Türkiye’nin dört bir yanındaki Koç Topluluğu bayilerini bir araya getirerek görüş alışverişinde bulunmak amacıyla düzenlenen Anadolu Buluşmaları’nın 25’incisi Bursa’da gerçekleşti.
KOÇ HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖMER M. KOÇ: “15 TEMMUZ’DA YAŞADIĞIMIZ ACI TECRÜBELERİ BİR DAHA YAŞAMAMAK İÇİN AKLINI VE VİCDANINI BAŞKASINA İPOTEK ETMEYEN, BÜYÜK ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN DEYİMİYLE ‘FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR NESİLLER’ YETİŞTİRMEK HEPİMİZİN BOYNUNUN BORCUDUR.”
Koç Topluluğu’nun Bursa, Yalova, Bilecik, Balıkesir ve Sakarya’daki 500’e yakın bayisinin bir araya geldiği Anadolu Buluşmaları’na Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ve Koç Holding Grup Başkanları da katıldı. Toplantının açılışında konuşan Ömer M. Koç, “Bugün sizlere ilk kez hitap ediyorum. Aile geleneğimizin bir parçası olarak siz değerli bayilerimizi her zaman büyük Koç ailesinin birer ferdi olarak görüyoruz. Bu büyük ailenin verdiği birlik ve beraberlik ruhunu, 21 Ocak’ta yaşadığımız çok acı kaybın sonrasında çok güçlü bir şekilde hissettik.”
Ömer M. Koç: “Refah ve istikrar için kalkınma, demokrasi, insan hakları ve barış şart. Bunlardan biri olmadan diğeri de olmuyor.”
Dünya genelinde jeopolitik, ekonomik ve toplumsal sorunların iç içe geçtiği, belirsizlik ve istikrarsızlığın hâkim olduğu zorlu bir dönemin yaşandığına dikkat çeken Ömer M. Koç konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yerel olduğunu düşündüğümüz birçok sorunun uluslararası ölçekte etki yaratmasına şahit oluyoruz. Bulunduğumuz coğrafya çok hareketli bir dönemden geçiyor. Suriye ve Irak, devam eden küresel iktidar mücadelesinin en son ve en kanlı sahnesi haline geldi. Sınırlarımızın hemen ötesinde yaşanan savaşlar, önce ülkemize yönelik göçmen dalgasıyla, sonrasında ise, hain terör saldırılarıyla hepimizin yüreğini yakmaya devam ediyor. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine de baş sağlığı ve sabır dilerim. Ortadoğu’da yayılmaya devam eden ateş açıkça gösteriyor ki refah ve istikrar için kalkınma, demokrasi, insan hakları ve barış şart. Bunlardan biri olmadan diğeri de olmuyor. Bahsettiğim bu gelişmelerin üzerine, 15 Temmuz gecesi demokrasimize, birliğimize ve kardeşliğimize kast eden bir darbe girişimine tanık olduk. Bu kabul edilemez darbe girişiminin ardından sağduyunun, birliğin ve beraberliğin galip gelmesini çok önemli buluyorum. Toplumsal ve siyasi barış ortamının, ülkemizde demokratik standartların yükseltilmesi, hukuk devletinin güçlendirilmesi ve kalıcı toplumsal barışın inşası yolunda çok büyük bir fırsat olduğuna inanıyorum. Bu zor dönemde ülkemiz iş dünyası da çok iyi bir sınav verdi. Güçlü bir ekonominin ancak güçlü bir demokraside var olabileceğine olan inancını net bir şekilde ortaya koydu.Önümüzdeki süreçte de kamu ve özel sektörün omuz omuza çalışması ve Cumhuriyetimizin 100. yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girme idealinden vazgeçilmemesi son derece önemlidir. 15 Temmuz’da yaşadığımız acı tecrübeleri bir daha yaşamamak için, aklını ve vicdanını başkasına ipotek etmeyen, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimiyle, ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller’ yetiştirmek hepimizin boynunun borcudur. Cumhuriyetimizin temel değerlerine sahip çıkmanın önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Çağdaşlaşma, çağı yakalamak ancak akılcı ve istikrarlı bir eğitim sistemi ile mümkün olabilir. ”
Ömer M. Koç: “Güvenilirlik, devamlılık ve saygınlık, iş yapma kültürümüzün en önemli parçalarıdır.”
“Neredeyse cumhuriyetimizle yaşıt olan Topluluğumuz, ülkemizin pek çok zorlu dönemine tanıklık etti” diyerek sözlerini sürdüren Ömer M. Koç, şöyle devam etti: “Kurucumuz merhum Vehbi Koç’un ‘Ülkem varsa ben de varım’ sözü ışığında kurulduğumuzdan beri ülkemizin ekonomik ve toplumsal gelişimine öncülük etmeye, değer katmaya odaklandık. Türkiye’nin geleceğine olan güçlü inancımızla, yılmadan, cesaretle ve sorumlulukla art arda yeni yatırımlara ve atılımlara devam ettik. Ülkemizin kalkınmasındaki itici güç olmaya gayret gösterdik. Böylece başarılarla dolu 90 yılı geride bıraktık. Başarılarımız sadece ileri görüşlülüğün ve akılcılığın neticesi değil, aynı zamanda ülkemize ve insanımıza duyduğumuz sevginin ve bağlılığın eseridir. Güvenilirlik, devamlılık ve saygınlık, iş yapma kültürümüzün en önemli parçalarıdır. Bugün ülkemiz için yarattığımız katma değeri, öncelikle ekonomik alanda birkaç gösterge ile sizlerle paylaşmak isterim. Topluluğumuzun yarattığı kombine ciro, Türkiye milli gelirinin %7’sine eş değerdir. Şirketlerimiz, ülkemiz ihracatının %9’unu gerçekleştirmektedir. Yurt içinde ve yurt dışında yaşanan ekonomik ve siyasi dalgalanmalara rağmen, Topluluğumuz son 5 yılda 30 milyar TL’ye ulaşan yatırım yapmıştır. Koç Topluluğu’nun tüm başarılarında, güçlü bayi teşkilatımızın çok büyük payı var. Siz değerli bayilerimizle birlikte geleceğe yatırım yaparak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başarılarımızı çok daha ileri noktalara taşıyacağımıza gönülden inanıyorum.”
Levent Çakıroğlu: “Uluslararası pazarlarda yeni atılımlar yaparak büyümeyi sürdürüyoruz.”
Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu da konuşmasında, Koç Topluluğu’nun 100’üncü yılına doğru emin adımlarla ilerlerken, küreselleşmeye, yenilikçiliğe ve Ar-Ge’ye verdikleri önemle büyümeyi sürdürdüklerine dikkat çekerken, “Faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda, yurt içinde ve yurt dışında başarılarımızı ve itibarımızı daha da artırıyoruz. Küresel vizyonumuz çerçevesinde, uluslararası pazarlarda yeni atılımlar yaparak büyümemizi sürdürüyoruz. Bugün ulaştığımız büyüklük sadece ticari bir başarının sonucu değil; Ülkesine bağlılığın, insanına ve değerlerine sahip çıkmanın, çok çalışmanın sonucudur” dedi. Dünyadaki baş döndürücü teknolojik gelişmeler karşısında, tüm sektörlerde kuralların tekrar yazıldığını vurgulayan Levent Çakıroğlu, şöyle devam etti: “Dünyadaki bu hızlı değişimin gerisinde kalmak istemiyorsak, ülke olarak önümüzde zorlu ödevler var. Ekonomimizin rekabetçi üstünlüklerini geliştirmesi, katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerin ihracatının artırılması; bunun için de inovasyon başta olmak üzere marka, tasarım, kalite ve Ar-Ge’ye odaklanmamız kritik önem taşıyor. Gururla belirtmek isterim ki ülkemizde Ar-Ge'ye en çok yatırım yapan, özel sektör harcamasının yaklaşık %13’ünü gerçekleştiren ve en çok patent başvurusu yapan Topluluğuz. Ayrıca Türkiye’nin en büyük fikri haklar portföyüne sahip Topluluk olarak, şirketlerimiz 2015 yılında 660 yeni patent başvurusunda bulundu. Bu yıl dijital teknolojilerin sunduğu fırsatlardan en iyi şekilde faydalanıp, yeni büyüme alanları yaratmak üzere ‘Dijital Dönüşüm Projesi’ başlattık. Topluluğumuzu her dönemde öncü kılan değerlerimizle dijital çağın kültürünü, imkânlarını ve gerekliliklerini bütünleştireceğiz. Türkiye’de dijital dönüşüme de liderlik etmeyi ve ülkemizin geleceğine değer katmayı hedefliyoruz.”