Özel yetkili mahkemelerle ilgili çalışmaları Başbakanlık yürütüyor

GÜNDEM

Kamuoyunda tepkilere neden olan özel yetkili mahkemelerin görev ve yetki alanları değişiyor. Ancak çalışmaların Adalet Bakanlığı değil, Başbakanlık'ta yürütüldüğü ortaya çıktı.

 Akşam Gazetesi'nden Çiğdem Toker'in haberine göre, Özel Yetkili Mahkemeler'in (ÖYM) görev ve yetkilerini düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesinde değişiklik için başlatılan çalışma, olgunlaşma aşamasına geldi. Hükümet kaynakları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla başlatılan çalışmanın, yaygın izlenimin aksine Adalet Bakanlığı'nda değil Başbakanlık'ta yürütüldüğünü belirttiler. CMK'nın 250. maddesinde gerçekleştirilecek değişikliğe ilişkin hazırlıkların, uzun tutukluluk ve gözaltı süresiyle ÖYM'lerin yetkilerini de kapsayan geniş bir yelpazede değerlendirildiği belirtildi. Başbakanlık'ta sürdürülen çalışmanın tamamlanmasının ardından, yasalaşma sürecinde nasıl bir yol izleneceği Bakanlar Kurulu'nda görüşülerek netlik kazanacak.
 
İHTİYAÇLAR SONSUZA KADAR SÜRMEZ
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, hukuki değerlendirmelerin sürdüğünü, çalışma olgunlaşınca kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi. Yürütülen çalışma kapsamında bütün opsiyonların değerlendirildiğini vurgulayan Bozdağ, 'Detaylar konusunda şimdilik bir şey söylemeyi doğru bulmuyorum. Yarın başka bir şey olgunlaştığında mahcup olurum. Kendi aramızda değerlendirdikten sonra gerekli açıklamaları yaparız' dedi.
Bir televizyon kanalında yaptığı 'Özel Yetkili Mahkemeler ihtiyaçtan doğdu. İhtiyaç devam ettiği sürece varlığını korur. Bu ifademiz, bu mahkemelerin ilanihaye devam edeceği anlamında değildir' açıklamasının hatırlatılması ve 'Bugüne kadar hep Özel Yetkili Mahkemeleri savundunuz, ilk kez farklı bir mesaj verdiniz, biraz açar mısınız?' sorusu üzerine Bozdağ, 'İhtiyaçlar sonsuza kadar sürecek diye bir şey yok' yanıtını verdi.
 
HAK İHLALLERİNİN ÖNÜNE GEÇİLECEK
CMK 250. maddede yapılacak değişikliğin, özellikle uzun tutukluluk süresinden kaynaklanan 'hukuka aykırılık' ve 'hak ihlalleri' kapsamında gerçekleştirilmesi bekleniyor. CMK'nın 250. maddesinde yapılacak olası değişiklikle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) Türkiye'nin en fazla başını ağrıtan 'uzun tutukluluk süresi' ve 'soruşturma sürecindeki hak ihlalleri'nin önüne geçilmiş olacak.
Bu çerçevede, 250. maddede yer alan ve 10 yıla kadar tutukluluğa imkan tanıyan düzenlemenin aşağı çekilmesi ve özel yetkili mahkemelerde görülen davaların tamamlanma süresine sınır getirilmesi de seçenekler arasında yer alıyor.
 
DÜZENLEME AY SONUNA YETİŞEBİLİR
Özel yetkili mahkemelerin yetkileri konusunda ise soruşturma sürecinde, uygulamadaki hatalardan doğan ve dava konusu olmayan özel görüşmelerin ifşa edilerek, 'özel hayatın ihlali' eleştirilerine yol açan olayları engelleyecek, ek düzenlemelerin getirilebileceği ifade ediliyor.
Bu kapsamda, sanık avukatları dosyaya erişemezken; ifadelerin medyada 'çarşaf çarşaf yayımlanması'nın yarattığı rahatsızlğın dikkate alınacağı öğrenildi.
Dillendirilen olası değişiklikler arasında, özel yetkili mahkemelerin bakacağı davaların suç tiplerinin yeniden sınıflandırılabileceği, bu mahkemelerde görev alacak hakim ve savcılara ihtisaslaşma kuralı getirilebileceği de bulunuyor.
Hükümet kaynakları, CMK 250'de yapılması öngörülen değişikliğin, Meclis tatile girmeden yürürlüğe girebilmesi için, bu ay içinde tamamlanması gerektiğinin de altını çizdi.
 
HUKUKÇULAR NE DİYOR?
 
Görev alanları daraltılabilir
- Prof. İzzet Özgenç (Gazi Ünv.): Yaşanan ana problem, soruşturma evresi tamamlanmadan yargılama evresine geçmekten kaynaklanıyor. Eğer güzel bir soruşturma yapılırsa, yargılamalar hemen biter. Ama soruşturma sağlıklı yapılmadan davalar açılırsa, 'sürgit' bir yargılama sürecine girilir. Gözaltı ve tutukluluk sürelerinde değişiklikler yapılabilir ya da özel yetkili mahkemelerin görev alanları daraltılabilir. Ancak soruşturma noktasındaki hatalar mutlaka giderilmeli.
 
CMK 250. madde tamamen kalkmalı
- Ömer Faruk Eminağaoğlu (YARSAV Kurucu Bşk.): CMK 250. maddesinin tamamen kaldırılması, bu görevlerin normal ağır ceza mahkemelerine verilmesi, soruşturmaların doğrudan başsavcılıklarca yapılması, bu kapsamdaki suçlar gözetildiğinde mutlaka adli kolluğun kurulması gerekir. Aksi halde yönetim ve yürütmeye yönelik suçlar, yönetim ve yürütmeye bağlı kolluk tarafından soruşturulduğu için bugün yaşadığımız sorunlar ortadan kaldırılamaz. Mevcut özel görevli mahkemeler ve özel görevli başsavcı vekillikleri kapatılmayıp ağır ceza mahkemelerine dönüştürülürse, şu anki sorunlar çözülemez. Çünkü onlar, ellerindeki işlerle görevlerine devam edeceklerdir.
 
Uygulamada hassasiyet şart
- Prof. Hikmet Sami Türk (Eski Adalet Bakanı): Değişiklik, özel yetkili mahkemelerin tamamen kaldırılması da olabilir, görev alanının belirgin ifadelerle çizilmesi yoluyla da. Çünkü uygulamada, bu mahkemeler çok geniş bir alan buldu. Uygulama noktasında da hassasiyet göstermek gerekir. Bir başka adım, tutuklamaları daha somut gerekçelere dayandırma ve mahkemelerin bunu göstermesini zorunlu tutma olabilir. Sürelerle ilgili düzenleme gerekli.
 
Tahliye beklentisi yarattı
Meclis'te görüşmeleri devam eden 3. Yargı Paketi'ne eklenecek hükümler, cezaevindeki birçok tutukluda 'tahliye' beklentisi yarattı. Aralarında Balyoz, KCK ve Ergenekon sanıklarının da bulunduğu bazı isimler, tutukluluk süresinin aşağı çekilmesi halinde cezaevinden çıkabilecek.
 
DGM'lerin yerine kuruldu
Özel yetkili mahkemeler, 2004'te Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kaldırılmasının ardından, bu mahkemelerin görev alanına giren davalara bakmak üzere 2005 yılında kuruldu. CMK'nın 250. maddesine dayanılarak kurulan mahkemelerin görev alanına, terör suçlarıyla örgütlü suçlar, devletin güvenliği aleyhine işlenen fiiller giriyor. Soruşturmalar özel yetkili savcılarca yapılıyor. Özel yetkili mahkemelerde görülen davalarda soruşturma ve tutukluluk sürelerinin, ağır ceza mahkemelerde görülen davalardan fazla olması eleştirilen noktalar arasında yer alıyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.