Rıfat Ilgaz 1911 yılında doğduğu Cide’nin kendisi için anlamını “Sarı Yazma” romanında “...Cide, doğduğum eşsiz, benzersiz memleket
7 Temmuz 1993’te aramızdan ayrılan edebiyatımızın Koca Çınarı Rıfat Ilgaz 1911 yılında doğduğu Cide’nin kendisi için anlamını “Sarı Yazma” romanında “...Cide, doğduğum eşsiz, benzersiz memleket… Ne iyi etmiş de anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş!.. Her şeyimi yitirdiğim günlerde Cide’nin belleğimin duvarlarına yansıyan görünümü ile dirilir, yaşama gücümü tazelerdim...” şeklinde anlatıyor
Rıfat Ilgaz’ın, “Tacım, tahtım sana emanet!” dediği oğlu Aydın Ilgaz ile Ataşehir Belediyesi Mustafa Saffet Kültür Merkezi içerisinde yer alan Rıfat Ilgaz kitaplığında bir araya geldik.
Eşi yazar Nilgün Ilgaz ile birlikte ağırladığımız Aydın Ilgaz, önce kitaplığı inceliyor, yapılan çalışmalar hakkında bilgi alıyor ve memnuniyetini belirtiyor.
Kısa bir soluklanmadan sonra sohbetimize başlıyoruz.
Konumuz, 7 Temmuz 1993’te aramızdan ayrılan Rıfat Ilgaz…
Aydın Ilgaz, en çok sevdiğim Rıfat Ilgaz kitabını ve nedenini soruyor.
İlk okuduğum Rıfat Ilgaz kitabı “Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra”, 16 yaşımdaydım.
Kendi kazandığım para ile aldığım ilk kitap ise “Hababam Sınıfı”…
Ak Yayınlarının çıkardığı bir kitap, defalarca okunmaktan lime lime olmuş sayfalarını bantlar zor tutuyor bir arada…
Diyorum ki, “Hababam Sınıfı’nda inanılmaz bir mizah var. Hem güldürüyor, hem de düşündürüyor. Mizahta da olması gereken bu… Herkes bu romanda kendisini, sınıfını buluyor.”
Gülümsüyor Aydın Ilgaz… “Sınıf’ın Efsanesi” kitabında yazdıkları üzerine laflıyoruz bir süre… “Sınıf” adlı şiir kitabından, “Hababam Sınıfı”nın İlhan ve Turhan Selçuk kardeşlerin çıkardığı Dolmuş mizah dergisinde yayınlanışından söz ediyoruz.
“CİDE, DOĞDUĞUM EŞSİZ, BENZERSİZ MEMLEKET”
Ben Aydın Ilgaz’a sormuyorum bile en çok sevdiği ve etkilendiği Rıfat Ilgaz kitabını… Biliyorum çünkü “Sarı Yazma”ya çok değer verdiğini, satır satır bildiğini…
“…Cide, doğduğum eşsiz, benzersiz memleket… Ne iyi etmiş de anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş!.. Her şeyimi yitirdiğim günlerde Cide’nin belleğimin duvarlarına yansıyan görünümü ile dirilir, yaşama gücümü tazelerdim…” bölümünü okuyor ezberinden…
Aydın Ilgaz, “Sarı Yazma”dan alıntıladığı bölümün Rıfat Ilgaz’ın yapıtlarındaki özü kavramış okurlarının pek çoğunun da ezberinde bulunduğunu, babasının sanat anlayışının şekillenmesinde, doğduğu, çocukluğunun geçtiği Cide’nin etkilerinin göz ardı edilemez olduğunu söylüyor. Hem konuşuyor hem de “Sarı Yazma”nın sayfalarını çeviriyor.
Aradığı sayfayı bulunca da okuyor: “…Halkı, köylüyü, kıtı kıtına yaşayan insanları burada tanıdım. Çocukluğumun öyle duyarlı yılları oldu ki onlara uymak için gününe göre ayağımdan pabuçları çıkarıp yalınayak gezdim. Gününe göre özenti de olsa, okul arkadaşlarımın çoğunluğuna uyarak çarık geçirdim ayaklarıma. Köylü kadınlarının hâlâ bugün bile üstlerinden atmadıkları sarı yazmayı, önlüğü, kırmızı paçalığı giydiririm, gözümün önüne getirdiğim tüm köylü kadınlarına… Belleğim onların ayrıntılarıyla dolu, imgelerim onların görünümleriyle beslenip gelişir…”
Aydın Ilgaz, “Sarı Yazma” romanını masaya koyarak, kendi hazırladığı Rıfat Ilgaz’ın Bütün Şiirleri’nin olduğu kitabı alıyor ve “Sarıyazmalı” şiirini okuyor:
(…)
Avucu kınalı, gözü sürmeli,
Tabanı nasırlı, eli kazmalı,
Kara toprak ellerinde un ufak…
Ellerinde bir tek tohum
Dolu dolu, sarı sarı bir başak!
Al paçalıklı sırtı küfeli,
Başı çifte çifte sarıyazmalı
Siler gibi alın terini çevrene
Bu kara yazıyı alnından silip
Kendi özyazını, kendin yazmalı!
(…)
“BİR ŞAİR TEK KİTABA HAPSEDİLMEZ”
Söz şiirden açılmışken Aydın Ilgaz’a bir söyleşimizde söylediklerini hatırlatıyorum:
“Toplu şiirler deyince bütün şiirleri bir kitabın içine derdest ediyorsun. Babam da ‘Şiirlerimi bir kitabın içine esir etme’ demişti. O yıllarda toplu şiirleri modası olmuştu. O şekilde kitap yayımlayan yayınevleri de bir şairi tek kitaba sıkıştırmaktan rahatsız oldu.
Bir şair tek kitaba hapsedilmez. Bir değerdir o. Bir ömür içinde yazılmış şiirleri, yayımlanmış kitapların tek kitap içine hapsedilmesini doğru bulmadım. Bütün şiir kitaplarını tek tek de yayınladık.”
Bu sözlerim Aydın Ilgaz’ı gülümsetiyor: “Evet, olması gerekeni yaptık,” diyor.
RIFAT ILGAZ İÇİN FESTİVAL
7 Temmuz 1993’te kaybettiğimiz Rıfat Ilgaz, için bu yıl 12-14 Temmuz tarihlerinde Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali düzenlenecek doğduğu Cide’de…
Hemşerileri Rıfat Ilgaz’ı anacak, şiirleri okunacak, anılar anlatılacak. Bugüne kadar yapılan her festivale katılan Aydın Ilgaz anlatıyor: “Babam da Cide için elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştı. Bu kez ben senin yazdığın bir yazıyı hatırlatayım sana: (…) Rıfat Ilgaz Cide’nin Geri Kalmışlığı konusunda yapılan bir etkinliğe davet edilir. Gençlerin de ilgi gösterdiği söyleşide Cide’nin genç kaymakamı Sudi Bey, Cide’nin geri kalmışlığının nedenlerini açık açık anlatır.
Söz Rıfat Ilgaz’a geldiğinde; ‘…Üretim olmadan kalkınma olmayacağını anlatırken ileride burası turistik bir kent olunca gelenlere memleketimiz ürünlerinden neler satabileceğimizi, her şeyini dışardan getirmek zorunda kalan gelenlerin, ne bırakacağını sordum. Hani, nerde dedim, yağ, yumurta, süt, peynir, et, balık gibi ürünler, kendimize yetiyor mu ki satalım…’ der. Ancak söylemediği tek bir şey vardır: ‘…Söyledim geri kalmışlık nedenlerini ama, memleketin üretim düzenini değiştirmekle çözümlenebileceğini söyleyemedim…’ Sen de çok güzel özetlemişsin.”
“İşte böyle” diyor Aydın Ilgaz, derin bir nefes alarak anlatmaya devam ediyor: “Sonrasında da pek çok şey yaptı. Cide’nin sorunlarını ele alan piyesler yazdı, Halkevinin tiyatro sahnesi yapılmasını sağladı, Cideli çocuklara ve gençlere oyunlar oynattı. Çatalzeytin Tiyatro Festivali’nde Türk Çocukları Türk Çocukları oyunu ile birincilik aldılar. Cide Lisesi müdürü Zekeriya Kaya ile işbirliği yaparak Cide folklorundan öğrencilerine yaptırdıkları derlemeleri Sarı Yazma gösterilerine dönüştürdü. Zamanın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal’a Pelit Ovası’ndan çıkarılan kömürlerden numune yollayarak limana kömür boşaltma tesisinin yapılmasına önayak oldu. Cidelinin bir zamanlar geçim kaynağı olan, Cide bezi üretimini canlandırmak için Ziraat Bankası’na kredi başvurusunda bulundu. Tavan aralarına kaldırılan, dokuma tezgahlarının çalışır hale gelmesi için çalıştı. Cideli balıkçıların kooperatifleşmesi için çalışmaları başlattı. Cide’deki defne yaprağının değerlendirilmesi için de girişimde bulundu. Cide motorlu taşıyıcılar kooperatifinin kurulmasına da öncülük etti.”
Aydın Ilgaz, babasının “…Geri kalmışlığın suçlularını değil, nedenlerini arayıp bulmak için didiniyorlardı…” dediği Cideli gençlere de çok güvendiğini belirtiyor.
Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Cide’nin ilk restoran ve otel işletmecilerinden Ali Osman Tuğtepe de 15 yıl önce yaptığımız görüşmede, “Turizmin burayı çok çabuk kalkındıracağını ta o zamanlar görmüştü. Rıfat Ilgaz balıkçılığı, turizmi teşvik etti, ileriyi de gördü. Onun teşviki ile ilk balıkçı motorlarından birisini aldım. Memleketin gözünü açtı…” demişti, gözleri nemlenerek…
RIFAT ILGAZ CİDE’DE YAŞIYOR
Rıfat Ilgaz’ın 1911 yılında dünyaya geldiği, sevenleri tarafından aslına uygun olarak yeniden yapılan doğduğu evde kişisel eşyaları, el yazıları, fotoğrafları, kitapları sergileniyor. Cide’nin tek meslek yüksekokuluna adı verildi. İlçenin sahil tarafından girişinde de adını taşıyan bir çocuk parkı bulunuyor. Muharrem Baz yönetimindeki Cide Rıfat Ilgaz Çocuk Korosu da çok başarılı işlere imza atıyor.
Cideliler vefalıdır, Rıfat Ilgaz’ı çok severler. Bu sevgiyi anlamak için Cidelilerle birkaç dakika sohbet etmeniz yeterlidir. Rıfat Ilgaz’ın en yakın dostlarından olan Süleyman Salcı’nın ilk torununun adının Rıfat Ilgaz olduğunu da söylemeliyim.
SON SÖZ AYDIN ILGAZ’DA…
“Ataşehir Belediyesi çok güzel bir kültür merkezi yapmış. Halit Akçatepe Sahnesi, Adile Naşit Çocuk Sahnesi ve Rıfat Ilgaz Kitaplığı bir arada… Sanatımızın değerli isimlerini yaşatmak çok önemli bir davranış. Çok mutlu oldum. Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ve çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ederim,” diyen Aydın Ilgaz sohbetimizi, babasının ölümünden sonra dosyasında bulduğu son şiiriyle bitiriyor:
Elim eline değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım…
Haber/KADİR İNCESU