Depreme Hazır Mıyız?

Kandilli Rasathanesi

Deprem, dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi ülkemizde de felaketlere ve çok sayıda can kaybına sebep oluyor.

Depreme Hazır Mıyız?
Deprem, dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi ülkemizde de felaketlere ve çok sayıda can kaybına sebep oluyor.

Depremle yaşamamız gerektiğini bildiğimiz halde, depremde can kayıpları niçin yaşanmaktadır? Şüphesiz bunda doğru bilinen yanlışların payı büyüktür. İşte deprem hakkında doğru bilinen yanlışlar ve hayat kurtarıcı tedbirler… 17 Ağustos depreminde depremden ötürü ölen kişi sayısı bilinenin aksine 1’dir. Arazide devreye gezen bir güvenlik görevlisi açılan fay hattına düşerek ölmüş ve kayıtlara depremin sebep olduğu bir vaka olarak geçmiştir. Diğer tüm ölümlerin kaynağı insan ve yapı kökenlidir.

Her doğal afet gibi depremle de hiç ummadığımız bir anda karşılaşabiliriz. Önemli olan, depremle yaşamayı öğrenmek değil, depremden korunma yöntemlerini de doğru bir şekilde öğrenmek ve bu bilgiyi güncellemektir.

Deprem, dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi ülkemizde de felaketlere ve çok sayıda can kaybına sebep oluyor. Bundan çok kısa bir süre önce Van depremiyle de benzer bir acıyı yaşadık. Pek çok insanımız bu felakette hayatını kaybetti.


Peki, depremle yaşamamız gerektiğini bildiğimiz halde, depreme yine niçin hazırlıksız yakalandık?
Öncelikle depremden korunma yöntemleri hakkındaki yanlış bilgilerimizi gidermemiz gerekiyor. Bu noktada çok sayıda, doğru bildiğimiz yanlış bulunuyor. Elbette ecelin önüne geçilemez. Fakat, depremden korunma yöntemleri sayesinde kendimizin yanı sıra daha fazla hayat kurtarabiliriz. Bu noktada yapılması gereken; depremin maddi zararlarına karşı mücadele etmekten çok, önce zihinlerdeki yanlış metotları düzelterek hayatta kalmaya çalışmak… Felaketin ilk anını başarıyla tamamlayabilirsek, sonrasında mutlaka kurtarma ekipleri yardıma koşacaktır.

Peki, bu “doğru bilinen yanlış metotları” nasıl düzelteceğiz? Halk arasında ezberlenen ama bilimsel olarak karşılığı olmayan bu korunma yöntemlerinden kendimizi nasıl arındıracağız?

Yanlışlar ve Doğruları
Deprem sırasında hayatını kaybedenlerin hemen hepsi, hiç kuşkusuz, aklına gelen ilk depremden korunma yöntemini uyguluyor. Uygulanan yöntemler yanlışsa, kurtulma imkânı var olsa bile bu ihtimal yitiriliyor. Lütfen dikkat! Basit tekniklerle hayatta kalabilmekten bahsediyoruz. Belki bir küçük hamleyle…


Her an, her yerde karşılaşabilecek depremle yüzleşmeden önce ne yapılmalı? Öncelikle; deprem anına hazır olmak ve düzgün korunabilmek için mutlaka pratik yapılmalıdır. Evde, işte veya araçta depreme yakalanıldığında hazır olmak için planlı hareket etmek şarttır. Bunun için deprem anı ve sonrası için hangi tedbirler alınacaksa, çalışılmalı ve ortak planlar belirlenmelidir.

Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi, “Amerikan Uluslararası Kurtarma Ekibi”nin kurtarma şefi ve afet olayları müdürü Doug Copp, depremden korunma yöntemleri üzerine hayat kurtaracak doğru tedbirleri bakın nasıl sıralıyor:

Asla Eşyaların Altına Sığınmayın!
Afet Koordinasyon Merkezi dâhil, pek çok uzman deprem anında “masanın altında girerek” korunmanızı söyler. Okullarda da yine sıraların hemen altına girmek öğütlenir. Doug Copp ise eşyaların altına sığınmanın sağlıklı bir korunma yöntemi olmadığını, hatta çok riskli olduğunu şöyle ifade ediyor: “Binalar çökerken basitçe çömelen ve korunan kişiler istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar. Masa, araba gibi nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.”

Sizce, dünyada ve en son karşılaşılan Van depremlerinde bu yanlış kurtulma metodu yüzünden kaç kişi hayatını kaybetmiştir? Hiç şüphesiz pek çok hayatını yitiren insan deprem anında çevresindeki eşyaların altına sığındı. Hâlbuki belki daha planlı hareket etseler, kurtulabilirlerdi.

Panikle Dışarı Çıkmayın!
Biliyoruz ki, en ufak bir sarsıntıda dahi insanlar hemen dışarı çıkmak için hareketlenir, şuursuzca kurtulmak için bir yerlere kaçar. Hatta geçmişte artçı sarsıntı sırasında pencereden, balkondan atlayıp da kendisine depremden daha çok zarar verenler oldu. Bu noktada öncelikli hedef; deprem anında dışarı çıkmak değil, kendinizi güvende hissedeceğiniz pozisyonda ve konumda beklemektir.


Copp, bu konuda da deprem anında nasıl beklenilmesi gerektiği üzerine şunları söylüyor: “Kediler, köpekler ve bebeklerin hepsi doğal bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar. Deprem anında siz de bu şekilde kıvrılmalısınız. Bu doğal bir güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür. Daha küçük bir boşlukta hayatta kalabilirsiniz. Hafifçe ezilecek ama yanında boşluk oluşturacak bir kanepe, geniş büyük bir eşyanın yanında durun. Televizyon izlerken deprem olursa ve kolayca kapıdan veya pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe veya büyük bir koltuğun/sandalyenin yanında cenin (eller ile ense ve baş bölgesini koruyacak şekilde çöküp, kapanıp, ayaklar karına doğru çekilerek bir yere uzanma) pozisyonunda kıvrılarak yere uzanın.” Bu şekilde deprem anında bulunduğunuz yapı/eşyadan faydalanarak başınızı ve vücudunuzu koruyabilirsiniz. En önemlisi hayatta kalma şansınızı artırmış olursunuz.

Uykuluyken Kaçmayın!
Uyku esnasında yakalanılan depremler için, yataktan kalkamayanların yorgan ya da battaniyenin altına girmeleri ısrarla tembihlenir. Bu sayede alınabilecek darbelerin azaltılması hedeflenir. Bu da doğru bir tedbirdir, ancak niçin bir felaketi yorgan ve battaniyeyle önlemeye çalışılsın?

Uyku esnasında depremle karşılaşıldığında; Copp, bakın hangi pratik yöntemi öneriyor: “Eğer gece yataktayken deprem olursa, basitçe yuvarlanarak yataktan düşün. Yatağın çevresinde güvenli bir boşluk oluşacaktır. Oteller müşterilerine deprem anında yatakların yanında yere uzanmalarını salık veren bir uyarı notunu odalarda her kapının arkasına asarlarsa, depremlerde çok büyük hayatta kalma oranlarını sağlayabilirler.” Deprem anında, yorgan veya battaniyeye sarınmak yerine, yatağın yanına yuvarlanarak düşmek daha pratik ve güvenli değil mi?

Kiriş Altında Durmayın!
İstanbul’da yaşanan son depremde çoğu insan kapı veya kiriş arasında kalarak korunma yöntemini seçti. Hatta kapı ve kiriş altında durmak en güvenli yer olarak halk arasında yayıldı ve bilinçlere yerleşti. Yetkililer de binalardaki kirişlerin yanında durmayı önerdi. Oysa Copp, kapı ve kiriş altına sığınmayı hiç güvenli bulmuyor. İşte Copp’un kapı ve kiriş altına sığınma üzerine söyledikleri: “Bina çökerken kapı kirişlerinin altına geçen herkes ölür. Nasıl mı? Eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne veya arkaya doğru düşürse inen tavanın altında ezilirsiniz. Eğer kapı kirişi yana doğru yıkılırsa ikiye bölünürsünüz. Her iki durumda da ölürsünüz!” Doğru diye bilinen yanlış sığınma yöntemleri de öldürüyor. Öyleyse bu durumda yapılması gereken kesinlikle kapı ve kirişlerden uzak durmak! Depreme karşı en uygun pozisyonu öğrenip uygulamaktır.

Merdivenlere Yaklaşmayın!
Herhalde depremi yaşayan herkes, deprem anının bitiminden saniyeler sonra merdivenlere koşmuştur. Oysa merdiven, asansör ve balkonlar en çok hasarın oluştuğu noktalardır. Öyleyse niçin güvenli bir noktaya sığınmak yerine bilinçsizce merdiven veya asansöre kaçılıyor? Dünyaca ünlü kurtarma ekibi şefi Copp, merdiven endişesinden bakın nasıl söz ediyor: “Hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin. Merdivenler (ana binadan) farklı bir ‘frekans aralığına’ sahiptir; ana binadan bağımsız/ayrı olarak sarsılırlar. Merdivenler ve binanın geri kalanı devamlı olarak birbirlerine çarparlar, ta ki merdivenlerin yıkılışı gerçekleşene kadar. Merdivenlere ulaşan insanlar basamaklar yüzünden yaralanırlar. Korkunç şekilde sakatlanırlar. Bina yıkılmasa dahi, merdivenlerden uzak durun. Merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır. Depremde yıkılmamış olsa dahi, merdivenler bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesiyle çökebilir. Merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa dahi her zaman güvenlik açısından kontrolden geçirilmelidir.”

Aracı Terk Edin!
Deprem sırasında kontrollü bir şekilde binanın dışına çıkıp aracıyla uzaklaşmaya çalışan ya da aracında seyir halinde olanların hangi önlemleri alması gerektiğine dikkat çeken Copp, yaşananlardan örnekle şunları söylüyor: “Binanın dış duvarlarına yakın yerlerde durun, mümkünse dışına çıkın. Binanın iç kısımlarındansa dış kısımlarına yakın yerlerde olmak çok daha iyidir. Binanın dış çevresinden ne kadar içeride olursanız, çıkış yolunuzun kapanma ihtimali o kadar artacaktır. Aynen Nimitz yolundaki katlar arasındaki (yıkılan) blokların meydana getirdiği gibi, deprem anında üst yolun yıkılmasıyla ezilen araçların içinde bulunan insanlar ezilirler. San Francisco depreminin kurbanlarının hepsi araçlarının içindeydiler. Hepsi öldü. Araçlarının dışına çıkıp, aracın yanına uzanıp veya oturarak kolaylıkla hayatta kalabilirlerdi. Ölen herkes eğer araçlarından çıkıp, araçlarının yanına oturabilseler veya uzanabilselerdi yaşıyor olabilirdi. Ezilen bütün araçların yanında (kolonların direkt olarak üzerine düştüğü araçlar hariç)3 feetyükseklikte boşluklar oluşmuştu. Enkaz halindeki gazete ofislerini ve çok miktarda kâğıdın olduğu ofisleri dolaşırken kâğıdın sıkışmadığını/ezilmediğini keşfettim. Kağıt yığınlarının/kümelerinin etrafında geniş boşluklar bulunur/oluşur.”



Bugün 17 Agustos
Muhtemel 17 Agustoslara ne kadar hazırız ?

Kaçınızın deprem çantasi hazırda mesela ?

Hiç siteniz tatbikat yaptimi ?

Belediyeniz hiç bilgilendirme toplantilari düzenledimi ?

En yakin toplanma alaniniz neresi mesela ?
(Misal olarak )Rabbim 5 dk sonra deprem olacak dese kuluna haber verse bile ben bırakin yaya olmayı araçla bile hemen evden çıksam ve yol alsam yemin olsun çevremde üstümüze binalarin göçmeyecegi alanim yok...
Kahrolsun böyle yapılaşma !
Hükümetimin ve şehir yöneticilerimin şehir planlamalarına herzaman karşıyım ve dile getiriyorum..Ama sakalim yok sorun o galiba dinleyen yok.
NE SERVET NE DEVLET...ÖNCE İNSAN !

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.