8 EYLÜL DÜNYA OKUMA –YAZMA GÜNÜ

8 EYLÜL DÜNYA OKUMA –YAZMA  GÜNÜ

8 Eylül , bütün dünyada Unesco’nun çabasıyla  “Dünya Okuma -Yazma Günü “olarak kutlanmaktadır.

 Bugün ,istatistiklere göre ,bugün dünyada 768 milyon kişi okuma –yazma bilmemektedir.

Yine verilere göre, ülkemizde ,5 milyondan fazla kişinin okuma yazma bilmediği ifade edilmektedir.

Şanlıurfa,Mardin,Şırnak okur yazarlılıkta en zayıf illerimiz olmakla birlikte,okur-yazarlılığı en yüksek olan illerimiz ise Antalya,Tekirdağ ve İzmir’dir.

“Eğitim Hakkı” bireyin en temel haklarından biridir.Devletlerin de ,vatandaşlarına, bu hakkı en başarılı ,verimli bir şekilde  yaşatması en önemli görevlerinden birisidir.

Ülkelerin anayasalarında bu temel ilkeler yazılmasına  rağmen ,uygulamada başarı sağlanamadığı için 2014 yılına yakışır bir eğitim ve okur-yazarlılık oranını görememekteyiz.

Anayasalarda  yer alan zorunlu temel eğitim hakkı,hemen hemen her ülkede 3 yaşında okul öncesiyle başlamasına rağmen ,neden hala 768 milyon kişi okuma –yazma bilmemektedir.Nedenleri nelerdir?

Bir çok ülkede olduğu gibi ,maalesef bizim ülkemizde de 12 yıllık zorunlu eğitim olmasına rağmen, nüfusa kayıtlı olmayan ve okula gitmeyen çocuklarımız vardır.

Denetimsizlikten kaynaklanan rahatlıktan da yararlanan bir çok ebeveyn  çocuklarını nüfusa kaydetmediği gibi okula da göndermiyor.Çok sayıda yetişkinlere  açılan , okuma yazma kurslarına rağmen  ,okuma –yazma açığı havuz problemleri gibi bir türlü  kapanamıyor.

Özellikle yaşadığım şehir olan İstanbul’da  yaklaşık 327 bin kişi okuma –yazma bilmiyor .

Zaten eğer araç kullanıp ,trafikte zaman  harcıyor iseniz,inanılmaz çok sayıda küçük çocukları,trafik içinde ,arabalar arasında okula gitmeden ,para kazanmaya  zorlandığını görürsünüz.Hatta bazı yerlerde  kaldırımlarda      satıcı ya da dilenen çocuklardan rahat yürüyemezsiniz.

Acırsanız , para verirseniz bu yolda devam edecektir ,acımaz hatta caydırıcı olmak isteseniz ,acaba dayak mı yiyecektir? diye de zaman zaman vicdan muhasebesine maruz kalısınız.Ne yapacağınızı şaşırırsınız.
Doğrusu şudur ki;  çocuğunu okutmak ve okula göndermek  her anne-babanın temel vazifesidir..Devletin hemen hemen her mahallede açtığı ve ücretsiz olan bu okullara çocuklarını yazdırmak ve  çocuğuyla ilgilenmek ,vicdani bir   sorumluluktur aynı zamanda.

Ancak,yasalara ,İnsan hakları Evrensel Beyannemesinin ve  Çocuk Hakları’nın ihlalinde de devletlerin   ,gereken önlemleri alması gerekmektedir.
Ciddi ,caydırıcı cezalarla,çocukların okula gitmeleri sağlanmalıdır.

Hatta,çocuğunu okula göndermek istemeyen,ya da dilenciliğe sevk eden ailelerden ,çocukları alınarak,bu çocukları aile istismarından  korumalıdır.
Cehalet,her türlü kötülüğün nedenidir.

Bu nedenle dünyadaki bütün ülkelerde  okuma –yazma kursları özendirilmektedir. Okuma –yazma bilmeyenler çeşitli kurslarla  eğitilmektedirler.Özellikle  Halk Eğitim Merkezleri   ve  bir çok sivil toplum kuruluşları  ve belediyeler ,cehaletle savaşı misyon edinerek  halkı bilinçlendirme ve okur-yazarlığı artırma uğraşıları vermektedir.

Bu kurslara çoğunlukta  kadınlar katılmaktadır. , Okuma –yazma öğrenerek,günlük yaşamını kolaylaştıran ve iş bulma kolaylığı bularak, ekonomik olarak kendisini güvence altına alan kadın sayısının erkeklerden çokluğunun nedeni ise ,bunu açıklamaya utanmalarıdır.

Dinimizde ise “okumak”çok önemli bilinmiştir.”Oku”diye vahiy gelmiştir.

Sevgili Peygamberimiz ise;Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.”demiştir.

Bu nedenle, bizim, gerek dinimiz gereği ,gerekse  de  Ulu Önderimiz Atatürk’ün bize miras bıraktığı  çağdaşlık ve medeniyete tam olarak  kavuşmak için   77 milyon Türkiye’sinde  okur-yazarlığı %100’e çıkarmak hepimizin görevidir.
Okullarımızın ve sevgili öğretmenlerimizin de okumayı sevdirecek ve özendirecek  yeterlilikte olmaları çok önem taşımaktadır.

YORUM EKLE