Uzmanlara göre yeni ittifaklar kurmayı amaçlayan Rusya, Türkiye'ye NATO alternatifi bir koruma teklifi sunuyor.
Uzmanlar, Moskova'nın Türkiye dahil olmak üzere müttefiklerini herhangi bir nükleer saldırı tehdidine karşı korumaya hazır olduğu açıkladı. Uzmanlara göre yeni ittifaklar kurmayı amaçlayan Rusya, Türkiye'ye NATO alternatifi bir koruma teklifi sunuyor.
Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma'nın Güvenlik Komitesi Başkan Yardımcısı Aleksandr Şerin, Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGAÖ) ülkeleri, Suriye, İran, Kuzey Kore, Çin ve Türkiye'nin Rusya'nın müttefikleri olduğunu, bu ülkelere karşı herhangi bir nükleer saldırı tehdidi halinde Moskova'nın harekete geçmeye hazır olduğunu söyledi. Şerin'in sözleri Rusya lideri Vladimir Putin'in devlet başkanlığı seçimine günler kala Federal Meclis'e hitaben gerçekleştirdiği ve güvenlik konusuna oldukça geniş yer ayırdığı konuşmasını takip etti. Söz konusu hitabında Putin, 'dünyanın neredeyse her noktasına ulaşabilecek nükleer füze' ve 'nükleer başlık taşıyabilen su altı drone'u tanıtmıştı. Peki son 24 saat içerisinde Rusya'dan gelen kritik açıklamaları nasıl değerlendirmek gerekiyor? Konuyu Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş ve Dış Politika Uzmanı Özdemir Akbal konuyu Sputnik'e değerlendirdi.
‘TÜRKİYE ÜZERİNDEN ABD VE NATO'YA MESAJ NİTELİĞİNDE'
Sputnik'in ‘Rusya'nın açıklamalarını nasıl değerlendirmek gerekir?' sorusunu yanıtlayan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş Rus yetkililerin, Türkiye'nin NATO'nun nükleer savunma ve caydırıcılığına ihtiyacı olmadığına işaret ettiğini dile getirerek "Rus yetkililerin bu açıklaması, Türkiye'nin güvenliği için NATO'nun nükleer caydırıcılığına ihtiyacı olmadığını ortaya koyar nitelikte. Bu sözler, Türkiye'nin gönül rahatlığıyla NATO'dan ayrılabileceğini ve böyle bir durumda güvenliği konusunda herhangi bir tehlikeyle karşı karşıya kalmayacağının teminatı niteliğinde" ifadelerini kullandı.
Daha önce de ‘Türkiye'nin ABD'nin nükleer hedefi olabileceği' konusunda yaptığı uyarıları hatırlatan Karataş "Daha önce de Türkiye'nin ABD'nin nükleer hedefi olabileceğini belirtmiştim. Orada demek istediğim, ABD başta olmak üzere herhangi bir Türkiye'den üçüncü bir ülkeye nükleer saldırı gerçekleştirmesinin, Türkiye'yi nükleer hedef haline getirebileceğiydi. Rusya ise bu son açıklamasıyla hem topraklarında NATO'nun ‘nükleer caydırıcılığı' kapsamında 50 adet taktik nükleer bomba olan Türkiye'ye bir alternatif sunuyor hem de Türkiye üzerinden NATO ve ABD'ye mesaj gönderiyor" dedi.
‘PUTİN'İN SÖZLERİ ABD TEHDİDİNE KARŞILIK NİTELİĞİNDE'
Karataş "ABD'nin konvansiyonel olarak süper güç olmadığının ve kendisinin de bunun farkında olduğunun bir kez daha altını çizmek lazım. ABD, Afganistan, Irak, Suriye veya dünyanın herhangi bir yerine müdahale etmek için koalisyonlar kurmak durumunda olan bir ülke. Halihazırda 70 farklı güçle birlikte ittifak kuran bir ABD'den bahsediyoruz. Bu da ABD'nin artık dünyanın süper gücü olmadığının en önemli kanıtlarından birisi" dedi.
Putin'in açıklamalarının nükleer taktik silahların geliştirilmesi hususunda açıklama yağan ABD Başkanı Donald Trump'ı takip etmesinin önemine değinen Karataş "Putin'in açıklamalarının Trump'ınkileri takip ettiği göz önünde bulundurulmalı. Trump'ın bu açıklamaları ise, ABD'nin konvansiyonel gücündeki eksiği nükleer güçle tamamlama çabasıydı. Bu bağlamda Putin'in sarf ettiği sözlerin ABD'nin bu tehditkar tutumuna yönelik bir karşılık şeklinde değerlendirilebilir" ifadelerini kullandı.
‘RUSYA YENİ İTTİFAKLAR KURMAYI AMAÇLIYOR'
Rusya'nın tutumunun yeni ittifaklar kurmayı amaçladığına işaret eden Dış Politika Uzmanı Özdemir Akbal ise "Bu açıklama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bir ittifak oluşturma çabasının yansıması. Bundaki amaçlardan da elbette Suriye meselesi dolayısıyla müttefikleri ile sorun yaşayan Türkiye'ye mesaj vermek. Putin dün yaptığı yeni nükleer silah geliştirdik söylemi ve bu açıklaması ile Suriye olayında 2015 müdahalesinden itibaren yeniden bir küresel güç olduklarını gösterirken diğer yandan da bu dönemde yeni ittifak yapıları oluşturma amacını taşıyor" dedi.
Akbal "Ancak 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde ortaya çıkan ve 1990-2015 arasında sorun yaşayan uluslararası sistemin yeniden SSCB dönemindeki bir dengeye oturabilmesi için bir hayli zaman ve çaba gerekirken nükleer silah söyleminin ne derecede geçerli olduğunu ise zaman gösterecek" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin halen NATO üyesi olması dolayısıyla ittifakları kökten değiştirecek bir tavır sergilemesini güçleştirdiğine işaret eden Akbal "Bu süreçte Türkiye'nin halen tüm sorunlara rağmen NATO üyesi olduğunu da dikkatten kaçırmamak gerekiyor. Sistemik yapının 2. Dünya Savaşı gibi dengeleri değiştirecek bir kriz yaşamaması durumunda da Türkiye'nin şu koşullarda ittifak yapısını kökten değiştirecek bir davranış sergilemesi de hayli güç duruyor" diye ekledi.