TÜRK LIONLARI KOREDE TÜRKİYEYİ TEMSİL ETTİ

TÜRK LIONLARI, KORE’NİN BUSAN KENTİNDE DÜZENLENEN “ 95. ULUSLARARASI LIONS KONVANSİYONU”’NDA ÜLKEMİZİ TEMSİL ETTİLER.

TÜRK LIONLARI KOREDE TÜRKİYEYİ TEMSİL ETTİ
Lions Kulüpleri 95. Uluslararası Lions Konvansiyonu, 22-26 Haziran 2012 tarihleri arasında, Güney Kore Cumhuriyeti’nin Busan kentinde yapıldı.

FOTO GALERİSİ İÇİN TIKLA

55.272 Dünya Lionunun katılımı ile bir rekor kırılan 95. Uluslararası Konvansiyonuna  katılan Kadıköy Belediyesi Gönüllü Eğitim ve Danışma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi, Kültür Sanat Sorumlusu Lion Nesibe Müsevitoğlu’nun verdiği bilgilere göre, Türkiye’deki 6 yönetim çevresinden 120 Lion Konvansiyona katılmak üzere 20 Haziran günü Kore’ye gitti.

Konvansiyon’un öncesi ve sonrasında düzenlenen gezi programı ile Çin’i de kapsayan on beş günlük seyahat yapan Türk Lionlarının ilk durağı Güney Kore’nin 18 milyon nüfuslu başkenti Seul olmuş. % 70’Lik nem ile 35 derece hissettiren hava sıcaklığı ve Türk GSM şebekelerinin Kore ile uyumsuzluğu nedeni ile cep telefonlarının çalışmaması gezideki tek olumsuzluk imiş. Korelilerin Türklere karşı sıcak ilgisi ve değişik bir kültürü görmek bu sorunları unutturmuş.

Seul’deki gezilerine şehri ikiye bölen Hangang nehri üzerine kurulmuş Cheonggyecheon Şelalesi ile başlayan grup, kaldıkları üç gün süresince Myondong Caddesi, Joseon Hanedanlığı tarafından yaptırılan Gyeongbokgung Sarayı, Seul Kulesi ve Seul Müzesi ile Insadong Caddesini gibi mekanları da gezip görmüşler. Yerel restoranlarda Türk damak tadına yabancı yemeklere alışmaya çalışmışlar.

Üç günlük Seul gezisinden sonra Busan’a giden Türk ekibi, 50.000 civarındaki dünya Lionu ile birlikte parad alanında yerlerini almışlar, onları kendilerinden önce gelen Lions kafilesi Türk bayrakları ile karşılamış. Parad alanı değişik ülkelerden gelen Lionlar ile renkli görüntülere sahne olmuş.

Konvansiyon hakkında bilgi veren Türkiye MD Kültür Sanat Sorumlusu ve 118 Y’nin Kesim Başkanı Ln. Nesibe Müsevitoğlu;
“En önde Türk bayrağımız ve Geçen Dönem Uluslararası Direktörleri(Ln. Prof. Dr. Hayri Ülgen, Ln. Nesim Levi) Uluslararası Direktör adayı Ln. Oya Sebük, Geçen Dönem Konsey Başkanı Ln. Yaşar Ateşoğlu ve dönem Konsey Başkanı Ln. Nejdet Akman ile Genel yönetmenler (Ln. Tanju Alp, Ln. Erdem Baylan, Ln. Canan Dündar, Ln. Mehmet Yavaş, Ln. Hamza Kurtay ve Ln. Ercüment Yüceler)  en önde olmak üzere 120 Lion 7 kilometrelik caddeyi birlikte yürüdük Ellerindeki Türk Bayraklarını Korelilere veren Türk Lionları ile resim çektirmek için Koreliler yarıştılar. Korelilerin Türklere olan sempatisine bu sırada bir defa daha tanık olduk. Yol boyunca Türk Grubumuz yürürken, Korelilerin defalarca yüksek sesle “Türkiye” diye seslenişlerine, bizlerin “Kore” diye karşılık vermesi görülecek şeydi. Bu yılın Türk-Kore dostluk yılı olmasının da belki bir etkisi vardı. Ancak konuştuğumuz Koreliler, siz Kore için savaştınız, Türkler bizim “Brother” kardeşimizsiniz diyorlardı. Yol boyu marşlar söyleyerek, Uluslararası Başkanın da yer aldığı protokolün önünden geçip paradı tamamladık. Ardından Nurimamru Apec House’a giderek, Busan’a gelen herkesin mutlaka uğradığı, Busan Gwangahn Köprüsü’nün de görüldüğü bu yerde grup olarak anı fotoğrafı çektirdik.” Dedi.

Uluslararası Konvansiyon 24 Haziran Pazar günü görkemli bir törenle, BEXCO Konvansiyon Merkezi’ndeki büyük salonda açıldığını söyleyen Müsevitoğlu; 

“-Uluslararası Lions Başkanı Koreli IP. Dr. Tam ve Busan Belediye Başkanı ile Dünya Sağlık Teşkilatı Genel Müdürü Dr. Margaret Chan’ın konuşmalarının ardından, çeşitli gösteriler ve konserler verildi. Lions 2011-2012 Hizmetlerinin ve hedeflerinin anlatıldığı açılış, ülke bayraklarının geçişi “Flag Ceremony” ile sona erdi. Pazartesi günü programın başında, elektronik keman, violonsel ve flüt’den oluşan “VIOLET” kız orkestrası modern müzik parçalarından oluşan bir konser verdi. “I Believe” Hizmet Ödülleri’ne geldiğinde hepimiz heyecan içindeydik.  İzmir’den 118-R Yönetim Çevresi bu dalda mansiyon alırken, En İyi Gençlik Hizmeti Programı (Best Connection to Youth Program)  dalında, İstanbul 118-Y Altıyol Lions Kulübü, “Gençlere Odaklan” projesi ile birinci oldu. Altıyol Kulüp Başkanı Tuğsal Gürtuna ile Seçilmiş Genel Yönetmenimiz Ercüment Yüceler Birincilik Ödülü’nü birlikte aldılar.   Oturumun ardından Konvansiyon Merkezine geçtik ve diğer ülke Lionları ile pin değişimi yaptık.
Öğleden sonra ise tüm delegasyon Birleşmiş Milletler Kore Anıt Mezarlığı’nı ziyaret ettik. Tören Salonunda Kore Savaşı ile ilgili dokümanter bir film izledik. Kore savaşında kaybettiğimiz şehitlerin yattığı mezarları gördük. Resmi bir ziyaret için Busan’da bulunan, İstanbul Vali Yardımcımız Kazım Tekin’in ziyareti nedeniyle, şehitlikte düzenlenen törene katıldık. Hep birlikte istiklal marşımızı söyleyip, şehitliğe çelenk koyduk. Şehitlik son derece bakımlı ve her zaman korunan çim zemin ve Kaizuka cinsi çam ağaçlarıyla kaplıydı. Toplam 11 ülkeden 2.300 asker bu şehitlikte yatıyormuş. İngilizlerden (885) sonra en fazla mezar sayısı bizim askerlerimize (462) ait. Şehitliğin girişinde oldukça gösterişli bir kapı var. Ayrıca çıkarken düşüncelerinizi yazabileceğiniz bir ziyaretçi defteri de mevcuttu.  Şehitliğin müze kısmında Türk askerleri ile ilgili birçok fotoğraf, Türkiye’den gelen değişik şiltler, mezarların başında "Pusan'da Yatıyorum" adlı şiir, Türkiye’den gelen bayrak ve bir avuç memleket toprağı içimi acıttı. 9.000 Kilometre uzağa gelip,  ne için savaşmış bizim askerlerimiz? Nato'ya katılmanın bedelini, Kore savaşında yaşamını yitiren yaklaşık 751 şehidimiz ve 175 kayıp askerimiz vermiş.

26 Haziran Salı günü 07:30-10:30 arası oylama vardı. Biz de delege olarak oyumuzu kullandık. Kapanış Oturumu “China Disabled People’s Performing Art Troupe” Çin Engelliler Sanat Grubu’nun harika show’u ile başladı. Görme özürlülerden oluşan orkestranın ve tamamı duyma özürlü dans grubunun gösterisi görmeye değerdi. Akşam ise, Genel Yönetmenlerimiz ile birlikte Uluslararası Görevlilerin Lotte Otel’de verdiği davete katıldık.

Kaldığımız süre içinde Busan’ı keşfetmeyi de ihmal etmedik. Yongdusan ve Busan Parkı, Nampodong Alışveriş alanı, Busan Akvaryumu, Centum Alışveriş Merkezi gibi yerleri gezdik. En enteresan yerlerden biri Jagalchi Balık Pazarı idi benim için. Tanımadığım birçok deniz ürününü burada gördüm. Özellikle yerel kıyafetler içinde satıcı kadınlar hepimizin ilgisini çekti. Pazar yeri kapandığında hiç kötü bir koku duymadık. Kadınlar geç saatlere kadar temizlik yapıyorlardı. Busan'ın simgelerinden biri de geceleri ışıl ışıl olan Gwangahn köprüsü idi. Bizim Boğaz köprüsünü andırıyor ama çok daha küçüğü. Pasifik Okyanusu kıyısındaki Taejongdae adlı turistik bölgeden açık havada Japon adalarını çıplak gözle görmek mümkün. Daha rahat izleyebilmek için çeşitli dürbünler de belli ücret karşılığı kullanılabiliyor. Haeundae sahili de görülmeye değer bir yerdi. Orada bulunan Busan Akvaryumunu gezdik. Özellikle o kocaman su kaplumbağası hepimizin ilgisini çekti. Gece sahilde bir kafede oturup açık canlı müzik yapanları dinledik.” Şeklinde sürdürdü.

Türk Lionları 26 Haziranda Pekin’e gitmek üzere Busan’dan ayrılarak, 2 Saat 30 dakikalık bir uçuştan sonra, 1.5 milyarlık nüfusu ile dünyanın en büyük ülkesi Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti 18 milyon nüfuslu Pekin’e gitmişler.

Çin’e on iki yılda 5 defa gittiğini ve bu kültürün kendisine yabancı olmadığını ifade eden Müsevitoğlu;
“- 2000 Yılında Çin’de İç Moğolistan’ın Hohhot Şehrindeki Müzik ve Dans Festivaline bir grup götürmüştüm. Pekin’i de ilk defa o zaman görmüştüm. O dönem Çin’de İngilizce bilen insan çok azdı. Sokak afişlerinde İngilizce tanımlar yok gibiydi. Şimdilerde ise 6 yaşından itibaren İngilizce 2. dil olarak okullarda okutuluyormuş. En son da 2010’da Moğolistan yine Hohhot Şehrindeki Masa Tenisi Dünya Şampiyonasına katılmak için gittim. Oradan da Shangai, Sehenzen, Pekin gibi birçok Çin şehrini gezdik. Bu gezimde on yıl içinde Çin’deki büyük gelişmeye tanık oldum.

Çin’de polislerde silah olmaması, daha doğrusu çok fazla polis olmaması dikkatimi hep çekmiştir. Sebebini rehberimiz açıkladı. Sivil polis ve güvenlik kameraları suçluları tespit ettiği gibi, ihbar sistemi çok yaygınmış. İhbar edene ödül verildiği için, herkes birbirinden çekinmekte, bu nedenle suça eğilim azmış. Ayrıca Çin’de Twitter, Facebook gibi bir çok sosyal paylaşım sitesi yasakmış.

Nüfusun çok artması sebebi ile aile planlaması uygulanıyor. Bir çocuktan fazla doğum yasakmış. Her üç ayda bir kadınlar muayene edilerek, hamileliklerini tespit etmeye çalışıyorlarmış. Eğer hamile olduğu anlaşılırsa, bebek kaç aylık olursa olsun, kürtaj ile alınıyormuş. Bu nedenle ölen çok sayıda kadın olduğu söyleniyor. Az gelişmiş bölgelerde küçücük dairelerde on kişi birlikte yaşamakta, hatta birkaç aile aynı daireyi paylaşıyorlar ve yer olmadığı için çamaşırlarını pencerenin önüne ya da sokaklara asıyorlar. Çin’de de Budizm önemli bir yer tutuyor. Taoizm, İslamiyet, Katoliklik ve Hıristiyanlığa da inanalar bulunmakta.” Dedi.

Tiananmen Meydanı ile Pekin turuna başlayan Lionlar, meydana yürüme mesafesinde bulunan ve girişinde Başkan Mao’nun portesinin yer aldığı, büyüleyici Yasak Şehire gitmişler.

Pekinde kaldıkları üç gün içinde dünyaca ünlü  7000 km uzunluğundaki Çin Seddi,  Pekin Hayvanat Bahçesi,  Cennet Tapınağı,  Kunming Gölü, İmparatoriçe Cixi tarafından yaptırılan Yazlık Saray’ı da gören Lionlar,  geceleri ise muhteşem gösterilerin yer aldığı Çin Sahne Tiyatrolarına ve şovlarına tanık olmuşlar.

Yeşim Taşı, Ginseng,  inci, ipek ve diğer mücevher atölyelerinde, hem üretimin nasıl yapıldığı konusunda bilgilenip alışveriş yapmayı da ihmal etmemişler. Gezinin kendisi için en etkileyici bölümünün  “QuinTerracotta Savaşçıları ve Atları müzesi”’nin yer aldığı X’ian olduğunu söyleyen Nesibe Müsevitoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“- Bu geziye gelme sebeplerimden biri de Çin’e defalarca gelmeme rağmen, İpek yolunun en önemli merkezlerinden biri olan ve Çin Hanedanı’nın yaşadığı X’ian’ı görmemiş olmamdı. Unesco Dünya Mirasları listesinde de yer alan yerde, hala kazı çalışmaları devam etmekte. Şu ana kadar 8.000 toprak asker yer altından çıkarılmış. İlgimizi çeken bir konu da hiçbir heykel askerin yüzünün birbirine benzememesi idi. X’ian’da 14. Yy’dan kalan şehir surlarını, Çin’de bulunan en büyük cami ” Ulu Cami” yi ve Çan Kulesini ziyaret ettikten sonra, gece Tang Dynasty Şov’u izlemeye gittik. İnanılmaz gösteri ile büyülendik. Büyük bir teknoloji örneği ile sürekli değişen sahnede son olarak oluşturulan şelale, şaşkınlığımızın bir kat daha armasına neden oldu.
Gezimiz boyunca her gece beş yıldızlı lux otellerde kaldık. X’ian’daki son gecemizde de Genel Yönetmenimiz Ln. Ercüment Yüceler’in döneme resmen başlaması nedeni ile kutlama yaptık.

Genel yönetmenimiz ve eşinin sıcak ilgisi, mütevaziliği gezimizin daha da huzurlu ve mutlu geçmesini sağladı.
Ertesi gün bir saat elli dakikalık uçuşla Shangai’ye gittik. Yangtze Nehri üzerinde küçük bir balıkçı köyü iken, 1840 Afyon Savaşlarından sonra yabancı ticarete açılan ve Çin’in en büyük ticaret ve endüstri merkezi olan Shangai’yi grubumuz ile rehberlerimizin önderliğinde keşfe başladık.

Jade Buddha Tapınağı ve tapınağın içindeki Klasik Çin Bahçesi’nin ardından 468 metre uzunluğundaki TV Kulesine gittik. Akşam yemeğimizi Seul Kulesindeki 265. Kattaki döner restoranda yedik. Kulenin cam seyir alanından ayaklarımızın altında şehrin muhteşem görüntüsünü fotoğrafladık. Gece yapılan tekne turu ile Shangai’nin ışıklı gece manzaralarına şahit olduk.
Daha önce de gördüğüm Eski Şehir, Shangai Müzesi, Huangpu Nehri üzerindeki otantik tekneler ile gemi turu, Çin Akrobosi Tiyatrosu Gösterisi hepimizi etkiledi.

İstanbul’a dönmeden önceki son durağımız tekrar Kore’nin başkenti Seul’dü. Seul’de gün boyu dinlendik, alış veriş merkezlerini gezdik. Son gecemizde Genel Yönetmenler Yemeğine katıldık. 4 Temmuz günü, ülkemize dönmek üzere Kore’ye veda ettik. Atatürk Hava Limanında bizleri Genel Yönetmenlerimiz ve Lionlar’dan oluşan bir grup karşıladı. Bizim için tahsis edilen otobüs ile Beylerbeyi’nde Boğaz Köprüsüne karşı güzel bir mekanda çayımızı yudumlarken, İstanbul’umuzun muhteşem güzelliğine bir defa daha hayran kaldık. Dünya kültürlerini ve ülkelerini tanımak ne kadar güzelse de, yaşadığımız ülkemizin güzelliklerini hiçbir yere değişmem. Trafiğine ve birçok olumsuzluğuna rağmen İstanbul’da yaşadığım için Tanrı’ya şükrettim.” Diyerek sözlerine son verdi.

Güncelleme Tarihi: 21 Temmuz 2012, 01:52
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER