Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, dizilerin kültürel, toplumsal ve bireysel gelişim açısından çok önemli bir alan olduğunu belirterek “Dizilere çok iş düşüyor. Diziler aracılığıyla verilen mesajlar kültürün dokuları içerisinde yerini alıyor. Kültürün en kılcal damarlarına kadar siniyor, orada kalıyor ve bizim kültürümüzün bir parçası haline geliyor” dedi. Panele katılan yapımcı Faruk Turgut, televizyon yayıncılığının da evrileceğini söyledi. Turgut, “Erkenci Kuş” dizisiyle tanınan oyuncu Can Yaman’ın oynadığı Can Divit karakteri için çok çalıştıklarını kaydetti. Turgut, çok tutulan Can Yaman karakterinin mağduriyetini bugünlerde had safhada yaşadıklarını da belirtti.
Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonunda “TRT Akademi Söyleşileri” kapsamında düzenlenen “Dizi sektörünün geleceği” başlıklı panelde iletişim ve dizi sektöründen uzmanlar bir araya geldi.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, açılış konuşmasında önemli bir paydaş olan TRT ile çok güzel bir iş birliği yapıldığını, bu önemli buluşmanın geleceğin iletişimcileri açısından çok iyi bir fırsat olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Nazife Güngör: “Dizilere çok iş düşüyor”
Türkiye’nin Latin Amerika dizileri ile başladığı dizi macerasının sonra Dallas ile devam ettiğini belirten Güngör, dizilerin kültürel, toplumsal ve bireysel gelişim açısından çok önemli görevleri olduğunu kaydederek şunları söyledi:
“İnsanlar o dizilerde hayatın her türlü yönünü gördüler ve çok sevdiler. Artık kendi dizilerimizi üretiyoruz. Yapımcılarımız, senaristlerimiz, oyuncularımız, bolca yapım ortaya koyuyor. Çok önemli bir iş yapılıyor. İşin bir tarafında kültür endüstrisi kavramı var. Diziler uzun soluklu filmlerdir ve insanlar bu uzun soluklu filmlerle birlikte yaşıyor. Empati kuruyor, para sosyal ilişki kuruyor. Orada içselleştirmeler, kültürün yapılarına ve dokularına ekmeler oluyor. Bu nedenle dizi yapımcılarına, senaristlere çok iş düşüyor. Ne verirseniz o diziler aracılığıyla verilen mesajlar kültürün dokuları içerisinde yerini alıyor. Kültürün en kılcal damarlarına kadar siniyor, orada kalıyor ve bizim kültürümüzün bir parçası haline geliyor. Dolayısıyla artık çok önemli. Nüfusun çok önemli bir kısmı saatlerce bunu izliyor. Diziler iyi ve kaliteli yapılırsa eğer çok büyük bir hizmet. Kaliteden taviz verilirse de çok önemli bir taviz. Kültürel, toplumsal ve bireysel gelişim açısından çok önemli bir alan.”
TRT Eğitim Müdürü Ekrem Özdemir’in moderatörlük yaptığı panelde TRT1 Kanal Koordinatörü Cemil Yavuz, oyuncu Vildan Atasever, yapımcı Faruk Turgut, yapımcı Onur Güvenatam ve Blu TV İçerik Yöneticisi Şehnaz Uğur panelist olarak yer aldı. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği panelde gündemde olan dijital platformlarda yayınlanan diziler ile televizyon dizileri arasında yaşanan rekabet, sektörel sorunlar, denetim konularının yanı sıra gelecekte dizi sektöründe yaşananlar konuşuldu.
Yapımcı Faruk Turgut: “Televizyon yayıncılığı da evrilecek ve dijitale kayacak”
Atıf Yılmaz ve Şerif Gören gibi Türk sinemasının usta yönetmenleriyle çalışan, birbirinden başarılı yapımlara imza atan, “Erkenci Kuş” dizisinin yapımcısı Faruk Turgut, ekran kültürünün içinde bulunduğu değişime değinerek “İlk özel televizyonun açıldığı 1993’ten 2012’ye kadar özel televizyonlar en güçlü dönemini yaşadı. 2012 sonrası ise dizi sürelerinin belirli bir süreye erişiminden sonra dizilere olan ilginin gün geçtikçe azaldığının bizler de fark ediyoruz. Şu anda da ağırlık olarak dizi seyircisinin büyük bir bölümünün dijital platformlara kaydığını çok net görüyoruz. Son dönemde özel dizilere özel seyirci geliyor ve dizi tercihi ile dizi seyredip devamlı olarak ekran karşısında kalmıyor. Bu da televizyonun geleceği açısından ciddi bir risk. Evrilecek, şu anki televizyon yayıncılığı daha ağırlıklı olarak dijitale kayacak. Biz de buna dönük gerekli hazırlıkları yapıyoruz” dedi.
Faruk Turgut, en önemli şeyin içerik olduğunu belirterek “İçeriğiniz değerliyse öyle ya da böyle bir platformda yayınlama şansını elde edersiniz. Ancak dijital platformların şöyle bir özelliği var. Çağımız hız çağı. İnsanların 140 dakika dizi seyretmeye çok tahammülleri yok. Daha seri daha net ve daha çabuk anlatımları tercih ediyorlar. Bu anlamda da dijital içerikler daha çok öne geçiyor” dedi. Faruk Turgut geleceğin iletişimcilerine çok yönlü olmalarını, dünyayı iyi takip etmelerini, fark yaratmalarını ve bunu fark ettirmek için de çok çalışmaları gerektiğini söyledi.
Yapımcı Faruk Turgut: “Çok tutulan Can Yaman karakterinin mağduriyetini yaşıyoruz”
Son günlerde gündeme gelen Can Yaman’ın canlandırdığı “Erkenci Kuş” dizisindeki Can Divit karakterini nasıl oluşturduğuna da değinen Turgut, “Son dönemde romantik komedilerin seyirci nezdinde kalitesinin yükseldiğini fark etmiştim. Demet’le arka arkaya üç dizi çektim. Erkenci Kuş projesi bana geldiğinde Can Yaman’a farklı bir proje yapacaktım. Ama sonra şunu fark ettim. İki oyuncunun bir araya gelmesinden oluşacak sinerjiyi hissederek diğer diziyi iptal ettim. Burada en temel şey karakterin tasarımı önemli. Can Yaman daha önce dört dizide oynadı ama hiç bu kadar etkili olmadı. Bunun da temel nedeni styling meselesine, saçına, başına, vücut diline, postürüne ciddi anlamda zaman ayırarak çok titizlenerek bir çalışma yaptık. Cidden ben de bu kadar etki yaratacağını düşünmüyordum ama biraz da fazla bir etki yarattı. Şimdilerde onun mağduriyetini de had safhada yaşıyoruz. Karakter çok sevildi. Romantik komedi karakterinin bu kadar etkili olması Türkiye’de ilk kez olan bir şey” dedi.
Yapımcı Onur Güvenatam: “Dijitalin gücü var ama televizyonun da ayrı bir gücü var”
“Vatanım Sensin”, “İstanbullu Gelin”, “Hakan Muhafız” ve “Atiye” gibi birçok başarılı dizinin yapımcısı Onur Güvenatam ise çevrimiçi ve dijital platformların çok popüler olmasına rağmen televizyonun yerinin ayrı olduğunu söyledi. Güvenatam, “Dijitalin bir gücü ve kuvvet olduğu kesin ama televizyonun da bir gücü ve kuvveti olduğunu düşünüyorum. Hiçbir platform tek başına tekel değil. İçeriğin bir sınırı ve sonu yok. Bundan 8 yıl önce Netflix yoktu. Bu sürekli değişen bir şey. Ben dijitalde de televizyonda da izleyici kitlesinin her zaman olacağına inanıyorum. Bunun her zaman gelişeceğine ve dönüşeceğine inanıyorum” dedi. Güvenatam, dizilerin en çok duygulara dokunması nedeniyle izlendiğini ve izleyenleri etkilediğini söyledi.
Oyuncu Vildan Atasever: “Kendimi keşfettirdim”
Son filmi “Dilsiz” ile gündemde olan oyuncu Vildan Atasever de oyunculuğa öğrencilik yıllarında kendi girişimi ile başladığını belirterek “Kendimi keşfettirdim” dedi. Perihan Mağden’in romanı “İki Genç Kız”da Handan karakterini çok beğendiğini, “Keşke kitabın filmi çekilse de Handan’ı ben keşke ben oynasam” dediğini kaydeden Vildan Atasever, bir gün “İki Genç Kız” isimli romanın filme çekileceğini, Behiye karakterinin bulunduğunu ancak Handan karakteri için amatör ya da profesyonel oyuncular arandığını öğrendiğini kaydetti.
Oyuncu Vildan Atasever: “O filmle ‘Yılın En İyi Kadın’ Oyuncusu seçildim”
Oyuncu seçmeleri için başvurduğunda tıpkı Handan gibi giyindiğini ve onun gibi konuştuğunu ve sonunda Handan karakteri için seçildiğini belirten Atasever, “Yönetmen Kutluğ Ataman’la üç ay prova yaptık. Mezun olduktan sonra ikinci bir okula başlamıştım. Mükemmel bir pratik oldu. Sonra filmimizi çektik, bitti. Kadın İsterse diye bir diziye başladım. Dizi yayınlanırken o film Antalya Altın Portakal Film Festivaline gitti ve o filmle yılın En İyi Kadın Oyuncusu seçildim” dedi.
Oyuncu Vildan Atasever: “Seyirciye karşı sorumluluğum var”
Vildan Atasever, rol alacağı filmlerde önce anlatılan hikayeye baktığını belirterek “Bir oyuncu olarak seyircileri bir hayal alemine sürüklüyoruz. Hangi aleme sürüklediğiniz benim için çok önemli.Oynadığım karakterin izleyiciler üzerinde nasıl bir etki bırakacağı benim için önemli. Derinliği var mı, farklılığı var mı? Seyirciye ne katacak onu çok önemsiyorum. Bu bir sorumluluk.Ben bir sorumluluğumun olduğunu düşünüyorum” dedi.
Cemil Yavuz: “Bir dizi 5 kuşak reklam almazsa maliyetini karşılayamaz”
TRT1 Kanal Koordinatörü Cemil Yavuz ise televizyonun hiçbir zaman bitmeyeceğini düşündüğünü ancak televizyonun kendini yenilemesi gerektiğini söyledi. Yavuz, “Televizyon pastasından televizyonlara düşen pastayı biliyoruz. Ortalama bir televizyonun bütçesinin % 70’i prime time programlardan geliyor. Bunu hesap ettiğinizde şu ortaya çıkıyor. Bir dizi eğer 5 kuşak reklam almazsa o dizi maliyetini karşılayamıyor” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Televizyonu (ÜÜ TV) tarafından canlı yayınlanan panel katılımcıların birlikte hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.