Recep Kenan/itvhaber.com
Prof. Dr. Ülben Ezen, deprem gerçeği ve riskli yapı stoku yüzünden ‘Kentsel Dönüşüm’ zorunluluğu oluşan Yenisahra Mahallesi ile ilgili akademik değerlendirmeler yaptı.
Depremden çıkar sağlamayan akademisyenler arasında gösterilen, sismoloji alanında yaptığı çalışmalar ışığında; “Bugünkü jeo-fizik ve fizik bilgiler, depremin zamanını bildirmez” sözleri ile deprem konusunda çok net değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Ülben Ezen itvhaber.com’dan Recep Kenan’a Ataşehir’in “Kentsel Dönüşüm” gerçeği ile yüz yüze olan Yenisahra Mahallesi ile bölgede yürütülen çalışmaların gerekliliği ve akademisyenlerin kaygılarını da dile getirdiği ayrıntılı akademik değerlendirmeler yaptı.
Prof. Dr. Ülben Ezen'in deprem gerçeği, “Kentsel Dönüşüm” gerekliliği ile yüz yüze olan Yenisahra Mahallesi ve bölgede yürütülmesi gereken çalışmalar konusunda Recep Kenan aracılığı ile itvhaber.com’a yaptığı ayrıntılı değerlendirmeyi sunuyoruz sizlere.
GÖLCÜK DEPREMİNDE NE OLMUŞSA AYNISI OLACAK
*Deprem gerçeğini, İstanbul’da, Ataşehir ve Kentsel Dönüşüm alanı olarak belirlenen Yenisara bölgesindeki riski konusunda değerlendirme alabilir miyiz?
İstanbul’u bekleyen deprem riski söylenildiği kadar 8 büyüklüğünde olmayacak. Benim şahsi kanaatim Marmara Denizi’ndeki 60 km uzunluğundaki fayın 10 – 15 km derinlikle geçilmesi durumunda; 600 km ile 900 km. lik bir alanı yırtacak olan depremin aletsel büyüklüğünün, 6,8 büyüklüğünde olacağını düşünüyorum.
İstanbul’un güney kıyılarına 25 km dik uzaklıkta olan bir fay. Bu fayın yaratacağı tesir Gölcük’te olan depremde (Avcıları referans alırsak); 110 km mesafede Avcılar'ın başına ne geldi ise, aynısı gelecektir. Özellikle İstanbul, Gölcük depreminden nasıl nasibini almışsa; yine aynısı olacak. Gölcük depreminde ne olmuşsa bütün binalar aynı şekilde sarsılacak.
DEPREM YIKMADAN SEN YIKIP YAPACAKSIN
17 Ağustos ve Düzce depremini gören 35 yaşındaki binalar 7’ye yakın bir depremi daha görecektir. Binaların bu büyüklükte üçüncü bir depremi karşılamadaki güç ve kabiliyeti oldukça gerilemiştir. Takati azalmıştır. Özellilikle binanın yaşı üzerinden yeni bir riske karşı, depremin ne yapacağını tartışmak abesle iştigaldir. Kesinlikle çok ciddi bir risk var. Bu durumda binanın yaşı, zeminle ilgili jeofizik ve jeoteknik risk raporları göz ardı edilemez. Yok sayılamaz. Bunun çaresi; deprem yıkmadan sen yıkıp yapacaksın.
"KENTSEL DÖNÜŞÜM"ÜN BİLİMSEL GEREKLİLİĞİ TARTIŞILMAZ
*Bu günkü deprem gerçeği ve konut stokunun dikkate alındığında, Kentsel Dönüşüm’ün gerekliliği üzerine düşünceleriniz nedir?
Halkı yöneten irade Kentsel Dönüşümü siyaseten devreye soktu. Bu doğru ve iyi bir uygulama. Unutmayalım 18 bin insan kayıtlı öldü. Kayıt dışı da ölümlerin olduğu da biliniyor. Dolayısıyla siyaseten topluma önerilen bu projenin bilim dışı ayakları da var. Sosyal, ekonomik ve insanların mal – mülkleri hakkında kişisel endişeleri var. Güvenilirlik katsayısı nedir? Bu konuların dikkate alınması gereklidir. Bunların dışında tartışmaya açarsanız; “Kentsel dönüşüm lazımıdır? Değimlidir?” konuşmam bile. Kentsel dönüşüm kesin lazım. Yeni binayı yapacaksın. Binaları yenileyeceksin. Bundan kurtuluş yok. Bu binalar yorulmuş durumda. Bu binaların altından insanları çıkarmak zorunda kalmayalım.
Tartışmasız, bu riske karşı yapılacak Kentsel Dönüşümle ilgili projenin bilimsel ayağını tartışmak gereksiz. Bu yapılacak. Nasıl Yapılacak? O akademisyenlerin işi değil.
AKADEMİSYENLERİN ÇEKİNCELERİ VAR
* Akademisyenler “Kentsel Dönüşüm”le ilgili çalışma yapıp görüş bildirmezler mi?
Ben dahil bazı akademisyenlerin çekinceleri; popülistlik adına beklentileri tersine çıkarıp, ilgili hak sahiplerinin üzüldüğü algısı var. Bu algıyı yok etmeden adamın elinden malını alamazsın. Alamadığın zaman da adam bekler. Bu akademisyen olarak bizim işimiz değil. Bu algıyı halkla ilişkiler, iletişim uzmanları sosyal ve ekonomik alanda insanlara anlatarak düzeltecekler.
Bu memleket beni yetiştirdi. Deprem olduğu zaman önüme bu sözleri edecek hale getirdi. Niye esirgeyeyim ki? Ben söylüyorum; bu risk var. Bu İstanbul tıpkı öncekiler gibi bir daha sallanacak. Binalarını bu depremi yaşayacak. Daha önce iki büyük deprem geçiren binalarınız yorgun. Binalarınıza güveniyor musunuz? “Bilmiyoruz ki…” bu laf bile yeter…
PROF. DR. ÜLBEN EZEN KİMDİR?
“BUGÜNKÜ JEO-FİZİK, FİZİK BİLGİLER ZAMAN BİLDİREMİYOR”
Sismoloji ve Jeofizik Uzmanı Prof. Dr. Ülben Ezen, “Bugünkü jeo-fizik bilgiler, fizik bilgiler depremin olacağına dair ilgili bilgiyi bize sakınabileceğimiz bir zaman aralığında bildirme konusunda henüz hiçbir şeyimiz yok, bu çok açık” diyerek depremin tehlikesine dikkat çekiyor.
DEPREMDEN ÇIKAR SAĞLAMAYAN AKADEMİSYENLER ARASINDA
Prof. Dr. Ülben Ezen, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un bazı meslektaşlarının yapı projeleri, inşaat firmaları ve emlak piyasası ile ilişkileri olduğunu öne sürerek “Bu işten çıkar sağlamayan ben, Oğuz Gündoğdu, Ülben Ezen ve bir kaç kişi daha var. Ama, sürekli deprem projeleri ile gündeme gelen, 'gemi getirelim, zemin etütleri yapalım' diyenler projeler satmış, şirketler kurmuştur” ifadesindeki iddiaları ile depremden çıkar sağlamayan akademisyenler arasında gösteriliyor.
SİSMOLOJİ ÜZERİNE AKADEMİK ÇALIŞMALAR YAPTI
1979 yılında İtü Jeofizik Mühendisliği bölümünde sismoloji konusunda doktorasını tamamlayan Prof. Dr. Ülben Ezen, 1988-1991 yılları arasında Yer Fiziği Anabilim Dalı Başkanlığı ve 1995-1998 yılları arasında Sismoloji Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. çeşitli dönemlerde maden fakültesi yönetim kurulu, fakülte kurulu üyeliğinden sonra 1991-1997 yılları arasında dekan yardımcılığı görevini sürdürdü. 1998 yılında emekli oldu.
Sismoloji üzerine çalışmalar yapan Prof. Dr. Ülben Ezen sismik yüzey dalgaları, deprem istatistiği, deprem dalgalarının sismik enerjisinin sönümü konularında araştırmalar yaptı.