İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kurumun Saraçhane’deki merkezi önünde at ölümlerini protesto eden eylemcilerden 7’siyle makam odasında bir araya geldi.
Eylemci grup, Adalar’daki faytona koşulan atlar sorununun çok eski dönemlerin sorunu olduğunu belirterek, “Maalesef medya, 81 at ölmeyince, ilgilenmiyor. Biz bunu savunduğumuzda diyorlar ki; ‘Viyana’da da var, New York’ta da var’. Doğru var. Orada da hayvan aktivistleri her gün eylemdeydi” dedi. İmamoğlu’nun eylemcilere yanıtı, “Biz, yüzde 90 oranında, taşımacılıkla ilgili süreci tümüyle elektrikli araçla çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Arkadaşlarım, yaklaşık 2-2,5 aydır araç modelleriyle ilgileniyorlar. Ada’ya biz, yakıtlı araç sokmak istemiyoruz. Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Hayvan dahil, araçlar dahil, hiçbir şahıs muhatabı kalmıyor. Tümüyle bu iş, İBB kontrolünde olacak. Bir şahsa ya da bir ahıra emanet değil. Veterinerine kadar bütün unsurlarıyla. Bu denetimli mekanizmanın alt yapısını arkadaşlarım oluşturuyorlar” oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Ruam hastalığı” nedeniyle Adalar’da meydana gelen faytona koşulan at ölümlerini protesto amacıyla Saraçhane’de eylem düzenleyen gruptan 7 temsilciyi, makam odasında kabul etti. Eylemci gruptan gazeteci Zülal Kalkandelen, Adalar’da düzenlenen çalıştaya davet edilmediklerini belirterek, “Düzenlenen çalıştayın sübjektif (öznel) olduğunu düşünüyorum” dedi. “Hayvan canı her şeyden önce geliyor bizim için” diyen Kalkandelen, “Biliyorum bu bir gelenek olmuş, alışkanlık olmuş, kimisi için Ada’nın simgesi olmuş. Doğru. Ama biz de diyoruz ki; bazı simgeler, bazı gelenekler, zaman içerisinde değiştirilmeli. Çünkü, toplumlar ancak böyle uygarlaşabilir. Siz, göreve geldiğinizde, herkes için çok daha yaşanabilir bir kent vaat ettiniz. Hepimizde bir umut yarattınız. ‘Her şey daha iyi olacak’ dediniz. Biz, hayvanlar için de iyi olacağını düşündük. Çünkü siz, hayvan hakları taahhütnamesini de imzaladınız. ‘Kaldıracağım’ dediniz” diye konuştu.
KALKANDELEN: “MEDYA, 81 AT ÖLMEYİNCE İLGİLENMİYOR”
Aradan zaman geçtiğini belirten Kalkandelen, “Orada at sömürüsü çok yoğun, yaz aylarında özellikle turistlerin yığılmasıyla korkunç boyutlara ulaşıyor. Sizin döneminizin sorunu değil bir kere bu. Bu, çok daha önceden başlamıştı. Yıllardır devam ediyor. Biz, o zamandan beri protesto halindeyiz. Hep kalkmasını istedik. Ruam hastalığı zaten hep çıkıyordu. Yine çıktı. Maalesef medya da böyle 81 at ölmeyince, ilgilenmiyor. Biz bunu savunduğumuzda diyorlar ki; ‘Viyana’da da var, New York’ta da var’. Doğru var. Ben, orada yaşadığımda orada da atlar ölüyordu. Orada da hayvan aktivistleri her gün eylemdeydi” dedi.
İMAMOĞLU: “HERKESİ DİNLEME SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRİYORUZ”
Diğer aktivistlerin konuşmalarından sonra söz alan İmamoğlu, Kalkandelen’in, “sübjektif çalıştay” iddiasına, “Biz, sübjektif bir çalıştay, inanın yapmayız” karşılığını verdi. Çağrı da bir eksiklik olabileceğine dikkat çeken İmamoğlu, “Çalıştayda, herkesi dinleme sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Orada bu işi yapan insanlar var, hayvanlar var; onlar ne olacak? Bu, insani bir bakış. Biri çıkıp, ‘Beni, orada bu işi yapanlar ilgilendirmiyor’ diyebilir ama beni ilgilendiriyor. Beni, herkes ilgilendiriyor. Yüzlerce insan ama doğru ama yanlış, bu işi orada yapıyor. Bir şekilde bu işe başlamışlar, başlatılmışlar. Kimisi, ‘3’ncü nesildir bu işi yapıyorum’ diyor. Biz, insani bir çözüm bulmak zorundayız. Bu benim işim. Biz, o insanlarla görüşüyoruz. Onların sorunlarını çözme noktasında her gün bir adım atıyoruz. Biz, bu insanlara şunu diyemeyiz: ‘Burayı kapattık, hadi güle güle!’ Bir başka kaosu yaratırsınız. Bu, bizim sorumluluğumuzda. Bunu çözeceğiz” şeklinde konuştu.
“SORUNU ELEKTRİKLİ ARAÇLARLA ÇÖZÜYORUZ”
“Ben, ne söylediğimi biliyorum” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne söylediğimi bir daha dinleyin. ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ diyen karşı taraf. Ama ben, ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ demedim. Adalar’daki konuşmamı lütfen dinleyin. O zaman bile, ‘Tarafları dinleyeceğiz’ dedim. Ama biz vicdanen bu sürecin böyle gitmeyeceğini de biliyoruz. Ben, doğruyu bulmaya çalışıyorum. Ben, orada yapılan işin yüzde 90’ının da yanlış olduğunu tespit etmiş birisiyim. Yani sizi haksız çıkaran bir şey de söylemiyorum. Günün sonunda, arkadaşlarım bu işin çözümüne doğru aslında yaklaştı. Bugün, başka bir talihsiz olayı, at ölümlerini konuşuyoruz. Tariflediğiniz gibi, bu bugünün konusu da değil tek başına. Ne yazık ki uzun zamandır gelen bir süreç. Bir başkası yarış atını da istemiyor. Başka biri taşımacılıkta da istemiyor. Bunun sonu yok. Ben burada, bunu bütünüyle çözecek hakim konumunda değilim. Ama biz, şunu çözüyoruz: Biz, yüzde 90 oranında, taşımacılıkla ilgili süreci tümüyle elektrikli araçla çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Tümüyle elektrikli araçlarla bu süreceği çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Arkadaşlarım, yaklaşık 2-2,5 aydır araç modelleriyle ilgileniyorlar. Ada’ya biz, yakıtlı araç sokmak istemiyoruz. Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Hayvan dahil, araçlar dahil, hiçbir şahıs muhatabı kalmıyor. Tümüyle bu iş, İBB kontrolünde olacak. Bir şahsa ya da bir ahıra emanet değil. Veterinerine kadar bütün unsurlarıyla. Bu denetimli mekanizmanın alt yapısını arkadaşlarım oluşturuyorlar.”
Eylemci grup, Adalar’daki faytona koşulan atlar sorununun çok eski dönemlerin sorunu olduğunu belirterek, “Maalesef medya, 81 at ölmeyince, ilgilenmiyor. Biz bunu savunduğumuzda diyorlar ki; ‘Viyana’da da var, New York’ta da var’. Doğru var. Orada da hayvan aktivistleri her gün eylemdeydi” dedi. İmamoğlu’nun eylemcilere yanıtı, “Biz, yüzde 90 oranında, taşımacılıkla ilgili süreci tümüyle elektrikli araçla çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Arkadaşlarım, yaklaşık 2-2,5 aydır araç modelleriyle ilgileniyorlar. Ada’ya biz, yakıtlı araç sokmak istemiyoruz. Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Hayvan dahil, araçlar dahil, hiçbir şahıs muhatabı kalmıyor. Tümüyle bu iş, İBB kontrolünde olacak. Bir şahsa ya da bir ahıra emanet değil. Veterinerine kadar bütün unsurlarıyla. Bu denetimli mekanizmanın alt yapısını arkadaşlarım oluşturuyorlar” oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Ruam hastalığı” nedeniyle Adalar’da meydana gelen faytona koşulan at ölümlerini protesto amacıyla Saraçhane’de eylem düzenleyen gruptan 7 temsilciyi, makam odasında kabul etti. Eylemci gruptan gazeteci Zülal Kalkandelen, Adalar’da düzenlenen çalıştaya davet edilmediklerini belirterek, “Düzenlenen çalıştayın sübjektif (öznel) olduğunu düşünüyorum” dedi. “Hayvan canı her şeyden önce geliyor bizim için” diyen Kalkandelen, “Biliyorum bu bir gelenek olmuş, alışkanlık olmuş, kimisi için Ada’nın simgesi olmuş. Doğru. Ama biz de diyoruz ki; bazı simgeler, bazı gelenekler, zaman içerisinde değiştirilmeli. Çünkü, toplumlar ancak böyle uygarlaşabilir. Siz, göreve geldiğinizde, herkes için çok daha yaşanabilir bir kent vaat ettiniz. Hepimizde bir umut yarattınız. ‘Her şey daha iyi olacak’ dediniz. Biz, hayvanlar için de iyi olacağını düşündük. Çünkü siz, hayvan hakları taahhütnamesini de imzaladınız. ‘Kaldıracağım’ dediniz” diye konuştu.
KALKANDELEN: “MEDYA, 81 AT ÖLMEYİNCE İLGİLENMİYOR”
Aradan zaman geçtiğini belirten Kalkandelen, “Orada at sömürüsü çok yoğun, yaz aylarında özellikle turistlerin yığılmasıyla korkunç boyutlara ulaşıyor. Sizin döneminizin sorunu değil bir kere bu. Bu, çok daha önceden başlamıştı. Yıllardır devam ediyor. Biz, o zamandan beri protesto halindeyiz. Hep kalkmasını istedik. Ruam hastalığı zaten hep çıkıyordu. Yine çıktı. Maalesef medya da böyle 81 at ölmeyince, ilgilenmiyor. Biz bunu savunduğumuzda diyorlar ki; ‘Viyana’da da var, New York’ta da var’. Doğru var. Ben, orada yaşadığımda orada da atlar ölüyordu. Orada da hayvan aktivistleri her gün eylemdeydi” dedi.
İMAMOĞLU: “HERKESİ DİNLEME SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRİYORUZ”
Diğer aktivistlerin konuşmalarından sonra söz alan İmamoğlu, Kalkandelen’in, “sübjektif çalıştay” iddiasına, “Biz, sübjektif bir çalıştay, inanın yapmayız” karşılığını verdi. Çağrı da bir eksiklik olabileceğine dikkat çeken İmamoğlu, “Çalıştayda, herkesi dinleme sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Orada bu işi yapan insanlar var, hayvanlar var; onlar ne olacak? Bu, insani bir bakış. Biri çıkıp, ‘Beni, orada bu işi yapanlar ilgilendirmiyor’ diyebilir ama beni ilgilendiriyor. Beni, herkes ilgilendiriyor. Yüzlerce insan ama doğru ama yanlış, bu işi orada yapıyor. Bir şekilde bu işe başlamışlar, başlatılmışlar. Kimisi, ‘3’ncü nesildir bu işi yapıyorum’ diyor. Biz, insani bir çözüm bulmak zorundayız. Bu benim işim. Biz, o insanlarla görüşüyoruz. Onların sorunlarını çözme noktasında her gün bir adım atıyoruz. Biz, bu insanlara şunu diyemeyiz: ‘Burayı kapattık, hadi güle güle!’ Bir başka kaosu yaratırsınız. Bu, bizim sorumluluğumuzda. Bunu çözeceğiz” şeklinde konuştu.
“SORUNU ELEKTRİKLİ ARAÇLARLA ÇÖZÜYORUZ”
“Ben, ne söylediğimi biliyorum” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne söylediğimi bir daha dinleyin. ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ diyen karşı taraf. Ama ben, ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ demedim. Adalar’daki konuşmamı lütfen dinleyin. O zaman bile, ‘Tarafları dinleyeceğiz’ dedim. Ama biz vicdanen bu sürecin böyle gitmeyeceğini de biliyoruz. Ben, doğruyu bulmaya çalışıyorum. Ben, orada yapılan işin yüzde 90’ının da yanlış olduğunu tespit etmiş birisiyim. Yani sizi haksız çıkaran bir şey de söylemiyorum. Günün sonunda, arkadaşlarım bu işin çözümüne doğru aslında yaklaştı. Bugün, başka bir talihsiz olayı, at ölümlerini konuşuyoruz. Tariflediğiniz gibi, bu bugünün konusu da değil tek başına. Ne yazık ki uzun zamandır gelen bir süreç. Bir başkası yarış atını da istemiyor. Başka biri taşımacılıkta da istemiyor. Bunun sonu yok. Ben burada, bunu bütünüyle çözecek hakim konumunda değilim. Ama biz, şunu çözüyoruz: Biz, yüzde 90 oranında, taşımacılıkla ilgili süreci tümüyle elektrikli araçla çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Tümüyle elektrikli araçlarla bu süreceği çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Arkadaşlarım, yaklaşık 2-2,5 aydır araç modelleriyle ilgileniyorlar. Ada’ya biz, yakıtlı araç sokmak istemiyoruz. Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Hayvan dahil, araçlar dahil, hiçbir şahıs muhatabı kalmıyor. Tümüyle bu iş, İBB kontrolünde olacak. Bir şahsa ya da bir ahıra emanet değil. Veterinerine kadar bütün unsurlarıyla. Bu denetimli mekanizmanın alt yapısını arkadaşlarım oluşturuyorlar.”