Mustafa Saffet Kültür Merkezi, hizmete girdiği günden itibaren Ataşehirlilerin kültür ve sanatla buluşma noktalarından biri oldu. MSKM’de hem yetişkinler hem de çocuklar için pek çok etkinlik düzenleniyor. Özellikle çocuk tiyatrolarının olduğu günler MSKM çocuk sesleriyle şenleniyor.
Çocuklar Halit Akçatpe Sahnesi’nde çocuk tiyatrosunun seçkin örneklerini seyrederken, çocuklarını fuayede bekleyen anne babalar da unutulmadı.
İlk kez geçtiğimiz hafta, Kişisel Gelişim Uzmanı Oytun Çölok’un konuşmacı olduğu bir seminer düzenlendi. “Anne Baba Davranışları / Doğru Bilinen Yanlışlar” konulu seminere çocuklarını tiyatroya getiren anne babalar da yoğun ilgi gösterdi.
Oyun saati süresince devam eden seminerden memnun kaldıklarını belirten anne babalar bu ve benzeri etkinliklerin sürmesi isteğinde bulundular.
Ataşehir Belediyesi Genel Sanat Yönetmeni Oben Özkal da yaptığı kısa değerlendirmede, “Özellikle tiyatroya çocuklarını getiren velilerimizi düşünerek böyle bir adım attık. İlk hafta programımız yoğun ilgi gördü. Velilerden gelen istekleri de dikkate alarak, bu seminerleri düzenli olarak yapmayı planlıyoruz,” dedi.
Seminer sonrası Oytun Çölok ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Çocuklarla ebeveyn arasındaki ilişkinin temel belirleyicisi nedir?
Sevgidir. Aslında çok klişe bir cevap gibi gelir bize. “Sevgi” kavramına yüklediğimiz anlam çok önemlidir. Buradaki amaç “her anne baba evladını sever” cümlesini açmaktır. Sevgi bazen kendi ömrünü adamak gibi gelir, bazen “harçlığını veriyoruz, istediğini alıyoruz” şeklinde beliriverir hayatımızda. Bazen de ağzımızdan “Seni çok seviyorum evlat” gibi çıkıverir dışarıya. Fakat sözler ve davranışlar kifayetsiz kalır ebeveyn çocuk ilişkisinde. Asıl olan hissedilendir. Acaba çocuklarımıza sevgimizi hissettirebiliyor muyuz; bu konuya bakılması gerekir. Daha da temelinde “bu kavramın ne olduğunu biliyor muyuz” sorusu kilit noktadır.
Davranışlar ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkiyi nasıl etkiler?
Davranışlar gerçek olmalıdır. Rol yapılıyorsa çocuk tarafından anlaşılır ve güven duygusu yok olur. Çocuklarımız bizim güncellenmiş versiyonlarımızdır. Hataları giderilmiş, programları güncellenmiş, iletişim becerileri geliştirilmiştir. Kısaca çocuklarımızı son model cep telefonu olarak düşünülebiliriz. Kullanmasını bilmiyorsak, standart telefon görüşmesi bile yapamayız. O yüzden biz de kendimizi güncellemeliyiz. Çevirmeli telefon zamanında kaldıysa düşüncelerimiz, akıllı telefonları kullanmakta tabii ki zorlanırız.
Bu süreçte ebeveynlerin yaptığı, çoğu zaman da doğru bilinen belli başlı yanlış davranışlar nelerdir?
Başına “aşırı” kelimesini koyabileceğimiz davranışların tümünü sayabiliriz aslında. Ama en başa “aşırı koruyucu” ebeveyn davranışını koyabiliriz. Seminerlerde şu soru ile çok karşılaştım: “Korumayalım da bu devirde çocuğumuzun başına kötü şeyler mi gelsin” Tabii ki çocuklarımızı koruyacağız. Bu zaten anne ve baba olmanın en büyük gerekliliği bana göre. Ama aşırısı boğucu olacaktır.
Ebeveynlerin kendileri doğru davranışı bulmak için neler yapmalı? Yalnızca kendi
yaşamlarından edindikleri tecrübeler ve çocuklarına davranışlarının yansımalarını görerek doğruyu bulabilir mi?
Önce ebeveyn kendini tanımalı ya da kendini tanıma yolunda bir adım atmalıdır. Buradaki amaç algılarımızı geliştirmektir. Zihnimiz bir olayı ya da davranışı yüzlerce filtreden geçirerek yorumluyor ve sonucunda bir yargıya varıyor. Olay veya davranışları en sade şekliyle yani tam olduğu gibi görüp algılayabilmek için zihnimizdeki filtre sayısını azaltmamız, diğer bir deyişle sadeleşmemiz gerekmektedir. Bunun içinde kendimizi tanımak gerekir. Bahsettiğiniz tecrübeler işte bu işe yarayacaktır. Çocuğumuzun davranışları ise, evet, bize ayna olacaktır. Fakat kendimizi tanıma yolculuğuna çıkmadan aynada gördüğümüzü algılamamız zordur.
Bütün bu süreçte dikkate alınması ve değerlendirilmesi gereken yalnızca ebeveynler midir? Çocuğun da bu süreçte yapması gerekenler var mı?
Çocuğun yaşı ile doğru orantılıdır. Şunu unutmamak gerekir ki, çocuklar saf ve değerli bir mermerse, o mermeri yontup heykel haline getiren bizleriz. Bu yontma işleminin en önemli kısımları ise bana göre 12 yaşına kadar olan kısımdır. Tüm davranışlarımız çocuğun nasıl şekillendiğine etki edecektir. Şunu kabul edelim ki bu süreçte çok hata yapacağız. Çocuklarımıza travmatik olaylar yaşatacağız. Bu olaylar çok basit olabileceği gibi çok can yakan ve büyük şeyler de olabilir. Kabul edip sindirmemiz gerek şey “insan” olduğumuzdur. Unutmayalım ki beşer şaşar. İşte ne kadar çabuk hatalarımızı görürsek, o kadar güzel heykeller yaparız.
Aile ve çocuk arasındaki doğru iletişim için ailelere neler önerirsiniz?
Tek cümle ile: “İletişim becerilerini güncelleyip, gelecekleriyle iletişim kurabilecek hale gelmeleri gereklidir.”
Söyleşi: Kadir İncesu