Dünyaya 15 Temmuz’u Festivalle Anlatıyoruz

GÜNDEM

Prof. Dr. Adem Sözüer 15 Temmuz dünyanın başka bir ülkesinde olsaydı belgeselleriyle, filmleriyle gündemden düşmezdi.

 Dünyaya 15 Temmuz’u Festivalle Anlatıyoruz
Prof. Dr. Adem Sözüer 15 Temmuz dünyanın başka bir ülkesinde olsaydı belgeselleriyle, filmleriyle gündemden düşmezdi. 

Akademik programa dünyanın en önemli hukukçularının katılacağını belirten festival Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer “15 Temmuz dünyanın başka bir ülkesinde olsaydı belgeselleriyle, filmleriyle gündemden düşmezdi. Biz belki kahramanlık yapıyoruz ama bu, kültür alanına yansımıyor. Biz de bunu görerek, bu sene film festivalinin konusunda bunu tercih ettik" dedi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından 3-9 Kasım'da "Adalet" ana temasıyla düzenlenecek "7. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali" kapsamında uzun ve kısa metrajlı filmler izleyicilerle buluşurken, festivalin Anayasa Mahkemesi ortaklığıyla gerçekleştirilecek akademik bölümünde dünyadan önde gelen akademisyenler, "Hukuk Devletinin Terör ve Darbelere Karşı Korunması" konusunu konuşacak.

Akademik programa dünyanın en önemli hukukçularının katılacağını belirten festival Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer “15 Temmuz dünyanın başka bir ülkesinde olsaydı belgeselleriyle, filmleriyle gündemden düşmezdi. Biz belki kahramanlık yapıyoruz ama bu, kültür alanına yansımıyor. Biz de bunu görerek, bu sene film festivalinin konusunda bunu tercih ettik. Böylece hem kültür hem akademik olarak 15 Temmuz'un nasıl ele alındığı ilk kez bir film festivaline konu olacak" dedi.

7. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Düzenleyicisi Prof. Dr. Adem Sözüer, Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nde her yıl "adalet", "hukuk", "hukuk devleti" konularının ele alındığına değinerek, şu bilgileri verdi:

"Adil bir hukuk düzeni sadece hukuk fakülteleri veya adli makamlarca gerçekleştirilen bir olay değildir, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti bütün toplumun, her kesimin katkısıyla gerçekleştirilir. Bunun en iyi örneğini de 15 Temmuz'da Türk halkı verdi; demokrasiyi, hukuk devletini, kendi hukukunu, kendi hakkını korudu. Bu nedenle biz de bunun gibi büyük, önemli direnişlerden ilham alarak bu yıl film festivalinde konuyu 'Hukuk Devletinin Terör ve Darbelere Karşı Korunması' olarak öngördük. Çeşitli film festivallerine giderek, bu konulardaki filmleri aldık. Bunun yanı sıra bir akademik program hazırladık. Akademik programa dünyanın önde gelen hukukçularını çağırdık. Hem sinema hem hukuk dünyası terör ve darbelere ilişkin ne düşünüyor; ne yapılması, sorunun nasıl ele alınması ve nasıl tartışılması gerektiği üzerine kafa yoracak. Bir yandan filmler izlenecek, bir yandan tartışılacak."

Söyleşi ve Paneller Ücretsiz

Festival kapsamında film gösterimlerinin yanı sıra Derviş Zaim, İsmail Güneş gibi yönetmenlerin katılımıyla özel söyleşiler ve atölye çalışmaları yapılacağını belirten Sözüer, "Akademik bölümde aralarında eski Hırvatistan Cumhurbaşkanı Ivo Josipovic'in de bulunduğu konuşmacılar, terör ve darbeler konusunu konuşacak. Mısır'daki darbeyi Mısır'dan, İran'daki Musaddık darbesini İran'dan gelen kişiler anlatacak. Üniversitede terör ve darbeler konuşulurken, bu konudaki filmlerde Beyoğlu Atlas ve Nişantaşı City's sinemalarında gösterilecek." diye konuştu.

Recep Tayyip Erdoğan'ın Tespiti

Sözüer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da söylediği üzere Türkiye'nin kültür alanında yeterli ürünler veremediğini ve yeterli çalışmalar yapamadığını dile getirerek, şunları söyledi:

"Biz, Türk halkının 15 Temmuz'daki demokratik direnişini, demokrasiye, hukuk devletine ve bağımsız yaşama hakkına sahip çıkışını dünyada anlatamadık. Bu anlatımın en önemli yöntemlerinden biri sinemadır. 15 Temmuz dünyanın başka bir ülkesinde olsaydı belgeselleriyle, filmleriyle dünya gündeminden düşmezdi. Büyük kahramanlıklar yapıyoruz ama bu, kültür ve sanat alanına güçlü şekilde yansımıyor. Biz de bunu görerek, suç ve ceza film festivalimizde bu yıl terör ve darbeler konusuna ayırdık. Böylece 15 Temmuz aynı anda hem sanat hem de akademik açıdan ilk kez bir film festivaline konu olacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelecek sinemacılara da 15 Temmuz'u darbesini ve buna direnişi anlatacağız. Bu şekilde yabancı yönetmenlerin de 15 Temmuz'a ilgi göstermesini ve onların da bu konuda filmler yapması arzu ediyoruz. 15 Temmuz’un kültür ve sanat hayatına yansıması ile halkımızın direnişi daha da ölümsüzleşecektir. Sinema tarihinde bazı önemli filmler vardır, hiç unutulmaz. Şayet 15 Temmuz direnişi konusunda da böyle unutulmaz birkaç film yapılsa, 15 Temmuz tarih boyu unutulmayacaktır. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali bu nedenle 15 Temmuz'u ele alıyor, biz de sinemaseverlere filmlerimizi izlemelerini öneriyoruz."

CIA ‘Bizim Çocuklar Yaptı’ diyor

Prof. Dr. Adem Sözüer, festivalde yeni filmlerin gösterildiğini, ancak dünyada çekilmiş çok önemli darbe filmleri olduğu için bu filmlerin de gösterileceğini belirterek, bu filmlerde darbelerin arka planlarının da ortaya konulduğuna işaret etti.

Darbenin arka planının bilinmez olmadığını belirten Sözüer, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Mesela 12 Eylül darbesinden sonra, buradaki bir CIA görevlisi ilgililere haber verirken, "Our boys did it (Bizim çocuklar yaptı)" demişti. Bu, 12 Eylül 1980'de ilk kez söylenmemişti. Akademik programda ele alacağımız Musaddık darbesinde de aynı kişiler vardı. Bu bir iddia da değil. Çünkü ABD o darbeyi planladığını resmen açıkladı. Aynı şeyi Şili'de Allende'ye karşı yapıldı. 15 Temmuz'da da müttefik olarak değerlendirdiğimiz ülkelerin darbe girişimi sırasında Türkiye'nin pek fazla yanında olmadığını söyleyebiliriz. Festivalde de bu arka planda tartışılacak, konuşulacak."

Terörü Yapanlarla Darbeyi Planlayanlar Aynı Kişiler mi?

Sözüer, darbeler ve terör konularının bir arada ele alma nedenlerini ise şöyle anlattı:

"Türkiye'de 27 Mayıs 1960 darbesinin temel gerekçelerinden birisi 'ülkede kardeş kavgası olacak, rejimi koruyalım' idi. Ama başbakan ve iki bakan idam edilerek öldürüldü. O travma bugün bile sürüyor. 12 Mart 1971 darbesine ise anarşi olayları gerekçe gösterildi, muhtıra ile seçilmiş hükümet devrildi. Ama bu darbeden sonra ülke daha da karmaşaya, siyasi bunalımlara ve kanlı çatışmalara girdi. Bu ortamda yapılan 12 Eylül darbesinin gerekçesi olarak 'Türkiye'deki anarşi ve terörü sona erdirmek” gösterildi. Bunlardan doğal olarak şu soru ortaya çıkıyor 'Acaba terörü yapanlarla darbeyi planlayanlar aynı kişiler mi?' Terör ve darbelerin arka planıyla bunu kast etmek istiyoruz. Nitekim Türkiye'de hep soruldu; ülkede 11 Eylül 1980'de askerlerin başında olduğu sıkıyönetim vardı ama anarşi, terör bir türlü durmuyordu. Ama 12 Eylül'de ne oldu ki anarşi, çatışmalar her şey birdenbire bıçakla kesilir gibi durdu? Güney Amerika ülkelerindeki darbelerde de bir yandan karmaşayı, terörü kışkırtanlar, öbür taraftan da darbecileri hazırlıyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminden önce PKK, DEAŞ, çok kanlı eylemler yaptı, yüzlerce insan katledildi. Ülkede, ‘seçilmiş iktidar Türkiye'de terörü engelleyemez' havası oluşturulurken, 15 Temmuz’da TRT'de ‘yurtta sulh cihanda sulh konseyinin’ bildirisi okundu. Onların da gerekçelerinden biri 'Terör tırmanıyor, biz önleyeceğiz' oldu. İşte bu nedenle şu soruyu soruyoruz: ‘15 Temmuz’u planlayanlar, terörü tırmandıranlar, canlı bombaları patlattıranlar, azmettirenler, aynı merkez miydi?’ Bu soruların cevaplarını bulmak için bütün sinemaseverleri filmlerimizi izlemeye davet ediyoruz."

Akademi Onur Ödülü Claus Roxin’e

Akademi onur ödülünün de Claus Roxin’e verileceğini kaydeden Sözüer “dünyanın yaşayan en ünlü ceza hukukçusu Claus Roxin'e Akademi Onur Ödülünü vermeyi uygun gördük. Almanya ile yaşanan serin rüzgarlara rağmen Roxin’in bu ödülü kabul etmesi de anlamlı bir mesaj” dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.