplendirilirken kısırlaştırılmış olmaları çoğu hayvansever tarafından tercih edilmektedir.

Kısırlaştırma (=ovario-histerektomi), genel anestezi altına alınmış bir dişi köpeğin karın boşluğuna girilerek genital organlarından uterus ve ovaryumların cerrahi bir yöntemle alınması şeklinde yapılan bir operasyondur.

Bu operasyon dişi köpeklerde belirli avantaj ve dezavantajları da beraberinde getirmektedir.
Kısırlaştırmanın Avantajları:

Östrüse bağlı problemleri önler: Hayvan sahipleri tarafından hoş karşılanmayan siklus kanaması, sık idrar yapma nedeniyle köpeğin evi kirletmesi, masturbasyon yapması, bu dönemde iştahsız ve daha sinirli olmaları, evden kaçma çabaları, kızgınlıktaki dişi köpeği yürütürken erkek köpeklerin arzu edilmeyen aşırı ilgisini ortadan kaldırır, aynı zamanda bu esnada oluşabilecek trafik kazalarını azaltır.

Planlanmamış gebelikleri önler: Kısırlaştırma sayesinde başıboş köpek populasyonundaki artış, doğacak yavruların bakım, beslenme, onlara yer bulma ve bu işler için yapılan harcamaları ortadan kaldırır. Ayrıca gebelik ve doğum esnasında ortaya çıkabilecek komplikasyonları önler.

Pyometra ve diğer bazı jinekolojik hastalıkları önler: Kısırlaştırılmayan dişi köpekler hayatlarında bazı sağlık riskleri taşırlar. Örneğin ovaryum kist ve tümörleri, prolapsus vagina ve uteri, veneral tümör, kronik endometritis keza pyometra v.s gibi jinekolojik sorunlardır. Köpekler ilerleyen yaşlarında pyometraya daha çok duyarlı hale gelirler. Bu durum öncelikle hormonal bozukluklar daha sonra enfeksiyöz etkenlerle ilişkili olduğundan antibiyotik ve benzeri ilaçlar problemi çözmeye yetmemektedir. Genellikle hayat kurtarıcı yegane müdahale operasyondur. Ancak sağlıklı bir dişiyi operasyona almak, toksemili yaşlı, hasta bir köpeği operasyona almaktan çok daha güvenceli olacağından yavru alınması düşünülmeyen köpekleri erken yaşta kısırlaştırmak suretiyle bu problemlerin oluşmasını önlemek mümkündür.

Hayali gebeliği önler: Gebe olmayan köpeklerde fizyolojik olarak her östrüsten sonra prolaktin hormonuna bağlı olarak gelişen bir sorundur. Hayali gebelik köpekte bir stres yaratarak sahibinede önemli ölçüde rahatsızlık verir. Hayali gebelik geçiren bir köpekte iştah ve kilo artışı, karnın büyümesi, huzursuzluk, sinirlilik, karanlık yerlere saklanma, analık davranışları, yuva hazırlama, memelerin gelişmesi ve süt sekresyonu şeklinde belirtiler görülür. Tekrarlanan hayali gebelikler meme enfeksiyonları ve meme tümörlerine rastlama sıklığında artışa da neden olmaktadır. Hayali gebelik gösteren köpeklerin sağaltımında kullanılan hormon preparatları pyometra şekillenmesine yardımcı olabilir. Bu nedenle böyle köpeklerin kısırlaştırılma- sı ile sorun ortadan kalkar.

Meme tümörlerinin oluşumunu azaltır: Meme tümörleri bütün yaşlı dişilerde oldukça yaygındır. Her çiftleşme sezonunda hayali gebelik geçiren ve memelerinde süt üreten dişilerde giderek meme tümörü riski daha da artar. İlk östrüsten önce (pubertas öncesi) kısırlaştırılan dişi köpeklerde meme tümörlerine daha az rastlandığı bildirilmiştir (1).

Hormonal nedenlere bağlı davranış bozukluklarını giderir: Köpeğin saldırganlığının, kesin olarak sahibinin veya eğiticisinin denetimi altında bulunması gerekir. Ancak bazı köpekler ne denli iyi eğitilmiş olursa olsun sahiplerine karşı sinirli ve saldırgan davranışlar gösterebilir. Bu durumun giderilmesine yardımcı olmak amacıyla köpeklerin kısırlaştırılması önerilmekte ve kısırlaştırılan köpekler daha iyi huylu ve eğitim almaya istekli olmaktadırlar (3).
Kısırlaştırmanın Dezavantajları:

Seksüel siklusun geriye dönüşümsüz olarak yitirilmesi: Kısırlaştırma sırasında uterus ve ovaryumlar total olarak alındığı için dişi fertilitesini yitirmektedir. Bu nedenle kısırlaştırma yöntemi hayvan sahiplerine, geriye dönüşümü olmayan, kalıcı bir yöntem  olarak tanıtılmalıdır.

Kilo artışı: Kısırlaştırmadan kaçınmanın en yaygın nedeni operasyon sonrası köpeğin kilo alacağı kaygısıdır. Kısırlaştırıldıktan sonra köpeğin yedirilen yemeklerden daha fazla faydalanacağı gerçeği doğrudur. Ancak genç ve yaşlı köpeklerin kısırlaştırılmasından sonra meydana gelen kilo artışının farklı olduğu ve yaşlı köpeklerin bu operasyondan sonra genç köpeklere göre daha fazla kilo aldıkları bildirilmektedir. Bu farklılığın nedeni yaşlı köpeklerin enerji tüketimleri az olup ancak enerjiden zengin gıdalarla beslenmeleri sonucu enerji fazlası vücutta yağların çoğalmasına buda şişmanlamaya neden olmaktadır. Bu nedenle kısırlaştırma operas- yonunu takiben köpekler aralıklarla tartılmalı, bol sebzeli gıdalarla beslenmeli ve sportif faaliyetler yaptırılması ile ideal kiloda tutulabilirler.

İdrarı tutamama (=üriner incontinens): Kısırlaştırma sonrası köpekte enfeksiyöz ve nörolojik bir sorun olmadığı halde uykuda veya uykunun dışında iken idrarını kaçırma sorununa sıkça rastlanılmaktadır. Bunun nedeni ovario-histerektomi sonrası gelişen üretral sfinkterik yetmezliktir. İsviçrede yapılmış bir çalışmada 412 adet kısırlaştırılmış köpekten 83 (%20.1) ünde operasyon sonrası idrar kaçırma sorunu ortaya çıkmış ve bu olguların %74.7 si kısırlaştırmadan sonra ilk 3 yıl içerisinde şekillenmiştir. Üriner inkontinens e 20 kg ın altındaki köpeklerde rastlama oranı %9.3 ve 20 kg ın üzerindeki köpeklerde ise %30.9 olarak belirlenmiştir. Ayrıca kısırlaştırılan köpek ırkları içerisinde ençok boxer (%65.0) lerde bu sorunla karşılaşılmıştır. Bu tip olguların ilaçlarla tedavisinden yüksek oranda başarılı sonuçlar alınmaktadır (2).

Deri ve kıllarda değişiklik: Köpeklerde doğal olarak ilkbahar ve sonbahar aylarında olmak üzere yılda iki kez kıl ve tüyler kendiliğinden dökülür. Kısırlaştırılan köpeklerden özellikle uzun tüylü ırklarda (örneğin; cocker, collie v.s) östrojenik hormon yetersizliğine bağlı olarak deride kuruma, pullanma ve kahverengi lekeler şekillenebilir. Aynı zamanda boyun, kulaklar, perineum, kuyruk ve ekstremite bölgelerindeki kıllarda incelme, kolay kırılma, renklerinde açılma, kıl dökülmesi ve tüylerin uzamasında yavaşlama gibi belirtiler görülebilir. Böyle olguların sağaltımında kısa süre etkili ve düşük dozlarda östrojen preparatları kullanılır. Vit.A, Vit.B kompleks, çinko, kükürt uygulamaları da faydalıdır.

Bu bölümün sonucunda diyebiliriz ki, kısırlaştırma köpeklerin aşırı populasyon artışının kontrol altına alınmasına yardımcı olur, sokak köpeklerinin sahiplendirilme şansını artırır.

Doç.Dr.İsmail KIRŞAN Arş.Gör.Dr.Kazım Güvenç
Kaynak : veterinerhekim.net





Evcil Hayvanlarla ilgili bilgilerinizi bizle paylaşın yayınlayalım  
[email protected]