Dünyada önlenebilir zekâ geriliğinin en önemli nedeninin iyot eksikliği olduğunu belirten uzmanlar, yeterli iyot alımının büyüme ve gelişmedeki önemini vurguluyor ve iyot eksikliğinin hastalıklara neden olduğuna dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Güzin Oğuz Yıldırım, iyot alımı hakkında önemli bilgiler verdi.
“İyot, tiroid hormonlarının üretimi için vücuda dışarıdan alınması zorunlu olan bir elementtir” diyen Uzm. Dr. Güzin Oğuz Yıldırım,“Yeterli iyot alımı normal büyüme ve gelişme için elzemdir. İyot eksikliği, yetersiz tiroid hormonu üretimine yol açarak ve başka mekanizmalarla iyot eksikliği hastalıklarına sebep olur” dedi.
İyot eksikliği, düşük riskini artırıyor
İyodun sadece iyot içeren ya da iyot ilave edilmiş besinler yoluyla ağızdan alınabildiğini belirten Yıldırım, “Diyetle alınan iyodun tamamına yakını mide ve oniki parmak bağırsağından hızlıca emilir. İyot eksikliği durumunda tiroid bezi tarafından iyot tutulum oranı %80’e kadar çıkarken, yeterli iyot alımında bu oran %10 civarında kalmaktadır. İyodun yarı ömrü normalde 10 saat kadardır, iyot eksikliği durumlarında bu süre uzar” şeklinde konuştu.
Dünyada önlenebilir zekâ geriliğinin en önemli nedeninin iyot eksikliği olduğuna dikkat çeken Yıldırım, çeşitli yaş aralıklarında farklı hastalıkların risklerle kendini gösterdiğini söyleyerek,söz konusu hastalıkları şöyle sıraladı:
“Bebeklerde zekâ geriliği, Beden gelişme geriliği, Düşük doğum ağırlığı, Çocuklarda beden ve zekâ gelişme geriliği, Bebek ve erişkinlerde tiroid hastalıkları.”Fazla iyot, hormon üretimini azaltıyor
Fazla iyodun, tiroid bezini baskılayarak hormon üretimini azalttığını ifade eden Uzm. Dr. Güzin Oğuz Yıldırım, düşen hormon seviyesine bağlı olarak hipotiroidizm şikayet ve bulguları gelişebildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
İyot ihtiyacınızı, ilaçlar yerine besinlerden karşılayın
“Vücudun iyot ihtiyacının, ilaçlar yerine besinlerden karşılanması daha da sağlıklı olacaktır. Bazı durumlarda besinler de yetersiz kalacağından, iyot eksikliği olan kişilere ilaçlı tedavi uygulanabilmektedir. İyot içeren besinler: “Patates, süt, yoğurt, yumurta, hindi göğüs eti, balık, iyotlu tuz, Himalaya kristal tuzu, beyaz ekmek” olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hamilelikte iyot ihtiyacı artıyor
İyot tüketimine olan ihtiyaç hamilelik ve emzirme döneminde artıyor. Yapılan çalışmalar ve sağlık örgütleri verilerine göre menopoz dönemi ile ek olarak iyot ihtiyacında azalma veya artış açısından öneri bulunmamaktadır.
Besinlerdeki iyot miktarı ne kadar?
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Güzin Oğuz Yıldırım, besinlerde bulunan iyot miktarı hakkında şu bilgileri verdi:
Besin Adı Miktar İyot miktarı
“İnek sütü 200 ml (1 su bardağı) 50-80 µg
Organik inek sütü 200 ml 30-65 µg
Yoğurt 150 g (4 çorba kaşığı) 50-100 µg
Yumurta 1 adet 20 µg
Peynir 40 gr (yarım su bardağı) 15 µg
Beyaz balık 100 gr 115 µg
Yağlı balık 100 gr 50 µg
Kabuklu deniz ürünleri 100 gr 90 µg
Et 100 gr 10 µg
Tavuk 100 gr 10 µg
Fındık 25 gr 5 µg
Ekmek 1 dilim 5 µg
Sebze ve meyve 80 gr 3 µg
Dengeli beslenme ile yeterli iyot alımını sağlamak mümkün
“Türkiye’nin iyot eksikliği açısından orta ve ileri seviye iyot eksikliği ve endemik guatr bölgesi olması sebebiyle Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılmış olan iyot eksikliği ile mücadele kapsamında büyük şehirlerde sorun aşılma noktasında olup kırsal kesimlerde eksiklik halen devam etmektedir” diyen Güzin Oğuz Yıldırım, dengeli beslenme ile gerektiği kadar iyot alımını sağlamanın mümkün olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Tuz kısıtlaması gereken hasta grupları için sırf iyot alması adına tuzu artırmak çare değildir. İlerleyen dönemlerde tuzdaki iyot oranını artırarak tuz kısıtlamayı destekler şekilde yeni düzenlemeler gündeme gelecektir. Rafine edilmeyen, içeriği net olarak bilinmeyen, diğer katkı maddelerinin doğal veya yapay olarak eklendiği, kaya tuzu, gurme tuzları gibi tuzların kullanılmasını önermemekteyim. Öncelikle amacımız eksiklik mi fazlalık mı veya normal olduğunu tetkik etmek daha sonra kişinin yeme alışkanlıkları ek risk faktörlerini gözden geçirerek gerekli takviye önerilerinde bulunmaktır.”