21 Mayıs 2011 günü Batı Ataşehir Kent Plus sitesinde İstanbul Ayasofya
Müzesi emekli müdürü arkeolog Ali Kılıçkaya tarafından “Başlangıçtan
günümüze Anadolu’nun Tarihsel ve kültürel mirası” konulu bir konuşma
yapıldı.
Konferansın ilk bölümünde; Anadolu’da ilk
insan izlerine günümüzden 600 000 yıl önce raslandığını, uzun bir Taş
devri yaşam sürecinden sonra, M.Ö. 10 000 yıllarında insanoğlunun
Anadolu’da toprağa yerleşerek tarım devrimini başlattığı , M.Ö. 5500
yıllarında bakır, gümüş, kurşun, M.Ö 3000 yıllarında ise tunç
madenini keşfettiği, tarihte, Anadolu’da yaşayan ve adı bilinen ilk
halkın Hattiler (M.Ö.2500-2000) , ilk kurulan devletin ise Hitit
İmparatorluğu (M.Ö.1660-1183) olduğunu, Anadolu da ilk yazının ise
Asur Ticaret Kolonileri döneminde (M.Ö.1950-1750 ) kullanılmağa
başlanması ile birlikte Anadolu’nun tarih çağlarına girdiğini ve bu
tarihten başlayarak günümüze kadar Anadolu’da yaşanan Hitit, Urartu,
Frig, Geç Hitit, Lidya, Karya, İonya, Lykia, Hellenistik, Roma, Doğu
Roma(Bizans), Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi
uygarlıklardan ; ayrıca Pers, Haçlı Seferleri ve Moğol yağmasından
kısaca söz etti.
Konuşmanın ikinci bölümünde ise,
Anadolu’nun dörtbir yanında bulunan kültür varlıkları ve doğal
güzelliklerine ait 160 kadar resin göstererek gerekli açıklamalar
yaptı, Avrupa ve Anadolu’da ilk müzelerin ne zaman kurulduğu, Anadolu
da arkeolojik kazılara ne zaman başlandığı, Osmanlı döneminin kültür
mirasına yaklaşımını, 19.yüzyılda Avrupalılar tarafından Anadolu’ki
kültür varlıkların nasıl talan edildiği, özellikle antik dünyanın yedi
harikasından biri olan Bodrum’daki Maussolleion Mezar Anıtı’na ait
heykel ve kabartmaların Sultan Abdülmecit’in izniyle İngilizler
tarafından Londra’daki British Müzesi’ne taşınırken; Bergama’daki Zeus
Sunağı’nın ise Sultan II. Abdülhamit’in izniyle Almanlar tarafından
Berlin Müzesi’ne nasıl taşındığı, ayrıca Troya hazinelerinin
Moskova’daki Puşkin Müzesi’nde bulunduğunu, yine Assos’taki Athena
Tapınağına ait kabartmaların da Sultan II. Mahmut tarafından Fransız
gezgin Charles Texiere hediye edilip Paris’teki Louvre Müzesi’nde
sergilendiğini, yine pek çok kültür varlığının yasa dışı yollarla
nasıl yurt dışına kaçırıldığını, ve yine kültür varlıklarımızın
korunması ve onarımları hakkında da uzun uzun açıklamalar bulundu.
Ayrıca Tarihsel ve doğal çevrenin korunmasının öneminden ve yine
yapılan barajlar nedeniyle su altında kalan kültür varlıklarından söz
etti.
İki saat süren konuşmanın son bölümünde ise;
geçmişte kültür mirasımız ile ilgili olarak yaşanan ve çarpıtılan,
günümüzde de çarpıtılarak yinelenen bir olaydan sözetti.
*
1942 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın en hareketli günlerinde Alman
orduları Trakya’da ülke sınırlarına dayanınca, İstanbul kentinin Saray
ve Müzelerinde bulunan eski eserler zarar görmesin diye Alman
uçaklarının menzil alanı dışında kalan ve yurdun iç bölgelerinde
bulunan camilere taşınması planlanır. Çünkü düşmanın kutsal mekan olan
camileri bombalamayacağı düşünülüyordu.
Bunun
üzerine çalışmalara başlanır. İstanbul Arkeoloji Müzesi ile Deniz
Müzesi’nde bulunan eselerin Konya’ya, Aya İrini Müzesi’ndeki 7000
Askeri müze koleksiyonu ile Topkapı Sarayı Müzesi’ndeki saray eşyaları,
padişah tahtları, mücevherler, Kutsal Emanetler, Hz. Muhammet’in
Sancağı, kılıcı, Hırkai Saadeti, Hz. Osman’ın kanlı Kuranı Kerimi ve
diğer eserler 48 vagona konularak Niğde’ye gönderilir. Bu değerli
eşyaları korumak için Topkapı Saray İkinci müdürü Lütfü Turanbek
başkanlığında 30 görevli, aileleri ve çocukları ile birlikte Niğde’ye
giderler. Bu değerli eşyalar Niğde’de üç camiye yerleştirilir ve
camilerin kapıları da kilitlenir. Camilerin etrafına nöbetçi askerler
yerleştirilerek gerekli güvenlik önlemleri alınır.
28 Ocak 1943 günü Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, İngiliz Başbakanı Wilson
Churchill ile görüşmek için trenle Adana’ya giderken Niğde’de tren uzun
süre durur ve İnönü tarihi eserleri görmek üzere üç camiyi de teftiş
eder. Saruhan Camii’nde Müdür Lütfü Turanbek’e sorar: “Asker nöbetini
aksatmıyor, camilere kimseyi almıyor değil mi? Gözüm arkada kalmasın”
der.
İkinci Dünya Savaşı 1945’te sona erdikten sonra eserler yeniden İstanbul’a ve ait oldukları müzelere geri taşınır.
İşte yaşanan olay bu.
Ancak, 1946’da Demokrat Parti kurulduktan sonra, geçmişte yaşanan bu
olayı çarpıtarak “İsmet Paşa camilere kilit vurdu, etrafına asker
dikti. Namaz kılmak için içeriye kimseyi sokmadı. Camileri devamlı
teftiş etti” biçimindeki bu söylemi topluma yaymayı başlattı. 1950
yılında da iktidara gelen Demokrat Parti aynı söylemini sürdürdü.
Geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Yozgat’ta yaptığı seçim
konuşması sırasında da 65 yıl önceki Demokrat Parti’nin bu söylemini
dile getirip yineleyerek Ana Muhalefet Partisi’ne yüklendi.
Recep KENAN - Ataşehirliyiz.net
ATAŞEHİR NERDE ATAŞEHİR TARİHİ ATAŞEHİRİN HELİKOPTERDEN GÖRÜNTÜSÜ
Ataşehir'de “Başlangıçtan günümüze Anadolu’nun Tarihsel ve kültürel mirası” konulu konferans
Ataşehir'de “Başlangıçtan günümüze Anadolu’nun Tarihsel ve kültürel mirası” konulu konferans
YORUM EKLE
1
Şampiyon, kupasına görkemli bir şovla kavuştu
2
Ataşehir’in Genç Sesleri Yarıştı
3
ELEKTRİK BORÇ YAPILANDIRMANIZI SON GÜNE BIRAKMAYIN
4
ÇANKIRILILAR VAFININ 25.YIL ORĞANİZASYON TOPLANTISI...
5
Özgürlükler ve Yasaklar' Paneli 28 Mayıs, Cumartesi...
6
Maltepeli Minik tenisçiler ilk madalyalarını aldı
7
Finans Merkezi’ne ilk imzayı Ömer Çamoğlu...
8
LIONS OPERA ÖDÜLLERİ BU YIL 11 DALDA SAHİPLERİNİ...
9
SİGARA BAĞIMLILIĞI “BİR TANEDEN BİR ŞEY...
10
DÖRT YÖNÜYLE NECİP FAZIL”
SON DAKİKA HABERLERİ
ANKETTüm Anketler