Ekrem İmamoğlu'ndan Bayram Mesajı

İSTANBUL

İmamoğlu’ndan kendisine randevu vermeyen partilere bayram mesajı: Siyasi partiler masamızı kuruyoruz. Buluşalım, konuşalım, tartışalım…

 Ekrem İmamoğlu'ndan Bayram Mesajı
İmamoğlu’ndan kendisine randevu vermeyen partilere bayram mesajı: Siyasi partiler masamızı kuruyoruz. Buluşalım, konuşalım, tartışalım…

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bayram namazını Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camii’nde küçük oğlu Semih ile birlikte kıldı. Namazın ardından merhum amcası Ali İmamoğlu’nun kabrini ziyaret eden İmamoğlu, yakın çalışma arkadaşları ve gazetecilerle baba evinde bir araya geldi. İmamoğlu, kahvaltıdan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ziyaretinize ilişkin görüştünüz mü? Parti ziyaretleri yapıyordunuz ayrıca. MHP ve AK Parti’den size herhangi bir dönüş oldu mu?” sorularına, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın elbette ki Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bayramı mübarek olsun. Ben, kendilerinden randevu talebimi yeniliyorum. Onun dışında 2 siyasi parti randevu vermemiş. Bayramdan sonra randevu talebimi yenileyeceğim. Ne kadar yenilersem görüşme talebime cevap vermez ya da ‘Reddettik’ diye bunla övünürlerse, kendileri kaybeder. Barometre bu. Yani aşağı doğru iniyorlar. Uyarıyorum onları. Siyaset böyle yapılmaz. Ben, yerlerinde olsam buluşurum, konuşurum, tartışırım, paylaşırım. Onun için siyasi partiler masamız göreve başlayacak. Oraya da davet edeceğiz” yanıtını verdi. 

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bayram namazını, küçük oğlu Semih ile birlikte Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camii’nde kıldı. İmamoğlu’na, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık da eşlik etti. Vatandaşlar, her iki başkana da yoğun ilgi gösterdi. İmamoğlu, gazetecilerin isteği üzerine bayram mesajını da namaz çıkışında verdi. Bütün İstanbul’a, Türkiye’ye ve İslam alemine iyi bayramlar dileklerini ileten İmamoğlu, herkesin güzel bir bayram geçirmesi temennisinde bulundu. Trafik kurallarına uyma konusunda vatandaşları uyaran İmamoğlu, “Kurallara uygun seyahat yapsınlar istiyorum. Yuvalarına güzel güzel dönsünler istiyorum. Onun için bütün İstanbullu hemşehrilerime, bütün Türkiye’ye trafik kurallarına uygun hareket edip kazasız sıkıntısız evlerinize dönün diyorum. Büyüklerimizi unutmadan, küçüklerimizi sevindirerek ülkemizde gerçekten bütün acılardan arınmış bir süreç diliyorum. Bayram, iyi dileklerin, temennilerin karşılık bulduğu bir süreçtir” dedi. 

EREN BÜLBÜL’Ü UNUTMADI

İmamoğlu, Trabzon'un Maçka ilçesi kırsalında, 11 Ağustos 2017'de bölücü terör örgütü PKK mensuplarıyla sağlanan sıcak temas sırasında şehit düşen Eren Bülbül’ü de unutmadı. İmamoğlu, duygularını, “Bugün aynı zamanda, Trabzon’da pırıl pırıl kardeşimiz Eren Bülbül’ün ölüm yıldönümü. Rahmet diliyorum. Rahmetle anıyorum kendisini. Diliyorum ki ülkemizi bu tür acılar yaşamasın. Barış içinde huzur içinde bir ülke olsun. Hatta yakın coğrafyamız bütün insanlık için bunu diliyorum” sözleriyle dile getirdi. İmamoğlu, “Bugün kurban keseceklere mesajınız nedir” sorusuna ise, “İstanbul 16 milyonluk bir şehir. İstanbul gibi bir kentte, bu süreç kendi başına bırakılacak bir süreç değil. Ama buna rağmen, bu yıl herkes kurallara uygun hareket etsin. Lütfen bu yıl herkes kurbanlarını kurban alanlarında kessin, kestirmeye gayret etsin. Başka türlü alanlar suç işlemek anlamına geliyor. İşlem yapan zabıtalara da kimsenin laf edecek durumu yok. O bakımdan gönül istiyor ki, sıkıntı oluşturan hiçbir görüntü olmasın İstanbul’da. İstanbul’da kötü görüntülerin olmadığı gerçekten Sıhhi kurallara uygun kurban kesimi ile ilgili bir çalışma yapacağız. Umut ediyorum bunu başaracağız” yanıtını verdi. 

AMCASININ MEZARINI ZİYARET ETTİ

İmamoğlu, bayram namazının ardından, oğlu Semih ve babası Hasan İmamoğlu ile birlikte, Büyükçekmece Yeni Mezarlığı’nda bulunan amcası Ali İmamoğlu’nun kabrini ziyaret etti. İmamoğlu, mezar ziyaretinin ardından baba evine geçti ve yakın çalışma arkadaşları ile basın mensuplarıyla birlikte, keyifli bir sohbet eşliğinde kahvaltı yaptı. Kahvaltının ardından kameraların karşısına geçen İmamoğlu, kendisine sorulan soruları yanıtladı. 

“UYUM SAĞLAYAMAYACAĞIMIZ DUYGU 
VE DÜŞÜNCELER OLDUĞUNU HİSSETTİK”

İSBAK Genel Müdürü’nün istifası ve İETT Genel Müdürü hakkında CHP’nin suç duyurusu var. İstifaların devamı gelebilir mi?

- Bizim atamalar ve görevlendirmelerle ilgili bir sorunumuz yok. İSBAK atamamızda da yola çıkış felsefemizde sorunumuz yok. Biz, kimsenin geçmişteki partisine, bağlı olduğu kurumlara bakmaksızın, insanların eğitimine, liyakatine bakarak hareket etmeye çalıştık. Uyum sağlayamayacağımız alanlar olduğunu tespit ettik. Son çıkan bir kısım haberler ve geçmişteki paylaşımlar… Burada baktığımız pencere oydu. Hayat felsefesi. İnsanların kişisel alanlarından bahsetmiyorum, onlara saygı duyarım. Ben geçmişte AK Partili olduğunu da biliyordum. Ama diğer bir konulardaki bir kısım fikirleri, İstanbul gibi bir kente hizmet ederken, bu kadar karma yaşamın olduğu, herkesin bir arada olduğu bir toplumla iç içe olduğu bir ortamda uyum sağlayamayacağımız duygu ve düşünceler olduğunu hissettik. Bunda ters düştüğümüz durum budur. Ve bundan dolayı yollarımız ayırdık. Diğer arkadaşlarımızla ilgili bir sorumuz yok. 

“HALA AYNI YERDEYİZ”

- Mevcut yönetimde olan, şu anda devam ettiğimiz arkadaşlarımız var. İETT de bunlardan bir tanesi. Bunun gibi birkaç tane kurumumuz var devam ettiğimiz. Bazı kurumlarda alt görevlerde olup devam eden arkadaşlarımız var. Bu da doğaldır. Çünkü İBB kurumsal bir hafızaya sahip. Biz, mümkün olduğunca kurumsal hafızalardan faydalanmaya çalışıyoruz. İyi yöneticiler vardır. Yolumuza devam ederiz. Yarın ters düştüğümüz bir alan oluşabilir, vedalaşırız. Bunlar olabilecek şeylerdir. Bizim gizli bir ajandayla yolumuz yok. Yol haritamız yok. Bu manada, İETT’de görev yapan arkadaşımız, halihazırda görevde olan arkadaşımızdı ve şu anda yol yürüyoruz. Günün sonunda baktığımız pencere, daha önce söylediğimiz şey, “Biz kurumun başına geleceğiz, herkes dağılsın gitsin ve biz yeni kadroyla yolumuza devam edeceğiz, sadece partilileri seçeceğiz” değil. Ben, böyle bir şey söylemedim. Biz, bu memleketin her insanına eşit gözle bakacağımızı dile getirmiştik. Biz hala aynı yerdeyiz. Bu tartışmayı başlatanlar, bu tartışmanın içerisinde kıvılcım çıkarmaya çalışanlar, bazı gizli hesaplar yapanlar olabilir. Siyasi gizli hesapları olabilir. Hangi kesimde, hangi partide olursa olsun. Ama ben işin o tarafında değilim. Ben, 16 milyonluk bir kentin belediye başkanıyım. Tüm hoşgörümle, tüm kucaklayış karakterimle aynen olduğum, durduğum yerdeyim. Ne bir adım ileri ne bir adım geri. Çünkü ben bu sözlerle yola çıkmış bir belediye başkanıyım. Ben de bir Allah kuluyum. Bu yolda bana hizmet eden çalışma arkadaşlarım da keza hepimizin hata yapma şansı vardır. Ama mühim olan eksik olur yanlış olur, uzlaşamayız, anlaşamayız yarın yolumuz ayrılabilir, yeni birisi daha olabilir bunların hepsi mümkün. Ama halihazırda iyi bir yol yürüdüğümüzü düşünüyorum. Çünkü yapılacak çok işimiz var. 

“HER İNSAN KAYNAĞINDAN FAYDALANMAYA ÇALIŞIYORUZ”

- Bir de şöyle bir duyguyla da eleştiri tahammülsüzlüğü yaşıyoruz diye düşünüyorum. Bir kısım vatandaşımızda o da var. Belki haklı olarak var. Hatırlatmak isterim, bir an düşünsünler, biz, henüz 40 günlük görev süremiz içerisindeyiz. Biz, Mart’ta seçilmedik. Mart’ta seçildiğimizi düşünenler var. 23 Haziran’da seçildik. 27 Haziran’da mazbatayı aldık. Ve yaklaşık 30 Haziran’da görevimize başladık. Neredeyse bizi, 1 Ocak’tan beri belediye başkanı zannedenler varmış. Sabırsızlıklarını anlıyorum. Ben de sabırsız biriyim. Ben de İstanbul’un çok işinin beklediğinin farkındayım ve onlara hizmet etmek için bekliyoruz. Ama günün sonunda iyi gidiyoruz. Aklıselim gidiyoruz. Herkese bakıyoruz. Her insan kaynağından faydalanmaya çalışıyoruz. 

“TÜRKİYE’NİN YENİ BİR SOLUĞA İHTİYACI VAR”

Mensubu olduğunuz partinin İETT Genel Müdürü Ahmet Bağış’a yapmış olduğu suç duyurusu bazı gazetelerin manşetinde yer alıyor. Bu eleştirileri adreslerinizden biri de partiniz olabilir mi? 

- Yani, olabilir tabii. Eğer bu CHP, İYİ Parti ya da diğer partilerden de destek verenler de oldu bize. Herkes olabilir. Siyasi duygularla yapılmış eleştiriler olabilir. Ama diyorum ki, “Ben orada değilim.” Ben, başka bir atmosfer tarifledim İstanbulluya ve Türkiye’ye. Ve insanlar bu atmosferi aldılar ve kabul ettiler, oy verdiler. Ben, o duyguyu temsil ediyorum. Suç duyurusu olabilir. İETT kocaman bir organizasyon. Bakıyoruz, irdeliyoruz. Suç duyurumuz da orada duruyordur. Her şey yoluna devam eder. Ben hakim değilim, yargıç değilim. Ya da bir suç duyurusuna anında cevap verebilecek kişi değilim. Tümüyle hafızaya saygı duyan, herkesi dinleyen anlamaya çalışan, yol yürüyen. Ben, herkesle de yol yürürüm. Türkiye’nin yeni bir nefese, soluğa ihtiyacı var. Bu ülkede kutuplaştırmayla zaten insanlar yoruldular. Bitap durumdalar. Ve bundan en büyük darbeyi yemiş olanlar belki CHP’lilerdir ve diğer muhalif partilerdir. Ben, bunu da biliyorum. Ama aynı tavır bizi başka bir uçuruma sürükler. Ben, orada değilim. Bana bu niyetle bakan sevgili arkadaşlar, beni bu gözle analiz etsinler. Ben işin başka bir boyutundayım. Barışmadan, huzurdan. Yoksa lafta kalır. Lafta başka, eylemde başka birisi asla olmadım, olmayacağım. Ben siyasi hesap kısmını da hayatımdan silmiş birisiyim. Memleketin başka bir döneme ihtiyacı var kamu yönetiminde. Yarınlara ışık tutma konusunda başka bir döneme ihtiyacı var. BİZ, o siyasi hesapları da bir kenara itmiş durumdayız. Bakın ben ne diyorum, “Seferberlik”. Her konuda seferberlik… Mevzuların tümünü milli hale getirmeye çalışıyorum. Mülteci, eğitim yolsuzluklar mı, rant mı, bu şehrin rantının belli bir kesime dağıtılması mı seferberlik. Her konuda mücadele ve seferberlik. Siyasi hesapların dışında bir dönem tarifledim. Ben, o yerdeyim ve hiç ayrılmayacağım o yerden.

“İNSANLARI FİŞLEME NİYETİMİZ YOK”

CHP örgütü içinden atanan isimler arasında CHP’li olmaması eleştirisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bir çok CHP’li arkadaşımız, yanımızda görev yapıyor. Olacaktır da. Yarın AK Partili geçmişi olan birisi de aramızda olacaktır, HDP'li geçmişi olan birisi de aramızda olacaktır, MHP’li de olacaktır. Bunu niye söylüyorum? Geçmiş etiketlerine, geçmiş titrine....Yani şöyle mi yapalım: Herkesin geçmişteki GBT’lerini önümüze alalım. Birilerinin yaptığı gibi fişleyelim, sağa sola atalım. Ona göre karar verelim. Böyle bir şey mümkün mü? Sizler ya da sizlerin tanıdığı birçok insan bu haksızlıklara isyan etmediler mi? Ettiler. Ben, o değilim. CHP’li yol arkadaşlarımdan fazlasıyla faydalanıyoruz. Faydalanmaya devam edeceğiz. Bunun yanı sıra, diğer siyasi partilerden insanlarla da ilişkimiz devam edecek. Onlardan da faydalanacağız. Bir de partili olmayan milyonlarca insan var Türkiye’de. Türkiye’deki siyasi partilerin üye yapısına bakalım, üst üste koyalım. Hadi diyelim ki 5 milyon veya 6 milyon. Kalan 70 milyon ne olacak? Partiler üzerinden mi hareket edeceğiz? Hayır liyakat üzerinden görevini iyi yapmış mı? Bir bölüme atadığımız bir kişiden çok daha başarılı bir arkadaş yok mudur Türkiye’de? Elbette vardır. Biz, en iyisini bulduk diyemeyiz ki. Ama iyilerinden birini seçmeye çalıştık. Dolayısıyla yarın daha iyileri de gelebilir, aramıza katılabilir. İstanbul büyük bir organizasyon. Göreceksiniz ekip gittikçe büyüyecek ve çok bağımsız, çok özgün bir ekip olacak.

“20’YE YAKIN İK UZMANI BİZE GÖNÜLLÜ HİZMET VERİYOR”

İmamoğlu, önüne gelen isimlerle kimler aracılığı ile görüşüyor, bir şirketle çalışıyor mu, nasıl bir sistem işliyor?

- Öncelikle bizim önümüze her yönüyle insan ismi gelebiliyor. Bir bir kapıyı çalıp çok üst düzeyde yöneticilikler yapmış birisi, “Ben sizinle çalışmak istiyorum. Sizin bu süreçteki söylemlerinizden etkilendim. Ben, sizin yol arkadaşınız olmak istiyorum diye samimi olarak kapımızı çalanlar var onlarla görüşüyoruz. Partilerin içinde görevler almış insanların ya da mevcut görevli insanların tavsiyeleri ile önümüze gelen siyasi mecralardan isimler geliyor. İş dünyasından akademik dünyadan isimler geliyor. Hepsini önümüze alıyoruz. Değerlendiriyoruz. Değerlendiren arkadaşlarım, uzman insanlar. Türkiye’nin en iyi insan kaynakları uzmanlarının arasında olan 20’ye yakın insan, bize gönüllü hizmet veriyor. Bunların analizinde, görüşmelerinde, birinci, ikinci, üçüncü görüşmelerde, günün sonunda bir heyetimiz var orada, şu an yönetici arkadaşlarımız var, danışmanlarımız var. Oturuyoruz, onlarla beraber değerlendiriyoruz. En son bazı seviyedeki arkadaşlarımız, hepsiyle değil ama bazı seviyedeki arkadaşlarımız ile ilgili beraber fikirleşiyoruz ve karar veriyoruz. Tümüyle objektif ve bilimsel davranmaya çalışıyoruz, ki artık insan kaynakları bilim alanıdır, öyle davranmaya çalışıyoruz. Profesyonel bir kararla yol yürümeye çalışıyoruz. Bu çok rastlanmış bir şey değil. Garipsendiğini anlıyorum. Daha önceki yöntemde şu vardı: Çok yakın çevresi ile insanlar belediye yönetimlerine girerler. Ben, öyle yapmıyorum, doğrusunu yapıyorum. Niye? Kapsayıcıyım. Ben, İstanbul un tümüne yayılmaya çalışıyorum.

“ÖYLE BİR AHLAKIM YOK”

Sosyal medya paylaşımları ile tepki çeken belediye personeli ile çalışmaya devam edilecek mi şeklindeki eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bazı şeyler vardır, suç teşkil eder. Suç duyurusunda bulunursunuz. Bazı konular vardır. Belediye burası. Babamın şirketi değil. Hadi yarın şunu atın işten falan, böyle o zaman bizde adalet nerde yani? Yolu yöntemi var. Nedir? Bir husus varsa teftiş kurulu incelemesi başlatırsınız. Ya da şirketin disiplinle ilgili sürecini başlatırsınız iştiraklerde. Her yerin bir yöntemi var. Kişisel irade ile şunu işten atın şunu işe alın dediğim an ben şikayet ettiğim insanlar gibi olurum. Böyle bir şey yapmayacağım. Olmam da yapmam da zaten. Benim öyle bir ahlakım yok. Ama evet bizim tespitlerimiz var. Sadece o değil. İşe gelmeyen insanlar var yüzlerce binlerce. Onlarla ilgili soruşturmalarımız raporlarımız devam ediyor ama bunlar 3 günde 5 günde 6 günde olacak şeyler değil. Yani teftişi devam ediyor. Teftiş konusunda o ekipte yetersizlikler var sayısal anlamda eksiklikler var. Bütünüyle bunlarla ilgili mücadelemiz var. Raporlar netleştiğinde eyleme geçeceğiz. Gerçekten bir suç varsa gerçekten işle ilgili disiplin suçu işlemiş ve orada durması mümkün değilse gereğini yapacağız. Ceza alması gerekiyorsa cezasını vereceğiz. Bunların hepsi yapılacak. Disiplini biz orada var etmezsek bundan sonra performansı da sağlayamayız. O bakımdan sadece biraz zamana ihtiyacımız var.


“KAPILARI 16 MİLYON İNSANIN 
SORUMLULUĞUYLA ÇALIYORUZ”

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ziyaretinize ilişkin görüştünüz mü? Parti ziyaretleri yapıyordunuz ayrıca. MHP ve AK Parti’den size herhangi bir dönüş oldu mu? 

- Öncelikle bütün siyasi partilerin, kurumların, kuruluşların, ülkemizin tüm yöneticilerinin Kurban Bayramı mübarek olsun. Beni ziyaret etmeyen ve bana henüz randevu vermeyenlerin de bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Ben, bu konuda sıfır kibir taşıyacağım. Zaten öyle bir ruhum da yok. Asla egoist davranmayacağım. Asla kişisel bir hesap içinde olmadığım için de gönlü rahat bir şekilde ısrarıma devam edeceğim. Kimden randevu istiyor ya da kimin kapısını çalıyorsam, Ekrem İmamoğlu şahsı ile ilgili bir kapı çalışı değil bu. İBB Başkanıyım. Yüzde 55’e yakın oy almış, Türkiye’nin en üst seviyede oyuyla İstanbul’a seçilmiş belediye başkanıyım. Böyle bir insanın birinin kapısını çalması demek, 16 milyon insanın o kapıyı tıklatıyor olması anlamına gelir. Ben, 16 milyon insanın sorumluluğuyla oraya gidiyorum. Bana, “Şunu neden ziyaret ettin” diyorlar. Ben, “Herkesi ziyaret ederim” demiştim. Benim kimseyle bir sınırım yok. Ben, herkesin kapısını çalar ve ziyaret ederim. Bir sorun varsa çözerim. Konuşarak çözeceğimiz bir sorun varsa orada çözeriz. Benim hiç kimseye rezervim yok. Olamaz da. 16 milyon insanı temsil ediyorum. 

“YERLERİNDE OLSAM BULUŞUR, TARTIŞIRIM”

- Sayın Cumhurbaşkanı’nın elbette ki Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bayramı mübarek olsun. Kendisi elbette ki Türkiye’nin en yoğun makamını temsil ediyor. Ben, kendilerinden randevu talebimi yeniliyorum. Onun dışında 2 siyasi parti randevu vermemiş. Bayramdan sonra randevu talebimi yenileyeceğim. Ne kadar yenilersem görüşme talebime cevap vermez ya da “Reddettik” diye bunla övünürlerse, kendileri kaybeder. Barometre bu. Yani aşağı doğru iniyorlar. Uyarıyorum onları. Siyaset böyle yapılmaz. İnsanların gözünde aşağı doğru iniyorsunuz. Ben, yerlerinde olsam buluşurum, konuşurum, tartışırım, paylaşırım. Onun için siyasi partiler masamız göreve başlayacak. Oraya da davet edeceğiz. Ben şimdi ilçelere gidiyorum. Belediye başkanlarını çağırıyorum. Yarın Üsküdar’dayım. Belediye başkanının haberi var. Buradaysa gelmesini beklerim. Veya Bakırköy’deyim. Buradaysa gelmesini beklerim. Gittiğim ilçelerde de arıyorum. Bayrampaşa Belediye Başkanı geldi otogardaki toplantıya. Tespitlerimizi beraber yaptık. Katı Atık Yakma Tesisi ile ilgili ziyaretimize Eyüpsultan Belediye Başkanı da katıldı. Ben, herkesi aramaya, davet etmeye devam edeceğim. Birileri gibi ya da geçmişte yapılanlar gibi belediye başkanlığı yapmayacağım. Bundan insanlar yoruldu. Bayramdan sonra AK Parti ve MHP’ye randevu talebimizi yazılı olarak iletelim. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan da randevu beklediğimizi yineleyelim. 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.