MURAT MENTEŞ İLE YAZI ATÖLYESİNDE
Ataşehir Belediyesi’nin düzenlediği atölye çalışmaları her geçen gün daha çok ilgi görüyor.
Şiir, yazı ve felsefe meraklıları, atölye çalışmaları ile kendilerini geliştirme olanağı buluyor.
Haydar Ergülen tarafından gerçekleştirilen şiir atölyesine katılan 2 kursiyerimiz, geçtiğimiz yıl düzenlenen Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Günleri’nde kendi şiirlerini okuma fırsatı bulmuştu.
Murat Menteş ile yazı atölyesine katılan kursiyerler de 10 haftalık çalışma sonrası öğrendiklerini uygulama fırsatı buldular.
Murat Menteş ile yazı atölyesine katılan kursiyerlerden Serhan Ok, Murat Başaran, Fatmanur Uğraşkan, Mine Gedik, Baran Kuzucu, Saliha Şahin ve Feyza Süheyla Altun’un kısa yazıları Ot dergisinin Ocak 2018 tarihli 59. sayısında Ot Okur sayfasında yayınlandı.
SERHAN OK / KAÇAK SİGARA BÖREĞİ
Kaçak sigara böreklerini mideye indirirken, kimsenin beni duymadığından emin olmaya çalışıyorum. Damağımda yankılan şapırtıyı dindirmek için, titreyen elimle ağzımı kapatıyorum. Eksik dişlerim yüzünden, ağzım kapalı yemek yiyemiyorum. 70’imden sonra ağzımın içinde kendime ait tek bir dişim kalmadı. Başbakanı olsanız da, gün gelir “yaşlı bir bunak” olursunuz. Hayat benden rövanş alıyor sanırım. Ağız tadıyla sigara böreği yemek için bile evdeki herkesin uyumasını bekliyorum. Eyvah! Biri uyandı galiba. Kapatıyorum.
MURAT BAŞARAN / DALGA
Kıyıya savrulmuş ve kurumaya yüz tutmuş yosun gibi suya hasretim. Denizde bir tek dalga dahi yoktu. Oysaki dalgasız hayat olmaz. Dalgalanmadan, dalga geçmeden canlı kalmak imkansız.
FATMANUR UĞRAŞKAN / KİBRİT
Uykusuzluktan geberiyorum. Aylardır doğru düzgün uyumadım. Aynaya bakıyorum. Gözaltlarım katran karası. Gözlerim boş ve pis. Aynaya sert bir kafa atıyorum. Yüzüm kanlar içinde. Tanrım n’olur bana çöplüğümü tutuşturacak bir kibrit ver
MİNE GEDİK / TÜRBÜLANSTA TÜRKÜLER
Uçak yolculuğundan korkarım. Türküleri severim. Öykü yazarım.
Neşet Ertaş’ın “Neredesin Sen” türküsünü yaktığı kadına dair, bir öykü yazmaya karar vermiştim. Büyük ozanın hayat hikayesini okuyup da türküyü annesine yazdığını öğrenince vazgeçtim.
Şu an Ruhi Su’dan “Dervişlik Baştadır Taçda Değil”i dinliyorum. Uçak düşmezse, Allah’ı Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da arayıp bulamayan adamın nereye bakmadığını konu eden bir öykü yazacağım.
Uçak tek parça halinde iner, tekerler yere değerse uyandırın, okuyayım.
BARAN KUZUCU / SÜPERMENEMEN
Elimi havluyla kuruladıktan sonra aynaya baktım. Saçım seyrekleşmiş,, alnımın ortasındaki lüle eriyip bir tek kırık telden ibaret kalmıştı. Epey dobileştim. Kıyafetlerim de olmuyor artık. Gene de mavi taytımı çıkarmıyordum. Termal tayt, dar mar, sıcak tutuyor.
Mutfağa geçtim. Masada bir tabak menemen. Soğanlı… Hiç sevmem.
Eskiden ne güzeldi. Bir Clark Kent olurdum, bir Süpermen.
Geçti kriptonit kayası üzerimden, güç de gitti, dermen da benden. Şimdi elimde ne Lois Lane kaldı ne de normal menemen.
SALİHA ŞAHİN / SİYASİ SİMGE
Dini bir simgeye bu kadar yoğun bir siyasi anlam yüklenen bu ülkede yaşayıp, hem o dini simgeyi taşıyıp, kem de onunla ilişkilendirilen siyasi görüşe muhalif olduğun halde, o siyasi görüşün sempatizanıymışsın gibi etiketlensen de, sana nefret püsküren tüm o sağ ve sol gözlere inat, ne kadar yorucu ve ümit kırıcı da olsa, her gün sabah kalkıp bir türlü peşi bırakılmayan o simgeni takmak ve o insanların arasında yürüyebilmektir asıl devrim.
FEYZA SÜHEYLA ALTUN / SALINCAK
Darağacında sallanan bir beden gibi, ağaçta boş atan çocukluk ipi… Artık oturulacak bir minderi yok. Çocukluğuna düğüm attılar; ‘artık büyüdün’ bahanesiyle, kalbinin küçüleceğini hesaba katmadan. Çocukluğunun son parçasıyla, ruhunun son sevincini astılar; uzaklar uçup gözden kayboluncaya dek hızla salladılar. Bu sallanma onu çok çok uzaklara fırlattı. Doğrulup nereye fırlatıldığını anlayamadı bile.