Türk kahvesinin 500 yıllık Öyküsü

GÜNDEM

Kahvenin Yemen'den çıkıp, Batı'ya yayılmasının Osmanlı sayesinde olduğu biliniyor.

Türk kahvesinin 500 yıllık Öyküsü
Kahvenin Yemen'den çıkıp, Batı'ya yayılmasının Osmanlı sayesinde olduğu biliniyor.

Topkapı Sarayı’nda Has Ahırlar bölümünde Türk Kahve kültürü ve geleneğinin 2013 yılında UNESCO’nun “Somut Olmayan Kültürel Miras” listesine girmesi nedeniyle Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği işbirliğiyle kahve ve kahve kültürüne ait yüzlerce eserin bir araya getirilmesi ile düzenlenen “Bir Taşım Keyif: Türk Kahvesinin 500 Yıllık Öyküsü” sergisi 15 Haziran 2015 tarihine kadar ziyaret edilebilir.

Başta Topkapı Sarayı Müzesi koleksiyonları olmak üzere pek çok müze, özel müze, kütüphane ve koleksiyonlardan seçilen eserlerden oluşan “bir taşım keyif – Türk kahvesinin 500 yıllık öyküsü” sergisi; kahvenin Osmanlı kültürü içinde oluşturduğu özgün seremoniyi ortaya çıkardı.

Adres
Sultanahmet – Fatih
//www.topkapisarayi.gov.tr/
topkapisarayimuzesi@kulturturizm.gov.tr

Ziyaret saatleri
Nisan – Ekim 09:00 – 19:00
Kasım – Mart 09:00 – 17:00
Salı günleri kapalı



Kahvenin Tarihçesi

Her ne kadar kahvenin öyküsü Batı ülkelerinde 300 yıllık olsa da asıl öykümüz Arap yarımadasında çok eski zamanlarda başlar Kahvenin ilk ortaya çıkışı hakkında çeşitli söylenceler vardır. En iyi bilineni ise uyuklayan keçilerini gezdiren ‘Kaldı’ adında bir çobanın keçilerinin bazı yemişleri yedikten sonra canlandığını görmesi ile başlar. Bunun üzerine Kaldı bu yemişleri dener ve kendini dinç hisseder.Uzun yıllar kahve çekirdekleri çiğnenerek veya kırılarak ve yağla karıştırarak yenmiştir. 13. yüzyılda muhtemelen şans eseri kahve çekirdekleri yanınca şu anda bildiğimiz kahve ortaya çıkmıştır. Kahve adı Arapça qahwah’ dan gelmekte olup bu Türkçe’ de kahve’ye dönüşmüş olup buradan da Avrupa’da café, caffe, koffie, coffee, şekline gelmiştir. Kahve adının anlamı “keyif veren içki” dir. Kahve bir çok dönemden geçmiştir. Kahve geçirdiği bu dönemlerin yanı sıra köken olarak farklı kaynaklarda da bahsedilmektedir.

Kahvenin kökeni Arap yarımadası olarak bilinir. İlk bilgiler 10. yy’da bir Arap doktoru olan Rhazes’e uzansa da, kullanım MS 575 yıllarında başlar Kahvenin ilk elde edildiği Ağaç olan Coffea, Arabica, Etopya’da yetişmiştir Daha sonra kahve elde edilen diğer ağaçlar olan Coffea robusta ve liberica’da Afrika’da yetiştiği bilinir.

Kahvenin fırınlanması ise 13. yy’ ı bulmaktadır Kahve Yemen’den Mekke ve Medine’ye yayılmış ve 15. yy. sonunda islam gezginler tarafından İran, Mısır, Türkiye ve tüm İslam dünyasına yayılmıştır.

Türk Kahvesinin Tarihçesi

Kahvenin kökeni olarak Habeşistan olarak gösterilmektedir. Zamanla kahve oradan Yemen’e geçmiş ve sonra da tüm Orta Doğu’ya yayılmıştır. Kahvenin Osmanlı İmparatorluğu’na gelişi konusunda iki hikaye vardır. Birincisine göre, 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından (Halepli Hukm ile Şamlı Şems) İstanbul’a getirilmiştir.

Diğer hikaye ye göre ise 1517 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirmiştir. Yemen Valisi Özdemir Paşa, böylelikle Yemen’den getirdiği kahveyi saraya taşıyor. Türk kahvesini, sarayın görkemli salonlarında, 40 kişilik kadrolu kahveci ustaları tarafından özenle Sultan’a servis ediliyor. Harem’de cariyelere doğru kahve pişirme dersleri başlıyor.

Hangi hikaye gerçek olursa olsun, doğru olan nokta kahvenin ve kahve kültürünün hızla Türkler arasında yayıldığı. İlk olarak Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu.

Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu.

Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk kahvesi adını aldı.

"KAHVE, OSMANLI SAYESİNDE YAYILMIŞTIR"

Kahvenin Yemen'den çıkıp, Batı'ya yayılmasının Osmanlı sayesinde olduğu biliniyor.

Türk kahvesine olan ilgi Osmanlı toprakları ile sınırlı kalmadı… 1615’te Venedikli ve 1650’de Marsilyalı tacirler de Türk Kahvesini dünyaya yaymaktalar.

Osmanlı İmparatorluğu'nun, Doğu ile Batı arasındaki ticaret yollarına hakim olmasının yanı sıra diplomatik ilişkilerde kahvenin Avrupalılar tarafından öğrenilmesini ve zevkle tüketilmesini sağladı.

"Örneğin Hoşbeş Nüktedan Süleyman Ağa, 1600'lü yılların ortasından sonlarına kadar yürüttüğü Paris Sefirliği sırasında götürdüğü kahveyi, Fransız kültürüne tanıtmıştır. Hatta kendisi dönerken Ermeni asıllı yardımcısı Paris'te kalıp kahvehane açmıştır. Bir başka çarpıcı örnek ise 1683 Viyana Kuşatması sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun kuşatmayı kaldırması sonucu bıraktığı 500 çuval kahveyle Viyana'daki ilk kahvehanelerin açılmasıdır. Bundan sonra Avrupa gerçek anlamda kahve kültürü ile tanışmıştır."

Her ne kadar günümüzde “Yunan Kahvesi”, “Ermeni Kahvesi” gibi taklit isimler altında başka ülkeler tarafından sahip çıkılmaya çalışılsa da Türk kahvesi, kendine has özellikleri ile yurdumuzda yaratılan ve buradan tüm dünyaya yayılan nostaljik bir tat olarak dünyadaki yerini almıştır…

KAHVE İMALATI VE SATIŞ YERLERİ


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.