İslam'ın şartlarının beşincisi Hac'dır. Hac, Arabi aylardan Zilhicceayında ihrama girerek Arefe günü Arafat'ta vakfe yapmak, sonra da Kabe'yi tavaf etmekten ibarettir. Şartlarına haiz olan her müslümana ömründe bir defa hac yapmak farzdır. (Muhtasar İlmihal, Fazilet Neşr. Sahife:152)
Ebu Hureyre (r.a.) söyle haber vermiştir: Resulüllah (a.s.) bir gün bize hitap ederek: "Ey İnsanlar! Yüce Allah üzerinize haccı farz kılmıştır. Hac ediniz" buyurdu. Bir kimse: "Ey Allah'in Resulü! Her sene mi?" diye sordu. Resulüllah cevap vermedi. O zat sorusunu üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Resulüllah: "Eger evet deseydim, her sene hac etmek muhakkak vacip olurdu ve siz hiç şüphesiz buna güç yetiremezdiniz. Ben sizi kendi halinize biraktığım müddetçe sizde beni kendi halime birakın. Hiç şüphesiz sizden evvelki milletler çok soru sormaları ve Peygamberleri hakkında ihtilafa düşmeleri sebebiyle helak olmuşlardır. Binaenaleyh ben size bir şey emrettigimde, siz bunu gücünüz yettiği kadar yapınız. Bir şeyden de sizi nehyettigimde, artık onu terkediniz" buyurmustur. (Riyazü's-Salihin, c.II, s. 520).
Hac, Hicretin dokuzuncu yılında farz olmuştur. "Azık ve binek bakımından yoluna gücü yeten her kimsenin o Beyt'i haccetmesi, insanlar üzerinde Allah'ın hakkıdır, farzdır..." (Al-i Imran suresi, ayet: 97) Hac; hem mal, hem de beden ile yapılan bir ibadettir. Belirli şartları taşıyan müslümanların ömründe bir defa hacca gitmesi farzdır. Allah'ın her emrinde olduğu gibi haccın farz kılınmasında da bir çok hikmetler ve faydalar vardir. Farklı farklı beldelerden dilleri, renkleri ayrı olan ve bu mukaddes topraklara gelen müslümanların tek gaye etrafinda bir araya gelmesi ve hep birlikte Allah'a yönelmesi, Müslümanların birbiri ile tanışmalarını, kaynaşmalarını ve birbirlerinin dert ve sıkıntılarına çare bulmalarını sağlar.
Varlıklı veya yoksul, memur, isçi yada patron her seviyede ve çesitli ülkelerde yasayan farklı kültürlerde olan Müslümanların ihrama girerek ayni kıyafet içinde bulunmasi insanlara mahşer gününü hatırlatır. Sevgili peygamberimizin dogup büyüdügü, Islam Dini'nin cihana yayılmaya başladığı kutsal yerleri görmek ruhlara manevi bir heyecan verir, dini duygulari kuvvetlendirir. O mübarek yerlerde insan kendisini Hz. Allah'a daha yakın hisseder, yaptığı ibadetlere kat kat fazla sevab verilir. Allah (C.C) rızası için hac vazifesini yapan ve insanlara kötülük etmekten sakınanların (kul hakları hariç) birçok günahı bağışlanır. Bu konuda Ebu Hureyre radiya'llahü anh'den: Peygamberimiz salla'llahhü aleyhi ve selem Efendimiz söyle buyurmuştur:
« Bir kimse Hacceder ve hac esnasinda fena söz söylemez ve büyük günahlardan çekinir, küçük günahları işlemekte israr etmezse, o kimse, günahlarından arınarak annesinden doğduğu günkü gibi Hac'dan döner. » (Riyazü's-Salihin, c.II, s. 522)
Hac Kimlere ve Ne Zaman Farzdır ?
Aşağıdaki şartları taşıyanlara hacca gitmek farz olur:
1) Müslüman olmak
2) Erginlik çağına gelmiş olmak,
3) Akıllı olmak,
4) Hür olmak,
5) Haccın farz olduğunu bilmek. (Bu şart müslüman olmayan ülkelerde müslümanlığı kabul edenler içindir. Islam ülkelerinde yaşayan müslümanlar için haccın farz olduğunu bilmemek özür değildir.)
6) Zorunlu ihtiyaçlardan başka hacca gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin geçinebileceği maddi güce sahip olmak.
7) Durumuna uygun bir vasıta ile hac yolculuğunu yapabilmesi için vasıta ve yol masraflarını karşılayacak parası olmak.
8) Hac vazifesini yapabilecek zamana yetişmiş olmak.
Saydığımız bu şartlardan başka hac vazifesini bizzat yapmak için şu şartların da bulunması gerekir. Bunlara haccın edasının şartları denir.
Haccın Farz Olmasın Şartları
Bir kimseye haccın farz olması için sekiz şart vardır. Şöyle ki:
1) Müslüman olmalıdır. Gayri müslimler hac ile mükellef değildir. 2) Büluğa ermiş. olmalıdır. Bir çocuk, aklı başında ve kar ile zararı ayıracak durumda da olsa, hac ile mükellef olmaz. Cünkü çocuğa hac vacib değildir. 3) Akıl sahibi olmalıdır. Deli olanlar hac'la yükümlü değillerdir. Bunlar iyileşir de hac şartlarını elde ederlerse, o zaman hac etmeleri gerekir. 4) Hür olmalıdır. Köleler ve cariyeler hac'la yükümlü değillerdir. Bunların yaptıklan haclar birer nafiledir. Bunlar azad edildikten sonra diğer şartlara sahib bulundukları takdirde hac etmeleri gerekir. 5) Haccın farz olduğunu bilmiş olmalıdır. Şöyle ki: Küfür diyarinda (dari harbde) gayri müslimlere ait bir memlekette bulunup Islami kabul eden kimse, haccın farz olduğunu bilmedikçe, hac ile yükümlü olmaz. Fakat Islam ülkesinde böyle bilmemezlik özür sayılmaz. Onun için Islam yurdunda bulunan bir gayri müslim, haccın farz olduğunu bilsin veya bilmesin, ihtida eder de, hac şartlarına sahib bulunursa, hac ile mükellef olur. 6) Hac görevini güçlük olmaksızın gidip yerine getirmeye yeterli bir vakit bulunmalıdır. Bunun için bir kimse hac görevi için diğer şartlara tamamen sahip olduğu tarihten itibaren bu görevi yerine getirmeye elverişli bir vakit bulmadan ölürse, bu farzla mükellef tutulmaz. 7) Hicaz'a gidip gelinceye kadar kendisinin ve aile halkının adete göre nafakaları bulunmalıdır. Temel ihtiyaçlardan sayılan malların bulunması ile hac farz olmaz. Fakat ihtiyaçtan fazla gelir getiren bir mal veya esya bulunsa, bunlari satıp hac etmek gerekir. Bir evde kira ile oturmak da, haccın farz olmasına engel değildir. Temel ihtiyaçlar için zekat bölümüne bakabilirsiniz!.. 8) Kendi durumuna uygun binek vasıtası ve yolda yapacağı harcamaları karşılayacak parası bulunmalıdır. Buna Rahiliye, Zadü-t-Tarika (yol azığına sahib bulunmak) denir. Şöyle ki: Hac için yol azığina ve binilecek vasıtaya gücü yeter olmak şarttır. Bu kudretin hac aylarında veya herkesin bulunduğu yerde hacıların adet üzere hacca gidecekleri zamanda bulunması gerekir. Bu esnada temel ihtiyaçlardan başka hacca yetecek kadar mala sahib olan kimsenin, diğer şartlara da sahib olması halinde, ona hac farz olur. Bu malı başka yere harcayamaz. Harcarsa, hac üzerinde borç kalmış olur. Fakat bu zamandan önce elde edilen mal, bundan önce istenilen yere harcanabilir. Bundan dolayı kendisine hac görevi vacib olmuş sayılmaz.
Mesela: Muharrem ayında hacca yetecek kadar malı olan kimse, bunu bir iki ay içinde başka bir yere harcayip da, memleketinde hacca gidilmesi, adet olan bir zamanda elinde mal kalmamış olsa, kendisine hac farz olmuş olmaz: Ödünç ve ikram suretiyle verilen azık ve binek yeterli sayılmaz. Bu ikram minnet altında bırakmayacak kimseler tarafindan olsa bile hüküm aynıdır Onun için Hac etmek üzere bağış yapılan bir malı kabul etmek herhalde gerekmez.
Bununla beraber Mekke-i Mükerreme'ye on sekiz saatten yakın bulunan yerlerdeki müslümanlar için yaya yürümeye güçleri olunca binek bulunması şart değildir.
(Imam Malik'e göre, azık ve binek için yeterince imkana sahib olmak şart değildir. Bu konuda Mekke'ye gidip en düşük şartlarla hac işlerini yerine getirmeğe imkan bulunmasi yeterlidir. Onun için fazla güçlük bulunmaksızın yaya olarak veya kira ile karşılayabileceği bir binek ile hac etmeğe ve yiyecek harcamalarını sanatı ile yolda yürüdükçe elde etmeğe gücü olan bir müslümana canı ve malı için bir tehlike yoksa, hac farz olur. Yurdunda ailesine bir nafaka bırakıp bırakmaması fark etmez. Ancak nafakasız kalmakla helak olmaları korkusu olunca, o zaman hac ile yükümlü olmaz.)
Haccın Edasının Şartları:
1) Vücutça saglıklı olmak 2) Hacca gitmesine bir engel bulunmamak, (Hapiste olmak gibi) 3) Yol güvenliği olmak, 4) Kadının yanında kocasi veya evlenmesi caiz olmayan bir mahremi bulunmak. 5) Kocası ölmüş veya boşanmış olan kadınların iddet süreleri bitmiş olmak.
Bu saydığımız şartlara sahip olan bir kimsenin önündeki ilk hac mevsiminde hacca gitmesi farz olur.
Haccın Vacibleri
Haccın vacibleri şunlardır:
1) Ihrama mikat denilen yerlerden başlamak. Medine-i Münevvere tarafindan hacca gidenler "Zül-Huleyfe"den, Irak, Horasan ve Maveraünnehr halki "Zati Irk"dan,
Sam, Misir ve Magrib halki "Cuhfe" hizasındaki bir yerden (Rabig hizasindan),
Necidliler "Karn" dan
Yemenliler de "Yelemlem"den ihrama girerler.
Yolları bu mikatlardan birine rastlamayan müslümanlar da, bunlardan birinin hizasında bulunacak bir yerden ihrama girerler.
2) İhramın yasaklarını terk etmek. Dikişli elbise giyilmesi, av avlanması, ihramda iken saçların kesilmesi, çirkin söz söylenmesi gibi... 3) Arafat'da zevalden sonra güneş batıncaya kadar durmak. 4) Kurban Bayramınin birinci gününün fecrinden sonra ve güneşin doğmasından önce, bir saat bile olsa, Müzdelife'de durmak. Müzdelife, Mekke'ye dört ve Arafat'a iki saatlik mesafede bulunan bir yerin adıdır.
5) Dört şartı farz olan Ziyaret Tavafını yediye tamamlamak. 6) Ziyaret tavafını nahir (kurban kesme) günlerinden birinde (1.2. ve 3. günlerde) yapmak. 7) Sader (veda) tavafı yapmak. Bu mikat dışından gelen ve afaki denilen hacılara aittir ki, bu veda tavafından ibarettir. 8) Tavaf esnasinda abdestli olmak ve avret yerleri tamamen kapalı bulunmak. 9) Kabe'yi tavafa daima Hacer-i Esved'in bulunduğu yerden (onun karşısından) başlayıp Kabe'yi sola alarak tavaf etmek. Bunu yürüyerek yapmak. Hastalar ve güçsüzler omuzlar üzerinde taşınarak tavaf ettirilir. 10) Her tavaftan (yedi sart'tan) sonra iki rekat namaz kılmak. 11) Tavafları Hatim denilen yerin dişından yapmak. Şöyle ki: Kabe'de "Rükn-i Iraki" denir. Kabe'nin altın oluğu, bu iki rüknün arasında ve Hanefi Makamının önündedir. Bu oluğun akacağı yarım dairelik yer, bir yarım duvarla çevrilmiştir. Bu duvara "Hatim=Hazret-i Ismail" ve bunun kuşattığı o yerede "Hicrü'l-Kabe" denir. Bu yerin bir kismi Kabe'den sayılır. Orada namaz kılınır, dua edilir. Fakat bu yerin Kabe'den olduğu, ahad haberi (tek kişilerin rivayeti) ile sabit olduğundan Beytullah'a yüzü çevirmeksizin bu duvara karsi namaz kılınamaz. Bu duvarın her iki tarafı açıktır. Işte Harem-i şerif için bu duvarın arkasından Kabe tavaf edilir ki, bu vacibdir. 12) Hac mevsiminde Safa ile Merve arasında yürümek (Sa'y etmek) ve buna Safa'dan başlamak. Özürleri olmayanların bunu piyade olarak yapmalari.Safa ile Merve, Mescid-i Haram'ın hemen civarında yüksekçe birer tümsektirler. Bunlar, gidiş dönüşü olan büyük bir cadde ile birbirine bağlıdırlar. Safa'dan başlayıp Merve'ye dört ve Merve'den Safa'ya üç defa gidip gelmek vacibdir. Bu yedi gidiş ve gelişe "Sa'y" denir. Her defa Kabe görülünceye kadar tümseklerin üzerine çikilir. Şimdi Merve tarafinda yüksek binalar bulunduğu için Kabe oradan görülememektedir. Farz hac için yapılan sa'y Kudüm ve Ziyaret tavaflarından sonra yapıldığı gibi, Umre için yapılan sa'y da, Umre tavafindan sonra yapılır.Bu sa'y yerine "Mes'a" denilir. Eni yaklaşık 20 metre , uzunluğu da 500 metredir.(Imam Şafii'ye göre sa'y, haccın ve umrenin bir rüknüdür. Bunu yapmadan hac ve umre tamam olmaz.) Bu şekilde hareket etmek, bütün kainatın sahibi ve yaratıcısı bulunan Yüce Allah'a tazim ve dilekleri arz için Beytullah'in mukaddes kapısi önünde sevk ve heyecanlı gidip gelmenin, dileklerin kabulünü beklemenin bir işareti demektir.
13) Mina denilen yerde küçük taş yığınlarına (cemrelere) ufacık taşları atmak. Buna "Remy-i Cemerat = Taşları atmak" denir. Şöyle ki
Mekke şehrine iki saatlik mesafede bulunan Mina kasabasında MİNA'DA ŞEYTAN TAŞLAMA birbirine bir ok atimi kadar uzak üç yerde üç taş yığını vardır. Bunlara Mina'dan Mekke'ye doğru sırası ile : "Cemre-i Ula, Cemre-i vusta, Cemre-i Akabe" adi verilmiştir. Bu taş yığınlarının her birine Kurban Bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde: "Bismillahi Allahu Ekber" denilerek yedişer taş atılır. Bu yedi taş birden atılsa, yeterli olmaz, bir taş yerine geçer.Bu taşlar üç metre uzaklıktan atılır. Taşların cemre yakınlarına düşmesi de yeterli olur. İki metre kadar uzağa düşenler yeterli olmaz. Yeniden atılmaları gerekir.
Taşları atacak olan şahıs hasta olsa, eline konulacak taşları atar veya bu taşları onun adına başkası atar. Baygın düşen kimse adına da taşlari başkası atar. Hac işlerinde böyle baskası yerine görev yapmak, zaruret sebebiyle caizdir.
Akabe Cemresinde ilk taş atmakla Telbiye'ye son verilir. Artık "Lebbeykallahümme Lebbeyk...." denilmez. Yapılan telbiyelere bu anda karşılık manevi mükafat verilmiş olur.
(Imam Malik'e göre, Arefe gününün zevalinden sonra Telbiye'lere son verilir. Cünkü o gün Arafat'da durmakla yapılan ibadetler kabul olunmuş ve haccın büyük bir rüknü yerine getirilmiş olur.)
Bu taşların atılmalarındaki hikmet, Yüce Allah'in ilminde saklıdir. Bu, bizim için gerekli olan bir ibadet emridir. Biz bunu yapmakla Yüce Allah'in emirlerine kayitsız şartsiz itaat ve bağlılığimızı göstermiş oluruz. Bir de kötü ruhlara ve şeytan vesvesesine karşi olan nefretimizin bir işareti ve belirtisidir. Hazret-i Ibrahim Aleyhisselam'ın sünnetine bağlılığın da ince bir anlamını taşır.
14) Mina'da taşları attıktan sonra Kurban kesmek. Bundan sonra da Harem bölgesi içinde ve kurban bayramının ilk üç gününden birinde saçları traş etmek veya kısaltmak. Şöyle ki:
Kurban kesmek, hac ile umrenin her ikisini yapanlara vacibdir. Bu görevi yapmak, hac ile umreyi birlikte yerine getirme nimetine şükür karşılığıdır. Yalnız farz hac yapan ve mikat dışından gelenlere, misafir olduklarından kurban kesmek vacib değildir. Isterlerse nafile olarak kesebilirler.
Kadınlar saçlarının ucundan biraz kırkarlar..
Saçları traş etmeğe Halk, biraz kısaltmaya da Taksir denir. Bunları yapmak, İmam Azam'a göre belli bir yer ve zamana bağlıdır. Yalnız Harem bölgesinde ve kurban kesme günlerinde yapılabilirler.
Imam Ebu Yusuf'a göre bunlar bir yere ve zamana bağlı değildir. Bunlar sonradan baska bir yerde de yapılabilir. Imam Muhammed'e göre zamana bağli değilse de, belli bir yere bağlıdırlar. Buna göre, kurban kesme günlerinden sonra da yapılabilir. Fakat Harem bölgesinde yapılması şarttır. Başka bir yerde yapılırsa, ceza olarak bir koyun kurban etmek gerekir.
Traş olmak (halk), taksirden (saç kısaltmaktan) daha faziletlidir. Saçsız olanlar başlarının üzerine usturayı gezdirmekle bu vacibi yerine getirmiş olurlar.
Haccın vaciblerinden birini terk etmek, haccin sıhhatine engel olmaz. Fakat ceza olarak yalnız kurban kesmek gerekir. Kurbanin eti Mekke fakirlerine dagitılır. Bununla beraber terk edilen bir vacib yeniden yapılınca, ceza düşer. Abdestsiz yapılan bir tavafı yeniden yapmak gibi...
Haccın Sünnetleri
Farz haccın sünnetleri şunlardır :
1) İhrama girerken gusletmek veya abdest almak. Bu yıkanma, yalnız temizlik maksadı iledir. Bundan dolayi hac için ihrama girecek bir kadın adet görmekte veya lohusa ise, temizlik için yıkanması sünnettir.
2) İhram'ın sünneti niyetiyle iki rekat namaz kılmak. Bu namazın ilk rekatında "Kafirun" suresini ve ikinci rekatında "İhlas" suresini okumalıdır.
3) İhram için beyaz ve temiz iki parçadan ibaret örtüye bürünmek. Bunların yenisi ve beyaz renklisi, yıkanmısından ve başka renklerden daha iyidir.
4) İhramdan önce gülyağı gibi hoş koku sürünmek.
5) İhramdan sonra her seher vaktinde, her namaz kılısta, her yokuşa çıkışta ve inişte; her yolcu kafilesi ile karşılaşmada orta bir sesle üç defa Telbiye getirmek (Lebbeykallahümme Lebbeyk.... demek).
6) Telbiyelerden sonra, Peygamber Efendimize çokça salat ve selam okumak.
7) Salat ve selamdan sonra Yüce Allah'a yalvarmak ve özellikle şu duayı okumak:
Anlamı: "Ey Allah'ım! Ben senden rızanı ve cennetini dilerim. Gazabından ve ateşinden sana sığınırım."İmam Muhammed'e göre, belli ve aynı duayı devamlı olarak yapmak, kalbin ince duygusunu giderir ve samimiyete aykırı olur. Bir alışkanlık halini alarak tam bir anlayışla yapılmamış bulunur. Onun için herkes dilediği şekilde dua etmelidir, bu müstahabdır. Bununla beraber Peygamber Efendimizden nakledilen dualari bereketlenme maksadı ile okumak güzeldir.
8) Mekke-i Mükerreme'ye girmek için yıkanmak ve gündüz vakti girmek, Kabe'yi görünce dua etmek, Beytullah'ın önünde tekbir ve tehlilde bulunmak.
9) Afaki olanlar (Mikat dışından gelenler) için kudum tavafı yapmak.Geç kalıp da Mekke'ye girmeden Arafat'a çıkanlardan bu Kudum Tavafı düşer.
10) Mekke'de bulundukça zaman zaman nafile olarak Tavaf etmek.
11) Ziyaret Tavafında erkeklerin "Iztiba" etmeleri (Tavafa başlamadan önce, omuza alınan örtüyü sağ koltuğun altından geçirerek sol omuz üzerine atmaları.)
12) Ziyaret tavafının ilk üç şartında erkeklerin "Remel" yapmaları (adımlarını kısaltarak ve omuzlarını silkerek çalımlı bir şekilde yürümeleri) Bu hareket hacıların güç ve sağlamlıgına bir işarettir.
Resullüllah Efendimiz kaza olarak yerine getirdikleri Umre haccı esnasında ashab-ı kiramla beraber bu şekilde tavaf ederek, karşıdan seyreden ve ashab-ı kiramın zayıf düştüklerini sanan Mekke'lilere müslümanlarin kuvvet ve yiğitliğini göstermek iştemişti. Peygamberimizin bu sünneti hala uygulanmaktadir.
Bu Remel, Kudüm Tavafında yapılabilirse de, Ziyaret Tavafında yapılması daha faziletlidir. Sader Tavafında ise yapılmaz.
13) Safa ile Merve arasinda Sa'y ederken oradaki iki yeşil direk (ışık) arasını erkeklerin koşarak geçmeleri ve sonra yavaşlamaları.
Bu hızlı yürüyüşe "Hervele" denilir.
14) Zilhicce ayının yedinci günü öğle namazından sonra Mekke'de tekbir hutbe okunup insanlara hac işlerini (menasiki) öğretmek.
15) Zilhicce'nin sekizinci günü, güneşin doğmasından sonra Mekke'den Mina'ya çıkmak ve o gece Mina'da kalmak. Mina Harem Bölgesindedir.
16) Zilhicce'nin dokuzuncu günü, güneşin doğusundan sonra Mina'dan Arafat'a çıkmak.
Arafat'da en büyük Islam idarecisi veya onun görevlendireceği kimse, öğle namazı ile ikindi namazıni birlikte olarak öğle vaktinde kıldırır. Zevalden sonra ve namazdan önce iki hutbe okur. Insanlara Arafat ile Müzdelife'de bir müddet durup beklemelerini (vakfe yapmalarını) söyler ve hac ile ilgili bazı bilgiler verir.
17) Kurban Bayramının ilk gününde bir hutbe okumak ve haccın geri kalan görevlerini anlatmak. Bu hutbe ile beraber üç hutbe okunmuş oluyor.
18) Arafat ve Müzdelife'de kılınan namazlarda yalvarıp yakararak dua etmek ve göz yaşları dökmek veya döker gibi bir tavır takınmak. Hem kendisi, hem de ana-babasi için ve bütün müslümanlar için hayırlı
dualar yapmak.
Arafat, Harem bölgesi dışında bulunan bir sahadır. Burada hacıların duruşu cuma gününe rastlasa, cuma namazı kılınmaz.
19) Güneşin batışından sonra Arafat'dan yavaş yavaş inmek. Müzdelife'ye varıldığı zaman gelip geçenlere engel olmamak için vadiden yüksekçe bulunup "Mes'ar-i Haram" denilen "Kuzah" tepesi yakınında konaklamak.
20) Bayram gecesi Müzdelife'de kalıp Bayram sabahı Mina'ya inmek. Nahr, (kurban kesme) günlerinde bütün yol eşyası ile beraber Mina'da kalmak.
21) Mina'da taşlar atılırken Mina'yı sağa ve Mekke'yi sola almak. Sırasıyla önce Cemre-i Ula'yi, sonra Cemre-i Vusta'yi, daha sonra Akabe Cemresini taşlamak ve bu son cemrede taşlari aşağıdan yukarıya doğru atıvermek.
22) Taşlamaya ilk gün, güneşin doğması ile zevali arasında, diğer günlerde ise zeval ile güneşin batışı arasında başlamak.
23) Mina'dan Mekke'ye acele inmek isteyen kimse için Zilhicce'nin onikinci günü güneşin batışından önce yola çıkmak. Güneşin batışına kadar beklemek günahtir.
24) Mina'dan Mekke'ye inerken Muhaseb ve Ebtah denilen düz bir yerde azıcık duraklamak.
25) Veda tavafından ve iki rekat namazdan sonra Zemzem suyundan, Kabeye bakarak ayakta kana kana içmek ve bu mübarek sudan başa ve bedene dökünmek.
26) Hacer-i Esved ile Kabe kapısı arasında bulunan Mültezem isimli yere göğsünü ve yüzünü koyup sürüvermek.
27) Kimseye zahmet vermeksizin Kabe'nin örtülerine yapışıp duada bulunmak. Kabe içine girmek mümkün olunca, tam bir edeb ve hürmetle girip iki rekat namaz kılmak.
Kabenin örtüsüne sarılmak, Mültezem'e sürünmek, Allah'in rahmetine yakınlığın bir nişanıdır. Beytullah'a olan muhabbetin ve Yüce Allah'in mağfiretini ısrarla istemenin ve Vacib Teala Hazretlerine sığınmanın bir işaretidir.
28) Medine-i Münevvere'ye gidip Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'i ziyaret etmek.
Haccin sünnetlerini terk eden faziletten mahrum kalir. Daha Ravza-i Mutahhara dogrusu günah islemis olursa da, üzerine kurban kesmek gibi bir ceza gerekmez. (Safiilere göre, Arefe gecesi Mina'da kalmak sünnettir. Tesrik (bayram) gecelerinde kalmak ise vacibdir.)Haccin Edebleri
Hac yolculugunda bulunacak kimselerin gözetecekleri bir kisim edebler vardir.
Baslicalari sunlardir:
1) Tam helal bir mal ile hac etmelidir. Cünkü helal olmayan bir mal ile hac yapilmasi haramdir. 2) Yola çikmadan önce, kul borçlari varsa ödenmelidir.
3) Günahlardan tevbe etmeli, kazaya kalmis ibadetler varsa, onlari kaza etmelidir.
4) Gösteristen, ögünüp böbürlenmekten, süs ve saltanattan sakinmali, tevazu içinde olmalidir.
5) Hac yolculugu üzerinde bilgi ve tecrübe sahibi kimselerle istisare yapmalidir.
6) Kimlerle arkadas olacagina, hangi yoldan ve hangi vasitalarla yolculuk yapacagina dair "Istihare" yapmalidir (Iki rekat namaz kilarak Allah'dan hayirlisini istemelidir.)
7) Gerekirse kendisine yol gösterecek, yardimda bulunacak ve sabir tavsiye edecek iyi bir arkadas edinmelidir.
8) Yolda arkadaslari ile ve diger yolcularla çekisip dövüsmekten sakinmalidir.
9) Düsmanlari varsa, onlari bagislamaya ve anlayisla karsilamaya çalismalidir.
10) Hac yolculuguna ay basinda persembe günü veya pazartesi günü sabahleyin çikmalidir.
11) Ailesi, komsusu ve dostlari ile vedalasmali ve onlarin dualarini dilemeli. Bunun için onlari ziyarete gitmelidir. Onlar da kendisini Hac dönüsünde karsilamalidir ki, bu da bir sünnettir.
12) Hacca giderken ve hacdan dönünce evinde iki rekat namaz kilmali ve dua etmeli.
Haccin Nevileri
Hac, farz, vacib ve nafile kisimlarina ayrildigi gibi, ifrad hac, temettü hac ve kiran hac nevilerine de ayrilir. Söyle ki:
1) Farz hac, sartlarini kendisinde toplayan bir müslümanin ömründe bir defa yapmakla yükümlü oldugu hacdir.
2) Vacib hac, nezredilen veya baslanmisken bozulan nafile bir hacca karsilik kaza edilecek olan hacdir.
3) Nafile hac, bülug çagina ermemis olmakla mükellef bulunmayanin veya farz hacci yapmis bulunan bir kimsenin Allah rizasi için nafile olarak yapacagi hactir ki, bu hac tekrar tekrar yapilabilir. [On iki yasini bitirip henüz büluga ermemis olan erkek çocuguna mürahik, dokuz yasini tamamlayip da büluga ermemis olan kiz çocuguna mürahika denir.]
4) Ifrad hac, beraberinde umre yapmaksizin yalniz basina yapilan farz, vacib ve nafile hacdir ki, ihrama girerken yalniz hacca niyet edilir. Bunu yapana "Müfrid" denilir.
5) Temettü hac, hac mevsiminde önce umre için ihrama girilip umre yapildiktan sonra ayni mevsimde daha yurda dönmeden tekrar ihrama girerek usulü üzere yapilan farz hacdir. Bu hacci yapana "Mütemetti" denir. Bu, ifrad hacdan daha faziletlidir.
6) Kiran hac, hac aylarindan önce veya hac aylari içinde mikattan evvel veya mikatta Umre ile farz hacci bir ihramda toplayip bir niyetle Umre yapildiktan sonra usulü üzere yerine getirilen hacdir. Bu sekilde hac yapilmasi Temettu hac yapilmasindan daha faziletlidir. Bu hacci yapana da "Karin" denir. Bunlarin açiklama ve uygulamalan ileride gelecektir.
Haccin farz, vacib ve sünnet olan herhangi bir isine "Nüsük" denir. Bunun çogulu "Menasik" dir. Bu söz, aslinda ibadet ve su ile bir seyi temizlemek demektir.
Farz Hac Üzerinde Uygulama
Hac görevini vacibleri, sünnetleri ve edebleri ile yapacak olan kimse, su sekilde hareket eder:
1) Helal ve temiz bir mal elde eder. Ödenmesi gerekli borçlari varsa, onlari öder. Kazaya kalmis ibadetleri varsa, mümkün oldugu kadar onlari kaza eder. Günahlarindan tevbe eder ve Allah'dan magfiret diler. Kendisini kötü söz ve hareketlerden korur. Güzel ahlakli olmaya çalisir. Tevazu hali içinde bulunur. Yola çikacagi zaman evinde iki rekat namaz kilar. "Bismillahi tevekkeltü alellahi la havle ve la kuvvete illa billah" diyerek Allah'a siginir. Ailesi, komsusu ve dostlari ile vedalasarak yola çikar.
2) Mikat denilen yerlerden birine varinca yikanir veya abdest alir. Giderilmesi gereken fazla killari yok eder, tirnaklari keser. Elbisesini çikarir. Beyaz ve temiz olan iki parçadan ibaret dikissiz ihram'a bürünür. Basini açik ve ayaklarini çiplak bulundurur. Üstleri açik ve topuklari kisa olan dikissiz terlik giyer. Bunlar için önceden hazirlikli olmasi gerekir. Ihram için iki rekat namaz kilar. Ihrama niyet edip: "Allahümme inni üridü'l-hacce, feyessirhu li ve tekabbelhüminni = Ya Rabbi! Ben hac etmek istiyorum, onu bana kolaylastir ve onu benden kabul et" diye dua eder. Sonra "Lebbeykallahümme Lebbeyk..." diye telbiyede bulunur.
3) Böyle ihrama girdikten sonra, eger zevcesi yaninda ise, onunla iliskide bulunmaz, öpmez ve oksamaz. Dikisli elbise giyinmez. Artik hoskokulu seyler sürünmez. Saçlarini kesmez ve killarini gidermez, tirnaklarini kesmez. Güvercin ve geyik gibi kara av hayvanlarini avlamaz. Yesil agaçlari ve otlari kesip koparmaz. Kötü ve çirkin sözler söylemez. Arkadaslari ve baskalari ile çekismez. Fakat yikanabilir ve para kesesini (kemerini) beline baglayabilir.
4) Her namaz kildikça ve yolcu kafilelerine her rastladikça, yokus çikinca ve yokustan inince, yüksek sesle "Lebbeykallahümme Lebbeyk..." diye telbiyede bulunur. Mekke'ye varacagi zaman yikanir veya abdest alir.Mekke'ye girince, hemen Mescid-i Haram'a kosar. Beytullah'i görünce telbiye getirir, "Allahü Ekber" diye tekbir alir, " La Ilahe Illallah " diye tehlilde bulunur. Salat ve selam okuyarak: "Allahümme zid beyteke tesrifen ve tazimen ve tekrimen ve birren ve mehabeten = Ey Allah'im! Beyt-i serifine mahsus tesrifi, tazimi, tekrimi, ihsan ve yüceligi artir," diye dua eder.Sonra Hacer-i Esved tarafina yönelerek tekbir alir. Hacer-i Esvedi selamlar. Mümkünse, kimseye eziyet vermeden onu öper veya elini sürer. Sonra da Kabe'yi sola alarak Hatim'in disindan Kudüm Tavafina baslayip Kabe'nin etrafini yedi defa dolasir. Bu tavafin ilk üç devrinde (Sartinda) remel yapar (adimlarini kisaltip omuzlarini silkerek çalimlica yürür.) Her dolasmada Hacer-i Esved'in karsisina gelince onu selamlar. Bu tavafi tamamladiktan sonra Ibrahim Aleyhisselam'in makaminda, eger kalabalik ise Mescidin uygun bir yerinde iki rekat namaz kilar. Sonra yine Hacer-i Esved'i selamlar!
5) Böylece Kudüm Tavafini tamamladiktan sonra Sa'y için Safa ile Merve yoluna çikar. Önce Kabe'yi görebilecek sekilde Safa tepesine çikar. Kabe'ye yönelerek tekbir ve tehlil getirir, salat ile selamda bulunur. Sonra buradan Merve'ye dogru gider. Yolda bulunan iki yesildirek (isik) arasinda biraz kosar. Bu sekilde dört defa Safa'dan Merve'ye karsi tekbir ve tehlil getirir, salat ve selamda bulunur. Böyle her gidis geliste telbiye yapar. Kosarak yürüdügü zaman: "Allahümme'gfir verham ve tecavez amma ta'lem. Feinneke entel'aliyyül'azim Ya Rabbi! Bagisla ve merhamet et. Bildigin kusurlardan vazgeç. Sübhesiz ki sen, yücesin, büyüksün," diye dua eder.Bu gidis ve gelisin (Sartlarin) arka arkaya yapilmasi daha faziletlidir. Ara vererek yapilmasi da caizdir.
6) Yalniz hacca (Ifrad hacca) niyet etmis olan kimse, böyle sa'y ettikten sonra da Mekke'de yine ihramli olarak kalir. Kiran hacca niyet eden de böyledir. Diledigi zaman Kabe'yi tavaf eder. Zilhiccenin sekizinci (terviye) gününde sabah namazini yine ihramli olarak Mekke'de kilar. Sonra Mina'ya çikar. Orada arefe gününün sabah namazini kilincaya kadar durur. Sonra Arafat'a gider. O gün günes batinca da, Arafat'dan Müzdelife'ye yönelip geceyi Müzdelife'de geçirir. Aksam namazini yolda kilmayip onu yatsi namazi ile beraber Müzdelife'de imamla kilar. Kurban Bayrami gününün fecri dogunca hemen sabah namazini kilar. Sonra Müzdelife'de "Mes'ar-i Haram" denilen yere gider ve burada biraz durur. Bütün bu yerlere gidis gelislerde telbiyede bulunur.
7) Mes'ar-i Haram'da iken fecir tamamen açilinca henüz günes dogmadan Mina'ya dogru vakar ve sükunetle yürümeye baslar. Mina'da "Akabe Cemresi" denilen yere yedi küçük (nohut büyüklügünde) tas atar. Bu taslari sag elinin bas parmagi ile sehadet parmagi arasinda tutarak atar. Her birini attikça tekbir getirir. Taslari atinca orada beklemez. Sonra dilerse kurban keser. Ondan sonra tiras olur veya saçlarinin uçlarindan parmak uçlari kadar kirpar. Bunlari yapinca bütün ihram yasaklari kendisine helal olur; yalniz zevcesi ile yine iliski kuramaz.
8) Bundan sonra ayni günde (Bayramin birinci gününde) veya ikinci ve üçüncü gününde Mekke'ye inip Ziyaret Tavafi yapar. Kudüm tavafinda Remel yapmamis ise, bunu Ziyaret Tavafinin ilk üç devresinde yapar. Bu tavafi bitirince iki rekat namaz kilar. Artik bu farz olan Ziyaret tavafindan sonra zevcesi ile iliski kurabilir. Böylece bütün hac yasaklari kalkmis olur. Ziyaret Tavafi için, Mina'dan Mekke'ye Bayramin birinci günü inmek daha faziletlidir.
9) Ziyaret Tavafini yaptiktan sonra tekrar Mina'ya gider. Cemrelere tas atmak için üç gün Mina'da oturur. Bayramin ikinci günü zeval vaktinden sonra, Mina'daki "Mescid-i Hayf" yakininda bulunan Cemre-i Ula'dan baslayarak cemrelerin üçünü de taslar. Söyle ki: Yürüyerek önce Cemre-i Ula'ya, sonra Cemre-i Vusta'ya yediser tas atar. Her tasi atarken tekbir alir. Bu iki cemreden her birinin yaninda bekleyerek hem kendisine, hem ana-babasina, hem de din kardeslerine dua eder. Sonra Cemre-i Akabe yakinina gider. Buna da yedi tas atar; ancak burada dua için durmaz.Bayramin üçüncü gününde de, zevalden sonra bu sekilde cemreleri taslar. Eger Mina'da iken Bayramin dördüncü günü de girecek olsa, o gün de böyle taslari atar. Bu güne ait olmak üzere cemre taslari zevalden önce de atilabilir. Bu sekilde atilan taslarin sayisi yetmise ulasir. Bu taslar Müzdelife'de iken veya Mina'ya gelirken toplanir. Ihtiyat olarak taslar yikanir. Bu taslari, cemrelerde biriken taslardan alip atmak mekruhtur.
10) Bundan sonra tekrar Mekke'ye döner veya yolda "Muhassab" denilen düzlükte biraz durup dinlenir. Ondan sonra Mekke'ye giderek Harem-i serife varir. Veda Tavafini yaparak iki rekat namaz kilar. Sonra Zemzem kuyusunun yanina gider ve Beytullah'a karsi durup kana kana içer. Bu su ile yüzünü ve basini yikar. Mümkünse bedenine de döker: Içtikçe söyle dua eder:"Allahümme es'elüke ilmen nafian ve rizkan vasian ve sifaen min küllidain. Allah'im! Ben senden faydali ilim, genis rizik ve her hastaliktan sifa dilerim."
11) Zemzem suyunu içtikten sonra Kabe'nin yüksek esigini öper. Imkan bulursa içine girip iki rekat namaz kilar. Yüzünü duvarina sürüp Yüce Allah'a hamd eder ve magfiret diler. Tam bir edeble tekbir ve tehlil getirerek Mültezem'e gelir. Yüzünü ve gögsünü oraya kor. Kabe'nin örtüsüne yapisarak dua eder. Artik Mekke'de kalmayacaksa, yüzünü Beytullah yönünden ayirmayarak ayrilik üzüntüsü ve kederi ile aglaya aglaya veya aglar gibi bir durumda arka arka çekilip Harem-i Serifden çikar. Diledigi gün memleketine döner.Bu hac görevlerini (menasikini) yapmada kadinlar da erkekler gibidir. Ancak kadinlar adetleri üzere elbiselerini giyinmis, baslarini ve ayaklarini örtmüs bulunurlar. Bununla beraber yüzlerine dokunmamak üzere bir örtü (peçe) de kullanabilirler. Telbiyelerde seslerini yükseltmezler. Tavafda ve Safa ile Merve arasinda hizla yürümezler. Ihramdan çikmak için saçlarinin uçlarindan biraz kesmekle yetinirler. Hacer-i Esved'i selamlamak için erkeklerin arasina sokulmazlar. Adet görmeye baslayan bir kadin, haccin bütün görevlerini yapar. Fakat bu hali ile tavaf yapamaz. Tavafi sonraya birakir. Bu geciktirmeden dolayi kendisine kurban kesmek veya baska bir ceza gerekmez.
Ziyaret Tavafindan sonra adet gören kadindan vacib olan veda tavafi düser.
Haccin RükünleriHaccin rükünleri, mahiyetini teskil eden farzlari ikidir: Biri, Arafat'da bir müddet beklemek, digeri de Kabe-i Muazzama'yi farz manada tavaf etmektir.Vakfe
Arafat, Mekke-i Mükerreme'nin güney dogusunda alti saat uzaklikta bulunan bir yerdir. Hac yapacaklar için Arafat'da durmak zamani, Zilhice ayinin dokuzuna rastlayan Arefe gününün zeval vaktinden itibaren Kurban bayrami ilk gününün fecrinin dogusuna kadar olan zamanin herhangi bir kismidir. Bu müddet içinde bir dakika dahi olsa, beklemekle bu farz yerine gelmis olur. Bu arafat'da uyanik bir halde durmakla uyumak veya baygin bulunmak halleri esittir.
Belirtilen müddetten önce veya sonra, Arafat'da durmakla "Vukuf" farizasi yerine getirilmis olmaz. Ancak Zilhicce'nin hilalinde sübhe olur da Zilkade otuz gün olarak tamamlanmis bulunur ve sonradan Zilkade'nin yirmi dokuz gün oldugu anlasilirsa, bu takdirde Arafat'da durmanin ilk Kurban Bayrami gününe rastlamis bulunmasi istihsan yolu ile caizdir ve yeterlidir.Hacilarin Arefe günü sanarak Arafat'da durduklari günün Terviye (Zilhicenin sekizinci) günü oldugu anlasilsa, bu bekleme yeterli olmaz. Arefe günü tekrar durmalari gerekir. Su kadar ki, bütün insanlar tarafindan vakfe ve farz tavaf yapildiktan sonra haccin sahih olmadigina (bir gün önce yapildigina) dair ortaya çikacak haberler ve sahidlikler artik dinlenmez.
Arafat meydaninin ortasinda "Cebel-i Rahmet" yaninda kibleye karsi durulup Allah'a ayakta dua edilmesi daha faziletlidir. Burasi, manevi degeri çok büyük olan bir yerdir. Dünyanin her tarafindan akin edip gelen, yurdlari, dilleri ve renkleri baska baska olan; fakat düsünce ve gayeleri bir olan yüz binlerce müslüman, Arafat'da, kefenlere bürünmüs, kabirlerinden dirilip Mahser meydanina toplanacak bir muhtesem insan kitlesini andirir. Bunlarin hep birden duygulu bir dille Allah Teala Hazretlerini tevhid ve tebcile baslamalari, Allah'dan bagis dilemeleri ve ikram beklemeleri, melekleri bile heyecana getirecek yüksek ve ruhani bir manzara meydana getirir.
Süphe yok ki, Allah Teala Hazretleri, bu garib kullarina lutfedecek ve meleklerine söyle hitab buyuracaktir: "Su uzak ülkelerden gelip toz-toprak içinde kalmis, kiyafetleri perisan bir halde, benim rahmet ve yardimimi dileyen kullarima bakiniz! Ben sani yüce, onlari bagislayacagim ve magfiretime erdirecegim." Böylece feyiz ve bereketi nihayetsiz olan Yüce Allah'in rahmet ve yardim denizleri dalgalanip duracaktir.
Ne kutsal bir tecelli, ne yüce bir basari!..
(Imam Malik'e göre Arafat'da bekleme müddeti, Arefe günü günesin zevalinden; gündüzün fecrine kadar devam eder. O gün günesin zevalinden batisina kadar, bir an bile olsa, beklemek vacibdir. Günesin batisindan sonrada bir miktar beklemek gerekir ki, farzdir.)
Kabe-i Muazzam'a, Mekke-i Mükerreme sehrinde Allah Teala'nin emri ile Ibrahim Aleyhisselam'in ilk olarak veya yenilemek suretiyle yapmis oldugu dört köseli yüksek ve mübarek bir binanin isgal ettigi kutsal bir yerdir. Burasi bütün müslümanlarin kiblesidir. Bu kiblegaha, Ilahi bir mabed ve Ilahi rahmetin tecelli kaynagi olmasindan dolayi Beytullah Beyt-i Muazzam adi verilmistir.
Kabe-i Muazzama, Harem-i Serif ve Mescidü'l-Haram denilen büyük bir Mescidin ortasinda bulunmaktadir. Bu mescidin etrafinda kubbeler vardir. Geri kalan kisim açiktir. Yedi minaresi, birçok kapilari, içinde minberi, Zemzem kuyusu ve Ibrahim Aleyhisselam'in Makami vardir.
Ziyaret tavafina gelince: Bu, Arafat'da vakfeden sonra Kabe-i Muazzamanin etrafinda yedi defa dolasmaktan ibarettir ki, bunun dört defasi farz olan bir rükündür.
Ziyaret tavafinin vakti, Kurban Bayraminin ilk günü fecir dogduktan sonra hayatin son gününe kadar uzayan bir zamanin herhangi bir kisminda yapilacak bir tavaf ile hac farizasi tamamlanmis olur.
Tavafin Mahiyeti ve Nevileri
Tavaf, lugat'ta ziyaret etmek ve bir seyin etrafinda dolanmak manasinadir. Tavaf edene Taif ve tavaf edilen yere de Metaf denir.
Din deyiminde tavaf, Kabe'nin etrafinda yedi defa dönmekten ibarettir. Söyle ki:
Kabe'nin güney tarafindaki bir kösesine Rükn-ü Hacer ve diger kösesine Rükn-ü Yemani denir. Rükn-ü Hacer'de, Hacer-i Esved denilen mübarek bir tas vardir ki, tavafa buradan baslanir. Beyt-i Muazzama sola alinarak Kabe'nin kapisina dogru gidilmek suretiyle Beyt'in çevresinde dolasilir. Böylece Hacer-i Esved'den baslayarak yapilan bir dolasim yine orada tamamlanmis olur. Buna bir "savt" denir. Ayni sekilde yedi defa yapilan savt ile tavaf biter.
Tavaf, bir nevi namazdir. Allah Teala'ya heyecan ve muhabbetle yapilan tazimin bir nisanesidir. Allah'in Ars'i etrafinda dolasan kutsal meleklerin hallerine bir benzeyis seklidir.
Kabe-i Muazzama, bu yasanilan alemde, göremedigimiz melekler alemindeki Ilahi makamin bir görüntüsü yerindedir. Bu maddi Beyt'in çevresindeki beden hareketleri, melekler aleminde Ars çevresinde yapilan ruhani hareketlerin birer isaretidir.
Gerek tavafa baslarken ve gerek tavaf esnasinda Hacer-i Esved'in önüne her geldikçe ona karsi durulur. Namaza durur gibi, eller kaldirilir, tekbir ve tehlil getirilir. Mümkünse öpülür veya eller sürülür. Bu da mümkün degilse, yalniz ona karsi eller yukari kaldirilir, isaret yapilir ki, buna Istilam (Selamlamak) denilmektedir.
Hacer-i Esved'e böyle el koymak, Yüce Allah'a ibadet ve itaat etmek üzere söz vermenin ve bunda kararli olmanin bir nisani demektir.
Tavafin nevilerine gelince: Bunlar asagida yazildigi sekilde bes kisimdir:
1) Kudum Tavafi: Tasradan Mekke-i Mükerreme'ye varilinca ilk yapilan tavaftir. Bu tavaf, afaki (Mikat disindan gelenler) için sünnettir. Buna Tavaf-i Lika da denir.
(Imam Malik'e göre bu tavaf vacibdir.)
2) Ziyaret Tavafi: Arafat'dan döndükten sonra yapilan tavaftir. Buna "Tavaf-i Ifaze"de denir. Iste haccin iki rüknünden biri bu tavaftir ki, dört sarti farzdir.
3) Sader Tavafi: Hac esnasinda Mina'da taslar, atildiktan sonra, Mekke'ye inilince yapilan tavaftir. Buna "Veda Tavafi" da denir. Bu tavaf, Mikat disindan gelenler (Afaki'ler) için vacibdir: Bununla hac isleri (menasik) tamamlanmis olur. Hacilar bu tavafla Kabe'ye veda ederek vatanlarina dönmeye baslarlar.
(Bu tavaf, Safiiler'de vacib veya sünnettir.)
4) Nafile Tavaf: Mekke'de bulunan müslümanlarin Kabe etrafinda zaman zaman yaptiklari nafile tavaftir. Böyle bir tavaf, Mikat disindan gelenler için, nafile namaz kilmaktan daha faziletlidir. Cünkü onlar her zaman bu serefi elde edemezler.
5) Umre Tavafi: Bunun dört sarti Umre'nin rüknünden olan tavaftir ve farzdir. Bunun yerine baska bir sey geçemez. Umre'de kudum tavafi ile Sader tavafi yoktur. Umre'ye Ihramla baslanir, tiras olmak veya saç kisaltmakla Umreye son verilir.
Tavaf esnasinda tekbir ve tehlil getirilir, salat ve selam okunur. Tavafta sartlari arka arkaya yapmak sart degildir. Bu tavaf henüz tamamlanmadan namaz için veya abdesti tazelemek için birakilsa, tavaf bozulmaz. Geri kalan kisim sonra tamamlanabilir. Tavaf sirasinda kadinlarin erkeklerle ayni hizada bulunmalan tavafi bozmaz.
Temettü Haccinin Yapilis Sekli
Daha önce yazildigi gibi Temettü Hacci, farz olan hac ile Umre'yi ayri ayri iki ihram ile toplayip hac mevsiminde yapmaktir. Mikat disindan (uzaktan) gelen hacilar, ihramda fazla kalmamak için daha çok bu nevi hac etmeyi tercih ederler. Söyle ki:
1) Bir afaki (mikat disindan gelen kimse) ihrama basladigi zaman: "Ya Rabbi! Ben umre yapmak istiyorum, bu umreyi bana kolaylastir ve onu benden kabul buyur," diye umreye niyet ederek telbiyede bulunur, iki rekat namaz kilar. Diger isleri de yerine getirir.
2) Mekke'ye girince, usulüne göre umre için Kabeyi yedi defa tavaf eder. Sonra iki rekat namaz kilar. Daha sonra Safa-Merve arasinda sa'y görevini yapar. Arkasindan saçlarini tiras eder veya kisaltir. Böylece umresini tamamlar.
3) Bu sekilde umresini yapmis olan kimse, ihramdan çikmis olur. Artik ihrama girmemis insanlar gibi Mekke'de kalir. Asil elbiselerini giyer ve mübah olan diger isleri yapabilir.
4) Umresini yapmis olan bu zat, Mina'ya çikilacak gün veya daha önce Mekke'de tekrar ihrama girer ve (farz) hacca niyet eder, telbiyede bulunur. Artik yalniz hacca (ifrad hacca) niyet eden kimse gibi, daha önce, yazildigi üzere hac görevlerini (menasiki) yerine getirir. Bundan baska Mina'da bir kurban keser.
Bu kurban, hac ile Umreyi bir arada yapmaya basari kazanmanin bir sükrü yerindedir. Akabe Cemresi taslandiktan sonra nahr günlerinin birinde kurban kesilir. Bu kurbani kesmeden önce saçlar tiras edilmez veya kisaltilmaz. Bu kurban bir koyun olabilecegi gibi, kurban edilecek bir deve veya sigirin yedide biri veya tümü de olabilir. Böyle bir kurban kesmekten aciz ise, Arefe gününde üç gün tamamlanmis olmak üzere oruç tutar. Ayrica memleketine döndükten sonra veya diledigi bir yerde yedi gün ki, toplam on gün oruç tutmasi vacib olur.
5) Bu uygulama; Temettü haccinda bulunup da beraberinde Hedy (kurbanlik) Mekke'ye götürmemis veya göndermemis olan kimseye göredir. Eger böyle bir kurban bulunursa, yalniz Umreyi yapmakla ihramdan çikmis olmaz. Umre için tavaf eder, sa'yda bulunur ve terviye gününe (zilhiccenin sekizinci gününe) kadar ihramda kalir. Bunun arkasindan hac için niyet ederek ihrama girer. Geri kalan hac islerini yerine getirmeye devam eder. Kurban Bayraminin ilk gününde Akabe taslarini attiktan sonra Kurbanini sükür olarak keser. Ondan sonra saçlarini tiras eder veya kisaltir. Artik o anda iki ihramdan çikmis olur.
Kiran Hac Nasil Yapilir?
Bilindigi gibi, Kiran Hac, farz olan hac ile Umre'nin ihramini birlikte yapmaktir. Söyle ki:
1) Kiran hac yapacak olan kimse, mikatta veya mikat yerinden önce hac ile Umre'ye birlikte niyet eder. Yine iki rekat namaz kilar. Sonra: "Ey Allah'im! Ben hac ve umre yapmayi istiyorum. Bunlari bana kolaylastir ve benden bunlari kabul buyur," diye dua eder ve Telbiyede bulunur. Ihrama girmis olan kimseye yasak olan seyler aynen buna da yasaktir. Bunlari gözetmeye çalisir.
2) Bu kimse Mekke'ye girince, önce umresini yapar: Beytullah'i tavafeder. Safa ile Merve arasinda Sa'y yapar. Sonra ihramdan çikmadan haccin menasikini; evvelce yazildigi gibi, yapar. Bayramin birinci günü Akabe taslarini attiktan sonra; iki hacci bir arada basarmanin sükrü olarak bir kurban keser ki, bu vacibdir. Ondan sonra saçlarini tiras eder veya kisaltir. Böylece ihramdan çikmis olur. Bu kurbani bulup kesemeyecekse, son gün Arefe gününde bitmek üzere üç gün oruç tutar. Yedi gün de Bayram günleri çiktiktan sonra diledigi yerde veya memleketine dönünce tutar. Böylece on gün oruç tutmasi gerekir. Bu oruçlari ayri ayri günlerde de tutabilir.
3) Kiran hacca niyet eden kimse, Umre'yi yapmadan Arafat'a gidecek olsa, umresi bozulmus olur. Artik kendisine sükür kurbani gerekmez. Ancak niyet ettigi umreyi bozmus oldugundan onu kaza etmesi ve bir ceza kurbani kesmesi gerekir.
Temettü hacci ile Kiran hacci afakilere (Mekke disindan gelenlere) mahsustur. Mekke'de veya Mekke ile mikatlar arasinda bulunanlar bunlari yapmazlar. Cünkü bu iki hacci yapanlar, hac süresi içinde bir müddet aileleri yanina dönüp gitmemeleri gerekir. Oysa ki, bunlarin aile efradindan uzaklasmalari zordur.
Hedy'in Mahiyeti ve Hükümleri
Yüce Allah'in rahmetine yaklasmak veya islenen bir cinayete keffaret olmak için Harem bölgesinde kesilmek üzere götürülen veya kendisi veya parasi gönderilen kurbana "Hedy" denir. Bu da en az bir yasindaki koyun ile alti ayini doldurup bir yasindaki koyun gibi görünen tokludur. Bes yasini tamamlamis deve ile iki yasini doldurmus sigir da olabilir. Bunlarin erkekleri ile disileri birdir. Kurbanlik hayvanlarda aranan vasiflar, aynen bunlarda da gereklidir.
Koyun cinsinden olan kurbana "Dem", deve ve sigir cinsinden olanada "Bedene" denir. Hedyin en iyisi bedenedir.
Bir hayvanin hedy olmasi ya açik sekildedir veya delalet sekli iledir. Mesela: "Hedy için" denilerek satin alinip Mekkeye gönderilen bir koyun açik bir sekilde hedy olmus olur. Hedy olmasina kalben niyet edilen bir koyun veya hedy olmasina niyet edilmeksizin Harem bölgesine kesilmek üzere gönderilen bir koyun veya deve, delalet sureti ile hedy olmus olur.
Hedy hayvanina binilmesi, yük yükletilmesi, bir zaruret olmadikça caiz degildir. Bu hürmete aykiridir. Bu yüzden kiymetinde bir noksanlik olursa, bu noksan miktarini sadaka olarak vermek gerekir.
Hedy kurbaninin sütünü, etini yemek kendisine caiz olan bir kurban olsa bile, içmez. Memelerini soguk su ile yikayarak sütünü kesmeye çalisir. Hayvana zarar verecekse, yapilmaz. Bu durumda sütü fakirlere sadaka olarak verilir. Eger kurban sahibi sütünden faydalanirsa veya sütünü zenginlere verirse, bunun kiymetini (bedelini) fakirlere sadaka olarak vermesi gerekir.
Allah rizasi için bagislanan bir seyin aynini sadaka vermek caiz oldugu gibi, kiymetini ve bir rivayete göre dengini de sadaka vermek caizdir.Buna göre, bir kimse kendi koyunlarindan belli birini hedy olmak üzere tayinetse, bunun kiymetini veya dengini hedy olarak Harem-i Serif'e gönderebilir.
Nafile olarak gönderilen bir hedy yolda çalinsa veya ölse, yerine baskasini göndermek gerekmez. Vacib olarak gönderilmis olunca, yerine baskasini göndermek gerekir. Fazla kusurlandigi takdirde de, noksanin bedelini sadaka vermek gerekir. Ancak hedy kurbaninin sahibi fakir ise, o zaman bu kusurlu hedy yeterli olur.
Yine, Haremde kesilip de, eti henüz sadaka verilmeden çalinsa, artik baskasini kesmek gerekmez. Cünkü vacib yerinde yapilmistir.
Önce de yazildigi gibi, Temettü hacci ile Kiran haccindan dolayi hedy (Harem bölgesinde kurban kesmek) vacibdir. Bunun koyun cinsinden olmasi da yeterlidir. Bu kurbanlar, Bayramin birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde kesilebilir. Fakat birinci günde kesilmesi daha faziletlidir. Bu, bir sükür kurbani oldugundan bunun etinden sahibi de yiyebilir. Geri kalanini Mekke fakirlerine dagitmakta fazilet vardir.
Hac mevsiminde nafile olarak Harem'de kesilen her cins kurban da birer hedy'dir. Bunlarin etlerinden sahibleri yiyebilirler.
Hacla ilgili cinayetlerden (yapilmasi yasak seyleri yapmaktan) dolayi ceza veya keffaret olarak kesilecek kurbanlar da hedy sayilir. Ancak bunlarin etlerinden sahibleri ile zevceleri, usul ve fürulari yiyemezler. Cünkü bu ceza kurbanlari zekat, adak kurbani ve fitre sadakasi yerinde sayilirlar. Bunlarin etinden yiyecek olurlarsa, kiymetlerini fakirlere sadaka verirler.
Bedene (deve-sigir) cinsinden olan kurbanliklar, nafile, adak, Temettü hacci ve Kiran hacci için olunca, bunlarin bir nisanla kurbanlik olduklarini belirtmek müstahabdir. Bu, baskalarina güzel bir örnek olur. Fakat ceza ve keffaret kurbanlarina böyle bir alamet konulmamalidir. Cünkü bunlarin açiga vurulmasi degil, gizli tutulmasi uygundur.
Hedy kurbanlarinin kesilecegi yer, mutlak surette Mekke'nin Harem Bölgesidir. Bunlarin Mina'da kesilmesi sart degildir, bir sünnettir. Ancak yolda sakatlanmis olan nafile bir hedy yolda kesilebilir. Bu durumda etinden yemek sahibine helal olmaz, bütününü sadaka vermek gerekir. Cünkü bunun etinden sahibinin yiyebilmesi, bunun Hareme kavusmasi
Hac ve Umre Ile Ilgili Yasaklar
Hac veya Umre için ihrama girmis olanlarin din yönünden yapmalari yasak olan seylere "Cinayetü'l-Hac = Hac Yasaklari" denir . Burada kasid, yanilma, hataya düsme ve unutma birdir.
(Safiilerce hata ve unutma cezasi bagislanmistir.)
Hac ve Umre'ye ait yasaklar (cinayetler) su bes kisma ayrilir:
1) Yapilmalarindan dolayi yalniz birer dem (koyun veya keçi) kurban edilmesi gereken cinayetler.
Bülug çagina ermis olup da ihrama girmis bulunan bir kimsenin bir uzvuna (organina) tamamen veya bir uzvu miktari olacak sekilde degisik yerlerine hos kokulu bir sey sürmesi, basina kina yakmasi, yag sürünmesi, tam bir gün aksama kadar dikisli bir elbise giyinmesi veya basini örtülü bulundurmasi, basinin en az dörtte birini tiras ettirmesi, fazla tüylerini gidermesi, tirnaklarini kesmesi, haccin vaciblerinden birini (mikatta ihrama girmeyi) terk etmesi, cünub veya haiz olarak kudüm veya veda tavafi yapmasi veya abdestsiz olarak ziyaret tavafinda bulunmasi gibi...
Kiran haccinda bu yasaklardan biri yapilirsa, iki ihramin hürmetini korumak için iki kurban (dem) gerekir
Böyle irade ile yapilmalarindan dolayi kurban kesilmesi gereken seylerden biri, bir zaruret ve illet sebebiyle yapilsa, bu isi yapan serbest kalir; dilerse Harem'de bir kurban keser, dilerse istedigi yerde üç gün oruç tutar, dilerse alti fakire birer fitre miktari sadaka verir. Bu sadakanin Mekke fakirlerine verilmesi daha faziletlidir. Verilecek bu sadakada temlik caiz oldugu gibi, ibahe (ikram suretiyle yemek yedirme) de caizdir. Imam Muhammed'e göre ibahe caiz degildir.
2) Yapilmasindan dolayi Bedene (deve veya sigir) kurban edilmesi gereken cinayetler:
Bunlar, Arafat'da vakfeden sonra daha tiras olmadan veya saçlari kisaltmadan önce kurulan cinsel iliski ile ziyaret tavafini cünub, hayiz veya nifas hallerinde yapmaktan ibarettir. Bununla beraber herhangi bir tavaf, taharet halinde yeniden yapilirsa cezasi düser.
Arafat'da vakfeden sonra saçlari tirasdan veya kisaltmadan önce, bir mecliste cinsel iliski tekrarlansa, yalniz bir Bedene (deve veya sigir) gerekir. Meclis degisecek olsa, birinci iliskiden dolayi bir Bedene (deve veya sigir), digerleri için de dem (koyun) gerekir. Cünkü birinci iliskide tavafa noksanlik gelmistir. Böyle noksan bir tavaf için de "Dem" yeterli olur. Fakat tiras olduktan sonra veya saçlari kisalttiktan sonra, ziyaret tavafinin tamamindan veya ilk dört sartindan önce iliskide bulunsa, yalniz bir koyun kesmek yeterli olur. Buna göre, ziyaret tavafinin tamamindan veya dört sartindan sonra kurulacak iliski ile ceza olarak ne bedene ne de dem gerekir.
3) Her birinin yapilmasindan dolayi yarim sa' (bir fitre miktari) besyüz yirmi dirhem sadaka verilmesi gereken cinayetler;
Bunlar, Ihramda bulunan bir kimsenin, uzuvlar