Kurul tarafından yapılan açıklamada, “Eğitbilim alanında yapmış olduğunuz değerli çalışmalar ve üstün nitelikli "Köy Enstitülerinin Fikir Babası-İsmail Mahir Efendi" konulu araştırma kitabınız nedeniyle; 2018 Yılı Nafi Atuf Kansu Eğitbilim Araştırmaları Ödülü’nün kitap dalında size verilmesi oy birliği ile kararlaştırılmış bulunmaktadır” denildi.
Eğitbilim alanında "Köy Enstitülerinin Düşün Babası-İsmail Mahir Efendi" adlı kitabı ile 2018 Nafi Atuf Kansu Eğitbilim Araştırmaları Ödülü’ne değer görülen Mehmet Saydur da yaptığı açıklamada kitabına aralıklı bir çalışma ile yirmi yıl emek verdiğini belirterek, “Osmanlı Meclisi Mebusan Tutanaklarının 31 cildinden günümüz diline çeviriler yaptım. 200’den fazla kaynak araştırdım. TBMM, Beyazıt, İstanbul Üniversitesi, İnkılap Tarihi Enstitüsü Kütüphaneleri çalışanlarıyla tanış olduk… Tatiller ve geceler boyu çalışarak bu kitap ortaya çıktı. Ancak asıl zorluğu kitabın yayımlanmasında yaşadım. Basılınca ilk kez bir kitabım için ödüle başvurmayı düşündüm. İki değişik ödüle başvurdum. Beş seçkin öğretim üyesinden oluşan Nafi Atuf Kansu Eğitbilim Araştırmaları Seçici Kurulu oybirliği ile beni ve yapıtımı ödüle değer buldu. Bu ödülü bekliyordum. Çünkü yıllarca verdiğim emeğe ve yapıtıma güveniyordum. Değerli seçici kurul yanlış düşünmediğimi kanıtladı. Karar verildikten hemen sonra aradılar ve hepsiyle de görüştük. Karar ve övgülerine teşekkürlerimi sunuyorum,” dedi.
Saydur, bu yıl beşincisi düzenlenen N. Atuf Kansu Ödülü’ne rekor sayıda katılım olduğunun yazıldığını, eğitbilim araştırmaları dalında düzenlenen bir ödüle çok sayıda akademisyenin başvurmasının doğal olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Değerli bilim insanlarının arasından bir eğitimci, bir edebiyatçı olarak ödülün bana verilmesi büyük onur kaynağım oldu. Öğretmenlikle yetinmek zorunda kalmış olan biz garip köy çocukları da bilimsel düşünebiliriz, üstelik bilimsel yapıtlar bile verebiliriz. İşte ödül bunu kanıtladı. Burada seçici kurulun nesnelliği daha da önem kazanıyor. Diğer yandan bir yapıtın, kurul iletisinde belirtildiği gibi ‘üstün nitelikli’ olup olmadığı kimsenin umurunda değil. Kitap bu ödülü almasaydı üstün niteliğinin kaç kişi farkında olabilecekti? Ödül aynı zamanda bir kanıt, bir yüz akı, bir belge. Hem de yetkin bir kurulun belgesi. Böylece yazın çevrelerine bizim de kanıtımız sunulmuş oluyor. Şimdi bir düşünelim, bir yılda düzeyli kaç ödül var ve kaç kanıt ortaya çakabiliyor? Çok az. Oysa yüzlerce, binlerce beyin emekçisinin ömrü araştırmakla, yazmakla geçiyor. Yetkinliğine güvenilir daha çok ödül ve daha çok kanıta gereksinimimiz olduğu ortada. Bu açıdan da Sevgili Kansu ailesini kutlamak gerekir. Ailenin bu çabası başka aileler ve daha çok da kültürden dem vuran kurumlara, özellikle belediyelere örnek olmalıdır.”
Saydur, ülkemizde yazarların asıl sorununun yazmaktan çok yayıncı bulabilmek olduğuna dikkat çekerek, “Yazılan kitaplar yazarının koltuğunda yayıncı yayıncı geziyor. Basılmayınca da yazma isteği sönüyor ve artık yazılmıyor… Yayıncıların da sorunları çok kuşkusuz. Ancak bir düşünün ki bir kitabın babası yazarı ama nüfus kaydı yayıncının üzerine oluyor. Bizim (en azından benim) birincil kaygımız yazar olmak değil; kimi zaman bir bilinmeyeni ortaya çıkararak kimi zaman da sanat aracılığıyla insanlarımızı aydınlatarak daha mutlu olmalarının yollarını, yöntemlerini aramak ve sunmak. Öğüt vermek, böbürlenmek, korkutmak, ürkütmekle sanat olmaz. Sanat amaçsa insan araç durumuna düşer. Oysa insanı amaçlamayan bir şeyin değeri, düzeyi olamaz,” diye konuştu.
Mehmet Saydur
1957 (nüfusta 1958) yılında Kastamonu’nun Merkez Ortaköy’ünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokul ve öğretmen okulunu Kastamonu’da okudu. Araç, Kastamonu, Çayeli, Pazar, Ankara, Çamlıhemşin’de ilkokul öğretmenliği yaptı. Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Yönetimi ve Teftişi Anabilim Dalını bitirdikten sonra sırasıyla İstanbul, Zonguldak, Bartın, İstanbul, Kastamonu, Bursa, Kırklareli illerinde ilköğretim/maarif müfettişi olarak çalıştı. Şimdilerde aynı görevle Kastamonu’da çalışmaktadır.
Kastamonu, Sepetçioğlu, Cide Postası, Abana, Bartın, Evrensel, Birgün, Cumhuriyet gibi gazetelerde; Öğretmen Dünyası, Çağdaş Eğitim, Yeni Hayat, Varlık gibi dergilerde yazdı. Elliden çok ders ve yardımcı ders kitabına da imza atan Saydur’un kültür alanındaki diğer bazı etkinlikleri ile yapıtları şunlardır:
Sempozyum bildirileri: Mustafa Necati Sempozyumu (İzmir: 2009), İsmail Hakkı Tonguç Sempozyumu (İzmir: 2010), Hasan Ali Yücel Sempozyumu (İzmir: 2011).
Sempozyum Düzenleme/Danışma Kurulu üyeliği ile bildirileri: Rıfat Ilgaz Sempozyumu (Kastamonu: 2006), 70.Yılında Köy Enstitüleri Sempozyumu (Kastamonu: 2010).
Araştırma: Bir Tonguç Okulu Göl Köy Enstitüsü (Görkem Yayınları: 1994), Markopaşa Gerçeği (Çınar Yayınları: 2002, 2013),
Yaşam Öyküsü (Biyografi): Biz de Yaşadık (Çınar Yayınları: 1998), Köy Enstitülerinin Düşün Babası İsmail Mahir Efendi (Kaynak Yayınları: 2018),
Anlatı: Eğitmen Kurslarından Köy Enstitülerine: Göl 1938 (Basıma hazır),
Anı: Rıfat Ilgaz’lı Yıllar (Çınar Yayınları: 1994, 2006),
Deneme: İki İleri Bir Geri (Basıma hazır).
Çocuk Yazını:
Roman: Baba Kitapçı (Basıma hazır), Eğitmen Dede (Basıma hazır),
Öykü: Dedemin Doğası (Basıma hazır),
Anı: Hababam Sınıfı Gerçekleri (Basıma hazır)
Nafi Atuf Kansu
1890 yılında babası doktor Aziz Emin Paşa‘nın vazifesi nedeniyle bulunduğu Mekke‘de doğan Kansu, ilk, orta ve lise öğrenimini Edirne‘de tamamladı. Edirne Mülki İdadisinden 1906 yılında mezun olan Nafi Bey aynı yıl giriş sınavını kazanarak İstanbul‘da Mülkiye Mektebi (Siyasal Bilgiler Fakültesi)’ne kaydoldu ve Mülkiye’yi 1910 yılında pekiyi derece ile bitirdikten sonra Edirne’ye maiyet memuru olarak atandı. Bu görevle birlikte tayin edildiği Edirne Nimet-i Hürriyet Mektebinde (İttihat Terakki Mektebi) müdürlük ve öğretmenlik görevini de sürdürdü. Fikir adamı olarak eğitim alanında gelişimi ve yenileşmeyi savunmasının yanı sıra bu görüşünü savunan dergiler çıkardı.
Eğitim akımları ve düşüncelerine ilk yer veren önemli dergilerden birisi olan Say ve Tetebbü (İş ve Düşünce) adlı dergi Nafi Atuf Bey ile Mehmet Vehbi Bey tarafından Edirne’de yayınlanmaya başlanmıştır. 1912 yılında Edirne’nin Bulgar işgalinde ailesini İstanbul’a gönderip Kaleiçinde bulunan Askeri Hastanenin Müdürlüğünü, işgal sonrasında ise bir müddet Edirne Erkek Öğretmen Okulu Müdürlüğünü de yürütmüştür.
1914 yılında İstanbul‘da Darüşşafaka‘da Müdür Yardımcılığı ve öğretmenlik yaptıktan sonra aynı yıl Bursa Öğretmen Okuluna müdür olarak atandı. 1912 de Edirne’de izcilikle ilgili başladığı ve bu alanda ilk sayılabilecek çalışmalarını Bursa’da da Uludağ kamplarına önderlik ederek sürdürdü. 1915 yılında İstanbul Erkek Öğretmen Okulu Md. yardımcılığı ve Kız Öğretmen Okulu öğretmenliklerini yürüttükten sonra bir yıl süreyle ikinci kez Bursa’da, Kız Sanayi Darüleytamı’nda Müdür olarak görev aldı. Bu tarihlerde Nafi Bey’in eğitimci arkadaşlarıyla İstanbul’da çıkarttıkları Muallim Dergisi eğitim alanında önemli araştırma ve yazılara kaynak oldu. Nafi Atuf’un Bursa Öğretmen Okulu Müdürlüğü sırasında, ülkemizde ilk sayılabilecek öğrenciler üzerinde yaptığı "Büyüme Araştırması" da bu dergide yayınlandı. Kansu, 1918 yılından İstanbul’un işgaline kadar İstanbul Kadıköy Erkek Darüleytamı (Öksüz Yurdu) Md.lüğünü yürüttü.
Kurtuluş Savaşı hareketinin varlığını duydu ve çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu‘nun payitahtından Milli Mücadeleye katılmak üzere 1921 yılının ilk günlerinde kömürcü kılığıyla İnebolu üzerinden Ankara‘ya geldi. Ankara’da Hakimiyet-i Milliye Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü ile başlayan görevlerine genelde mücadelenin eğitim cephesinde yoğunlaşan Nafi Atuf Kansu, Ankara Atatürk Lisesi ve Kayseri Lisesi Müdürlüğü, Orta Öğretim Genel Müdürlüğü ve 1924 den başlayarak üstlendiği Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) Müsteşarlığı ile devam etti. 1924 ve 1927 yılları arasında yürüttüğü Maarif Müsteşarlığı, Cumhuriyet tarihinin ilk Eğitim Müsteşarlığı olarak önem kazanmaktadır. 1927 seçimleri ile Maarif Vekaleti Müsteşarlığı’ndan siyasete geçen Kansu, TBMM’nin 8. Dönemi dahil olmak üzere aralıksız 22 yıl, 1949 yılında Kırklareli Milletvekili olarak vefatına kadar devam etti. Sırasıyla 1927-1949 yılları arasında 3., 4. ve 5. Dönemlerde Erzurum, 6. Dönemde Giresun ve 7. ve 8. Dönemlerde ise Kırklareli’nden milletvekili olarak Meclis çalışmalarına katıldı. TBMM tarafından Nafi Atuf Kansu’ya 1927 yılında “Mücadele-i Milliye'de asari hamaset ve fedakarisinden” dolayı İstiklal Madalyası verildi.
1928 yılında Atatürk’ün tavsiyeleri ve himayelerinde kurulan Türk Maarif Cemiyeti’nin (Türk Eğitim Derneği) bizzat kuruluşunda çalışan Kansu, 1928 den 1935 yılına kadar 2 dönem bu derneğin Başkanlığını da yaptı. Nafi Atuf Kansu, 28 Ekim 1949 tarihinde, 59 yaşındayken Ankara’da vefat etti.
1932 yılında açılışından başlayarak uzun süre yöneticiliğini yaptığı Halkevleri örgütü onun zamanında çok gelişti. Ankara Halkevi Başkanlığında bulunan Nafi Atuf Kansu, Halkevlerinin yayın organı Ülkü Dergisinde de yöneticilik yaparak birçok sayıya yazılarıyla emeğini kattı. Bu derginin düzenli çıkması ve yaygınlaşması için basımından dağıtımına kadar birçok konuda özveri ile çalıştı.
Yayımında bizzat görev aldığı Say ve Tetebbü, Muallim gibi mesleki dergilerin yanında Türk Yurdu, Terbiye, Ülkü, Yücel, Hayat gibi dergilerde eğitim, ahlak sorunları ve kültür politikaları konusunda birçok yazı ve makaleleri bulunmaktadır.
1938 den 1947 yılına kadar CHP Yönetim Kurulu Üyesi ve 1944-1947 yılları arasında CHP Genel Sekreterliği Yardımcılığı ve Genel Sekreterlik görevlerinde de bulunan Kansu, bir öğretmen olarak Türk Eğitimine şu yapıtları bırakmıştır:
-Yeni Mektepde - Edmond Demolins'den (1912), Vatanın Coğrafyası (1914), Frobel (1914), Fenn-i Terbiye Tarihi (1916), Tolstoy-İptidai Muallimi (1919), Pedagoji tarihi (1929), Türkiye Maarif Tarihi Hakkında Bir Deneme-2 Cilt (1931-1932), Türklerin Terbiyeye Hizmetleri (1932), İlk Kültür İzleri ve Nakil Vasıtaları (1933)…