CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,"Füze kalkanının avukatı kim?"

SİYASİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "İsrail'in avukatlığını yapan kim? Amerika'da Yahudi lobisinden üstün hizmet madalyası alan kim? Ben miyim Recep Tayyip Erdoğan mı? Şimdi size soruyorum, Recep Tayyip Erdoğan, siz o üstün hizmet madalyasını iade edecek misiniz etmeyecek misiniz?" dedi.

 CHP Parti Meclisi, (PM) İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası'nda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantının basına açık bölümünde konuşan Kılıçdaroğu, AKP'nin seçimde yüzde 49.9 oy almasına karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "zihni bulanık, ipini ucunu kaçırmış bir profil" verdiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın yeni vizyonlar yapacak takatinin kalmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Hiçbir iktidara nasip olmayan bir şans, bilgisiz, liyakatsiz ellerde, ehliyetsiz ellerde heba olmuş, basit bir rövanş uğruna çarçur edilmiştir. İktidarda oldukları 9 yıl boyunca Sayın Başbakan'dan olgunlaşma bekleyenler hayal kırıklığına uğramıştır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, partisinde birazcık pişen, akıl baliğ olan kadroları partinin dışında bırakmış, siyaset koltuklarını henüz hiçbir profesyonel yetkinliğe ulaşmamış isimlerle doldurarak zaten dayanılamaz hale gelmiş kahtı ricali büsbütün derinleştirmiştir. AKP iktidarında geçen 9 yıl boyunca Türkiye, bütün ulusal davalarda ve projelerinde kaybeden taraf olmuştur" diye konuştu.

"Dış politika holiganlaştı"

Kılıçdaroğlu, AB ile müzakerelerde açılması gereken fasılların 10'da 1'inin açılmadığını, bu hızla gidilirse AB üyelik sürecinin 100 yılda tamamlanabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın "Siz bizi alamazsanız Kopenhag kriterleri yerine Ankara kriterlerini koyup yolumuza devam ederiz" sözlerinin bir "itiraf" niteliğinde olduğuna işaret ederek "Başbakan'ın ve Hükümet'in artık Avrupa vizyonu diye bir sorunu yoktur ve böyle bir vizyon da kalmamıştır" dedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Avrupa'dan ve AB'den hızla uzaklaştığını ve halkın açıkça aldatıldığını ifade ederek "Avrupa'dan hızla uzaklaşan Türkiye'nin nerelere, hangi tehlikeli sulara savrulduğu herkesçe görülmektedir. Türk dış politikası artık doğu-batı ekseninde şekillenen ve bu yönüyle de hem doğuda hem batıda işlevsiz olan, saygı gören niteliğini kaybetmiştir. Türk dış işlerinin engin deneyimi, bilgi birikimi, dünya ölçüsündeki saygınlığı, sağduyusu ve ciddiyeti terk edilmiş, dış işlerinin altın değerindeki kadroları monşerler diye aşağılanmış, neticede Türk dış politikası Başbakan'ın üslubuna ve tarzına uygun olarak holiganlaşmıştır" diye konuştu.

"Başbakan'ın ağzından kan damlıyor"

Başbakan'ın kısa bir süre öncesine kadar "Kürt açılımı, demokratik açılım" gibi kavramlarla "halkı oyaladığını" söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başbakan bugün ağzından kan damlayan bir şiddet temsilcisine dönüşmüş durumdadır. 'Ermeni açılımı' dediler, hem Ermenistan'la daha da uzaklaştık hem de dost ve kardeş Azerbaycan'ı kaybettik. Türk dünyasının artık esamisi bile okunmuyor. Yıllardır Nabucco'nun N'sinden eser yok. Enerji terminali dediler, kendilerinden önce yapılanların dışında hiçbir ilaveleri olmadı. 9 yılda 9 santimetre dahi boru döşemediler. Suriye ile gümrük birliğine gidenler ne olduysa 3 ay sonra Suriye'yi savaşla tehdit edecek noktaya geldiler. 'Libya'ya dış müdahaleye karşıyız' dediler. 'NATO'nun orada ne işi var?' dediler. Bir hafta sonra tükürdüklerini yaladılar."

Sadece son iki ayda yaşanan skandalların her birinin bir iktidarın sonunu getirmeye yeterli olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ülke kan gölüne dönmüş, iktidarın umurunda değil. Bugünkü güvenlik bürokrasinin en gizli toplantıları dinlenmiş, iktidarın, hükümetin umurunda değil. Türkiye her hafta bir başka ülkeyle savaş noktasına geliyor, hükümetin umurunda değil. Ancak iş Deniz Feneri davasına gelince her ne hikmetse hükümetin etekleri tutuşuyor. Davaya bakan hakim ve savcıların görev yerini değiştirerek davanın seyrine müdahale yöntemini bunlar icat etti. Hiçbir demokratik ülkede, kendisine saygısı olan hiçbir ülkede böyle bir olay zaten yaşanmaz, yaşanırsa bedeli ağır olur" diye konuştu.

"Hükümet topal ördek"

Hükümetin bu politikaları ve uygulamaları nedeniyle Türkiye'nin önünde artık "Bu baş bu yastıktan kalkar mı kalkmaz mı?" sorusunun bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bize göre kalkmaz. Bu Hükümet süre olarak değilse bile işlevsel olarak artık bir topal ördektir" dedi.

Yerel seçimlerin, AKP'nin gidiş biletinin kesileceği, CHP'ye iktidar yolunun açılacağı bir süreç olabileceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin bu AKP marjinalitesini taşıyacak gücü kalmamıştır. Türkiye AKP'ye mahkum değildir. Onlar her ne kadar Türk milletini kendine mahkum edecek tertipler peşinde olsalar da milletin tecrübesi, sağduyusu, irfanı bu tertipleri boşa çıkaracaktır. Türkiye asla tek parti rejimine razı olmayacaktır, Türkiye asla tek parti hegemonyasına razı olmayacaktır, Türkiye asla tek parti diktatörlüğüne boyun eğmeyecektir. Halkımıza bu açıdan güveniyoruz" diye konuştu.

"AKP diktatörlüğünden kurtulmak şart"

Mücadele etmenin ve bütün gerçekleri Türkiye coğrafyasının bütün noktalarına taşımanın CHP olarak tarihi görevleri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti AKP diktatörlüğünden kurtulmak zorundadır. Demokrasiyi, özgürlüğü Türkiye'ye yeniden getirmek Cumhuriyet Halk Partisi'nin temel görevlerinden birisidir" dedi.

Kılıçdaroğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir soru üzerine Başbakan Erdoğan'ın kendisine yönelik "İsrail'in avukatlığını yapıyor" sözlerine yanıt veren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"CHP'nin adında halk vardır. Avukatlığını yapacaksak, yapacağımız tek birim vardır, tek grup vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti halkıdır. Bundan da şeref duyarız. İsrail'in avukatlığını yapan kim? Amerika'da Yahudi lobisinden üstün hizmet madalyası alan kim? Ben miyim Recep Tayyip Erdoğan mı? Şimdi size soruyorum, Recep Tayyip Erdoğan, siz o üstün hizmet madalyasını iade edecek misiniz etmeyecek misiniz? Etmezseniz avukatlığa soyunmuşsunuzdur."

Hiçbir zaman, hiçbir yerde papaz elbisesi giymediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"'Gerekirse papaz elbisesi giyerim' diyen Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bunu diyen insan yeri geldiğinde herkesin avukatlığını yapabilir, Türkiye'nin çıkarlarını da göz ardı ederek. Ben Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanı değilim, bunu savunmadım. Irak'ta binlerce Müslüman kadına tecavüz edilirken Amerikan askerlerine başarılar dilemedim. Açık ve net söylüyorum, yapılan 'cambaza bak' olayıdır. Hem İsrail'in karşıtıymış gibi bir politika güdeceksiniz hem de füze kalkanını getirip Türkiye'ye konuşlandıracaksınız. Füze kalkanının avukatı kimdir? Hani Türkiye'ye gelmeyecekti bu? Kim için geldi füze kalkanı, Türkiye'yi korumak için değil herhalde? Kimi korumak için, İran'a karşı İsrail'i korumak için. O zaman İsrail'in avukatı kim? Halkı kandırıyorlar. Her yerde, her ortamda bunları söylemeye devam edeceğiz. Recep Tayyip Erdoğan kendi halkına doğru bilgi vermiyor. Doğru bilgi vermemekte de kararlı görünüyor ama onun maskesini indirmek de bizim görevimiz."

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir sunum yaptı. Kocaoğlu'nun sunumunun ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.