Türkiye’nin genç nüfusunu ve yenilenmesi gereken konutları dikkate aldığımızda yılda yaklaşık 1 milyon konuta ihtiyacımız var. Vatandaşlar depreme karşı güvenli, sağlıklı, kaliteli ve donanımlı konutlarda yaşamak, ekonominin lokomotifi inşaat sektörü ise sürdürülebilir büyümeyle ülke kalkınmasına daha yüksek katma değer sağlamak istiyor. Ancak yüksek arsa maliyeti, KDV, tapu harcı, noter harcı, damga vergisi, altyapı bedelleri ve kredi faizleri derken her iki tarafın da işi zorlaşıyor. Örneğin, 800 bin TL değerindeki bir konutun; sadece KDV, tapu harcı, noter harcı ve alt yapı bedellerinin toplamı 110 bin TL’yi buluyor. Kredili alımlarda bu bedele konut kredisi faizi ve dosya masraflarının eklenmesiyle rakam çok daha fazla artıyor. Tüm bunlara inşaat maliyetlerindeki hızlı artışın da eklendiği bu tabloda “Konut fiyatlarının düşmesini beklemek hayal olur” diyen Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, sektörün ihtiyaç duyduğu yeni düzenlemeler ve teşviklere dikkat çekti.
800 bin TL’lik konutta kredi faizi hariç en az 110 bin TL ek masraf çıkıyor
800 bin TL’lik konutta kredi faizi hariç en az 110 bin TL ek masraf çıkıyor
Türkiye’de yaklaşık 300 işkolunu etkileyen, doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 10 milyon kişiye istihdam sağlayan ekonominin lokomotifi inşaat sektörünün dinamizmini sürdürmesi, ülke kalkınması ve büyüme açısından stratejik öneme sahip. Ayrıca yüzölçümünün yaklaşık yüzde 92’si deprem kuşağında bulunan Türkiye’deki 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’sinin ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ının ise 20 yaşın üzerindeki konutlardan oluşması yeni konut ihtiyacımızı da açıkça ortaya koyuyor. Genç nüfusa sahip ülkemizde yılda yaklaşık 600 bin konut ihtiyacı bulunuyor. Kentsel dönüşümü ve yenilenmesi gereken konutları da düşündüğümüzde bu rakam yılda yaklaşık 1 milyon konuta ulaşıyor. Ancak gerek inşaatın sürdürülebilir büyümesi ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlaması gerekse ülke insanımızın güvenli, dayanıklı, sağlıklı, konforlu ve uzun ömürlü konutlara sahip olmasının kolaylaştırılması için sektörün önündeki engellerin kaldırılması ve cazip teşvikler sağlanması şart.
Vatandaşlar için nitelikli konut sahibi olmanın, inşaat firmaları içinse yeni konut üretmenin önündeki zorluklara değinen Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son; yüksek arsa maliyeti, arsalardaki rayiç değerle belirlenen KDV oranları, tapu harcı, noter bedeli, satıştaki KDV rakamı, altyapı bedelleri ve kredi faizleri dikkate alındığında Türkiye’de konut fiyatlarının düşmesinin mümkün olmadığının altını çizdi. Konut fiyatını artıran ek masraflara dikkat çeken Tamer Son, sözlerine şöyle devam etti; “Örneğin, 800 bin TL değerindeki bir konut için ödenmesi gereken ek masraflar; yüzde 8 üzerinden 64 bin TL KDV, yarısı inşaat firması yarısı tüketici tarafından ödenecek şekilde toplamda yüzde 4 üzerinden 32 bin TL tapu harcı, 10 bin TL noter bedeli, yaklaşık 4 bin TL altyapı bedeli olmak üzere 110 bin TL’ye ulaşıyor. Bu durumda 800 bin TL’lik konutun maliyeti sadece bu masraflarla birlikte yaklaşık 910 bin TL’ye çıkıyor. Kredili alımlarda bu bedele konut kredisi faizi ve dosya masraflarının eklenmesiyle rakam çok daha fazla artıyor.”
Konut fiyatları düşerse kalite düşer!
Arsa maliyetlerinin ve renovasyon projelerindeki kat karşılığı oranının yüksek olmasının yanı sıra inşaat maliyetlerinin de hızla artmasının sektörü ciddi anlamda zorladığını belirten Tamer Son, şu açıklamalarda bulundu; “Doların rekor üstüne rekor kırmasıyla Ekim ayında metreküpü 105 lira olan betonun fiyatı 150 liraya çıkarken, tonu bin 300 lira olan demirin fiyatı ise bin 750 liraya yükseldi. Bu şartlarda konut fiyatlarının düşmesini beklemek hayal olur. Aksine mevcut durum önümüzdeki dönemde konut fiyatlarının artacağına işaret ediyor. Böyle bir tabloda konut fiyatlarının düşmesi kalitenin düşmesi anlamına gelir ki bu kesinlikle tercih edilecek bir yöntem olamaz. Bizlerin hedefi vatandaşlarımızın güven ve huzur içinde yaşayabilecekleri kaliteli konutları üretmek.”
Sektör teşvik bekliyor
Türkiye’de nitelikli konut alımının kolaylaşması ve inşaat sektörünün sürdürülebilir bir büyümeyle ülke ekonomisine daha yüksek katma değer sağlayabilmesi için yeni düzenlemelere ve teşviklere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Tamer Son, sözlerini şöyle sürdürdü; “Öncelikle arsa maliyetlerinin düşmesi için devletin arsa üretmesi çok faydalı olur. Kentsel dönüşümü fırsat yarışına çevirmeye çalışmak yerine çözümcül bir yaklaşımla ilerlenebilmesi için kat karşılığı oranlarının daha adil bir şekilde düzenlenmesi ve standartlaştırılması gerekiyor. Tapu maliyetlerinin yüzde 4’ten yüzde 2’ye düşürülmesi de önemli bir katkı sağlar. 31 Mart 2017’ye kadar sürecek olan 150 metrekarenin üzerindeki konutlar için KDV oranının yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmesi yönündeki uygulamanın sürekli olması ve 150 metrekarenin altındaki konutlarda da KDV indirimine gidilmesi sektörümüze ivme kazandırır. Yine konut kredisi faizlerindeki düşüşün devam etmesi sektöre katkıda bulunur.”
Haksız rekabet önlenmeli
Sektörde yaşanan haksız rekabete de dikkat çeken Tamer Son; “Bizler gibi deneyimli ekibiyle üst düzey mühendislik hizmeti veren, mimari projelerini en ince detayına kadar büyük bir titizlikle geliştiren, şantiyesinden inşaat malzemelerine kadar her kalemde standartlara uygun hareket eden, ileri inşaat teknolojilerini kullanan kurumsal firmaların; kopyala-yapıştır tarzı projeler, düşük kaliteli malzemeler ve işin ehli olmayan kişiler ile yol almaya çalışan, gerçeği yansıtmayan satış rakamları beyan eden firmalarla eşit şartlarda rekabet etmesi mümkün görünmüyor” diyerek sözlerini tamamladı.